Dünya

Uzmanlara göre Trump, Avrupa ile ilişkileri ideolojik yakınlık duyduğu muhataplarıyla yürütecek

ABD'de 2. Donald Trump döneminin başlamasına günler kala, 20 Ocak'taki yemin törenine Avrupa'dan yalnızca aşırı sağcı siyasetçilerin davet edilmesine ilişkin tartışmalar devam ediyor.

Uzmanlara göre Trump, Avrupa ile ilişkileri ideolojik yakınlık duyduğu muhataplarıyla yürütecek
17-01-2025 12:12
Brüksel

İlk döneminde ABD ile Avrupa Birliğinin (AB) geleneksel müttefiklik ilişkisinde gerilemeye yol açan Trump'ın görevi devralmasına günler kaldı. Brüksel'deki endişeli bekleyiş, yemin töreni bilmecesiyle daha da karmaşık bir hal aldı.

ABD'nin stratejik ortağı AB'nin en önde gelen yöneticisi Ursula von der Leyen'in yemin törenine davet edilmemesi yankı uyandırdı.

Ardından davetli listesinde İtalyan lider Georgia Meloni ve Macar lider Viktor Orban başta olmak üzere Avrupalı aşırı sağcı siyasetçilerin olduğu bilgileri hızla yayıldı.

Son kulis bilgilerine göre ise törene şahsen davet alan tek Avrupalı devlet başkanı Meloni. Ancak katılımına ilişkin teyitli bilgi henüz bulunmuyor.

Orban'ın davet edildiğine dair haberlere rağmen, Macaristan hükümet sözcüsü Zoltan Kovacs iddiaları yalanladı.

Konuk listesindeki Avrupa kontenjanının büyük kısmı, Trump'la aynı ideolojiyi paylaşan isimlerden oluşuyor.

Fransa'dan siyasetçi ve eski Cumhurbaşkanı adayı Eric Zemmour, eski Polonya Başbakanı ve Meloni'nin yerine Avrupa Parlamentosundaki ECR grubunun başkanı seçilen Mateusz Morawiecki, İngiliz Reform UK Partisi lideri Nigel Farage ve Almanya için Alternatif (AfD) Eş Başkanı Timo Chrupalla, Belçikalı Vlaams Belang Partisi lideri Tom Van Grieken katılacağı bilinen aşırı sağcı isimler arasında yer alıyor.

AP'den aşırı sağcı milletvekilleri Marion Marechal ile Sarah Knafo da törene katılacak.

Trump'ın yeni dönemde Avrupa ile ilişkileri AB ve liberal liderler yerine kendisiyle aynı siyasi çizgideki isimlerle yürütme ihtimali, Brüksel ile yeni gerilimlerin sinyali olarak yorumlanıyor.

Bu durumun Brüksel'in bir süredir gösterdiği Washington ile iyi ilişkiler kurma çabalarını sonuçsuz bıraktığı ve Trump'ın ABD-Avrupa ilişkilerine stratejik ortaklık yerine ideolojik yakınlık çerçevesinde yaklaşacağı değerlendiriliyor.

"Trump, AB'yi sevmiyor ve ikili muhataplarıyla ilgilenmeyi tercih ediyor"

AA muhabiri, ABD ve Avrupalı uzmanlara Trump'un davetli listesinin Avrupa'yı nasıl bir dönemin beklediğiyle ilgili sinyal verip vermediğini sordu.

AB'nin düşünce kuruluşu EUISS Uzmanı Giuseppe Spatafora'ya göre, geleneksel olarak ABD başkanlarının yemin törenlerine yabancı konuk çağrılmadığı için aslında hiçbir Avrupalı liderin davet beklentisi yoktu.

"Bunu ideolojik olarak konumlanmış liderlerin kendilerini Trump'a yakın gösterme ve iç siyasette iyi bir tanıtım yapma girişimi olarak okuyorum." diyen Spatafora, geleneklere riayet etmeyen bir lider olan Trump'ın ise ideolojik olarak kendisine yakın isimleri davet etmekten çekinmediğini söyledi.

Bu durumun "Trump'ın Avrupa ile ilişkileri AB yönetimi üzerinden değil, ideolojik olarak yakınlık kurduğu muhatapları aracılığıyla mı yürüteceği" anlamına gelip gelmediği sorusu üzerine Spatafora, şöyle konuştu:

"Duruma bağlı. Trump, AB'yi sevmiyor ve ikili muhataplarıyla ilgilenmeyi tercih ediyor. Bu zaten başladı. Orban ve Meloni'nin ABD ziyaretlerine bakın. Ancak ticaret gibi belirli konularda, Brüksel Tek Pazar'ı yönettiği için AB ile ilgilenmek zorunda kalacak. 2018'de ABD, AB çelik ve alüminyumuna yaptırımlar uygularken, AB buna birleşik bir şekilde yanıt verdi. Bu yüzden Trump tepki aldı. Bu tekrar olabilir, potansiyel olarak daha büyük ölçekte olabilir. Ancak savunma harcamaları gibi diğer konularda Trump, tek tek ülkelerle ikili olarak anlaşabilir ve daha güçlü olabilir."

"Trump, kesinlikle dünyanın merkezinde olmak istiyor"

ABD Delaware Üniversitesi Avrupa Çalışmaları Direktörü Daniel Kinderman da Trump'ın AB Komisyonu Başkanı von der Leyen'i davet etmemesine şaşırmadığını belirterek, "Trump son derece milliyetçi. Devletlerin egemenliklerini teslim ettikleri bir konfederasyon olarak AB, muhtemelen Trump için mantıklı bir oluşum değil. Bu oluşumu desteğine layık görmüyor da olabilir. Trump, kesinlikle dünyanın merkezinde olmak istiyor. Dünyadaki 'vatansever' hareketleri desteklemeye çalışacağı konusunda eminim. Bu liberalizmin neredeyse kesinlikle gerileyeceği anlamına geliyor." ifadelerini kullandı.

Brüksel'deki endişeli bekleyiş

İlk döneminde başkan seçilmeden önce Brüksel'i "cehennem çukuru" olarak tanımlayan Trump, göreve geldikten sonra da AB'yi "ABD karşıtı" ve "ticari hasım" olarak nitelendirdi.

Trump'ın NATO'nun Avrupalı müttefiklerinden bazılarını "ihmalkar" olmakla suçlaması, NATO'nun kendisinin ise "modasının geçtiğini" söylemesi, üstü örtülü şekilde ABD'yi NATO'dan çekebileceğine yönelik sözleri, AB nezdinde büyük rahatsızlık uyandırdı.

Üslubundaki katılığa ek olarak Trump, özellikle Avrupa ülkelerini daha fazla savunma harcaması yapmaya zorladı. İran nükleer anlaşmasından ve Paris İklim Anlaşması'ndan çekilen Trump, izlediği korumacı ticaret politikalarıyla da ABD'yi, AB için tümüyle öngörülemez bir müttefike dönüştürdü.

İkinci kez aday olmaya hazırlanırken de Trump, AB'yi endişeye sevk eden söylemlerinden geri durmayarak, NATO'ya finansal yükümlülüklerini yerine getirmeyen müttefiklere yönelik herhangi bir Rus saldırısını engellememe tehdidinde bulundu.

Trump'ın başkan seçilmesinin ardından ortaya koyduğu AB ülkesi Danimarka'nın özerk bölgesi Grönland'ın ülkesinin kontrolünde bulunması gerektiğine ilişkin söylemi de Brüksel'deki tedirginliği körükledi.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER