İşte Duha Sena Oskay'ın o yazısı
:
Türkiye’deki gelişmeler hızla akarken her ne kadar dikkat çekmese Türkiye 2023 seçimleri dünya ülkelerin de odağı haline gelmiş durumda.
Özellikle dünyanın önde gelen siyasi analiz dergileri Türkiye'deki 2023 seçimlerine yönelik düşüncelerini paylaşmaya başladı.
Bazısı takip ettiği seçim sürecine geniş yer verdi bazısı ise Türkiye seçimlerini 2023 yılının ana olayları arasında değerlendirdi.
Şimdi bunları sırasıyla inceleyelim.
ABD’nin dış politikasını yansıtan ve çoğu zaman da yönlendiren iki önemli analiz dergisi Foreign Affairs ve Foreign Policy, son zamanlarda yayınlarında Türkiye seçimlerine çok sık yer verdi.
Foreign Policy, en son sayısında yeni yılda izlenecek seçimlere dikkat çekti ve ABD yönetimini yönlendirici analizlerini paylaştı.
Yazı, Erdoğan’ın güce tapmaması ve daha erken bir tarihte Başkanlıktan ayrılması halinde, çok daha iyi hatırlanacağını belirtiyor.
2013’ten sonra, Erdoğan’ın değiştiğini ve “diktatörleştiğini” ifade ederek yıldızının sönmeye başladığını anlatıyor.
Uluslararası ilişkiler ve ekonomi dergisi Foreign Affairs ise haddini aşan ve Washington’ın yaklaşan Türkiye seçimlerine “askeri müdahale” seçeneklerini ortaya koyan bir makale yayımladı.
Henri Barkey imzasıyla çıkan yazı, Türkiye’nin “Batı’da rahatsızlık yaratan” siyasetlerini sıralıyor.
“Rusya ile samimi ilişkilerini sürdürdü.”, “İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini engellemekle tehdit etti.”, “ABD’nin Suriyeli Kürt müttefiklerine karşı bir kara işgalini gündeme getirdi.”, “Avrupa Birliği ile ilişkilerde soğukluğu devam ettirdi.”, “Yunanistan’a yönelik yeni tehditlerde bulundu.”, “Rusya’nın arabuluculuğunda Şam rejimiyle yakınlaşmaya başladı.”
Barkey, devamında şunları ekliyor; “Avrupa ve ABD, olası zararı en aza indirmek için hazırlıklı olmalı ve buna karşı koyacak bir stratejiye sahip olmalıdır. Türkiye, Batı etkisinden uzaklaşmasına izin verilemeyecek kadar önemli bir ülkedir.” ABD merkezli Politico da “Türkiye'deki seçim 2023'ün dünyadaki en önemli oylaması olacak” diyor.
Analizinde bu yılın, dünyadaki “en önemli ama adil olmayan seçimi” olacağını, Başkan Erdoğan’ın, seçimi kazanmak için İmamoğlu'nu hukukla ekarte etmeye çalıştığını hatta savaşa bile girmeye hazır olduğunu yazdı.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun CHP içinde popüler bir figür ve muhalefetin cumhurbaşkanlığı için birleştirici bir aday olduğunun altı çizildi.
İmamoğlu’na verilen cezanınsa Erdoğan'ın isteğiyle "bağımsız olmayan" Türk yargısı üzerinden en güçlü potansiyel muhaliflerini dışlama mekanizması olduğu vurgulandı.
Erdoğan'ın "diktatör" olarak ifade edildiği yazının sonunda; Erdoğan'ın seçimi kaybettiğinde şüphesiz Batı'yı rahatlatacağını ancak Batı'nın da iç karartıcı derecede “muhalefete çok az destek verdiğinin” altı çizildi.
Ve başka ülkelerde darbe planlarına yardım ettiği itirafında bulunan Beyaz Saray eski danışmanı John Bolton da seçimlere dair skandal açıklamalarda bulundu.
WSJ'de yayımladığı makalede, “Batı, Türkiye'de muhalefetin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde eşit fırsata sahip olmasını sağlamak için cesur adımlar atarsa, Erdoğan'ın durdurulması şansı var" dedi.
John Bolton, “Erdoğan’ın seçimlere çökmesini zorlaştırmak için NATO'dan çıkarma tehdidinin kullanılmasını” savundu.
ABD Başkanı Donald Trump’ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton için, “Ben bu aptalı dinleseydim, şu anda 5. dünya savaşında olurduk." ifadesini kullandığını da unutmayalım.
Son olarak ABD’nin önde gelen gazetelerinden Washington Post, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, depremi seçimleri ertelemek için kullanabileceğini belirterek ABD Başkanı Biden ve diğer Batılı liderlere bunu “engelleme çağrısı” yaptı.
Yazıda, Biden’ın, “seçimler zamanında yapılmazsa ABD ve çeşitli örgütlerden yapılan ekonomik desteğin kesilebileceğini ortaya koyması gerektiği” de öne sürüldü.
“Erdoğan’ın tercih ettiği rakip, CHP’yi 12 yıldır yöneten biraz renksiz bir isim olan Kılıçdaroğlu olacaktır. Birçok Türk siyasi analist, daha genç ve daha karizmatik İmamoğlu’nun daha güçlü bir rakip olacağını söylüyor” ifadeleri kullanıldı.
Yazı, “Türkler oylarını kullanana kadar batılı liderler gergin durumda kalacak” cümlesiyle bitti.
Diğer taraftan Rus kamuoyu da Türkiye’deki gelişmeleri yakından takip ediyor.
Türkiye, Rusya için Ukrayna savaşının başlamasından sonra daha fazla önem kazandı.
Batı’nın uyguladığı yaptırımlara katılmaması, tarafsızlığını koruması, Suriye gibi bölgesel meselelerde yer alması ortak çıkarların yürütülmesi açısından seçimler Rusya içinde önem arz ediyor.
Muhalefetin seçilmesine karşı olan bazı Rus uzmanlar ise Erdoğan’nın seçilmemesi durumunda Türkiye’nin tamamen ‘Batı yanlısı’ bir politikanın içinde bulunacağı uyarısını yapıyor.
Sonuç olarak bu görüşler, bize önümüzdeki seçimin sadece Türkiye’yi ilgilendiren bir seçim olmadığını anlatıyor.
Özellikle ABD odaklı yayın kuruluşları, seçime bir şekilde müdahil olması gerektiğinin çağrısını yapıyor.
Yaptıkları analizlere baktığımızda cumhurbaşkanı adayının kim olmasını gerektiğini bile söylüyorlar.
Başka bir ülkenin içişlerine karışma ve egemen bir devlet olan Türkiye’ye müdahale düşüncelerinin bile böylesine dile getirilmesi kabul edilemez.
Kimin adına olursa olsun her türlü dış müdahaleye izin vermemeli ve ülkemizde yürütülen operasyonlara karşı uyanık olmalıyız.
Milletin hür iradesiyle karar vereceği adil ve demokratik bir seçim olmasını dilerim.
Duha Sena Oskay, -Önce Vatan-
dikGAZETE.com