Dünya

"Türkiye var olduğu sürece Kıbrıs Türkü yalnız değildir"

KKTC Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın 42’nci yıl dönümü kutlamalarında, “Dünya bilmelidir ki Türkiye var olduğu sürece Kıbrıs Türkü de yalnız değildir” dedi. 20 Temmuz 1974 Kıbrıs...

"Türkiye var olduğu sürece Kıbrıs Türkü yalnız değildir"
20-07-2016 15:15
KKTC Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın 42’nci yıl dönümü kutlamalarında, “Dünya bilmelidir ki Türkiye var olduğu sürece Kıbrıs Türkü de yalnız değildir” dedi.
20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın 42’nci yılı, KKTC’de çeşitli etkinlikler ve törenlerle kutlanıyor. Törene KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, KKTC Başbakanı Hüseyin Özgürgün, KKTC Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, eski KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve askeri yetkililer katıldı. Konuşmasına törene katılmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade ederek başlayan Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, “Kıbrıs Türkü’nün adanın eşit sahibi olarak varlığını sürdürme hakkı için verdiği mücadelenin dönüm noktasını teşkil eden geçmişin acılarla dolu bir sayfasını kapatan şerefli bir günü anmak için burada bulunuyoruz. Uluslararası anlaşmalardan ve Türkiye’nin meşru garantörlük hakkından kaynaklanan, tamamen hukuka, insan hakları ve evrensel değerlere uygun gerçekleştirilen Barış Harekatı, Kıbrıs Türk halkını zulümden kurtarmış, hürriyet ve refaha kavuşturmuştur. Akdeniz’de ve bölgemizde barış ve istikrarın yeniden sağlanmasına katkıda bulunmuştur. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri, 42 yıl önce bugün uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan hak ve sorumluluklarımız çerçevesinde Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türkleri’nin eşitlik, özgürlük ve var olma mücadelesini Türkiye’nin her koşulda ve her zeminde destekleyeceğini tüm dünyaya göstermiştir. Şunun altının iyi çizilmesinde yarar görüyorum; Türkiye Kıbrıs’a bir ilhak için gelmemiştir. Türkiye Kıbrıs’a birilerinin megaloide elde ettiği bazı amaçlar, benzeri amaçlar için de gelmemiştir. Türkiye meşru müdafaa hakkını kullanarak Kıbrıs Türkü’nün yok edilmesini, katledilmesini, ortadan kaldırılmasını engellemek için gelmiştir. Canını, malını, hürriyetini korumak için gelmiştir. Bu vesileyle bu mücadelenin önderleri olan merhum Dr. Fazıl Küçük ve merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı da minnet ve rahmetle anıyorum” ifadelerini kullandı.

“BARIŞ HAREKÂTI, ADANIN TÜMÜNE BARIŞ VE HUZUR GETİRİLMİŞTİR”
Başbakan Yardımcısı Türkeş, “Barış Harekâtı ile sadece Kıbrıs Türkleri’ne değil, adanın tümüne barış ve huzur getirilmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bugün hükümetiyle, Meclis’iyle, tüm kurum ve kuruluşlarıyla, çoğulcu demokratik değerler üzerinde yükselen insan haklarına saygılı, çağdaş hukuk devleti yapısıyla bölgemizde barış ve istikrara önemli katkı sağlayacak bir konuma yükselmiştir. Kıbrıs Türk halkı bu başarıya, birlik ve beraberlik içinde değerlerine sahip çıkarak ulaşmıştır. Gönül birliğimizin milli davamıza olan inancımızı muhafaza ettiğimiz sürece aşamayacağımız bir engel yoktur. Barış içinde geçen bu dönemde demokrasinin işliyor olması, halkın kendi iktidarını kendisinin belirlemesi ve gerektiğinde yine demokratik yollarla iktidar değişikliğine gidiyor olması bunun en önemli göstergesidir. Yüz ölçümü olarak küçük olsa da KKTC birçok ülkeden daha derin ve güçlü bir demokrasi geleneğine sahip olduğunu dünyaya pek çok kere ispatlamıştır” açıklamasını yaptı.

“BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İN ÇABALARINA DESTEK VERMEYİ SÜRDÜRÜYORUZ”
Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının başından bu yana iyi niyet ve kararlılıkla müzakere sürecine sahip çıktığını söyleyen Türkeş, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüme ulaşılması için her zaman inisiyatif alan taraf olmuştur. Uzak olmayan bir geçmişte Türk tarafının büyük çoğunlukla çözüme evet demesi, Rum tarafınınsa hayır demesi hala akıllardadır. Kıbrıs Türkü bu topraklarda eşitlik ve barış içinde kardeşçe yaşayabilmek için her türlü çabayı iyi niyetle ortaya koyuyor. Hal böyle olmakla birlikte Kıbrıs Türkleri’nin kendi yönetimlerinden eşit statü ve eşit ortaklıktan vazgeçeceklerini, azınlık olarak yaşamayı kabul edebileceklerini ummak boş bir hayalden ibarettir. Kıbrıs meselesinin Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğini, meşru haklarını ve güvenliğini teminat altına alacak şekilde kapsamlı bir çözüme kavuşturulması, milli bir dava olarak gördüğümüz bu konudaki önceliğimiz olmaya devam etmektedir. Bu yöndeki her türlü iyi niyetli yaklaşıma ve Birleşmiş Milletler’in çabalarına destek vermeyi sürdürüyoruz. Türkiye’nin meseleye bu yıl içerisinde kalıcı kapsamlı ve yaşayabilir bir çözüm bulunması yönündeki beklentisi devam etmektedir.”
“Kıbrıs Türk halkına uygulanan haksız tecride son verecek adımlar vakit kaybedilmeden uluslararası toplum tarafından atılmalıdır” diyen Türkeş, “Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı bu haksız uygulamaların siyasi, hukuki, ahlaki ve insani hiçbir açıdan izahı yoktur. Dünyada hem mazlum olup hem de tecrit edilen çok az toplum vardır. Kıbrıs Türkleri hem ortadan kaldırılıp hem de çağdaş dünya tarafından cezalandırılmanın sıkıntısını yıllardır yaşıyor. Ana vatan Türkiye her türlü zorluğa karşı Kıbrıs Türk halkının yaşam kalitesini daha da üst düzeye çıkaracak kudret ve iradeye sahiptir ve elinden geleni yapmaktadır. Ancak hem suçlu hem güçlü olan tarafın değil, mazlum ve masum Kıbrıs Türkleri’nin desteklenmesi, hakkının teslim edilmesi ve tecritlerin kaldırılması gerekir. Bu uzun soluklu mücadelede Kıbrıs Türkü’nün ekonomik açıdan daha güçlü bir seviyeye ulaşması için her zaman Kıbrıslı Türk kardeşlerimizle el birliği ile dayanışma içinde çalıştık. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ekonomik altyapısının güçlendirilmesi ve refahın arttırılması için önümüzdeki dönemde de sıkı bir işbirliği yürüteceğiz. Bu çerçevede KKTC ekonomisinin sağlam ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşmasını amaçlayan reformların süratle gerçekleştirilmesine yönelik çalışmaların titizlikle ve kararlılıkla sürdürülmesi gerektiğine inanıyoruz. Dünya bilmelidir ki Türkiye var olduğu sürece Kıbrıs Türkü de yalnız değildir” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’DEN GELEN SU, BARIŞ SUYU OLMALIDIR”
Türkeş, konuşmasını şu şekilde tamamladı:
“Türkiye’den gelen su, barış suyu olmalıdır. Bunu diliyor, bunu temenni ediyoruz. Böylece doğal kaynakların paylaşımı, adilane paylaşımın sağlanamadığı ve bunu siyasi ekonomik ve insani krizlere neden olduğu bölgemizde en hayati doğal kaynak olan suyu bir barış ve işbirliği projesi olarak gelecek kuşaklara miras bırakmış oluyoruz. Büyük ve cesur projeler gerçekleştirmek için azimle çalışmaya KKTC’nin gelişip güçlenmesi ve ekonomik açıdan uluslararası alanda rekabet edebilir bir noktaya gelmesi için her türlü katkıyı sağlamaya devam edeceğiz. Sözlerimi tamamlarken barış harekatında Kıbrıs Türkü’nün varlığı, hakları ve hürriyeti için cesaretle savaşan ve bu uğurda gözlerini kırpmadan can vererek şehadet mertebesine ulaşan Mehmetçik ve mücahitlerimizi rahmetle gazilerimizi şükranla anıyorum. 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramımız Kıbrıs Türk halkına ve tüm milletimize kutlu olsun.”
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER