BOLU
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, HDP'lilere yönelik gözaltı ve tutuklamaların ardından bazı ülke tepkilerine ilişkin, "Bütün partilerden milletvekilleriyle ilgili dokunulmazlıklar kaldırılınca savcılar 'Gelin ifade verin' dedi. Siz niye gitmiyorsunuz? O zaman savcılık kanalıyla kolluk kuvvetleri görevlendiriliyor. Bu, işin hukuki tarafıdır. Öyle bizim hukuki süreçlerimize de kimsenin burnunu sokmasını istemeyiz. Nasıl başka ülkelerin hukuk süreçleri bağımsızsa, Türkiye'nin hukuk sistemi de bağımsızdır." dedi.
Vuslat Platformu ve Çekmeköy Belediyesince Abant'taki bir otelde düzenlenen "Ufuktaki Yeni Türkiye Gençlik ve Geleceği" sempozyumunun kapanış programına katılan Kurtulmuş, "15 Temmuz sonrası Türkiye toplumunun ekonomik ve politik duruşu" konulu bir konuşma yaptı.
"Yeni Türkiye" kavramını çok çeşitli platformlarda dile getirdiklerine işaret eden Kurtulmuş, yeni Türkiye'nin en temel kilometre taşlarından birisinin, "devlet-millet kaynaşması" olduğunu vurguladı.
Devletin başka, milletin başka telden çaldığı dönemin geride kaldığını belirten Kurtulmuş, rahmetli Menderes ile başlayıp, rahmetli Özal ve rahmetli Erbakan ile devam eden, bugün AK Parti çatısı altında süren siyasi geleneğin önemli iddialarından birisinin, devletle milleti bütünleştirmek, milletin önünü açmak, milleti devlette hakim kılmak olduğunu ifade etti.
"Yeni Türkiye" hedefinin, "milletin köklerine, medeniyet değerlerine dönmesi ve kendi kültürel değerlerinin önünü açılması"nın bir başka noktası olduğuna değinen Kurtulmuş, "Dışarıdan şöyle bir eleştiriyle karşılaşıyoruz, 'Acaba Türkiye İslamlaşıyor mu?' Hayır, Türkiye İslamlaşmıyor, aziz milletimiz yeni Müslüman olmadı. Büyük bir İslam geleneğinin içerisinde geliyoruz. Ama Müslümanlığın bu kadar görünür hale gelmesinin temel nedenlerinden birisi, Türkiye'de demokratikleşmenin önünün açılıyor olması. Dolayısıyla Türkiye bu süreçte kökleriyle buluşuyor." diye konuştu.
"Resmin bütünüyle ilgilenmek mecburiyetindeyiz"
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Türkiye'nin, ekonomik-siyasi bağımsızlığının sağlanması" ve "Türkiye'nin gönül coğrafyasına açılması" konularının da yeni Türkiye istikametinin göstergelerinden olduğunu vurguladı.
İsimlerin, dönemin şartlarının, kullanılan argümanların değiştiğini ancak mücadelenin mahiyetinin hiç değişmediğini belirten Kurtulmuş, "Bizim açımızdan mücadelenin mahiyeti böyledir. Onlar açısından mücadelenin mahiyeti, Türkiye'yi ne olacak ne ölecek şekilde, birilerine kapıkulu olacak şekilde zadeganın yönettiği, ekonomik ve siyasi bağımlılığı olan bir ülke olarak tutmaktır. Onun için bugün coğrafyamızda karşılaştığımız sorunları çözebilmek için tek tek problemlerle değil, resmin bütünüyle ilgilenmek mecburiyetindeyiz." ifadesini kullandı.
"Sykes-Picot'un ikinci senaryosu sahnede"
Musul'daki gelişmelere de değinen Kurtulmuş, "15 Temmuz'da ne oldu?", "Cerablus'ta ne oldu?", "Musul'da ne oluyor?" sorularının tek tek ele alınıp bakıldığında sonuca ulaşabileceğine işaret etti.
Kurtulmuş, "Şimdi yapılmak istenen şey, Sykes-Picot'un ikinci senaryosunu tekrar sahneye koymak. Sınırları bölüp, gönüllerini ve zihinlerini bölemedikleri bölge halklarının şimdi gönüllerini ve zihinlerini bölmek istiyorlar. PKK'nın kazdığı çukurun amacı da FETÖ'nün 15 Temmuz'da yaptığı ihanetin amacı da budur. Hiç fark etmez." dedi.
Algı operasyonlarına karşı da dikkatli olunmasını isteyen Kurtulmuş, ABD'nin Irak'ı işgalinin ertesi gününden itibaren bölgedeki sınırların, siyasi kimlikler üzerinden değil, mezhebi ve etnik kimlikler üzerinden tanımlanmaya başladığını anlattı. Şimdi aynı oyunun "Şii milisler, Kürt milisler, Arap milisler" üzerinden yapıldığına vurgu yapan Kurtulmuş, bölgede etnik ve mezhebi ayrıştırmaya yönelik algı operasyonlarına karşı dikkatli olunması gerektiğini belirtti.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimini ve sonrasında yaşanan gelişmeleri anımsatan Kurtulmuş, "Bu iş bitti, burada kapandı diye düşünmeyin. Bundan sonra daha çetin bir süreç vardır. Görüyorsunuz, bir taraftan Avrupa devreye giriyor, bir taraftan Musul diyorsunuz cümle alem laflar söylüyor, hemen FETÖ ile mücadelemizin ertesi günü FETÖ mağdurları diye bir başka algı operasyonu başlatılıyor." diye konuştu.
"Kimsenin burnunu sokmasını istemeyiz"
Kurtulmuş, HDP'lilere yönelik gözaltı ve tutuklamalara yönelik yaptığı açıklamada ise şu görüşlere yer verdi:
"Kardeşim, bu hukuki bir süreç. Sizde herhangi bir hukuki süreç olduğu zaman, 'Bu bir hukuki süreçtir' diyorsunuz. FETÖ ile ilgili 'Verin bu adamı' dediğimiz zaman, 'Bu bir hukuki süreç' diyorsunuz. 'Hadi Türkiye'ye zarar vermesin, gözaltına alın' denildiğinde 'Bu bir hukuki süreç' diyorsunuz. Tamam hukuki süreç. Burada da bir hukuki süreç var. Terör örgütünün gölgesinden çıkmayı başaramamış olan birtakım kişilerle ilgili iddialar, dosyalar var. Bütün partilerden milletvekilleriyle ilgili dokunulmazlıklar kaldırılınca savcılar 'Gelin ifade verin' dedi. Siz niye gitmiyorsunuz? O zaman savcılık kanalıyla kolluk kuvvetleri görevlendiriliyor. Bu, işin hukuki tarafıdır. Öyle bizim hukuki süreçlerimize de kimsenin burnunu sokmasını istemeyiz. Nasıl başka ülkelerin hukuk süreçleri bağımsızsa, Türkiye'nin hukuk sistemi de bağımsızdır."
"Bu işin yolu terörden geçmiyor"
Kurtulmuş, yollara hendek kazmanın HDP'li hiçbir ilçe ya da büyükşehir belediyesinin vazifesi olmadığına dikkati çekti.
Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Siz parlamentoda milletin oylarıyla seçilip ondan sonra hendek, çukur siyasetini benimserseniz, milletin şehirlerini güzelleştirmek, hayatını kolaylaştırmak için oy alıp ondan sonra belediyenin araçlarıyla çukurlara bombaları koyarsanız, bunun adı belediyecilik değil, siyasetçilik değildir. Bu başka bir şeydir. Öyle olduğu için de şimdi başta Kürt halkı bu örgüte ve bu örgütün gölgesinden çıkmayan siyasete bir şekilde cevabını veriyor. Önce bunu sorgulamaları gerekmez mi? Bu halk sizin bombalarla, çukurlarla, silahlarla, terörle beraber yürümenizi isteseydi bugün de arkanızdan gelir, bugün de sizi desteklerdi. Ama bizim Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşayan şuurlu Kürt kardeşlerimiz biliyorlar ki, bu işin yolu birlikte olmaktan geçiyor. Bu işin yolu terörden geçmiyor. Bu işin yolu insan haklarını ve onurunu korumaktan geçiyor. Buna zarar veren bu siyasi oluşuma karşı sessiz kalarak, onlara destek olmayarak açık bir şekilde tavrını ortaya koyuyor."
"Bunların hepsi algının bir parçası"
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor's'un Türkiye'nin kredi notunu negatiften durağana dönüştürmesine ilişkin de "Bu karşı duruşumuz karşısında Standard and Poor's, kredi notumuzu negatiften durağana çıkarmış. Kendileri bilir. Ne notumuzu artırdılar diye sevinir bayram ederiz ne de notumuzu düşürdüler diye kahrederiz. Biz biliriz ki bütün bunların hepsi, algının bir parçasıdır. Esas olan biz Türkiye ekonomisinin gücünü artırmaya çalışırız." ifadesini kullandı.
Muhabir: Ali Kemal Akan
dikGAZETE.com