Politika

’Türkiye ilk defa dünyayla aynı kulvarda’

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Dijitalleşme konusunda, 4. sanayi devrimi konusunda ben Türkiye’nin gecikmediğini, tam aksine dünya ile ilk defa bir konuda aynı kulvarda, aynı seviyede yarışa katıldığı kanısındayım" dedi.Türkiye...

’Türkiye ilk defa dünyayla aynı kulvarda’
15-02-2016 17:21
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Dijitalleşme konusunda, 4. sanayi devrimi konusunda ben Türkiye’nin gecikmediğini, tam aksine dünya ile ilk defa bir konuda aynı kulvarda, aynı seviyede yarışa katıldığı kanısındayım" dedi.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) ve Dünya Bankası’nın "2016 Dünya Kalkınma Raporu" lansman toplantısı ve Türkiye Yatırım Fonu imza töreni, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun katılımıyla gerçekleşti. Toplantıda yaptığı konuşmada Şimşek, “Hafta sonu yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik çok önemli bir çalışmayı başlattık. Orada da ben çalışmaları yeterince radikal görmediğimi biraz daha güçlü gündemle, daha radikal reformlarla yola devam etmemiz gerektiğini ifade ederekten özellikle Yeni Zelanda’da bir şirketin kuruluşunun sadece bir prosedür, yarım gün, kişibaşı milli gelirin yüzde 0,1’i ve hiçbir sermaye gereksinimi olmadan kurulabildiğini, dünyada bu konuda ilk sırada olduğunu, en iyi ülke olduğunu ve neden bizim bunu başaramayacağımızı ifade edince bu sabah için TOBB Başkanımızın da olduğu bir toplantı ayarlandı” diye konuştu.
Şimşek, “Bu raporda birçok husus var. Raporda en çok ilgimi çeken hususlardan bir tanesi özellikle engelli insanların önemli bir kısmı maalesef gelişmekte olan ülkelerde. Bu teknolojide dijitalleşmeyle birlikte aslında onlar evden oldukları yerden inanılmaz bir şekilde katma değer üretimine katkıda bulunabilirler” ifadelerini kullandı.

“BİRAN ÖNCE YATIRIM İKLİMİNİ İYİLEŞTİRMEKLE BİRLİKTE TÜRKİYE’Yİ DAHA ÖNGÖRÜLEBİLİR HALE GETİRMEMİZ GEREKİYOR”
G-20’de üç hususu önceliklendirdiklerini anlatan Şimşek, şunları kaydetti:
“Küresel krizden sonra yatırımlarda maalesef ciddi bir yavaşlama söz konusu. Birçok ülkede yatırımlarda hiçbir artış yok. Bu aslında dünyada büyüme potansiyelini ve büyüme performansını aşağı çekiyor. Yatırımların arttırılması lazım. O nedenle yatırımları da biz dünya gündemine güçlü bir şekilde oturtmuştuk. Reformdan bahsetmeyen kimse yok. Ama burada önemli olan uygulamadır. Bugünkü raporla bizim G-20 dönem başkanlığında önceliklendirdiğimiz hususlar arasında bu anlamda çok önemli bağlantılar söz konusu. Türkiye’de yatırım hususu özellikle son yıllarda bizde de yavaşlama çevresinde. Aslında faizlerin son derece düşük olduğu dönem yaşadık. Biran önce yatırım iklimini iyileştirmekle birlikte Türkiye’yi daha öngörülebilir hale getirmemiz gerekiyor. Hemen hemen tüm alanlarda mümkün olduğunca geniş alanı, esnekliği, dinamizmi öldürmeyecek şekilde geniş alanı özel sektöre bırakmak lazım. Aslında anayasa içinde bu böyledir. Oturup bir asgari ücret konusunu anayasa konusu yapmak akıl karı değil. Çünkü anlamı yok. Sadece özgürlüklerin devletin vatandaşa olan sorumlulukları, vatandaşın devlete ve diğer bireylere olan sorumluluklarının bir çerçevesinin çizilmesi, esas itibariyle özgürlüklerin en geniş şekilde tanımlanması, sistemin net bir şekilde ortaya konulması. O nedenle bütün yaptığımız düzenlemelerde özel sektörle birlikte çalışarak yapmamız lazım. Mümkün olduğunca az düzenleme, etkili düzenleme.“
Önümüzdeki dönemde meslek liselerinin önceliklendirileceğini bildiren Şimşek, Almanya’nın burada örnek alınması gerektiğini ve Almanya’daki modelin örnek alınarak Türkiye’de ara eleman açığını giderip işsizlik meselesinin çözülmesi gerektiğini ifade etti.

“KALKINMA BANKASI’NI YENİDEN YAPILANDIRACAĞIZ”
Şimşek, “Türkiye Yatırım Fonu eko sistemin çok önemli bir bileşenidir. Patent kanununun geçmesi çok önemli bir düzenlemedir. Kişisel verilerin korunmasına yönelik düzenleme çok önemlidir. Yenilikçi fikirleri, inovasyonu ciddi bir şekilde destekliyoruz. Bunun için ekosistemin bir bileşeni olarak da oturup Kalkınma Bankası’nı yeniden yapılandıracağız. Çünkü Kalkınma Bankası hakikaten şuanda işlevsel olmayan bir bankamız. Özellikle bu alanda eko sistemin bir bileşeni olarak Kalkınma Bankası’nı daha iyi işletmemiz gerekiyor. Önümüzdeki dönemde en öncelikli konuların başında bunun yeniden yapılandırılması geliyor” açıklamasında bulundu.

“DİJİTALLEŞME KONUSUNDA TÜRKİYE GECİKMEDİ, TAM AKSİNE DÜNYAYLA İLK DEFA BİR KONUDA AYNI KULVARDA, AYNI SEVİYEDE YARIŞA KATILDIĞI KANISINDAYIM"
“Başarılı olamadığımız alanlardan bir tanesi oluşan mali alanı, iletişim vergilerini aşağı çekerek kullanamadık” diyen Şimşek, “Bir özeleştiri yapacak olursam bu konu hakikaten yapmamız gereken, adım atmamız gereken bir alandır. Maalesef oluşturulan mali alan daha çok ücretlere diğer alanlara gitti. Özellikle teknolojinin daha ucuza internetin özellikle bu konuda iletişim üzerindeki bir miktar vergileri azalttık. Geldiğimizde cep telefonunda özel iletişim vergisi yüzde 25’ti. Bunu yüzde 5’lere kadar çektik ama hiç olmaması lazım. Diğer iletişim kanalları üzerinde de ciddi teşviklerle bunun desteklenmesi lazım” dedi.
Türkiye’nin yatırım ortamını iyileştirdiğini ve daha öngörülebilir olduğu dönemde cazibe merkezi haline geldiğini ifade eden Şimşek, "1980-2002 döneminde toplam 15 milyar dolarlık küresel sermaye söz konusu. Halbuki son döneme baktığımız zaman, 2007’de bu rakam sadece 1 yılda 20 milyar dolar. 1 yılda çektiğimiz küresel doğrudan yatırım , bizim önceki 22 yılda çektiğimiz küresel yatırımdan daha fazla. Bu tesadüf değil. Tabi ki küresel koşullarla kısmen ilişkili. Bu yatırım ikliminin iyileştirilmesi, yapısal reformlar, siyasi istikrar ve güçlü liderlik sayesinde sağlanmıştır. Bugün de yine aynı eşiğin arifesindeyiz. Dijitalleşme konusunda 4. sanayi devrimi konusunda ben Türkiye’nin gecikmediğini tam aksine dünya ile ilk defa bir konuda aynı kulvarda, aynı seviyede yarışa katıldığı kanısındayım. Özetle bugünkü toplantının konusu, lansmanını yapacağımız rapor çok anlamlı. Türkiye için yol gösterici. Özel sektörle bunu inşallah başaracağız. Bir gecikme söz konusu değil" şeklinde konuştu.

“KÜRESEL NÜFUSUN 6’DA BİRİ, YANİ YAKLAŞIK 1 MİLYAR KİŞİ İNTERNET KULLANICISIYDI, BUGÜN İSE BU RAKAM 3 MİLYARI AŞTI"
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ise bu seneki Dünya Kalkınma Raporu’nu ana temasının dijital ekonomi olduğunu söyleyerek, “Dijital ekonomiden ne kadar faydalandığımız belki de önümüzdeki on yıllarda ülkelerin kaderini belirleyecek. Elimizin altındaki bilgisayarlar, akıllı telefonlar ve tabletler artık yaşamımızın olmazsa olmazı haline geldi. Önümüzdeki dönemde internet ekonomisinin, sadece G20 ülkelerinde, yılda yaklaşık yüzde 8 büyümesi bekleniyor. Eğer internet ekonomisi bir ülke ekonomisi olsaydı dünyanın beşinci büyük ekonomisi olacaktık. Büyüme hızı Çin’den daha yüksek olacaktı. İnternet bir iş sektörü olarak kabul görseydi, küresel gayri safi milli hasıladaki ağırlığı tarım ve hizmetlerden daha fazla olacaktı. Bundan 10-11 sene önce, yani 2005 yılında küresel nüfusun 6’da biri, yani yaklaşık 1 milyar kişi internet kullanıcısıydı. Bugün ise bu rakam 3 milyarı aştı. 5 yıldan kısa bir süre içerisinde bu rakam 4 milyara çıkacak. Ancak bir de madalyonun öteki yüzü var” ifadelerini kullandı.
Bugün dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ının internet erişimine sahip olduğunu kaydeden Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:
“Peki ya kalan yüzde 60’lık kesim? Bizim gerek iş hayatında, gerek sosyal yaşantımızda olmazsa olmazımız olan internete dünya nüfusunun yarıdan fazlasının erişimi yok. Bu rakam 4.2 milyar insana tekabül ediyor. Afrika’da internete erişim oranı yüzde 13’e iniyor. Az gelişmiş ülkelerde ise bu yılın sonunda internet erişimi oranının ise yüzde 10’unun altında kalması bekleniyor. Yani internet bir yandan yeni fırsatlar getirirken, bir yandan da dünyada yeni uçurumlar oluşturuyor. En tehlikeli uçurum da KOBİ’ler için. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, KOBİ’lerin büyümesinin temelinde inovasyona yönelik yatırımlar var. Bunun yolu da dijital teknolojilerin etkin kullanımından geçiyor. Bu teknolojileri etkin kullanamayan KOBİ’ler rekabet yarışında geride kalacak. Sadece KOBİ’ler de değil, tüm sanayi sektörü bir yeniden yapılanma sürecinden geçiyor.”
“Peki İnternet ekonomisinin gelişmesinin önündeki kısıtlar neler” diye soran Hisarcıklıoğlu, “Türkiye açısından konuşursak ilk olarak Yasal Altyapıdan bahsetmemiz gerekir. Türkiye’de İnternet ekonomisinin gelişmesinin önündeki en önemli kısıtlardan biri Yasal Altyapıdır. İnternet’in bugüne kadarki hızlı gelişimi açık yapısının bir sonucu oldu. İnternetin bir sahibi olmadığı için yeni iş modelleri kısıtlanmadan gelişebildi. İnternet girişimciliğin önünü açtı. İşte bu nedenle internetin yönetişiminde kamu, özel sektör, sivil toplum ve kullanıcılar beraber rol almalıdır.Tabii ki hiçbir mecra kuralsız gelişemez. Bu İnternet için de geçerli” diye konuştu.

“KURALLAR İNTERNETİ KISITLAYAN DEĞİL, İNTERNETİN ÖNÜNÜ AÇAN BİR ROL ÜSTLENMELİDİR”
İş dünyası olarak internetle ilgili konan kurallarla ilgili beş beklentilerinin olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, “Kurallar interneti kısıtlayan değil, internetin önünü açan bir rol üstlenmelidir. Kurallar hızlı teknolojik gelişime ayak uydurabilecek şekilde sade ve esnek olmalıdır. Kurallar özel sektörün görüşü alınarak konmalıdır. Kurallar girişimcilere işini nasıl yapacağını dayatmamalı, sadece bir genel çerçeve çizmelidir. Kuralların devletler arasında uyumlu olmasına özen gösterilmelidir. İnternet ekonomisine ilişkin ikinci kısıt fiziki altyapıdır. Herkes için hızlı ve ucuz internet erişimi, ve İnternet kullanım oranlarının artması temel şartlardan biridir. Beceriler ve dijital uçurum da diğer bir kısıt olarak karşımıza çıkmakta. Türkiye’de İnternet kullanımına ilişkin beceriler, gerek bireysel düzeyde, gerekse firma düzeyinde yeterli seviyede değildir. Şirketlerin İnternet’i yeterince kullanmamaları ile ilgili önemli bir sorun, bilgi yetersizliğidir. Kamu destek programları, diğer bir önemli kısıtımız. İnternet ekonomisine yönelik kamu destek programların sürekli yenilenmesi ve teknolojiye ayak uyduran bir yapıda tasarlanması gerekiyor” dedi.
İnternete yönelik kamu destekleri alanında Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile önemli bir başlangıca imza atacaklarına değinen Hisarcıklıoğlu, “TOBB ve Hazine ortaklığında Türkiye Yatırım Fonu’nu kuruyoruz. Türkiye Yatırım Fonu, ülkemizde erken aşama yatırım yapan girişim sermayesi fonlarına kaynak sağlayacak. Bu girişim sermayesi fonları da internet girişimcilerine kaynak sağlayacak” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE YATIRIM FONU ÜLKEMİZDE YENİLİKÇİ ŞİRKETLERE VE İNTERNET EKONOMİSİNE YÖNELİK YENİ NESİL İLK DESTEK MODELİDİR”
Hisarcıklıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye Yatırım Fonu, ülkemizde yenilikçi şirketlere ve internet ekonomisine yönelik yeni nesil ilk destek modelidir. Biz artık desteklenecek şirketi bürokrat seçmesin diyoruz. Kamu, kaynağını internet ekosistemini geliştirmekte kullansın. Girişim sermayesi fonları bu ekosistem içinde doğru şirketleri seçerek kaynak aktarsın. Girişim sermayedarları yatırım yaptıkları şirketlere sadece mali kaynakla değil, mentörlük ve yeni bağlantılar sağlayarak da destek olsun. Türkiye Yatırım Fonu’nun kurulum çalışmaları 2011’de TOBB Genç Girişimciler Kurulu ve Girişim Sermayesi Sektör Meclisi’nin attığı adımla başlatılmıştı. Hazine Müsteşarlığı’mızın desteğiyle 5 yılda zoru başardık. Bu yeni nesil destek için gerekli kanun ve yönetmelikler çıkarıldı ve bugün son sözleşmeyi imzalıyoruz. Dijital ekonomi yeni bir devrim ortaya çıkardı. Elbette, her zaman olduğu gibi, önce davrananlar da bu sürecin kazananları olacak. Türkiye Yatırım Fonu ile ülkemiz girişimcilerinin bu devrimde ilk davrananlardan biri olmasının önünü açıyoruz. Ama hiçbir devrim sancısız olmaz. Yaşanan bu büyük değişimin sorunsuz olması doğal olarak beklenemez. Bu dönüşümün en önemli sorunlarının başında kişisel verilere ilişkin güven ortamı geliyor. Veri dijital ekonomide adeta para kadar kıymetli. Paran kadar konuş diye bir söz var. Artık verin kadar konuş diyorlar. Nasıl kullandığımız paraya güvenmeden ekonomi işlemezse, veri kullanımına ilişkin güven olmadan da dijital ekonomi işlemez. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin kurallar, kullanıcıların hassasiyetlerini giderirken, inovasyonun da önünü kesmemelidir. Bu alanda iş dünyası ve devletlerin ortak çalışması gerekir. Tabii ki yasal çerçeveyi hazırlamak ve uygulamak devletlerin görevidir. Biz de iş dünyası olarak elimizi taşın altına koymaya hazırız. Dünyada dijital ekonominin gelişiminin, kişisel verilerin korunmasına ilişkin karşılıklı güven ortamının tesisi ile olacağının bilincindeyiz. Biliyorsunuz uzunca bir süredir beklediğimiz Türkiye’de Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun için geçtiğimiz günlerde ilk adım atıldı. Kanun tasarısı alt komisyonda görüşüldü ve en kısa sürede yasalaşması sağlanacak. Eminim bu kanun dijital ekonomiden Türk girişimcilerinin daha fazla faydalanmasında bir dönüm noktası olacaktır.”
Konuşmaların ardından Türkiye Yatırım Fonu imzalandı.
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER