Kültür Sanat

Türkistan, Orta Asya İslam mimarisinin eşsiz eserlerine ev sahipliği yapıyor

Kazakistan’ın güneyinde yer alan Türkistan, bölgede İslam’ın ilk izlerini simgeleyen Hoca Ahmet Yesevi Türbesi, Arslan Baba Türbesi ve kadim Otrar kenti gibi eşsiz mimari yapılara ev sahipliği yapıyor.

Türkistan, Orta Asya İslam mimarisinin eşsiz eserlerine ev sahipliği yapıyor
09-05-2021 15:41

NUR SULTAN


Türk dünyasının manevi başkenti Türkistan, Orta Asya İslam mimarisinin eşsiz eserlerine ev sahipliği yapıyor Kazakistan’ın güneyinde yer alan Türkistan, bölgede İslam’ın ilk izlerini simgeleyen Hoca Ahmet Yesevi Türbesi, Arslan Baba Türbesi ve kadim Otrar kenti gibi eşsiz mimari yapılara ev sahipliği yapıyor. 

Türk Konseyi Devlet Başkanları Gayriresmi Zirvesi’nde 31 Mart 2021’de Türk dünyasının manevi başkenti ilan edilen Türkistan, yaklaşık 2 bin yıllık tarihi geçmişiyle dikkati çekiyor.

Kazakistan’ın güneyindeki Orta Asya’da İslam’ın ilk izlerini simgeleyen Hoca Ahmet Yesevi Türbesi, Arslan Baba Türbesi ve kadim Otrar kentine ev sahipliği yapan Türkistan, her yıl yurt içi ve yurt dışından çok sayıda ziyaretçi ağırlıyor.

Türkistan’ın sembolü olarak bilinen Türk dünyasının manevi lideri Hoca Ahmet Yesevi’nin türbesi, Orta Çağ mimarisinin en önemli eserlerinden biri olarak kabul ediliyor.

Yaklaşık 1389 yılında Emir Timur tarafından hiç çivi kullanılmadan inşa edilen Orta Asya’nın tuğladan yapılmış en büyük kubbesine sahip türbe, iki kat ve 35 odadan oluşuyor.

Türbenin girişinde 2 metre 45 santim çapında ve 2 ton ağırlığında bronz bir kazan yer alıyor. "Taykazan" olarak adlandırılan kazanın zamanında cuma namazı sonrası ziyaretçilere şifalı su dağıtılması için kullanıldığı belirtiliyor.

Hoca Ahmet Yesevi’nin kabir odası girişin kuzeyinde yer alırken hemen solunda da mihrabı mozaik ve bitki desenli renkli çinilerle bezeli bir mescit bulunuyor.

Bu mescitte Yesevi'nin talebelerinin namaz kıldıkları ifade ediliyor.

Türbenin dış kısmında ise Hoca Ahmet Yesevi’nin 63 yaşına geldikten sonra Hz. Muhammed’den daha fazla güneşi görmeyi hak etmediğini düşünerek yaşadığı yer altı evi de bulunuyor.

Yaklaşık 4 metre derinlikte ve 18 odalı yer altı evindeki "Hıluet" yer altı camisinde Yesevi'nin, "Divan-i Hikmet" eserini yazdığı biliniyor.

Türbe, 2002 yılında Kazakistan'ın UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dahil edilen ilk eseri oldu.

Arslan Baba Türbesi 14. yüzyılda Emir Timur tarafından inşa edildi

Hoca Ahmet Yesevi’nin ilk hocası ve manevi babası olan Arslan Baba Türbesi, Türkistan’a 60 kilometre mesafede bulunuyor.

14. yüzyılda Emir Timur tarafından inşa edilen türbe, kubbesi, minaresi ve iç mimari yapısıyla öne çıkıyor.

Tek katlı türbenin sol tarafında Arslan Baba kabri ile talebelerinin mezar taşları, sağ tarafında ise mescit ve 7 asırlık Kur'an-ı Kerim örneklerinin bulunduğu sergi odası yer alıyor.

Türbe 1900’lerde bölgedeki Seyhun (Sırdarya) Nehri'nin taşımasıyla büyük zarara uğradı ancak 1909’da yerel halkın yardımıyla bir usta tarafından yeniden restore edildi.

Arslan Baba’yı ziyaret eden hastaların sağlıklarına kavuştukları, çocuğu olmayan ailelerin de bir süre sonra çocuk sahibi oldukları ifade ediliyor.

Türbe, 1982’de devlet koruması altına alındı.

Otrar, İslamiyet'in bölgede yayılmasında kilit rol üstlendi

2 bin yıllık tarihten kalma kalıntılarıyla turistlerin ilgisini çeken kadim kent Otrar, Türkistan’dan 57 kilometre uzaklıkta bulunuyor.

Ünlü filozof Farabi’nin doğduğu, Türk imparatoru Timur’un vefat ettiği şehir olarak bilinen Otrar, Hoca Ahmet Yesevi’nin hikmetlerinde "Ulu Bilimlerin Şehri" olarak da adlandırılıyor.

Otrar’da Farabi başta olmak üzere çeşitli dallarda 30 bilim adamının daha yetiştiği ve ilk uçuş aletinin burada üretildiği ifade ediliyor.

Eskiden Kale, Şehristan ve Rabat olmak üzere üç büyük semtten oluşan, etrafı duvarlarla çevrili Otrar, halihazırda 200 hektar alanı kapsayan Otrar Tepesi kalıntısından oluşuyor.

Şehir merkezinde yer alan Han Camisi'nin mihrap köşesi ve sütunları hala korunuyor.

Bilim adamları, Otrar’ın İslamiyet'in bölgede yayılmasında kilit rol üstlendiği görüşünü dile getiriyor.

Arkeolog Serik Akılbek, yaptığı açıklamada, 1969’da kentte ilk kazı çalışmalarının başlatıldığını ve 50 yıldır devam ettiğini kaydetti.

Akılbek, bu süre zarfında şehrin sadece 12. yüzyıla kadarki medeni katını tamamlayabildiklerini belirterek ileride kent merkezi olarak kullanılan kale kısmını ve ustaların yaşadığı rabat bölümünü ortaya çıkarmayı hedeflediklerini aktardı.

Otrar kenti, Kazakistan’ın 1991’de bağımsızlığını ilan etmesiyle açık hava arkeoloji müzesine dönüştürülerek devlet korunmasına alındı.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER