Ankara
Şef Musa Göçmen, Ankara'nın Çayyolu semtinde sanatseverlerin hizmetine sunduğu Musa Göçmen Senfoni Orkestrası Konser Salonu'nda yeni sezon hazırlıklarını anlattı.
Uzun süren salgın döneminin ardından yazın açık hava etkinlikleriyle Türkiye'nin çeşitli yerlerinde müzikseverlerle buluştuklarını dile getiren Göçmen, sonbaharla birlikte etkinliklerine Kovid-19 tedbirlerine uygun olarak hazırladıkları konser salonunda devam edeceklerini söyledi.
Konserlerde yüksek bir enerji yaratmaya çalıştıklarını, bunun izleyiciye yansıdığını da gördüklerini anlatan Göçmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Asıl amacımız müziği insanlarla bir iletişim aracı olarak kullanıp, onları sosyal faaliyetlere ara verildiği pandemi döneminin getirdiği bunalım ve sıkıntıdan kurtarmak, onlara enerji aktarmak. Hep beraber toparlanma sürecinin ilacı için şifa niyetine müziği kullanalım istiyoruz.
O yüzden de bütün interaktif, izleyiciyle iç içe olduğumuz, keyifle eğlendiğimiz bir program oluşturmaya çalıştık. Bizim etkinliklerimizde izleyen değil hep beraber üreten bir seyirci var. Bizim yaptıklarımıza pek seyirci kalamıyorsunuz. Seyirci olarak gelip katılımcı oluyorsunuz.
İzleyicilerimizi yüzünde küçük bir gülümsemeyle evlerine gönderebilmek en önemli amacımız. Bunun yanında işin eğlence, öğrence ve eğitim kısmı da var. Bu nedenle bütün bir konsepti kendi mekanımızdan tüm Türkiye yayacağız. Bu sene inanılmaz projeler var."
Göçmen, açılışı 2 Ekim'de "Funniest Maestro" ile yapacaklarını, bu konserde çılgın ve eğlenceli bir orkestra şefinin müziğin sihriyle izleyicilere güzel bir akşam geçirteceğini söyledi.
Selda Bağcan ile Senforock konserleri
Operaya farklı bir bakış açısı getiren, 7'den 70'e herkesin operayı sevmesini hedefleyen interaktif gösteri "Fun Time of The Opera"nın ve rock klasiklerini senfonik orkestrayla yorumladıkları "Senforock"ın izleyiciyle buluşmaya devam edeceğini belirten Göçmen, Senforock ve Selda Bağcan buluşmasıyla bir Türkiye turnesi düzenlediklerini bildirdi.
Göçmen, "Selda Bağcan ile Senforock Konserleri" kapsamında 1 Ekim'de Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda, 8 Ekim'de Bursa'da olacaklarını, turnenin diğer şehirlerle süreceğini ifade ederek, "Bu sezonun en iddialı projelerinden biri oldu." dedi.
Müziğin şifasıyla huzur, flemenkoyla tempo
Musa Göçmen, özgün bestelerinden oluşan "Şifa" konserlerinin de yeni sezonda süreceğini bildirerek, "Bu, müziğin iyileştirici gücünün yanı sıra frekansların da yardımıyla içinde insanları motive eden küçük hikayelerin olduğu bir performans. Yeri benim için çok ayrı.
Müzikte öyle bir sihir var ki her şeyi düzeltme, insanları çocukluktan itibaren iyi insan olma yolunda hızla geliştirme adına sırlar içeriyor. Bu sırrın içinde biz de bir damla şifayla kendimize yol arıyoruz." diye konuştu.
"Flamencotolia" adlı orkestra eşlikli Türk flemenko stilinde bir konser projesini de gitarist ve solist Ezgi Anıl ile hayata geçireceklerini dile getiren Göçmen, 16 Ekim'de izleyicileri yerinde duramayacağı, çok tempolu bir gecenin beklediğini vurguladı.
İstanbul, yüzyıllara yayılmış müzikleriyle anlatılacak
Göçmen, İstanbul'un ruhunu, Bizans ile başlayan, Osmanlı ile devam ederek bugüne gelen İstanbul müzikleriyle anlatan bir projeyi de yeni yılda izleyicinin beğenisine sunacaklarını ifade ederek, "İstanbul Müzikali'nin 250 kişilik bir kadrosu var. Danslı, orkestralı, korolu, sololu, video gösterimli çok muhteşem bir gösteri olacak." dedi.
Ramazana ilişkin de bir projeleri olduğunu söyleyen Göçmen, "Çağrı" filminin üzerine enstrümantal müzik ve bir anlatıcıyla canlı performans gerçekleştirmeyi planladıklarını belirtti. Göçmen, "Film müzikal montajla dönecek, filmde hiç söz yok. Senaryo, bir anlatı metnine çevrildi, orkestra eşliğinde anlatılacak. Destansı bir şey oldu." ifadelerini kullandı.
Misafirler 18. yüzyıl kostümleriyle karşılanacak
Göçmen, salon görevlilerinden orkestra üyelerine kadar herkesin dönemsel kostümler giydiği "Dostum Mozart" konserinin de bu sanat sezonunda sahneleneceğini belirtti.
Boğaçhan Sözmen'in sahneye koyduğu Müzikli Türkiye Takvimi'nin sezonun iddialı projelerinden olduğunu ifade eden Göçmen, "Bu, Türkiye'de yaratılmış tüm müzikleri Osmanlı'nın son dönemlerinden başlayıp günümüzün Rap'ine kadar getiren bir müzikal tiyatro. 23 Ekim'de sergileyeceğiz." diye konuştu.
Göçmen, Cumhuriyetin kuruluş fikrini anlatan "19'dan Çok Önce 23'ten Sonsuza" ile Aşık Mahzuni Şerif'in eserlerinin seslendirileceği konserin sezon programında yer aldığını dile getirerek, "Türkiye'nin her yerinden sanatçıların gelip etkinliklere katıldığı, sıcak keyifli bir sanat ortamı yaratmaya çalışıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Dedik ki bir yer yapalım, burada kimsenin yüzüne kapı kapanmasın"
Musa Göçmen yakın zamanda açılan konser salonuna ilişkin de bilgi vererek, "İnsanları buluşturup kültür sanat ortak noktasında yeni projeler yaratmalarını sağlayacak bir yapı oluşturmak istedik. İyi insanların buluşma mekanı gibi bir yer burası." dedi.
Fuayedeki kafede bulunan kitapları gelen herkesin ücretsiz alıp götürebildiğini, geri getirme zorunluluğu da bulunmadığını, alan kişinin kitabı okuduktan sonra başkasına verebileceğini belirten Göçmen, "Gezen Kitap" projesini hayata geçirmeye çalıştıklarını söyledi.
Göçmen, mekanda konser salonunun yanı sıra atölyeler ve stüdyolar bulunduğunu, genç müzisyenlerin buradan yararlandığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bizim gençliğimizde o kadar zordu ki her şey. Salon bulmak, konsere çıkmak, stüdyo bulmak, kameraya çekmek...
Bütün bu zorluklarla kapıların yüzümüze kapandığı bir gençlik dönemi yaşadık.
Biz de dedik ki bir yer yapalım burada kimsenin yüzüne kapı kapanmasın. Burası herkese açık.
Genç müzisyenler kayıtlarını yapıyor, konserlerini sahneye koyuyorlar.
Bizim zamanımızdaki zorlukları yaşamayan gençler belki çok daha yaratıcı, üretken olacak.
Onlara ayak bağı olacak kısımları alalım, destek olalım dedik. İyi ki de yapmışız gerçekten de çok güzel işliyor."
Göçmen, sanatın her türlüsüne kapılarını açtıklarını, heykeltıraşların ve ressamların eserlerini de gerek fuaye alanı gerekse Avrupa'daki örnekleri gibi konser salonunda sergilediklerini dile getirdi.
"Uçan şef"in hikayesi
Konserlerde adeta bir enerjisi patlaması yaşadıklarını ve finali de artık klasik hale gelen zıplama hareketiyle yaptıklarını anlatan Göçmen, bir arkadaşının bu anı fotoğrafladığını ve kendisine "Uçan Hollandalı" efsanesi ile Wagner'in aynı adı taşıyan operasına ithafen "uçan şef" isminin yakıştırıldığını ifade etti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com