Eğitim

“Üniversiteye giden en kolay yol meslek yüksekokulundan geçiyor”

Uzmanlar Türkiye’de meslek yüksekokulu stratejisini ve meslek yüksekokullarının durumunu değerlendirdi.

“Üniversiteye giden en kolay yol meslek yüksekokulundan geçiyor”
19-04-2016 13:08

Temel mesleki eğitimin lise sıralarından başladığını ve öğrencilerin aynı doğrultuda meslek yüksekokulları sayesinde eğitime devam edebildiklerini belirten Levent Uysal, “Meslek yüksekokulu mezunları uygulamalı teknikerlerdir. Uygulamayı yapan, operasyonları yöneten çekirdek kişilerdir. Bundan dolayı da bir şirket için çok önemlilerdir” dedi. Meslek yüksekokulu mezunlarının en önemli özellikleri aranan insan olmalarıdır” diyen Uysal, açıklamalarına şöyle devam etti: “Buradaki arkadaşlarımızın en önemli özelliği uygulama merkezlerinde aldıkları eğitimi iş dünyasına aktarmaları ve aranan insan olmalarıdır. Aranan insan olma özelliğini ikiye ayırıyoruz. 

Birincisi mutlak suretle uluslararası platformlarda söz sahibi olmak, bunun için iyi bir İngilizce altyapısı gerekiyor ikincisi ise çok iyi uygulama yapmak. Örneğin modada, sağlık bölümlerinde teknik analizleri iyi yaparak uygulayan kişi olduklarından dolayı sonuca gitmek zorundalar. Bir fabrikayı düşünün bir tane müdür var ama 5 tane teknik insana ihtiyaç var. Bir teknik müdürü düşünün altında 20 tane tekniker var. Yani iş bulma ve sürdürülebilirlik oranı çok yüksek olan mesleklerdir. Her şeyden önemlisi yaptıkları işi zaten çok iyi yaptıkları için sürekli ihtiyaç duyulan insan kaynağı demektir. Meslek yüksekokulundan DGS ile lisans bölümüne geçmek de çok kolaydır.”

Meslek yüksekokullarının gelişimi için MYO’lar ile kurumlar arasında birçok anlaşma yapıldığını ifade eden Uysal, “İşbirliği anlaşmaları yaparak çocuklarımızın iş dünyasına hızlı girmesini sağlamalıyız. Şirketlerin de aranan insanlar bulmasını hızlandırmak için kurgulanan anlaşmalar var. Milli Eğitim Müdürlüğü ile yapılan anlaşmalar var. Yükseköğretim Kurumu ile yapılan anlaşmalar var. 

En hızlı şekilde sektörlere aranan insan kaynağı sunuyoruz. Ben üniversiteleri büyük insan kaynağı şirketleri olarak görüyorum” diye konuştu. Meslek yüksekokullarına geçiş hakkı kazanan gençlerin mutlaka bu haklarını değerlendirmesi gerektiğine, 2 yılın sonunda isterlerse DGS sayesinde lisans eğitimlerini tamamlayabileceklerine vurgu yapan Uysal, “Üniversiteye giden en kolay yol meslek yüksekokulundan geçiyor. Burada şöyle bir artı var hem okurken iş tecrübesi ve meslek ediniyorlar hem de daha sonra lisans diplomalarına sahip oluyorlar” açıklamalarında bulundu.

“MESLEK YÜKSEKOKULU MESELESİ MEMLEKET MESELESİDİR”

Meslek Yüksekokullarının sağladığı avantajlara değinen Nişantaşı Üniversitesi MYO Müdür Yardımcısı Mehmet Altuntaş ise şu açıklamalarda bulundu: “Meslek yüksekokulları sektöre en yakın uygulama alanlarıdır. Fakültedeki 4 yıllık müfredatın iki yıllığa yayıldığı ve uygulama derslerinin verildiği akademik bir birimdir ve iş hayatındaki önemi oldukça yüksektir. Yani kişi istediği kadar girişimci olsun, istediği kadar yatırım yapsın, fabrika kursun ama tekniker istihdamını sağlayamadığı ölçekte herhangi bir ticari faaliyette başarılı olamaz. Burada üniversite ile sanayiye ortak yük düşüyor. 

Meslek yüksekokulu dediğimiz önlisans eğitiminde üniversitenin uygulamalı eğitim vermesi gerekiyor. Ama burada da sektörün kapılarını sonuna kadar açması gerekiyor. Türkiye’de gördüğüm en büyük gerçek, öğrenciyi yetiştiriyorlar, uygulamadan derse öğretim elemanları getiriyorlar ama eğer firmalar kapılarını öğrencilerin staj yapmasına, uygulama faaliyetlerini gerçekleştirmesine açmazsa öğrencinin yetişmesinde büyük bir sorun ortaya çıkıyor. En büyük şey firma için zaman maliyetini ve eğitim maliyetini minimize ederek yetişmiş öğrenciyi istihdam etmesidir. 

Bu da şu şekilde oluyor, ben teorik eğitimi verdim, sahadaki insanlar geldi uygulamayı çocuklara derslikte anlattı. Sonra onlara firmalarda uygulama fırsatı sağlandığında yetişmiş insan kaynağı olarak firmalara gireceklerdir. İşte burada sektörle üniversiteler işbirliği içerisine gittiğinde herhangi bir pozisyon sorunu yaşanmayacaktır. Meslek yüksekokulu meselesi memleket meselesidir deniyor, hakikaten öyle. Çünkü istidamın ve ekonomik büyümenin önemli bir açılımı. Biz burada optimizasyonu firma ve üniversitelerle sağladığımız sürece herhangi bir sorun kalacağını düşünmüyorum.”

İş dünyasının oluşan rekabet ortamı nedeniyle sürekli değişime uğradığını bu değişikliklerin meslek yüksekokulu müfredatlarına etkin şekilde adapte edilmesi gerektiğini belirten Mehmet Altuntaş, “Bunu 2010-2011 döneminde YÖK bir projeyle üniversitelere gönderdi. İnsan Kaynağının Mesleki Eğitim Yoluyla Geliştirilmesi (İKMEB) projesi geliştirildi. 

Ama 5 yıldır üretim ve iş süreçleri değişti. Bu dinamizmi gerçekleştirmek için üniversitelerin müfredatlarını geliştirmesi lazım. Üniversitelerin daha çok uygulamaya götürmesi lazım. Üniversitelerin derslere teorik açıdan kitaptan anlatacak öğretim elemanları yerine sahadan gelecek sektör temsilcileriyle işlemesi lazım ki buradaki firmaların ihtiyaçları karşılansın, öğrenci de sürdürülebilir iş sahibi olsun” dedi. 

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER