Gündem

Türkiye, NATO içerisinde üretken ve inovatif savunma sanayisiyle öne çıkıyor

Türkiye, "savunma sanayisini güçlendirme gerekliliği" tartışmalarının alevlendiği son dönemde bu alanda yıllar öncesinde başlattığı atılımlarla NATO bünyesinde ön planda yer alıyor.

Türkiye, NATO içerisinde üretken ve inovatif savunma sanayisiyle öne çıkıyor
17-02-2025 13:43
Brüksel

Askeri yetenekleri, stratejik konumu, dış politika araçları, zorlu ve geniş coğrafyalarda önemli misyonlara katkılarıyla 73 yıldır NATO çatısında eşsiz rol oynayan Türkiye, Ukrayna'da 3 yıldır süren savaş ve ABD'deki yönetim değişikliğiyle İttifak'ın gündemine oturan "güçlü savunma sanayisi" unsurunda hem üretim hem inovasyon ayağında öne çıkıyor.

İttifak içinde terör örgütleriyle doğrudan mücadele eden tek cephe ülkesi Türkiye, NATO'nun sınırlarını korumanın yanı sıra kuruluş belgesi niteliğindeki Washington Antlaşması'nda yer alan ilkeler ile müttefiklerin savunduğu ortak değerlerin muhafazasında önemli rol üstleniyor.

Türkiye, bulunduğu coğrafyadaki sınamalar karşısında güvenlik ve istikrar çabalarına katma değer sağlarken terörle mücadeleden bölgesel ihtilaflara kadar pek çok konuda müttefiklerini bilgilendirmeye ve doğru istikamette yönlendirmeye çaba gösteriyor.

NATO üyeliğinin 73. yılını kutlayan Türkiye, mevcut konjonktürde İttifak'ın sadece ikinci en büyük ordusuna sahip müttefik olarak değil son yıllarda savunma sanayisinin gösterdiği gelişmeyle çok geniş bir yelpazedeki askeri ürün ve teçhizatı üreten ülke olarak ayrıcalıklı konumunu pekiştirdi.

Türk savunma sanayisinin inovatif yönü, gerek NATO gerek müttefik ülkelerin merceğine girdi.

Ukrayna'daki savaşta kendisini açıkça gösteren bu durum, savaşın ilk senesinin sonunda, Aralık 2022'de dönemin NATO Genel Sekreter Yardımcısı David van Weel tarafından ifade edildi.

Ukrayna'nın savaş alanında kullandığı Türk yapımı insansız hava araçlarının (İHA) "Ukrayna'da büyük rol oynadığını" belirten van Weel, bunu Türkiye'nin sahip bulunduğu "çok canlı inovasyon ekosisteminin çok iyi örneği" olarak tanımlamıştı.

2023, kritik silah sistemleri testlerinin ön plana çıktığı bir yıl, geçen senede de Türk hava gücü modernizasyonunun en çok dikkat çeken gündemi Milli muharip uçağı KAAN'ın ilk uçuşu oldu.

KAAN'ın 21 Şubat 2024'te başarıyla gerçekleştirdiği ilk uçuşun ardından dünya basınında Türkiye'nin savunma sanayisindeki atılımlara olan ilgi ve övgü, gözler önüne serildi.

ABD, İngiltere, Almanya, İtalya başta olmak üzere NATO'daki güçlü müttefiklerin ulusal basınlarında Türkiye'nin savunma sektörünün son yıllarda TB2, KIZILELMA gibi İHA'lar, elektromanyetik hava savunma sistemleri ve son olarak 5. nesil savaş uçağı "KAAN" ile gelişimini gösterdiği belirtildi.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, geçen hafta düzenlenen ve ABD'de Donald Trump yönetiminin ilk kez temsil edildiği NATO Savunma Bakanları Toplantısı çerçevesinde yaptığı açıklamalarda Türkiye'nin savunma sanayisinin önemine dikkati çekti.

Rutte, bununla ilgili 12 Şubat'taki açıklamasında "Türk savunma sanayisinin temeli gerçekten etkileyici." ifadesini kullanarak, yüzlerce kuruluşun inovasyon tarafında çalıştığını, Savunma Sanayii Başkanlığının parçası olarak binlerce şirketin bulunduğunu belirtti.

Türkiye'nin son ürünler de dahil olmak üzere en önemli parçaları tedarik ettiğini vurgulayan Rutte, "Türkiye'den sadece daha fazlasını yapmanızı isteyebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin NATO yolculuğu

Türkiye, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde Atlantik'in iki yakasını kolektif savunma ilkesi etrafında bir araya getirme hedefiyle kurulan NATO'ya ilk genişlemesinde üye oldu.

NATO, Türkiye'nin katılımıyla güneydoğu kanadında eşsiz bir müttefik kazandı.

Türkiye de güvenlik ve savunma politikasını NATO üyeliği ekseninde şekillendirdi, bu sayede göz ardı edilemez bir caydırıcılık sağladı.

NATO'nun, müttefik orduların birlikte çalışabilirliğini sağlayan, bu doğrultuda ortak standartlar geliştiren ve bunları sürekli sınayan örgütsel yapısı da Türkiye'nin yıllar içinde giderek artan derecede kendi güvenliğini temin edebilecek siyasi, ekonomik, askeri imkan ve kabiliyetlere sahip olmasına olanak sağladı.

Türkiye, zorlu ve geniş bir coğrafyada İttifak'ın güneydoğu kanadında askeri yetenekleri, operasyonlara katkıları, savunma harcamaları ve sanayisiyle yıllar içinde müttefikler arasında ayrıcalıklı konuma yerleşti.

Türkiye, Soğuk Savaş yıllarında NATO'nun güneydoğusunda kanat ülkesi olarak son derece önemli bir işlevi başarıyla yerine getirdi.

Soğuk Savaş sonrasında da Avrupa-Atlantik bölgesinde barış umutlarının artmasıyla NATO'nun varlığının sorgulandığı dönemde dahi Bosna Hersek, Kosova, Irak ve Afganistan gibi farklı coğrafyalarda Türkiye, önemini, askeri imkan ve yeteneklerini bu operasyonlarda bizzat üstlendiği sorumluluk ve rollerle pekiştirdi.

NATO misyon ve harekatlarına sürdürülebilir mahiyette ve kapsamlı destek sağlayan müttefikler arasında önde gelen Türkiye, Kosova'daki NATO Misyonu'nun (KFOR) komutanlığını yürüterek bu görevi bu sene İtalya'ya devretti.

Avrupa-Atlantik güvenliğine ilişkin tehdit algılamalarının tümüyle değiştiği mevcut ortamda ise NATO, yeniden kolektif savunma yapılanmasına geçmeye başlarken Türkiye, askeri imkan ve yetenekleri, jeostratejik konumu, güçlü dış politika araçları ve farklı coğrafyalara yayılan ittifaklarıyla NATO'ya çok önemli katma değer sunmayı sürdürdü.

NATO'nun 75. yılında Türkiye'nin öne çıkan katkıları

Türkiye'nin önemli katkıları, İttifak'ın 75. yılını kutladığı geçen yıl dönemin Genel Sekreteri Jens Stoltenberg tarafından defalarca dile getirildi.

Stoltenberg, özellikle görevi devretmesine günler kala yaptığı uyarılarda ABD'de başkanlık seçimlerinin yaklaştığı ve transatlantik ortaklığının zayıflayacağının konuşulduğu dönemde ABD'yi kendini Avrupa ile ortaklıktan izole etmemeye, Avrupa'yı da güvenliğinin güneyde Türkiye'de başlayıp kuzeyde Norveç'e kadar uzanan NATO şemsiyesine bağlı olduğunu kabul etmeye çağırmıştı.

Avrupa'nın güvenliği için AB'nin NATO'ya alternatif olmadığını belirten Stoltenberg, AB üyesi olmayan Türkiye'nin İttifak'ın güney kanadındaki önemli rolünü de defalarca vurgulamıştı.

Stoltenberg, AB'ye üye olmayan müttefiklerin NATO'nun savunma harcamalarındaki payının yüzde 80 olduğuna işaret ederek, "Bu, sadece kaynaklarla ilgili değil aynı zamanda coğrafyayla da ilgili. Güneye bakarsanız Türkiye var. AB üyesi değil ama güney kanadımız için önemli." ifadelerini kullanmıştı.

Görevi 1 Ekim 2024'te devralan Mark Rutte de kameralar karşısındaki ilk açıklamasında İttifak'ın ciddi güvenlik riskleriyle karşılaştığı mevcut dönemde Türkiye'nin Avro-Atlantik bölgesinin savunmasına önemli katkılar sunduğunu söylemişti.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER