Urumiye
Urumiye Gölü'nün kuruması tehlikesi İran'ı ve bölgeyi tehdit ediyor İran'ın Batı Azerbaycan eyaletinde bulunan dünyanın en büyük tuz göllerinden Urumiye Gölü'nün kuruma tehlikesi İran kadar bölge için de çevresel bir tehdit potansiyeli taşıyor.
İran'ın kuzeybatısında Türkiye sınırında yer alan ve adını Azerbaycan Türkleri ile Kürtlerin yaşadığı Urumiye şehrinden alan Urumiye Gölü'nde ihya çalışmaları devam ediyor ancak ülkenin genelini etkileyen kuraklık gölü yeniden kuruma tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı.
İran'ın kuzeybatısında Türkiye sınırında yer alan ve adını Azerbaycan Türkleri ile Kürtlerin yaşadığı Urumiye şehrinden alan Urumiye Gölü'nde ihya çalışmaları devam ediyor ancak ülkenin genelini etkileyen kuraklık gölü yeniden kuruma tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı.
Urumiye Gölü, 2013 yılından önce yaklaşık yüzde 90 kurumuş ve sadece yüzde 10'luk kısmı kalmıştı. Bu tarihten sonra atılan adımlar gölü biraz canlandırsa da kuraklık bunu sekteye uğratıyor.
"Göl kurursa bölgedeki yaşam da kurur"
Urumiye Gölü'nün ihya edilmesi için Batı Azerbaycan, Doğu Azerbaycan ve Kürdistan eyaletlerinde kurulan ihya merkezlerinin müdürü Ferhad Serhoş, kurumadan önce 2006 yılında 5 bin kilometrekarelik genişliğe sahip olan gölün 2013'te 500 kilometrekareye kadar düştüğünü ve 30 milyar metreküp olan su hacminin de 1 milyar metreküpe indiğini söyledi.
2013 yılına gelindiğinde gölün yüzde 90'ının kuruduğunu ve sadece yüzde 10'unun kaldığını aktaran Serhoş, kurumadan kaynaklı olarak meydana gelen toz fırtınalarının etraftaki eyaletlerde çevresel sorunlara yol açtığını kaydetti.
Serhoş, ihya çalışmalarının ardından 1 milyar metreküpe düşen su hacminin 4 milyar metreküpe ve 500'e kadar gerileyen genişliğin de 3 bin 666 kilometrekareye yükseldiğine işaret etti.
Serhoş, şöyle konuştu:
"Urumiye Gölü direkt olarak halkın yaşamını ilgilendiriyor. Eğer göl kurursa bölgedeki yaşam da kurur. Hazırladığımız yol haritasına göre 2027'ye kadar arzu edilen normal ekolojik dengeye ulaşmayı hedefliyoruz.
Normal ekolojik seviye için gölün 4 bin 400 genişliğe ve 13 milyar su hacmine ulaşması gerekiyor."
İhya çalışmaları kapsamında Batı Azerbaycan, Doğu Azerbaycan ve Kürdistan eyaletlerinden göle dökülen nehirleri temizlediklerini ve bunları birbirine bağladıklarını ifade eden Serhoş, bu sayede yağmur suyunun ve 2016'dan sonra oluşan sel sularının da göle naklini sağladıklarını belirtti.
Tarımda da çok su tüketen ürünler yerine daha az gerektiren ürünleri teşvik ettiklerini ve çiftçilerin modern sulama sistemine geçmeleri için projeler yürüttüklerini dile getiren Serhoş, su tüketimini yüzde 40 azalttıklarını ifade etti.
Atık suların arıtılması için de tesisler kurduklarını ve bu sayede yılda 300 milyon metreküp suyu daha göle kazandıracaklarını kaydeden Serhoş, şunları anlattı:
"36 kilometrelik tünel kazdık ve 11 kilometrelik beton kanal kurduk. Bu projeler de yılda 650 milyon metreküp suyu göle aktaracak. Diğer barajlardan da 180 milyon metreküp su sağlanacak. Su tüketiminin azaltılması ve israfın önlenmesi için de sosyal bilinçlendirme faaliyetleri yürütüldü."
Serhoş, şimdiye kadar gölün ihyası çalışmalarında Doğu Azerbaycan, Batı Azerbaycan ve Kürdistan eyaletlerinde 500 milyon dolar harcandığını da sözlerine ekledi.
"Gölün kuruması halinde tuz fırtınaları komşu ülkelere de ulaşacak"
İran Çevre Koruma Kurumu Batı Azerbaycan Şubesi Müdürü Mehran Nezeri de Urumiye Gölü’nün kuruması tehlikesinin İran’ın en önemli sorunu olduğunu ve atılan adımlarla bunun önüne geçilmeye çalışıldığını söyledi.
Gölün kurumasının Doğu ve Batı Azerbaycan ile bölge için büyük zararlara yol açacağını aktaran Nezeri, şunları kaydetti:
"Gölün kuruması halinde 6 milyon insan direkt olarak 15 milyon da dolaylı olarak zarar görecektir.
Göl kurursa tuz fırtınaları tüm bölgenin doğasını, tarımını ve yabani hayatı etkileyecektir. Göl kurursa bölgedeki yaşam şartlarını yok edebilir.
Gölün kuruması halinde meydana gelecek tuz fırtınaları komşu ülkelere de ulaşacaktır.
Irak ve Suriye gibi ülkelerden gelen toz fırtınaları bizi ciddi anlamda etkiliyor."
Son yıllardaki kuraklığa rağmen gölün 4 milyon milyon metreküp su ile kurumaya karşı direndiğini vurgulayan Nezeri, projelerin hayata geçmesiyle daha iyi bir seviyeye ulaşacaklarını söyledi.
Kuraklık gölün içindeki adalarda yabani hayatı tehdit ediyor
Batı Azerbaycan Tabiatı ve Çevreyi Koruma Kurumu Müdür Yardımcısı Hüccet Cebbari ise gölde 102 ada bulunduğunu ve kuruma tehlikesinin buralardaki yabani hayatı da tehdit ettiğine dikkati çekti.
Gölün içindeki adalarda İran'ın yabani sarı geyiklerinin yaşadığını aktaran Cebbari, "Gölün kuruması noktasında en önemli sorunlarımızdan birisi de çakalların, kaplanların ve tilkilerin adalara çıkması ve nesli tükenmekte olan İran'ın yabani sarı geyiklerini avlamalarıdır. Adalar ile sahil birleşince bu yırtıcı hayvanlar da adalara gitmeye başladı." bilgilerini paylaştı.
Cebbari, gölün neredeyse tamamına yakını kuruduğu için yabani hayvanların bulundukları adadan gitmeye çalışırken bataklıklar nedeniyle telef olduğunu ve bu nedenle İran’ın nesli kurumakta olan yaban geyiklerini çakallara karşı korumaya çalıştıklarını söyledi.
- Urumiye Gölü'nde balık yok ve sadece artemia adı verilen canlı yaşıyor
Tuzlu göllerde normal şartlarda bir litrede en fazla 220 gram tuz olduğunu ancak kuruma tehlikesi devam ettiği için bir litredeki tuz oranının 400 grama kadar çıktığını ifade eden Cebbari, "Sudaki tuz oranı çok fazla olduğu için sert kabuklu olan artemia adı verilen canlı dışında hiçbir hayvan yaşayamıyor. Artemia fiziki açıdan buraya alıştı, kabuğu ona göre sertleşti ve o yüzden yaşayabiliyor. Bu canlı türü Urumiye Gölü'nde bulunan bir canlı olarak kayıtlara geçti." bilgisini paylaştı.
Kuşların da adaları yumurtlamak ve kuluçkaya yatmak için kullandığını ve beyaz pelikanın buralarda kuluçkaya yattığını aktaran Cebbari, kuşların nehirlerden balık avlayarak beslendiğini söyledi.
Tuz oranının fazla olması nedeniyle göl suyunun rengi kırmızıya döndü
Sudaki kırmızı rengin tüm tuzlu göllerde karşılaşılan bir olgu olduğunu aktaran Cebbari, "Sudaki tuz oranı çok arttığında fitoplanktonlar ve bakteriler kırmızı rengin ortaya çıkmasına yol açıyor. Bu da tuzlu suya karşı kendilerini korumak için salgıladıkları bir renk. Sudaki kırmızılık fitoplanktonlardan kaynaklıdır. Bakteriler de kırmızı rengi üretiyor. Dünyanın diğer tuz göllerinde de kırmızı ya da pembe renklere şahit oluyoruz. Fitoplanktonlar sıcaklık ve ışık artınca daha fazla etkili oluyor. Hava sıcaklığı artınca bakteriler ortaya çıkıyor ve bunlar kırmızı renge dönüyor. Bu bir kirlilik değil." değerlendirmesinde bulundu.
Aral Gölü örneğinde olduğu gibi tuzlu göllerin kuruması halinde tuz fırtınalarının merkezi haline geldiklerini belirten Cebbari, "Göl kurursa sadece tarımı ve insanları değil oluşacak tuz fırtınaları nedeniyle yabani hayatı da ciddi olarak tehdit edecektir." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com