New York
Azınlıkların vakıf mülkiyetleri konusunda uzman avukat Ömer Kantik, Massachusetts'te bulunan Harvard Üniversitesinde davet üzerine katıldığı panelde, Avrupa Birliği (AB) Uyum Yasaları çerçevesinde Türkiye'de özellikle 2000'li yıllardan sonra gayrimüslim cemaatlere ait taşınmazların iadesi konusunda "hiçbir zaman olmadığı kadar" ilerleme kaydedildiğini belirtti.
6 Ağustos 1924'te yürürlüğe giren Lozan Barış Antlaşması'nın "Azınlıkların Korunması" başlığını taşıyan 38-44. maddelerinde azınlıkların "her türlü hayri, dini ve sosyal kurumları, her türlü okul ve diğer eğitim ve yetiştirme kurumlarını kurma, yönetme ve denetleme" hakkına sahip olduğunu söyleyen Kantik, özellikle 1936'da uygulamalarda başlayan sıkıntıların 2002'ye kadar birçok ihlale sebep olduğuna değindi.
Türkiye’de 77 Rum, 54 Ermeni, 19 Musevi, 10 Süryani, 3 Keldani, 2 Bulgar, 1 Gürcü ve 1 Maruni olmak üzere toplam 167 azınlık vakfının bulunduğu bilgisini paylaşan Kantik, bu vakıfların tüzel kişiliğinin ilk defa Osmanlı döneminde 1912'de bir kanunla güvence altına alındığını ancak daha sonraki yıllarda kanunun yorumlanışından kaynaklı, taşınmazların mülkiyet hakkıyla ilgili sorunların yüz yıla yakın devam ettiğini bildirdi.
İyileştirmeler 2003'te başladı
Avukat Ömer Kantik sunumunun devamında, 1974 tarihli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı sonrası cemaat vakıflarınca 1936-1974 arası bağış, vasiyet ve satın alma yoluyla edinilen taşınmazların tekrar eski maliklerine iade edildiğini, bu malların bir kısmının ise Hazine, Vakıflar Genel Müdürlüğü veya üçüncü şahıslara geçtiğini ifade etti.
Kantik, Türkiye'de azınlık vakıflarının taşınmazlarıyla ilgili, uzun yılların ardından 2003'ten sonra, AB Uyum Yasaları çerçevesinde düzenleme yapılarak iadeye yönelik ilk defa olumlu bir yaklaşımın benimsendiğine işaret etti.
Hukuk uzmanı, "2002 ve sonrasında yürürlüğe giren yasal düzenlemelerle 1924'te yürürlüğe giren Lozan Antlaşması hükümlerinin bir kısmı ilk kez uygulanmaya başlanmış olup, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde azınlıklar için oldukça önemli bir aşamadır." sözlerine yer verdi.
Bu süreçten sona iyileştirmelerin hızlandığına dikkat çeken Kantik, 2008'de yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun Geçici 7. Maddesi ile aynı kanuna 2011'de eklenen 11. Madde ve 2018'deki 13. Madde sayesinde, cemaat vakıflarının 1936 beyannamesinde kayıtlı olan taşınmazlarıyla sonradan edinilen ve üçüncü şahıslara geçen taşınmazlarına ilişkin mülkiyet sorunlarının çözüme kavuşturulmasının önünün açıldığını kaydetti.
"Kanun koyucular iyi niyetli"
"Yukarıda belirtilen düzenlemelerle 2003-2018 yılları arasında toplam 1084 taşınmazın azınlık vakıfları adına tesciline, 21 taşınmazın da bedelinin ödenmesine karar verilmiştir." diyen Ömer Kantik, bu sonuçların "kanun koyucuların iyi niyetinin" göstergesi olduğunu vurguladı.
Kantik, Cambridge'deki üniversite kampüsünde Harvard Hukuk Fakültesinin eski Dekanı Prof. Martha Minow'un moderatörlüğünde gerçekleşen panelde, gelişmelerin bununla sınırlı olmadığını, Türkiye'nin şahıs azınlıkların mülkiyetleri konusundaki sıkıntıları da iade veya ödeme yoluyla telafi etme yoluna gittiğini belirtti.
Prof. Minow'un bir sorusu üzerine Kantik, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) bu konuda aldığı kararları "baskı" değil "yol gösterici" olarak nitelemenin doğru olacağını ifade etti.
Kendisi de Türkiye Ermeni Cemaatinin bir mensubu olan Kantik sözlerini, "2000'li yıllardan bu yana gelişen sürecin her seferinde daha kapsayıcı olmasının bize gelecek adına daha fazla umut verdiğini söyleyebilirim. Bu umudu paylaşmak için buradayız. Geçmişte yaşanan olumsuzlukların geçmişte kaldığını düşünüyorum ve kanunlarla güvenceye alınan bu hakların geri alınacağını sanmıyorum." diyerek tamamladı.
Ömer Kantik'in kızı Harvard mezunu avukat Destina Kantik de aynı konuyla ilgili İngilizce sunumuyla Türkiye'nin azınlık vakıflarının taşınmazlarıyla ilgili demokratik ve çözüm odaklı yaklaşımını Harvard Hukuk Fakültesi öğrencilerine ve salonda bulunan Ermeni vatandaşlara aktardı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com