ERBİL (AA) - Eski Musul Valisi ve Haşdi Vatani (Sünni güçler) Komutanı Esil Nuceyfi, Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Cerablus'u kurtarmasının Irak'taki Sünnilerde sevinçle karşılandığını belirterek, "Musul halkı aynı modelin kendi kentleri için de uygulanmasını istiyor. Musul halkının Türkiye'ye güvenmesi için çok pozitif faktör var. Türkiye askeri olmasa da siyasi olarak her anlamda bölgede aktif olmalıdır." dedi.
Nuceyfi, Irak ve bölgedeki son gelişmeler, Musul'un kurtarılması operasyonu ve Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekatı'na ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulundu.
"Sünniler Türkiye'ye güveniyor"
Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Cerablus'u ve çevresini kurtararak halkın geri dönüşünü sağlamasının Irak'taki Sünni Araplar'da sevinçle karşılandığını ve büyük bir beklenti oluşturduğunu ifade eden Nuceyfi, "Türkiye, darbe girişimi sonrası bölgedeki etkinliğini genişletmeli ve Ortadoğu'nun huzur ile güvenliğine katkı sağlamalıdır. Bölgedeki gelişmeler Türkiye'nin güvenliğine doğrudan etki etmekte. O nedenle Türkiye'nin olan bitene seyirci kalması düşünülemez ve bu makul de değildir." diye konuştu.
Musul'un geleceği ve istikrarı için Sünni halkın yalnızca Türkiye'ye güvenebileceğini dile getiren Nuceyfi, "Uluslararası koalisyon kapsamında Türkiye'ye güveniyoruz. Sırtımızı Türkiye'ye dayayabiliriz. Başka ülkelere değil. Musul halkı Türkiye'ye çok güveniyor. Cerablus'un kurtarılması ümit ışığı oluşturdu. Musul halkı aynı modelin kendi kentleri için de uygulanmasını istiyor. Musul halkının Türkiye'ye güvenmesi için çok pozitif faktör var. Türkiye her anlamda bölgede aktif olmalıdır. Askeri olmasa da siyasi olarak Türkiye bu süreçte uluslararası koalisyon kapsamında ağırlığını arttırmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Sünni milislerden oluşan Haşdi Vatani'ye yönelik Türkiye desteğinin de sürdüğüne dikkati çeken Nuceyfi, şöyle konuştu:
"Türkiye Haşdi Vatani olarak bize yardımlarını sürdürüyor. Askeri eğitim devam ediyor. Bu anlamda önemli bir görevi yerine getiriyorlar. Bize göre Türkiye'nin bölgedeki rolü daha fazla olmalıdır. İran'ın artan etkinliği ve rolüne karşılık Türkiye'nin rolü de güçlenmelidir."
"Musul federatif bir bölge olmalıdır"
Musul'un artık DAEŞ'ten önceki gibi yönetilemeyeceğini ve kentin kaderinin Sünni olmayan askeri güçlere bırakılamayacağını savunan Nuceyfi, bölgede istikrarın sağlanması için federatif bir yapının şart olduğunu söyledi.
Nuceyfi şöyle devam etti:
"Musul, DAEŞ'ten önceki Musul olmayacaktır. Bazı taraflar kentin geleceği konusunun gündeme gelmesine sıcak bakmıyor. Ancak biz Araplar, Kürtler, Sünniler, Şahbekler, Hristiyanlar ve Yezidiler olarak yeni bir organizasyona gitmek zorundayız. DAEŞ'in çıkarılmasından sonra Musul'u 6 ila 8 vilayetten oluşan federatif bölge yapmak istiyoruz. Çünkü DAEŞ'ten sonra Musul'u yönetmenin en iyi yolu buranın federatif bir yapıya kavuşmasıdır. Bu kapsamda Musul ovası ve Şengal'in de vilayet olmasını öngörüyoruz. Telafer bölgesi 1 ya da 2, Musul'un güneyinde 1 ve kent merkezi de 1 vilayet olacak. Bu şekilde her vilayet kendi kendini yönetecek. Farklı unsurların silahlı güçleri de buranın güvenliğini sağlayacak. Silahlı unsurlar Musul'un federe bölge olması durumunda yasal bir zemine kavuşacak."
Musul'un federatif bir bölge olması için çok nedenleri olduğuna dikkati çeken Nuceyfi, Sünni Arapların talebinin bu yönde olduğunu, Bağdat ve Erbil ile de askeri noktada özel ilişkiler geliştireceklerini açıkladı.
Haşdi Vatani olarak Musul'un içinde silahlı güçleri olduğunu ve operasyon başladığında nasıl hareket edeceklerine dair planlarının hazır olduğunu dile getiren Nuceyfi, "Bu genel değil bize özel bir plan. Operasyon başladığında gençlerimiz görevlerini icra edecektir. Musul'un içinde ve dışında binlerce gencimiz operasyonu bekliyor. Kent kurtarıldıktan sonra da Peşmerge güçleri ya da Irak ordusuyla ortak hareket edeceğiz." bilgisini paylaştı.
"Kürtler ve ABD'liler Haşdi Şabi'nin Musul'a girmesine karşı"
Musul'un kurtarılması operasyonu için askeri hazırlıkların sürdüğünü ancak Erbil ile Bağdat arasında kentin geleceğiyle ilgili siyasi bir uzlaşının sağlanamamasının süreci geciktirdiğine vurgu yapan Nuceyfi, şunları kaydetti:
"Musul'un nasıl yönetileceğiyle ilgili bir görüş birliği yok. Peşmerge güçleri kent merkezine yakındır ve askeri bir operasyon düzenleyebilir. Eğer Erbil ile Bağdat arasında bir anlaşmaya varılamazsa Musul'un kurtarılması gecikebilir. Kürtlerin öne sürdüğü şartlar Musul halkının çıkarınadır. Çünkü Kürdistan bölgesi Musul'un kurtarılmasından sonraki istikrarına önem veriyor. Kentin tekrar karışıklığa ve anarşiye maruz kalmasını arzulamıyor. Musul halkı da kentlerinin geleceği için siyasi bir anlaşmanın olmasını istiyor. Bağdat şimdiye kadar anlaşmadan bahsetmiş değil. Bu durumun ihtilaflı bölgelerle de bağlantısı var. Kürdistan bölgesi ile tam bir uzlaşı içinde hareket edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Erbil ile problem istemiyoruz."
Kürtlerin Musul operasyonuna ilişkin en önemli şartlarının Şii milislerden oluşan Haşdi Şabi'nin planda yer almaması yönünde olduğuna işaret eden Nuceyfi, Sünnilerin ve ABD'lilerin de bu görüşe destek verdiğini bildirdi.
Nuceyfi, şunları söyledi:
"Erbil ile Bağdat arasında Musul operasyonunun detaylarına ilişkin görüşme yapılmış değil. Musul halkının desteği ve katılımı olmadan kent merkezine girmeyeceklerini ifade eden Kürtler, savaşta öncü gücün Musul halkından teşkil edilmesi gerektiğinde ısrarlılar. Kürtler Haşdi Şabi'nin Musul'un içine girmesine karşılar. Çünkü Haşdi Şabi'nin kentin durumunu bozacağını düşünüyorlar. Çünkü eğer sağlıklı bir plan uygulanmazsa istikrar sağlanmaz ve bunun Kürdistan bölgesinin asayişine de çok olumsuz etkisi olur. Uluslararası güçler de Haşdi Şabi'nin operasyona katılmasına karşılar. ABD de buna karşı olduğunu bildirdi. Musul halkı başından itibaren hiçbir şekilde böyle bir seçeneği kabul etmemiştir. O nedenle Haşdi Şabi'nin kente gireceğine ihtimal vermiyorum."
Haşdi Şabi'nin Şii Türkmenler nedeniyle Telafer'e girmesinin tartışıldığını aktaran Nuceyfi, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kürdistan bölgesi buraya gelmesinin kendisi için herhangi bir güvenlik sorununa yol açmayacağı konusunda garanti istiyor. Bu grubun katılacağına dair de hiçbir uzlaşı yoktur. O nedenle Musul'un Haşdi Şabi olmadan kurtarılacağını düşünüyorum." DAEŞ'in Musul'da 7 bin savaşçısı var, bunların yarısından fazlası kentin merkezinde bulunuyor. Yabancı savaşçı sayısında büyük bir düşüş var. Önemli komutanlarının hepsi öldürüldü. Geriye kalanlar da askeri konuda zayıflar. Zorla silahlandırdığı gençler de savaş tecrübesinden yoksun oldukları için hemen kaçıyorlar. Bu durum DAEŞ'in büyük ölçüde zayıflamasına yol açmıştır."
Nuceyfi, Irak ve bölgedeki son gelişmeler, Musul'un kurtarılması operasyonu ve Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekatı'na ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulundu.
"Sünniler Türkiye'ye güveniyor"
Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Cerablus'u ve çevresini kurtararak halkın geri dönüşünü sağlamasının Irak'taki Sünni Araplar'da sevinçle karşılandığını ve büyük bir beklenti oluşturduğunu ifade eden Nuceyfi, "Türkiye, darbe girişimi sonrası bölgedeki etkinliğini genişletmeli ve Ortadoğu'nun huzur ile güvenliğine katkı sağlamalıdır. Bölgedeki gelişmeler Türkiye'nin güvenliğine doğrudan etki etmekte. O nedenle Türkiye'nin olan bitene seyirci kalması düşünülemez ve bu makul de değildir." diye konuştu.
Musul'un geleceği ve istikrarı için Sünni halkın yalnızca Türkiye'ye güvenebileceğini dile getiren Nuceyfi, "Uluslararası koalisyon kapsamında Türkiye'ye güveniyoruz. Sırtımızı Türkiye'ye dayayabiliriz. Başka ülkelere değil. Musul halkı Türkiye'ye çok güveniyor. Cerablus'un kurtarılması ümit ışığı oluşturdu. Musul halkı aynı modelin kendi kentleri için de uygulanmasını istiyor. Musul halkının Türkiye'ye güvenmesi için çok pozitif faktör var. Türkiye her anlamda bölgede aktif olmalıdır. Askeri olmasa da siyasi olarak Türkiye bu süreçte uluslararası koalisyon kapsamında ağırlığını arttırmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Sünni milislerden oluşan Haşdi Vatani'ye yönelik Türkiye desteğinin de sürdüğüne dikkati çeken Nuceyfi, şöyle konuştu:
"Türkiye Haşdi Vatani olarak bize yardımlarını sürdürüyor. Askeri eğitim devam ediyor. Bu anlamda önemli bir görevi yerine getiriyorlar. Bize göre Türkiye'nin bölgedeki rolü daha fazla olmalıdır. İran'ın artan etkinliği ve rolüne karşılık Türkiye'nin rolü de güçlenmelidir."
"Musul federatif bir bölge olmalıdır"
Musul'un artık DAEŞ'ten önceki gibi yönetilemeyeceğini ve kentin kaderinin Sünni olmayan askeri güçlere bırakılamayacağını savunan Nuceyfi, bölgede istikrarın sağlanması için federatif bir yapının şart olduğunu söyledi.
Nuceyfi şöyle devam etti:
"Musul, DAEŞ'ten önceki Musul olmayacaktır. Bazı taraflar kentin geleceği konusunun gündeme gelmesine sıcak bakmıyor. Ancak biz Araplar, Kürtler, Sünniler, Şahbekler, Hristiyanlar ve Yezidiler olarak yeni bir organizasyona gitmek zorundayız. DAEŞ'in çıkarılmasından sonra Musul'u 6 ila 8 vilayetten oluşan federatif bölge yapmak istiyoruz. Çünkü DAEŞ'ten sonra Musul'u yönetmenin en iyi yolu buranın federatif bir yapıya kavuşmasıdır. Bu kapsamda Musul ovası ve Şengal'in de vilayet olmasını öngörüyoruz. Telafer bölgesi 1 ya da 2, Musul'un güneyinde 1 ve kent merkezi de 1 vilayet olacak. Bu şekilde her vilayet kendi kendini yönetecek. Farklı unsurların silahlı güçleri de buranın güvenliğini sağlayacak. Silahlı unsurlar Musul'un federe bölge olması durumunda yasal bir zemine kavuşacak."
Musul'un federatif bir bölge olması için çok nedenleri olduğuna dikkati çeken Nuceyfi, Sünni Arapların talebinin bu yönde olduğunu, Bağdat ve Erbil ile de askeri noktada özel ilişkiler geliştireceklerini açıkladı.
Haşdi Vatani olarak Musul'un içinde silahlı güçleri olduğunu ve operasyon başladığında nasıl hareket edeceklerine dair planlarının hazır olduğunu dile getiren Nuceyfi, "Bu genel değil bize özel bir plan. Operasyon başladığında gençlerimiz görevlerini icra edecektir. Musul'un içinde ve dışında binlerce gencimiz operasyonu bekliyor. Kent kurtarıldıktan sonra da Peşmerge güçleri ya da Irak ordusuyla ortak hareket edeceğiz." bilgisini paylaştı.
"Kürtler ve ABD'liler Haşdi Şabi'nin Musul'a girmesine karşı"
Musul'un kurtarılması operasyonu için askeri hazırlıkların sürdüğünü ancak Erbil ile Bağdat arasında kentin geleceğiyle ilgili siyasi bir uzlaşının sağlanamamasının süreci geciktirdiğine vurgu yapan Nuceyfi, şunları kaydetti:
"Musul'un nasıl yönetileceğiyle ilgili bir görüş birliği yok. Peşmerge güçleri kent merkezine yakındır ve askeri bir operasyon düzenleyebilir. Eğer Erbil ile Bağdat arasında bir anlaşmaya varılamazsa Musul'un kurtarılması gecikebilir. Kürtlerin öne sürdüğü şartlar Musul halkının çıkarınadır. Çünkü Kürdistan bölgesi Musul'un kurtarılmasından sonraki istikrarına önem veriyor. Kentin tekrar karışıklığa ve anarşiye maruz kalmasını arzulamıyor. Musul halkı da kentlerinin geleceği için siyasi bir anlaşmanın olmasını istiyor. Bağdat şimdiye kadar anlaşmadan bahsetmiş değil. Bu durumun ihtilaflı bölgelerle de bağlantısı var. Kürdistan bölgesi ile tam bir uzlaşı içinde hareket edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Erbil ile problem istemiyoruz."
Kürtlerin Musul operasyonuna ilişkin en önemli şartlarının Şii milislerden oluşan Haşdi Şabi'nin planda yer almaması yönünde olduğuna işaret eden Nuceyfi, Sünnilerin ve ABD'lilerin de bu görüşe destek verdiğini bildirdi.
Nuceyfi, şunları söyledi:
"Erbil ile Bağdat arasında Musul operasyonunun detaylarına ilişkin görüşme yapılmış değil. Musul halkının desteği ve katılımı olmadan kent merkezine girmeyeceklerini ifade eden Kürtler, savaşta öncü gücün Musul halkından teşkil edilmesi gerektiğinde ısrarlılar. Kürtler Haşdi Şabi'nin Musul'un içine girmesine karşılar. Çünkü Haşdi Şabi'nin kentin durumunu bozacağını düşünüyorlar. Çünkü eğer sağlıklı bir plan uygulanmazsa istikrar sağlanmaz ve bunun Kürdistan bölgesinin asayişine de çok olumsuz etkisi olur. Uluslararası güçler de Haşdi Şabi'nin operasyona katılmasına karşılar. ABD de buna karşı olduğunu bildirdi. Musul halkı başından itibaren hiçbir şekilde böyle bir seçeneği kabul etmemiştir. O nedenle Haşdi Şabi'nin kente gireceğine ihtimal vermiyorum."
Haşdi Şabi'nin Şii Türkmenler nedeniyle Telafer'e girmesinin tartışıldığını aktaran Nuceyfi, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kürdistan bölgesi buraya gelmesinin kendisi için herhangi bir güvenlik sorununa yol açmayacağı konusunda garanti istiyor. Bu grubun katılacağına dair de hiçbir uzlaşı yoktur. O nedenle Musul'un Haşdi Şabi olmadan kurtarılacağını düşünüyorum." DAEŞ'in Musul'da 7 bin savaşçısı var, bunların yarısından fazlası kentin merkezinde bulunuyor. Yabancı savaşçı sayısında büyük bir düşüş var. Önemli komutanlarının hepsi öldürüldü. Geriye kalanlar da askeri konuda zayıflar. Zorla silahlandırdığı gençler de savaş tecrübesinden yoksun oldukları için hemen kaçıyorlar. Bu durum DAEŞ'in büyük ölçüde zayıflamasına yol açmıştır."