Gündem

Uzmanlara göre, Türkiye Doğu Akdeniz konferansında MEB sınırlarını tek taraflı deklere edebilir

Uzmanlara göre, "Doğu Akdeniz Konferansı"na kıyıdaş ülkelerin katılmaması durumunda Türkiye'nin Münhasır Ekonomik Bölge sınırlarını tek taraflı deklare etmesi hukuken mümkün olabilecek.

Uzmanlara göre, Türkiye Doğu Akdeniz konferansında MEB sınırlarını tek taraflı deklere edebilir
07-10-2020 15:14
İstanbul

Doğu Akdeniz'deki gerilimin çözümü noktasında önerilen "Doğu Akdeniz Konferansı"na kıyıdaş ülkelerin mutlaka davet edilmesi gerektiğini belirten uzmanlar, tarafların katılmaması durumunda Türkiye'nin Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlarını tek taraflı deklare etmesinin hukuken mümkün olabileceğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1 yıl önce New York’ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda ilk defa Akdeniz’deki anlaşmazlıkların çözümü için uluslararası bir konferansın toplanmasını önermişti. Pandemi nedeniyle Genel Kurul'un bu yılki toplantısına Ankara’dan video konferans aracılığıyla katılan Erdoğan, önerisini bir kere daha yinelemişti.

AB Konseyi Başkanı George Michel ise 4 Eylül'de Doğu Akdeniz’deki sorunların çözümü için uluslararası konferans toplanmasını önermişti.

Konferansta, deniz yetki alanlarının sınırlandırılması, enerji, göç ve güvenlik gibi başlıkların ele alınması planlanıyor. Hem AB’nin hem Türkiye’nin önerdiği uluslararası konferansın formatı, nerede yapılacağı ve hangi konuların tartışılacağı henüz netleşmedi. AB yetkilileri, konferansın tarihi konusunda 2021'in başını işaret ediyor.

"Türkiye MEB sınırları tek taraflı deklere edebilir"

Uzmanlar, Doğu Akdeniz konferansında çıkacak olası sonuçları da AA muhabirine değerlendirdi.

Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sencer İmer, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de Libya ile yaptığı MEB anlaşmasını, diğer kıyıdaş ülkelerle yapması durumunda Yunanistan'ın tüm oyunbozan eylemlerine son verebileceğini söyledi. Doğu Akdeniz Konferansı önerisinin çok önemli bir çağrı olduğuna işaret eden İmer, şöyle konuştu:

"Kıyıdaş ülkelerin bu konferansa çağrılması ve ikili MEB anlaşmaları sağlanması mümkün. Bu gerçekleştikten sonra Yunanistan ile gerilim, ufak bir sorun olarak kenarda durur ve o da zamanla çözülür. Doğu Akdeniz sorununun diplomatik çözümü budur. Dolayısıyla bu konferansın kesinlikle faydalı olacağını düşünüyorum. Türkiye'nin bu konferans önerisi, bu işi yalnızca askeri güç kullanarak değil diplomatik ve barışçıl yollarla çözmek istediğini de ortaya koyuyor."

İmer, kıyıdaş ülkelerle ikili diplomasinin tıkanması durumunda konferans önerisinin iyi bir seçenek olabileceğine dikkati çekerek şöyle devam etti:

"Şu anda bu ülkelerle birebir diploması yürütmek şayet mümkün değilse böyle bir konferansa bu ülkeleri çağırmak suretiyle bu görüşme sağlanabilir. Türkiye ve AB'in davet ettiği kıyıdaş ülkeler yani Mısır, Lübnan İsrail ve Suriye eğer konferansa icabet etmezse o ülkelere karşı uluslararası normlara göre MEB sınırlarımızı belirleyebiliriz. Ankara, BM anlaşmasına dayalı olarak (kıyı uzunluğu ve Kıbrıs hariç MEB bölgesi olmaması şartları dikkate alınarak) Mısır, Lübnan İsrail ve Suriye ile MEB sınırlarını, haklarını belirler ve yine BM anlaşmasına göre de bunu deklare edebilir ama öncelikle bu ülkeleri toplantıya çağırmak doğru bir yaklaşım olur."

"Türkiye'nin haklı tezleri dünya kamuoyuna anlatabilir"

Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal İnat, Türkiye ve AB’nin önerdiği Doğu Akdeniz Konferansı'nın düzenlenmesinin, sorunun çözümüne önemli bir katkısı olacağını belirtti. Konferansın Türkiye-AB ilişkilerinin normalleşmesine de katkı sağlayacağının altını çizen İnat, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Türkiye açısından bakıldığında, Doğu Akdeniz sorunlarının görüşüldüğü böyle bir platformun, ülkemizin deniz yetki alanları ve diğer bölge sorunları konusundaki haklı tezlerini uluslararası kamuoyuna anlatma fırsatı doğuracaktır. Yunanistan’ın, adaların deniz yetki alanlarının sınırlı olacağına dair uluslararası yargı kararlarını görmezden gelen tavrı gözler önüne serilecek ve Fransa gibi AB ülkelerinin de bu hukuksuz politikaya destek verdiği anlaşılacaktır. Kıyıdaş olan ülkelerin katılmaması durumunda da Türkiye, uluslararası hukuka dayalı haklarını ilan etmiş olacak."

İnat, Doğu Akdeniz Konferansı'nın Avrupa ülkelerinin, Türkiye’nin gerek Doğu Akdeniz enerji kaynaklarının Avrupa’ya taşınmasında, gerekse bölgede güvenlik istikrarın tesisinde ve mülteci sorununun çözümünde ne kadar önemli bir ortak olduğunu anlamaları için de önemli bir platform teşkil edeceğini kaydetti.

"AB ve ABD, sorunu çözemeyince Doğu Akdeniz Konferansı önermeye başladı"

Kıbrıs İlim Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı ve Uluslararası Politika Uzmanı Prof. Dr. Ata Atun, hafta içinde yapılan AB Liderler Zirvesi'nde, Fransa, Yunanistan ve Kuzey Kıbrıs Rum Yönetimi'nin yeterli taraftar ve destekçi bulamadığını, tüm girişimlerine rağmen Türkiye'ye yönelik yaptırım kararını çıkarmayı başaramadıklarını, tam tersine Kıbrıs konusunda Türkiye’nin eline büyük bir koz verdiklerini söyledi.

Erdoğan’ın, Akdeniz’deki anlaşmazlıkların çözümü için teklif ettiği konferans önerisini dikkate almayan AB ve ABD'nin geçen bir yılda Türkiye’nin bölgesel gücünü gördüklerini vurgulayan Atun, "Sorunu çözme noktasında hiçbir şey yapamayacaklarını anladılar. Geçen bir yılın ardından Türkiye'nin yapabileceklerini de gördüler, dolayısıyla bu bölgesel sorunun çözülmesi için Doğu Akdeniz Konferansı'nın toplanması önerisini kendileri de yinelemek zorunda kaldı." diye konuştu.

Atun, Türkiye'nin, KKTC'nin Doğu Akdeniz Konferansı'na katılım şartını getirmesi gerektiğinin altını çizerek şunları kaydetti:

"Ankara'nın kıyıdaş ülkeler GKRY katıldığı ama KKTC'nin yer almadığı bir masaya oturmayacağını ve görüşme yapmayacağını düşünüyorum. Türkiye, eski Türkiye olmadığı gibi AB de eski güçlü AB değil. Fransa ve Yunanistan’ın tüm itiraz ve baskılarına rağmen AB ve ABD, Türkiye’nin taleplerini daha çok dikkate alacaktır. Her koşulda bu konferanstan uluslararası hukuka uygun ve Türkiye'nin haklarını koruyan bir sonucun çıkacağını düşünüyorum."

"Konferansta çıkacak sonuçların hukuki bağlayıcılığı olur"

BM bünyesinde uluslararası STK'lere insan hakları konusunda danışmanlık yapan Prof. Dr. Mehmet Şükrü Güzel de düzenlenecek Doğu Akdeniz Konferansı'nda çıkacak tüm olası sonuçların ve açıklamaların hukuki bir bağlayıcılığı olacağına dikkati çekti.

Konferansın düzenlenmesi halinde buna Kıbrıs'tan her iki tarafın da katılması gerektiğini belirten Güzel, şunları söyledi:

"Doğu Akdeniz'de kilit nokta, Kıbrıs Adası. Türk tarafı olmayacaksa, Rum tarafının da katılmaması gerekiyor. Türkiye'nin konferansta belirtmesi gereken en önemli hususlardan biri de, GKRY'nin yasa dışı bir rejim olduğunu belirtmesi. Aynı zamanda Türkiye, GRKY'nin yapmış olduğu tüm petrol ve doğal gaz anlaşmalarının hukuken yok hükmünde olduğunu da gündeme getirmeli. Tüm kıyıdaş ülkelerin bu konferansa katılımı, sonucu hızlandıracaktır. Kıyıdaş ülkelerin katılım noktasında göstereceği tavra göre, Türkiye BM anlaşmasına göre kendi haklarını deklere edebilir."

Güzel, Türkiye'nin konferansta Mısır, Lübnan, Suriye ve İsrail'i GKRY ile imzaladığı antlaşmaların BM Genel Kurulu'nun 1287 sayılı kararıyla yok hükmünde olduğunu ilan etmesi gerektiğini aktararak Ankara'nın KKTC'nin yasal statüsü netleştirilene kadar tüm Doğu Akdeniz'deki süreci dondurabileceği mesajını vermesi gerektiğini kaydetti.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER