CENEVRE - Bayram Altuğ
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Türkiye'nin dünyanın neresinde bir mağdur ve mazlum varsa orada olduğunu vurgulayarak, "Türkiye bu işlerin lafını yapmıyor. Türkiye taşın altına elini koymuştur. Türkiye'nin bu işlerde alnı aktır." dedi.
Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi'nde düzenlenen “Yemen'deki İnsani Krize İlişkin Üst Düzeyli Taahhüt Konferansı” için İsviçre'yi ziyaret eden Kaynak, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Kaynak, Yemen için 1,1 milyar dolarlık finansman sağlanacak konferans çerçevesinde, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Durumlar Koordinatörü Stephen O'Brien, Yemen Başbakanı Ahmed bin Dağr, Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun İnsani Yardım ve Krizlerden Sorumlu Üyesi Christos Stylianides ve Suudi Arabistan Kralı'nın Danışmanı Dr. Abdullah Al Rabeeah ile görüşmeler gerçekleştirdiğini aktardı.
Türkiye'nin 2012'den bu yana Yemen başta olmak üzere az gelişmiş ülkelere milyarlarca dolarlık insani yardım yaptığını anımsatan Kaynak, Yemen'de çok büyük bir insani dram yaşandığını, 19 milyon kişinin açlık sınırının altında yaşadığına işaret etti.
Kaynak, Türkiye'nin gelecek ay başında başta Yemen olmak üzere, Güney Sudan ve Somali'ye gemilerle onar tonluk insani yardım göndereceğini bildirerek "Türkiye bu işlerin lafını yapmıyor. Türkiye taşın altına elini koymuştur. Türkiye'nin bu işlerde alnı aktır." dedi.
Türkiye'nin Yemen, Sudan, Çad ve dünyanın neresinde bir mağdur ve mazlum varsa orada olduğunu vurgulayan Kaynak, ülke olarak 3 milyonu Suriyeli olmak üzere 3,5 milyon sığınmacıyı da barındırdığına vurgu yaptı.
"İmdat elini uzatana yardım elini uzatacağız"
Suriye'de Fırat Kalkanı Harekatı ile terör örgütü DEAŞ'tan temizlenen bölgede de 1 milyona yakın insanın evsiz, işsiz ve geleceği olmadan yaşadığının altını çizen Kaynak, görüşmelerde bu konunun da ele alındığını kaydetti.
Kaynak, Türkiye'nin Suriyelilere yaptığı yardımların BM Genel Sekreteri Guterres tarafından "olağanüstü" takdirle karşılandığını, Yemen Başbakanı Ahmed bin Dağr'ın da Türkiye'ye defalarca teşekkür ettiğini aktararak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz şunu söylüyoruz; nerede bir insan varsa, nerede bir mazlum varsa, nerede bir mağdur varsa Türkiye az çok demeden orada olacaktır. İmdat elini uzatana yardım elini uzatacaktır. Bu Cumhurbaşkanımızı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2002'den bu yana direktifidir. Bu direktif ve vizyon çerçevesinde insanlık için elimizi taşın altına koymaya devam edeceğiz."
"Türkiye bu bölgede kilit bir ülke"
BM Genel Sekreteri Guterres ile yaptığı görüşmenin detayları hakkında da bilgi veren Kaynak, Guterres'in mültecilere yönelik yeni projelerde Türkiye ile birlikte çalışma sözü verdiğini bildirdi.
Kaynak, Guterres'in Türkiye'nin Suriyelilere yaptığı yardımları takdir ettiğini ve bütün dünyaya anlattığını ifade ederek "Türkiye ile elbette birlikte çalışmanın faydalı olacağını ama sadece bunun yeterli olmayacağını, Astana ve Cenevre süreci bakımından da Türkiye'nin büyük desteklerine ihtiyacı olduğunu söyledi. Onun tabiriyle Türkiye bu bölgede kilit bir ülke." diye konuştu.
" Kopenhag kriterleri Ankara demokratik kriterleri olarak devam eder"
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin (AKPM) Türkiye'ye yönelik "siyasi denetim" kararını da değerlendiren Kaynak, "Bu karar Avrupa'daki ırkçılık, radikalizm ve İslamofobinin giderek Türkofobiye doğru dönüştüğünü göstermektedir." ifadesini kullandı.
Avrupa'nın geleceği açısından endişelendiğini dile getiren Kaynak, "Biz Türkiye olarak Kopenhag kriterleri ve Maastricht kriterlerini kendimize ilke ve rehber edindik. Bize kimse Maastricht kriterleri bakımından AB'ye sonradan alınan ülkelerden daha gerisiniz diyemez. Kopenhag kriterleri için de diyemez. Tabii biz bunları kendi insanımız için yaptık. Dolayısıyla Kopenhag kriterleri Ankara demokratik kriterleri olarak devam eder. Maastricht kriterleri, ekonomik kriterler de İstanbul kriterleri olarak devam eder." dedi.
Kararın AKPM açısından "çok ilginç" ve "üzücü" bir karar olduğunu belirten Kaynak, "Türkiye her hususta hesap vermeye hazırdır. AB, darbecilerin hukukunu korumak yerine ülkemizin demokrasisinin hukukunu, binası bombalanmış parlamentonun hukukunu, seçilmiş Cumhurbaşkanı ve Başbakanın hukukunu korumayı bir düşünse doğru yolu bulur diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.
