İstanbul
FETÖ'nün 15 Temmuz hain darbe girişimi üzerinden tam dört yıl geçti. Darbe girişiminde 251 kişi şehit olurken, iki binden fazla kişi da yaralandı. Bunun yanı sıra darbe girişiminin ekonomiye olumsuz birçok etkisi oldu.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, yaptığı değerlendirmede 15 Temmuz'da demokrasiye karşı gerçekleştirilen darbe girişimine karşı, siyasi partilerin ve toplumun sürecin başından beri ortak bir duruş sergileyerek demokrasiye sahip çıktığını belirtti.
Bu ortak duruşun toplumun demokrasiye inancını ve ona karşı yapılan müdahalelere duyarlılığını da ortaya koyduğunu ifade eden Kaslowski, demokrasiye karşı yapılan müdahale girişimi sonrasında hükümet ve Merkez Bankası başta olmak üzere ekonomiden sorumlu denetleyici ve düzenleyici kurumların yaptığı girişimler ve aldığı tedbirlerle piyasalara güven telkin edildiğini ve finansal piyasaların sorunsuz şekilde çalışmaya devam ettiğini hatırlattı.
Kaslowski, şunları kaydetti:
"Güvenlik endişelerinin ön plana çıktığı kısa dönemde oluşan belirsizlik reel sektör üzerinde etkili oldu. 2016 yılının ikinci yarısında önemli bir yavaşlama hissedildi. 2017 başında ekonomiye Kredi Garanti Fonu vasıtasıyla verilen yüklü miktarda kredi sayesinde ekonomimiz 2017 yılında yüzde 7'nin üzerinde büyümeyi başardı ama yüksek kredi artışı bazı kırılganlıkları da beraberinde getirdi.
Son üç yıldır maalesef büyüme oranımız tarihi ortalamaların altında seyrediyor. Artan makroekonomik dengesizliklerin yarattığı kırılganlıklar çeşitli nedenlerle tetiklenerek krizlere neden oluyor.
Önümüzdeki dönemde uzun zamandır süregelen kırılganlıklarımızı sürdürülebilir politikalar ile giderebilir, ekonomideki verimlilik sorununu aşmak için vergi, eğitim ve işgücü piyasalarında gerekli reformları yapabilirsek dijitalleşen dünyayı daha hızlı yakalayabilir ve teknolojik gelişime odaklanabiliriz.
Bir daha asla benzer girişimleri yaşamamak için demokrasimizi ve hukuk devletini güçlendirmeli, özgür düşünceyi mümkün kılan ifade özgürlüğü ve temel hak alanlarını genişletmeliyiz. TÜSİAD olarak demokratik ve müreffeh bir ülke hedefimiz için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz."
"FETÖ hain darbe teşebbüsü direkt gelişen ve büyüyen Türkiye'yi hedef aldı"
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle de darbe teşebbüsünün Türkiye'nin birlik ve beraberliğine, siyasi ve ekonomik istikrarına yönelik yürütülen operasyonların en acımasız ve en kanlısı olduğunu söyledi.
Bu teşebbüsün, Türk milletinin darbelere karşı önceki yıllardan farklı olarak topyekun ortaya koyduğu iradesiyle dur demeyi başardığını, hıyanet içerisinde kirli planlar yapanlara bundan sonra da böyle bir teşebbüsü akıllarına bile getiremeyeceklerini en vurucu şekilde gösterdiğini dile getiren Gülle, şunları kaydetti:
"Türk ticaret diplomasisinin saha neferleri ihracatçılar olarak bizler, bu hain teşebbüsün direkt olarak gelişen ve büyüyen Türkiye'yi hedef aldığını gayet iyi bilmekteyiz.
Türkiye artık ihracatta büyük atılımlar yapan, savunma ve havacılıktaki başarıları başta olmak üzere teknolojiyi artık sadece kullanan değil, onu üretebilen, modernize edebilen ve ihraç edebilen bir ülke olma yoluna girmiştir.
15 Temmuz'da birlik olan iş dünyası ve sivil toplum kuruluşları aracılığı ile ekonomi yönetimine daha etkin katılım başlamış, piyasa ekonomisine dayalı zihinsel, kurumsal ve sektörel boyuttaki dönüşüm başarı ile hayata geçmeye başlamıştır.
Bu da hem Türk toplumunun hem de dünyanın Türkiye algısını daha da güçlendirmiş ve ekonomik demokratikleşmesinin güçlendirdiği özgüveni, milli egemenlik, milli irade ve milli ekonominin korunması ve kollanması adına çok daha güçlü bir zemine taşımıştır. Dolayısı ile 16 Temmuz 2016 sabahı, Türkiye milli iradenin tüm süreçlere hakim olduğu, bugün ve gelecekte içeriden ve dışarıdan kimsenin artık Türkiye'nin geleceğine, kaderine müdahale etmeye cesaret edemeyeceği bir döneme uyanmıştır. "
Gülle, 16 Temmuz’dan bugüne olduğu gibi Türkiye'nin demokrasi adına verdiği haklı mücadelesini, vatandaşından iş dünyasına, siyasete ve ordusuna kadar topyekün birlik içerisinde vermeye devam edeceğini, dünyanın neresinde olursa olsun, yönünü hep milli rotasında tutacağını aktardı.
"Sanayici üretimini durdurmadı, tüccar işine ara vermedi"
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç ise Türk milletinin son dönemde yaşadığı en büyük ihanet girişiminin, 15 Temmuz 2016'da yaşanan FETÖ'cü hain darbe girişimi olduğunu söyledi.
Türkiye'nin 4 yıl önce FETÖ'cü darbeciler ve onların yurt dışında olan kuklacıları marifetiyle karanlık bir geleceğe itilmek istendiğini hatırlatan Avdagiç, Türk milletinin 100 yıl önce olduğu gibi o gece de millet ve vatan düşmanlarını perişan ettiğini, FETÖ'cü teröristlere ve yabancı destekçilerine hadlerini bildirdiğini anlattı.
Avdagiç, geçen 4 yılda ekonomideki kayıpların önlenmesi için iş dünyasının gayretle görevlerini yerine getirdiğine söyledi.
Türk iş dünyası olarak tüm zorluklara rağmen ekonomik ve ticari mücadelelerini sürdürdüklerinin altını çizen Avdagiç, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bir anlamda hain girişimi, iş dünyamızı kamçıladı, kararlılığımızı artırdı. Rakamlara baktığımızda şunu görüyoruz; Türkiye, hain FETÖ darbe girişiminin yaşandığı 2016'da yüzde 3.2 büyüdü, 2017'deki büyümemiz ise yüzde 7,5 oldu.
Darbe girişiminin izdüşümü olan ve ülkemize yönelik ekonomik kıskaç operasyonunun başlatıldığı 2018'de yüzde 2,8, 2019'da yüzde 0,9 büyüdük. Bu rakamlar bize şunu gösteriyor; eğer biz büyüme trendine girdiğimiz 2016'da, menfur FETÖ'cü darbecilerle mücadele etmek ve etkilerini ortadan kaldırmaya çalışmakla uğraşmasaydık, o yıl için geçerli büyüme performansımız çok daha yukarıda olacaktı.
Aynı şekilde takip eden yıllardaki ekonomik gelişmeler de, gerçekleşenden daha iyi düzeyde olabilecekti."
Türk iş dünyasının FETÖ'cü hainlerin koruyucusu olan devletlerin sinsi operasyonlarına rağmen, geçen 4 yılda çarklarını güçlü şekilde işletmeyi birinci ödev olarak gördüğünü belirten Avdagiç, bütün sistemi de bunun üzerine kurduğunu aktardı.
Avdagiç, bu anlayış sayesinde, geçen 4 yılda sanayicinin üretimini hiç durdurmadığını, tüccarın işine ara vermediğini dile getirdi.
Ülkesine, insanlarına, kendisine güvenen iş insanlarının, Türkiye'nin geleceğine ipotek koymaya çalışanları hiçe sayarak, vatandaşların darbeye geçit vermediği o gece yatırım için harekete geçtiğini anlatan Avdagiç, şöyle devam etti:
"Daha o gece makine siparişi verdi, ertesi günü dev çelik tesisi yatırımı temel attı. Ülkeye yeni yatırım çekmek için kolları sıvadı. Sonuçta Türkiye, içine sokulmak istendiği cendereyi birlik ve beraberliği ile parçaladı ve 4 yılda topyekün önemli bir performans ortaya koymayı, toplumsal refahı artırmayı başardı.
Sadece hain FETÖ darbe girişimiyle değil, sonrasındaki faiz ve döviz kurları üzerinden başlatılan saldırıların yaşattığı olumsuz etkilere rağmen, ekonomimizin pozitif büyüme performansını sürdürmüş olması önemlidir.
İş dünyası olarak FETÖ'cü hainlerin darbe girişiminin üzerinden geçen 4 yılda verdiğimiz mücadele ve gösterdiğimiz kararlılık, güçlü bir gelecek kurmamızı garanti altına aldı.
İş dünyası olarak ihanetin söz konusu olduğu yerde, vatanın peşkeş çekilmeye çalışıldığı, istiklalimizin mandacı zihniyete dönüştürülmek istendiği bir süreçte, tek önceliğimiz devletimiz ve milletimizin özgürlüğü ve bekasıdır."
Böylesi günlerde kendileri için ekonomik kazanımların, önceliğini yitirdiğini söyleyen Avdagiç, yanı sıra üretim gücünden hiçbir şey kaybetmemek için de var güçleri ile işlerine sarıldıklarını, 15 Temmuz sonrası da bunu yaptıklarını sözlerine ekledi.
"15 Temmuz 2016, unutmamamız gereken kara bir geceydi"
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan da, 15 Temmuz 2016 gecesi yaşananların, insanlık, demokrasi ve hukuk devleti açısından asla unutulmaması gereken kara bir gece olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Bahçıvan, "Türkiye'nin milletin güçlü iradesiyle bu hain darbeyi başarıyla püskürterek şunu bütün dünyaya ilan etmiştir; bu millet artık gücünü sandıktan almayan, yetkisi millete dayanmayan hiçbir gücü meşru kabul etmeyecektir.
İş dünyası olarak da darbenin karşısındaki duruşumuzu, daha ilk günden ve sonrasında sürekli olarak ekonomide karşılaştığımız stres testleriyle dolu o günleri başarıyla geçerek, üreterek ve çalışarak gösterdik.
Dün nasıl millet olarak kenetlendiysek, bugün ve yarın da aynı duygu ve irade ile demokrasinin, sandıktan çıkmış millet iradesini yanında olacağımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum." değerlendirmesinde bulundu.
'Vatan bahanelerle savunulmaz'
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimini, aradan geçen zamana rağmen hala ilk tank sesinin duyulduğu andaki kadar güçlü bir öfkeyle kınadıklarını, dünyanın gözleri önünde demokrasi katlinin yaşandığını ifade etti.
Tüm dünyaya ders olacak nitelikteki cevabı, en mert ve yiğit şekliyle Türk Milletinin verdiğini, demokrasisine, vatanına ve devletine sahip çıkmanın tarihte eşine ender rastlanan bir örneğini canı pahasına sergilediğini dile getiren Kaan, MÜSİAD'ın her zaman ve her koşulda milli iradeden yana tavır aldığını vurguladı.
Kaan, "15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden henüz saatler geçmişken, tavrını, hiçbir şüpheye meydan vermeyecek şekilde açıkça ortaya koyan MÜSİAD, devletinin ve milletinin yanında olduğunu açıklamıştır.
Yine çok kısa zaman içinde, bu hain kalkışmaya karşı verilen örnek mücadeleyi, yanlış bilinenleri, FETÖ eliyle çarpıtılan doğruları, Türkiye içinde 89 şubesinin yanında 95 ülkedeki 225 şube ve temsilcilik yaygınlığını ve gücünü ortaya koyarak tüm dünyaya aktarmak ve kamuoyuna anlatmak için, hiçbir bahanenin arkasına saklanmadan var gücüyle çalışmıştır. Çünkü biz biliyoruz ki vatan, bahanelerle savunulmaz." değerlendirmesinde bulundu.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak ise FETÖ'nün hain darbe girişimiyle Türkiye'nin demokrasi ve milli bütünlüğüne göz diktiğini belirterek, devletin ve milletin tek vücut halinde verdiği mücadeleyle saldırının üstesinden gelindiğini söyledi.
15 Temmuz darbe girişiminin, ülke ekonomisi üzerinde etkileri olduğunu ifade eden Olpak, "Özellikle yurt dışında Türkiye'nin algısını, manipülatif haberler ve spekülasyonla bozmaya çalışan bir yapıya karşı mücadele verdik. Ülkemizin yükselişini ve ekonomik istikrarını bozmaya çalıştılar.
Bu dönemde izlenen kara propaganda neticesinde bir süreliğine turizm gelirlerimizde düşüş yaşanırken, CDS primlerimiz yükseldi ve hatta bazı uluslararası derecelendirme kuruluşları ise haksız yere ülkemizin notunu düşürdü." diye konuştu.
Darbe girişiminin reel sektör üzerinde ciddi etki yaratmadığına işaret Olpak, ancak finansal piyasalar açısından ülkeden sermaye çıkışı ve borçlanma maliyetlerinin yükselmesi yoluyla nispeten girişimin olumsuzluklar meydana getirdiğini dile getirdi.
Olpak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"'Güçlü Türkiye' ve '2023 hedefleri' doğrultusunda hem devletimiz hem de Türk iş dünyamız, ne yatırımda ne de üretimde asla hız kesmedi. 2018 yılında yaşanan ve ülkemizin makroekonomik gerçekleriyle örtüşemeyen kur hareketliliğinden bile güçlenerek çıkmayı bildik. 2018 ve 2019 yıllarında Cumhuriyet tarihimizin en yüksek dış ticaret rakamlarına ulaştık.
Türkiye, başka hiçbir ülkenin yapamayacağı şekilde hızlı bir toparlanma sürecine girerek yaralarını sarmayı başardı. Krizler karşısındaki tecrübemiz, sürece hızla adapte olan proaktif yapımız sayesinde ülkemiz son 10 yıldır her sene pozitif büyüme ile yoluna emin adımlarla devam ediyor.
Dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında yer ülkemizin, özellikle yeni normal dönemde de küresel ticaretteki yükselişini sürdüreceğine eminiz."
"Darbe girişimi sonrasında ekonomi üzerindeki oyunlar doğru tespit edildi"
Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın ise darbe girişimin başarısız olmasıyla başta FETÖ üyeleri ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının harekete geçtiğini belirtti.
Fırsattan yararlanmak isteyen Standard&Poor’s, Moody’s ve Fitch gibi kuruluşların Türkiye'nin kredi notunu indirdiğini, Türkiye ekonomisine ilişkin kötü senaryolar üretmek yöntemiyle ekonomiyi direk hedef aldıklarını anlatan Aydın, "Türkiye, FETÖ’nün kara propagandaları, kredi derecelendirme kuruluşlarının açıklamaları ile riskli bir ülke olarak gösterilmeye çalışıldı.
Amaçları yabancı sermaye girişini engellemek, mevcut sermayeyi de kaçırarak ülkede ekonomik bir kaos ortamı oluşturmaktı. Kısa vadede bu çabalar etki oldu. Enflasyon ve faiz oranları arttı, istihdam verileri bozuldu ve büyüme rakamlarında yavaşlama yaşanmaya başladı." ifadelerini kullandı.
Aydın, FETÖ yönlendirmeleri ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının büyük uğraşılarına rağmen ülkenin kriz ortamına sokulamadığını söyledi.
Devletin, yerinde adımlarıyla ekonomi üzerinde oynanan oyunları bozduğunu vurgulayan Aydın, şunları kaydetti:
"Bunda darbenin bastırılmasının hemen ardından alınmış olan tedbirlerin de büyük faydaları oldu. Merkez Bankası ve bankalar, halkımızın taleplerine cevap verebilecek bir rol alarak, güvensizlik ortamına geçit vermedi. Finansal piyasalarda olası yaşanabilecek kur artışlarının ve Borsa İstanbul’da ortaya çıkması muhtemel kayıpların da önüne geçmiş oldu.
Bankalara güven sağlandı, finansa erişim noktasında sıkıntı yaşanmadı ve halkın ekonomiye olan güveni tesis edilmiş oldu. Darbe girişimi sonrasında ekonomi üzerine oynanmaya çalışılan oyunların doğru tespit edildi ve yerinde alınan tedbirlerle bu oyuna müsaade edilmedi."
Aydın, hükümetin, bankalar, sermaye piyasaları ve ekonominin tüm paydaşları ile koordineli bir şekilde çalışarak süreci iyi ve yerinde yönettiğini sözlerine ekledi.
"15 Temmuz ile devletin yerlileşme politikası hız kazandı"
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister de hain darbe girişiminden ticaretin ve ekonominin etkilenmemesi için iş dünyası temsilcilerinin önemli sorumluluklar üstlendiğini söyledi.
Gelinen noktada, tüm bu çabaların karşılığının alındığını dile getiren Pelister, "Bunu ihracat rakamlarımızda da görüyoruz. Ekonomimiz, 2016 yılından sonra hızla toparlanarak 2017 yılı itibarıyla ihracat rekorları kırmaya başladı.
Kimya sektörümüz de bu büyük başarıda çok önemli bir role sahip. Sektörümüzün ihracatı 2017 yılından beri yükselmeye devam ediyor. Sektörümüz, geçen yıl 20,6 milyar dolarla bugüne kadarki en yüksek ihracatını yaparak rekor kırdı.
Yüzde 18'in üzerinde büyüdü ve Türkiye’nin en çok ihracat yapan ikinci sektörü oldu." diye konuştu.
Pelister, 15 Temmuz ile devletin yerlileşme politikasının hız kazandığını belirtti.
"Azim ve kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz"
Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik ise 15 Temmuz gecesinde tek yürek olarak ülkenin milli iradesine, demokrasiye ve bölünmez bütünlüğüne karşı yapılan saldırıyı birlik ve beraberlik içinde gereken karşılığın verildiğini belirterek, "İş dünyası olarak bizler, o dönem ülkemize duyduğumuz sorumluluk bilinciyle nasıl ki üretime devam ettiysek, bundan sonra da Türkiye'nin gelecek hedeflerimize ulaşma yolunda aynı azim ve kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com