Ekonomi

'Türkiye'nin Suriye ve Irak'taki mücadelesi hayati bir zorunluluktur'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin, Suriye ve Irak'taki mücadelesi, alelade bir tercih değil, hayati bir zorunluluktur. Dünyanın enerji kaynaklarının güvenliği de bu bölgelerin terör örgütlerinden arındırılmasına bağlıdır." dedi. - Anadolu Ajansı

'Türkiye'nin Suriye ve Irak'taki mücadelesi hayati bir zorunluluktur'
10-10-2016 20:47

İSTANBUL

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anadolu Ajansının global iletişim ortağı olduğu 23. Dünya Enerji Kongresi'nin açılışında yaptığı konuşmada, kongre ile enerjinin barış ve adaletin aracı haline getirilmesinin sağlanmasının amaçlandığını söyledi.

Türkiye'nin enerjide büyük ölçüde dışa bağımlı bir ülkedir olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bunun yanında Türkiye, özellikle son 14 yıldır dünya ortalamasının üzerinde bir büyüme performansına sahiptir. Bu durum, enerji talebimizin yılda yüzde 6 ile yüzde 8 arasında artış göstermesine yol açmıştır. Biz bu talebi karşılamanın yanında enerji arz güvenliğimizi sağlamak ve enerji sepetini çeşitlendirmek için de çalışıyoruz."

"1,1 milyar insan elektrikten mahrum"

Enerji sorunu çözülmeden, kalkınma, yatırım, büyüme, sağlık, beslenme ve ısınmadan bahsedilmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Dünya genelinde elektrikten mahrum olan 1,1 milyar insanın 650 milyonu Sahra Altı Afrika'da yaşıyor. Dünyanın kuzeyi zenginlik ve refah içinde yaşarken, güneyi en temel ihtiyaçlarını karşılamakta sıkıntı çekiyor. Bölgedeki durumun aciliyeti nedeniyle çalışmalarımızı burası üzerinde yoğunlaştırdık." dedi.

"Türkiye'de ciddi yatırım potansiyeli var"

Türkiye'de enerjinin her alanında ciddi bir yatırım potansiyeli bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Bunun için tüm enerji şirketlerini ülkemizde yatırım yapmaya davet ediyoruz. Türkiye'ye güvenen, ülkemize yatırım yapan asla pişman olmamıştır, bundan sonra da pişman olmayacaktır." diye konuştu.

Nükleer enerji çalışmaları

Türkiye'nin önem verdiği alanlar arasında nükleer enerjinin de bulunduğunu bildiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"2010 yılında Rusya Federasyonu ile Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi'nin gerçekleştirilmesine yönelik bir hükümetlerarası anlaşmayı imzaladık. Japonya'yla da Karadeniz kıyısında tesisine karar verilen Sinop Nükleer Güç Santrali Projesi için bir anlaşma yaptık. Şimdi de üçüncü nükleer santral projesini hayata geçirmenin arayışı içindeyiz. Zira ileri teknoloji noktasında, bizim ciddi noktada bir enerji potansiyeline ihtiyacımız var. Hedefimiz, önümüzdeki yıllarda elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 10'unun nükleer enerjiden karşılanmasıdır."

"En karlı ve ekonomik güzergah Türkiye"

Türk Akımı Projesi'ne yönelik çalışmaların sürdüğünü hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Rusya'nın hali hazırda Balkanlar üzerinden aldığımız gazı doğrudan Karadeniz üzerinden ülkemize sevk etmeyi öngören Türk Akımı Projesi'ne de -şu anda çalışmalarımız devam ediyor- buna olumlu bakıyoruz. Bu projenin ikinci aşaması, Avrupa doğalgaz piyasalarındaki gelişmelere bağlı olarak geliştirilecektir. Diğer taraftan Doğu Akdeniz gazı da kaynak çeşitlendirme çalışmalarımızda yeni bir alternatif durumuna geliyor. Yapılan araştırmalar, bu gaz için en karlı ve ekonomik güzergahın Türkiye olduğunu gösteriyor. Ülkemizin doğalgaz ve enerji ticaret merkezi haline gelebilmesi adına yeni ve önemli yatırımların arifesindeyiz. Bu senenin sonunda ve 2017 yılında çok kritik adımlar atacak, bu alanda büyük yatırımlar gerçekleştireceğiz. Böylece doğalgaz ticaretinde bölgemizdeki tüm ülkeler için güvenilir bir ortak haline gelme hedefimize bir adım daha yaklaşacağız."

"Suriye'de çatışmaların durması için birlikte gayret sarf edelim"

Zirve katılımcılarına, Suriye'de barışın temini çağrıda bulunan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Suriye'ye, Irak'a, Ortadoğu'ya huzur ve barış getirmek için gelin el ele verelim. Halep'teki küçük bir çocuk şöyle ufka baktığında içi umutla dolmalı ancak bugün Halep'te ufka bakan çocuklar sadece helikopterlerin ve uçakların kendilerini hedef alan bombalarını görüyor. Musul'da ufka bakan bir çocuk, özgürce gelecek hayalleri kurabilmeli ancak bugün Musul'daki çocuklar ufka baktıklarında sadece DAEŞ zulmüyle, DAEŞ sonrası maruz kalma korkusu yaşadıkları mezhepçilik tehdidinin mukayesesini yapabiliyor. Bunun için biz diyoruz ki; Suriye'de çatışmaların durması ve insani yardımların hiçbir kısıtlama olmadan ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması için gelin hep birlikte gayret sarf edelim. Musul'un, hem DAEŞ tehdidinden hem mezhepçilik baskısından kurtarılabilmesi için gelin birlikte mücadele edelim. Kongremizin temasında ifade edildiği gibi gelin barış için elimizdeki imkanları en iyi şekilde kullanalım, gelin yeni ufukları hep birlikte kucaklayalım."

"Umarım asil duruşunuz birilerine örnek olur"

Erdoğan, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimini sonrasında düzenlenen zirveye katılımın yoğunluğuna işaret ederek, "Hain terör eyleminden 3 ay sonra bu kongre vesilesiyle İstanbul'a gelerek ülkemize, milletimize, demokrasimize destek vermiş oldunuz. Şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Umarım sizlerin bu asil duruşunuz hala Türkiye'ye açıkça destek vermekten imtina eden, hala darbeci teröristleri bahane ederek bize insan hakları ve demokrasi dersi vermeye kalkan birilerine örnek olur." dedi.

"Kalleş saldırıların başarıya ulaşma imkanı asla yoktur"

Türkiye'nin, tüm terör örgütleriyle mücadele edecek imkana ve kararlılığa sahip olduğunu bildiren Erdoğan, "Ülkemizin birliğini, bütünlüğünü, huzurunu hedef alan bu kalleş saldırıların (terör saldırıları) başarıya ulaşma imkanı asla yoktur ve olmayacaktır. Bu saldırılar, güvenlik güçlerimizin başarılı operasyonları neticesinde, hareket alanları her geçen gün daralan terör örgütünün son sesini duyurma çabalarıdır." diye konuştu.

"Enerji güvenliği için de mücadele ediyoruz"

Terörün, küresel bir sorun olduğunu kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Madem ki terör küresel bir sorundur, öyleyse ülkemizin bu mücadelesine diğer devletlerden destek beklemek de hakkımızdır. Bunun için kendi topraklarımızda nasıl yoğun ve başarılı bir mücadele yürütüyorsak, ülkemize yönelik terör tehditlerinin kaynağı durumundaki Suriye ve Irak'ta da aynı hakka sahip olduğumuza inanıyorum. Türkiye'nin, Suriye ve Irak'taki mücadelesi alelade bir tercih değil, hayati bir zorunluluktur. Dünyanın enerji kaynaklarının güvenliği de bu bölgelerin terör örgütlerinden ve teröristlerin faaliyetlerinden arındırılmasına bağlıdır. Dolayısıyla biz kendi milli güvenliğimizde, bütün bunlarla beraber dünyanın enerji güvenliği için de mücadele ediyoruz. Dünya Enerji Kongresi'nden sizler aracılığıyla bu doğrultuda verdiğimiz mesajların ilgili tüm muhataplara açık ve net şekilde ulaşacağına inanıyorum."

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER