Dünya Bankası, yılın ikinci yarısında beklenen yavaşlamaya rağmen, ikinci çeyrekte beklenenden daha hızlı gerçekleşen büyüme sebebiyle Türkiye için büyüme tahmini yukarı yönlü revize ederek yüzde 3,0’dan yüzde 3,2’e yükseltti.
Mevsim etkisinden arındırılmış (MEA) büyüme çeyrek bazında yüzde 1,3 olarak gerçekleşti. Özel yatırımlar beklenmeyen bir şekilde yükseldi ve ikinci çeyrekteki büyümenin ana sürükleyicisi oldu. Bu durum, özel sektörün Haziran seçimleri sonrasında belirsizliklerin ortadan kalkacağı öngörüsü ile daha önce ertelenen yatırımları gerçekleştirdiğini gösterdi.
Ekonomik nota göre, zayıflayan lira ve önemli oranda düşen petrol fiyatlarının etkisiyle daralması beklenen cari açık azalmadı. Enerji açığı önemli ölçüde düşmüş olmasına rağmen, Türkiye’nin cari açığı Temmuz 2015 sonu itibariyle son 12 aylık dönemde 45 milyar dolara yükseldi (altın etkisinden arındırılmış). 2014 yılında cari açık 42,6 milyar dolardı. Cari açıktaki kötüleşmenin temel sebebi ticaret ortaklarındaki zayıflıklar ile 2015 yazında turizm gelirlerinde yaşanan düşüş oldu. Özellikle AB’deki yavaş büyüme, MENA bölgesi ve Rusya’daki güçlükler cari açığı olumsuz etkiledi.
Yurt içindeki siyasi endişeler ve küresel finans piyasalarındaki dalgalanmalar kısa vadeli sermaye girişlerini kuruttu. Uzayan vade finansman kalitesini iyileştirmesine rağmen, yılın ilk yedi aylık döneminde net girişler car açığı karşılamakta yetersiz kaldı.
Ekonomik notta enflasyonun 2015 yılında enflasyonun hedefin üzerinde yüzde 7,5’da kalması beklendiği kaydedildi. Gıda fiyatları tekrar hızlı bir şekilde yükselmeye başladığı ve Eylül ayında gıda enflasyonu momentumunu yüzde 14,7’ye kadar yükselttiği bildirildi. Kurda değer kaybının tekrar başlaması, çekirdek enflasyonu yüzde 8’in üzerine ve momentumunu yüzde 10,5’in üzerine yükselttiği, özellikle, kurun değer kaybetmesi sebebiyle otomobil fiyatlarında yaşanan keskin artış Eylül ayında enflasyon artışına yüksek katkıda bulunduğu, bu gelişmeler ile birlikte, Eylül itibariyle 12 aylık enflasyon yüzde 7,9’a tırmandığı açıklandı.
EKONOMİK FAALİYETLERİN HIZ KESMESİ BEKLENİYOR
Ekonomik nota göre, siyasi belirsizliklerin devam etmesi sebebiyle 2015 yılının ikinci yarısında ekonomik faaliyetin hız kaybetmesi bekleniyor. Kredi artış hızı Eylül ortası itibariyle Merkez Bankası’nın yüzde 15’lik referans oranının altına indi. Ayrıca, devam eden siyasi belirsizlikler ve Türkiye’nin güneydoğusundaki gerginliklerin özel sektörün yılın ikinci çeyreğinde gözlenen yatırım harcamalarını sürdürmesini güçleştirdi. İşletmelerin ikinci çeyrekteki yatırım harcamalarını kısmaları ve yeniden istikrarlı bir siyasi denge yakalanıncaya kadar yatırım kararlarını ertelemeleri olası oldu. Düşen petrol fiyatlarının yılın geri kalan bölümünde cari açığı 5 milyar dolar daha azaltması ile birlikte dış dengedeki düzeltme devam edeceği kaydedildi.
Ekonomik notta Türkiye’nin cari açığı halen yüksek seviyelerde olduğu ve mevcut dış ortam göz önüne alındığında önemli yapısal reformlar yapılmadığı sürece yüzde 5,5’in altına inmesi olası görünmediği açıklandı. Bu arada, Mayıs 2013’ten bu yana Türkiye’ye net finansal girişler azaldığı, küresel para politikalarındaki normalleşme maliyetleri arttırırken, gelişmekte olan ülkeler arasında dış kaynaklar için olan rekabeti daha da sertleştireceği bildirildi.
Ekonomik notun devamında şu ifadeler yer aldı:
“Yatırımcı güveninin yeniden tesis edilmesi, kırılganlıkların giderilmesi ve büyümeye hız kazandırılması için siyasi istikrara ve yapısal reform gündeminin uygulanmasına tekrar dönülmesine acil bir şekilde ihtiyaç duyulmaktadır. Dünya Bankası’nın Türkiye’deki çalışmaları 2012-2016 dönemini kapsayan ortak Ülke İşbirliği Stratejisine (CPS) dayanmaktadır. CPS, beş yıllık dönemde sağlanması öngörülen 6,45 milyar dolarlık finansman, politika analizleri ve danışmanlık hizmetleri yoluyla Türkiye’nin yüksek gelirli ülke statüsüne geçişini desteklemeyi amaçlamaktadır. CPS’in başlıca amaçları arasında rekabet gücünün ve istihdamın arttırılması, eşitliğin ve kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi ve sürdürülebilir kalkınmanın derinleştirilmesi yer almaktadır. Dünya Bankası’nın Türkiye ile olan işbirliği daha geniş bir uluslararası kitle ile bilgi ve deneyim paylaşımını da kapsayacak şekilde gelişmektedir".
(İHA)
Mevsim etkisinden arındırılmış (MEA) büyüme çeyrek bazında yüzde 1,3 olarak gerçekleşti. Özel yatırımlar beklenmeyen bir şekilde yükseldi ve ikinci çeyrekteki büyümenin ana sürükleyicisi oldu. Bu durum, özel sektörün Haziran seçimleri sonrasında belirsizliklerin ortadan kalkacağı öngörüsü ile daha önce ertelenen yatırımları gerçekleştirdiğini gösterdi.
Ekonomik nota göre, zayıflayan lira ve önemli oranda düşen petrol fiyatlarının etkisiyle daralması beklenen cari açık azalmadı. Enerji açığı önemli ölçüde düşmüş olmasına rağmen, Türkiye’nin cari açığı Temmuz 2015 sonu itibariyle son 12 aylık dönemde 45 milyar dolara yükseldi (altın etkisinden arındırılmış). 2014 yılında cari açık 42,6 milyar dolardı. Cari açıktaki kötüleşmenin temel sebebi ticaret ortaklarındaki zayıflıklar ile 2015 yazında turizm gelirlerinde yaşanan düşüş oldu. Özellikle AB’deki yavaş büyüme, MENA bölgesi ve Rusya’daki güçlükler cari açığı olumsuz etkiledi.
Yurt içindeki siyasi endişeler ve küresel finans piyasalarındaki dalgalanmalar kısa vadeli sermaye girişlerini kuruttu. Uzayan vade finansman kalitesini iyileştirmesine rağmen, yılın ilk yedi aylık döneminde net girişler car açığı karşılamakta yetersiz kaldı.
Ekonomik notta enflasyonun 2015 yılında enflasyonun hedefin üzerinde yüzde 7,5’da kalması beklendiği kaydedildi. Gıda fiyatları tekrar hızlı bir şekilde yükselmeye başladığı ve Eylül ayında gıda enflasyonu momentumunu yüzde 14,7’ye kadar yükselttiği bildirildi. Kurda değer kaybının tekrar başlaması, çekirdek enflasyonu yüzde 8’in üzerine ve momentumunu yüzde 10,5’in üzerine yükselttiği, özellikle, kurun değer kaybetmesi sebebiyle otomobil fiyatlarında yaşanan keskin artış Eylül ayında enflasyon artışına yüksek katkıda bulunduğu, bu gelişmeler ile birlikte, Eylül itibariyle 12 aylık enflasyon yüzde 7,9’a tırmandığı açıklandı.
EKONOMİK FAALİYETLERİN HIZ KESMESİ BEKLENİYOR
Ekonomik nota göre, siyasi belirsizliklerin devam etmesi sebebiyle 2015 yılının ikinci yarısında ekonomik faaliyetin hız kaybetmesi bekleniyor. Kredi artış hızı Eylül ortası itibariyle Merkez Bankası’nın yüzde 15’lik referans oranının altına indi. Ayrıca, devam eden siyasi belirsizlikler ve Türkiye’nin güneydoğusundaki gerginliklerin özel sektörün yılın ikinci çeyreğinde gözlenen yatırım harcamalarını sürdürmesini güçleştirdi. İşletmelerin ikinci çeyrekteki yatırım harcamalarını kısmaları ve yeniden istikrarlı bir siyasi denge yakalanıncaya kadar yatırım kararlarını ertelemeleri olası oldu. Düşen petrol fiyatlarının yılın geri kalan bölümünde cari açığı 5 milyar dolar daha azaltması ile birlikte dış dengedeki düzeltme devam edeceği kaydedildi.
Ekonomik notta Türkiye’nin cari açığı halen yüksek seviyelerde olduğu ve mevcut dış ortam göz önüne alındığında önemli yapısal reformlar yapılmadığı sürece yüzde 5,5’in altına inmesi olası görünmediği açıklandı. Bu arada, Mayıs 2013’ten bu yana Türkiye’ye net finansal girişler azaldığı, küresel para politikalarındaki normalleşme maliyetleri arttırırken, gelişmekte olan ülkeler arasında dış kaynaklar için olan rekabeti daha da sertleştireceği bildirildi.
Ekonomik notun devamında şu ifadeler yer aldı:
“Yatırımcı güveninin yeniden tesis edilmesi, kırılganlıkların giderilmesi ve büyümeye hız kazandırılması için siyasi istikrara ve yapısal reform gündeminin uygulanmasına tekrar dönülmesine acil bir şekilde ihtiyaç duyulmaktadır. Dünya Bankası’nın Türkiye’deki çalışmaları 2012-2016 dönemini kapsayan ortak Ülke İşbirliği Stratejisine (CPS) dayanmaktadır. CPS, beş yıllık dönemde sağlanması öngörülen 6,45 milyar dolarlık finansman, politika analizleri ve danışmanlık hizmetleri yoluyla Türkiye’nin yüksek gelirli ülke statüsüne geçişini desteklemeyi amaçlamaktadır. CPS’in başlıca amaçları arasında rekabet gücünün ve istihdamın arttırılması, eşitliğin ve kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi ve sürdürülebilir kalkınmanın derinleştirilmesi yer almaktadır. Dünya Bankası’nın Türkiye ile olan işbirliği daha geniş bir uluslararası kitle ile bilgi ve deneyim paylaşımını da kapsayacak şekilde gelişmektedir".
(İHA)