Brüksel
"Kuşaktan Kuşağa Belçika'da Türkler" başlıklı dosya haberin beşinci bölümünde AA muhabiri, 2 yaşındayken geldiği Belçika'nın Gent kentinde doktor olarak bir ilke imza atan, pankreas patolojisi konusunda uzman gastroenterolog Dr. Ercan Çeşmeli ile söyleşi yaptı.
AA ekibini Gent'te bulunan AZ Sint-Lucas Hastanesi'ndeki ofisinde ağırlayan Çeşmeli'nin göç hikayesi, Türkiye ile Belçika arasında İş Gücü Anlaşması'nın imzalandığı 1964 senesine dayanıyor.
Belçika'daki Türk toplumunun büyük kısmı gibi Afyonkarahisar'ın Emirdağ ilçesinden yola çıkan babası, akrabalarının tavsiyesi üzerine Gent kentine yerleşti.
1969'da annesi ve ablasıyla babasının yanına taşındığında Çeşmeli, henüz iki yaşındaydı.
Çeşmeli, babasının Belçika'ya geliş amacını ve ilk yıllarını şöyle anlattı:
"Amacı köye ev yaptırmakmış. Yeterince para biriktirdiğinde 1971'de 6-7 ay kadar Türkiye'ye geri dönmüşüz. Ben hatırlamıyorum. Orada köye evini yaptırmış. Belçika'da kalan amcamın 'Çocukların geleceği için dönseniz iyi olur.' demesi üzerine geri dönmüş. Bir seneden kısa bir Türkiye'ye dönüş hikayemiz var. Babamda devamlı bir pişmanlık varmış. Çocuklar döner de çiftçilik yaparlar diye düşünerek tarla almış."
Babasının hukuk ya da eğitim fakültesi tahsillerine karşı çıktığı ifade eden Çeşmeli, "Türkiye'ye döneceğimiz düşüncesiyle doktor olmamı isterdi." dedi.
Diğer yandan kendisi büyüyüp tıp fakültesine başladığında babasının da artık geri dönülmeyeceğini anladığını belirten Çeşmeli, "Benim tıp fakültesine yazılmam bizim için önemli bir aşamaydı. Benden sonra kız kardeşlerim okumaya başladı. Toplum olarak 1990'larda mental bir değişim oldu." değerlendirmesinde bulundu.
Çeşmeli, eğitim hayatı boyunca kendisine sempatiyle yaklaşıldığını ancak kendisinden sonrakilerin ırkçılığa maruz kaldığını dile getirerek, şöyle konuştu:
"O zamanlar ilk 10 sene bizleri burada çok seviyorlardı. Bizim burada kalacağımıza kanaat edince durum biraz değişmeye başladı ama ben gittiğim okullarda ilktim, tektim. Sempati vardı. Benim puanlarım çok iyiydi. Sıkıntı çekmedim. Maskot gibiydim. 'Bizde de var bir tane' gibi yaklaşıyorlardı. Benden sonra sıkıntı çekenler sorun yaşadı."
Doktor olma yolculuğu
Dr. Çeşmeli, doktor olma fikrinin ailesindeki mide rahatsızlıklarını iyileştirme hayaliyle başladığını belirterek, "Çocukluk hayalim. Bu, hiçbir zaman değişmedi. Ortaokulda fen bölümünü seçtim. Üniversiteye girdiğimde de benim için şüphe yoktu." dedi.
Gent'te ortaokula yazılan ilk Türk olan Çeşmeli, "İlkokulu bitirince tanıdıklardan biri 'Doktor olmak istiyorsan falanca okula git.' dedi. Önümüzde bunu anlatacak, yol gösterecek kimse yoktu. Ben başkalarına yol gösterdim sonrasında. Aile toplantılarına davet ediyorlardı. Benden iki sene sonra 4-5 tane doktor çıktı. Benim gittiğim ortaokul ve liseye gittiler." ifadelerini kullandı.
Çeşmeli, üniversitede okuduğu dönemde Türk öğrenciler için dernek kurduklarını söyleyerek, "Bizden sonrakilere yardımcı olmak için dernek kurduk. Biz, bunu baştan organize şekilde yaptık. Okumaya başlayanlar çoğaldı. Evimize ziyarete gelirlerdi. Aileler çocuklarını, karneleri getirirlerdi. 'Bu çocuklar doktor olur mu?' diye sorarlardı." diye konuştu.
Sosyal faaliyetleri
En gurur duyduğu işlerin imza attığı sosyal projeler olduğunu dile getiren Çeşmeli, aynı hastanede kadın hastalıkları uzmanı olarak görev yapan eşi Leyla Yüksel ile tanıştıktan sonra bu faaliyetlere hız verdiklerini anlattı.
Çeşmeli, Kovid-19 salgını döneminde bu alanda Belçika'da önde gelen doktorlardan biri haline geldiğini belirterek, "(Sosyal medya üzerinden) Birçok seminer verdik. Türk toplumuna yön vermeye çalıştık. Büyük aşı kampanyalarımız oldu." şeklinde konuştu.
Gurur duyduğu diğer bir projenin de 6 Şubat 2023 depremlerinin ardından düzenledikleri kampanya olduğunu vurgulayan Çeşmeli, "Hatay'ın Kırıkhan ilçesinde başka sosyal kurumların da işbirliğiyle 3 köy kurduk." dedi.
Çeşmeli, "Göç tarihimiz kaybolmasın diye Gent Şehir Müzesi'yle ilk jenerasyonun getirdiği hatıralardan, eşyadan oluşan bir koleksiyon hazırladık." diye konuştu.
Uzmanlık alanı olan pankreas patolojisi üzerine akademik dersler verdiğini dile getiren Çeşmeli, sosyal alanda yaptığı işlerin de tıp alanındaki faaliyetleri kadar önemli olduğunu vurguladı.
Çeşmeli, şunları kaydetti:
"İlk kuşağın amacı geri dönmekti. Belli bir zaman sonra bu bitti. O zaman bizim toplum olarak kendimize burada yer edinmemiz lazım. Biz kimiz? Bu soru devamlı var. Biz, kendimizi Belçika'nın parçası olarak görüyoruz. Öyle görmek istiyoruz. Gent'te ne oluyorsa bunu Türkiye gözlüğüyle değil buralı olarak görmemiz lazım. Sorumluluk almamız lazım. Derneğimizin adı da 'Vatandaşlık Görevi' (Burgerplicht). Sadece Türkleri ilgilendiren konular değil. Tabii ki geldiğimiz yer belli. Türkiye'yle sürekli bağımız var. Evimiz var. Devamlı gidip geliyoruz ama buranın problemlerini kendimiz de çabalayarak çözmeliyiz. Artık misafir değiliz, biz buralıyız. "
Eşi Leyla Yüksel, Anvers'te yerleşik Türk toplumunun yetiştirdiği ilk Türk doktor
Çeşmeli'nin eşi Leyla Yüksel de eşiyle aynı hastanede saygın doktorlar olarak uyum içinde görev yaptıklarını dile getirdi.
Yüksel, bu uyumun temelinin evlenmelerine vesile olan bir benzerlikle atıldığını ifade ederek, şunları anlattı:
"Ben burada doğdum. Annem hamile gelmiş 1970'li yıllarda. Ben de Anvers'te doktor olan ilk Türk'üm. Biz de Anvers Üniversitesi'nde Türk öğrenci derneği kurmuştuk. Bir Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla başkonsolosluk tarafından resepsiyon verilmişti. Biz de ilk olduğumuz için davetli listesindeymişiz. Oradaki görevli birbirimize benzediğimizi söyleyerek bizi tanıştırdı."
Yüksel, kendisinden sonra ikinci tıp mezununun ise kız kardeşi olduğunu ve ardından birçok Türk öğrencinin tıp fakültesine yazıldığını anlattı.
Çeşmeli ile evliliğinden iki çocuğu olan Yüksel, kızlarının da tıp tahsili yaptığını, oğullarının ise mühendislik okuduğunu söyledi.
Yüksel, eşiyle üstlendikleri sosyal projelere ilişkin, "Kovid-19 salgını döneminde kurduğumuz STK'mizde amacımız önce toplumu sağlıkla ilgili bilgilendirmekti. O dönem salgının Türk toplumundan geldiği yönünde bir algı vardı." dedi.
Daha sonra STK çerçevesinde sadece Türk kökenlilere değil Belçikalılara da gıda ve sağlık paketleri dağıttıklarını belirten Yüksel, 6 Şubat depremlerindeki faaliyetleriyle ilgili, "'4 bin avro karşılığında konteyner alacağız, köyün adını Klein Gent (Küçük Gent) koyacağız.' dediğimizde, sadece bizim hastanemiz değil Gent'teki tüm hastaneler, üniversiteler, yüksekokullar, şirketler, müzeler en azından bir konteyner aldı." ifadelerini kullandı.
Yüksel, eğitim ve meslek hayatı boyunca Türk toplumunun parçası olduğunun bilinciyle, Türk toplumuna olumlu imaj kazandırma hedefiyle yaşadığını vurgulayarak, "Her zaman 'Benim ayağım kayarsa arkamdakiler de düşer.' diyerek hareket ettim. Hal ve hareketlerime dikkat ettim." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com