Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Demet Dikmen, eldeki kısıtlı bilimsel verilere göre gebelik ve doğumun Kovid-19 kapma riskini artırmadığını belirterek, "Gebe olmayan aynı yaştaki erişkinlere göre hastalık seyrini daha ağırlaştırmaz. Ayrıca birçok gebe doğurtulmaya gerek kalmadan da iyileşmektedir." dedi.
Kovid-19'un hamileliğe etkilerini AA'ya değerlendiren Dikmen, gebeliğin ilk 3 ayında gebenin ateşinin yükselmesinin bebekte doğumsal anomalilere yol açabildiğini anlattı.
Gebeliğin bu safhasında Kovid-19 geçiren gebeler henüz doğum yapmadıkları için bu sonuçları göremediklerine işaret eden Dikmen, gebelikte ateşle mücadelede kullanılabilecek güvenli ilaçların bulunduğunu dile getirdi.
Dikmen, gebelikte sadece yüksek ateşe bağlı ciddi bir sorun beklemediklerini aktararak, "Kısıtlı bilimsel verilere dayanarak, gebelik ve doğum Kovid-19 kapma riskini artırmaz ve gebe olmayan aynı yaştaki erişkinlere göre hastalık seyrini daha ağırlaştırmaz. Ayrıca birçok gebe doğurtulmaya gerek kalmadan da iyileşmektedir." diye konuştu.
Kovid-19 ile enfekte olup zatürre geçiren gebelerde erken doğumun biraz daha sık görüldüğü bilgisini veren Dikmen, şöyle devam etti:
"Bu gebelerin bazılarında sancılar erken başlayarak, bazılarında ise sularının erkenden gelmesi söz konusu. Bir kısmında da gebelerin acilen doğurtulmaları durumlarında düzelme sağlayacağı düşünülmüş.
Doğumların büyük kısmı da sezaryen ile gerçekleşiyor. Kovid-19 enfeksiyonu olan gebelerin vaktinden çok erken doğurtulmaları bebeklerde prematürelikle ilgili sorunlar yaratabilir. Burada annedeki enfeksiyonun dolaylı olarak bebeği etkilemesi söz konusu.
Bebeğin direkt etkilenmesi ise virüsün plasenta yoluyla bebeğe geçmesi ile olur ki bu henüz tam olarak kanıtlanamamış. Yenidoğan bebeklerden pozitif saptanmış olanlar var. Ancak burada hangi testlerin hangi zamanda yapıldığı ile ilgili bazı şüpheler söz konusu, dolayısıyla şu an için bilim çevrelerince en çok kabul edilen görüş virüsün anne karnındaki bebeğe geçmediği yönünde."
"Normal doğum mu sezaryen mi sorusuna genel bir cevap vermek çok zor"
Dikmen, gebelerde de enfeksiyon tedavisinde güvenle kullanılabilecek ilaçlar ve diğer tedavi metotları olduğuna dikkati çekerek, "Gebede Kovid-19 varlığında normal doğum mu sezaryen mi tercih edilmeli sorusuna genel bir cevap vermek çok zor, her gebeyi kendi içinde değerlendirmek gerekiyor. Burada gebenin içinde bulunduğu durumun ciddiyeti ve gebelik haftası önemli." dedi.
Durumu ağır olmayan Kovid-19'lu gebelerin acilen doğurtulması gerekmediğini söyleyen Dikmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anne karnındaki bebeğin sıkı takibiyle gebenin tedavisine devam edilip mümkünse gebe iyileştiğinde ve testleri negatifleştiğinde doğurtulması, bebeğe bulaşma riskinin azaltılması bakımından da uygundur.
Ağır solunum sıkıntısı olan gebeler için genel geçer bir yönlendirme yapmak mümkün değil, her gebeyi kendi içinde bulunduğu durumda değerlendirmek gerekiyor.
Acil sezaryen ile bebeğin doğurtulması, annenin durumunu kötüleştirir mi ve gebenin semptomları şiddetliyken doğumhane veya ameliyathanede virüsün bebeğe geçme ihtimali daha mı çok olur, maalesef netleşmiş değil. Ayrıca normalde gebede herhangi bir enfeksiyon olduğunda ona karşı gebenin geliştirdiği antikorların bazıları da plasentadan bebeğe geçip en azından yeni doğan döneminde bebeği bu hastalıktan korur.
Kovid-19'un erken safhalarında olan gebenin acilen doğurtulması, bebeğin koruyucu antikorlardan mahrum kalmasına da yol açabilecektir."
"Stres gebelerimizi normal doğumdan biraz uzaklaştırıyor"
Dikmen, koronavirüs taşımayan gebelerin doğumlarının sadece endikasyon varsa sezaryen şeklinde planlanması gerektiğine vurgu yaparak, "Miadı yaklaşan gebelerimiz fazla oranda stres altındalar bu da motivasyon kaybına neden olabilir ki doğum için motivasyon da gerekli. Endişe, korku, stres durumları doğumun başlamasını veya başladıysa ilerlemesini engelleyebiliyor.
Bu da normal vajinal doğumu zorlaştıran bir faktör olabilir. Bunların dışında, doğum uzarsa hastanelerden kendilerine virüs bulaşacağını düşünüyor olabilirler. Personel azalmasından dolayı veya takiplerinin yapıldığı hastanelerin pandemi hastanesi olmasından dolayı gebelik boyunca kendilerini takip eden ekibe, örneğin gece başlayan bir doğumda, ulaşamayacaklarını düşünebilirler.
Bu sebepler gebelerimizi normal doğumdan biraz uzaklaştırıyor olabilir." ifadelerini kullandı.
Gebelerin, korku ve endişelerini gidermek için aileleri, doktorları ve psikologlardan yardım alabileceklerini belirten Dikmen, "Takip edildikleri hastaneden farklı bir yerde doğum yapmaları gerekebilir ama bu olağanüstü şartlarda anlık gelişen olaylara hızlı uyum gerekiyor. Ayrıca bilmediğimiz şeyler bizi daha fazla korkutuyor dolayısıyla özellikle gebelik ve doğum hakkında bilgi edinmek, Kovid-19 ilgili yeni gelişmeleri takip etmek önemli." diye konuştu.
Türkiye'de pek çok ülkeye oranla daha fazla kontrol muayenesi ve ultrason yapıldığını söyleyen Dikmen, hem gebelere hem sağlık personeline bulaşma riskleri nedeniyle bunu biraz sınırlandırdıklarını anlattı.
Kadın doğum doktorlarının bu süreçte sorumluluğunun iki kat olduğunu dile getiren Dikmen, şunları kaydetti:
"Diğer doktorların karşısında bir hasta varken bizim sorumluluğumuz altında olan 2 kişi var, anne ve bebek. Birisi için iyi olan şey diğeri için o kadar iyi olmayabilir. Dolayısıyla kendimizi en az takip ettiğimiz gebelerimiz kadar baskı altında hissediyoruz.
İkinci olarak, teşhis için yapılan bazı yöntemleri gebelerde yapamıyoruz veya sınırlı yapabiliyoruz, örneğin bilgisayarlı tomografi. Tedavide de gebelerde her ilacı normalde kullanamayız ama bu hastalıkta etkili tedavilerimiz bulunmakta."
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com