İSTANBUL (AA) - Türk Telekom Üst Yöneticisi (CEO) Dr. Paul Doany, iştiraklerinin değerini artırıp, borsaya kote edebilmeyi amaçladıklarını belirterek, "Aynı durum kurumsal girişim sermaye şirketimiz için de geçerli. Bu şirketlere yatırım yapacağız, bu şirketler büyüyüp nihayetinde de borsaya açılacak. Rolümüzü bu şekilde tanımlıyoruz. Hem şirketimiz hem de ülke hem de borsamız için iyi olacak şeyler yapmak istiyoruz." dedi.
Doany, Türk Telekom'un 2017 gelişmeleri ve gelecek dönem vizyonunu paylaştığı toplantıda, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Şirketin 5 yıllık strateji planı hakkında bilgi veren Doany, Türkiye ekonomisinde şu anda çok iyi bir büyümenin yakalandığını, bunun çok olumlu olduğunu söyledi.
Doany, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve Bakanlık sayesinde strateji planlarındaki penetrasyonla alakalı yöntemlerini çok rahat uygulayabilecek durumda olduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Önce Türkcell ve Vodafone ile daha sonra küçük operatörler olmak üzere bütün sektör oyuncuları ile görüştük. Bu ürünü onların satması kolay değil. O yüzden elektrik şirketleri ile çalışmaya karar verdik çünkü sayaçları okumak için zaten evlere gidiyor. Bu evlere giden bir teknik olmalı. Bu internet bizden ile ilgili kısmı. Bir de kablosuz internetle ilgili kısım hakkında bilgi vereyim. 5 yıllık plan içinde mobildeki pazarlama önemli kısımlardan biri. Bugün şirketin mobildeki pazarlama payı yüzde 25. Bu rakamın 5 yıl içerisinde maliyeti etkin bir planla minimum yüzde 30'a çıkması gerek. Bunu da borcu artırmadan yapmanın bir yolunu bulmalıyız. 5 yıllık planımızın en önemli özelliği bu."
- "Kurumsal girişim sermayesi ile ilgili 5 şirketle görüşüyoruz"
Doany, yeni bir kurumsal girişim sermayesi şirketi kurulmasında ne aşamada oldukları hakkında bilgi vererek, söz konusu şirket ile öncelikle büyüme sermayesinin hedefleneceğini ifade etti.
Destekleyecekleri şirketlerin, büyümek için paraya ihtiyaç duyanlardan oluşacağını anlatan Doany, "Kurumsal risk sermayesini, girişim sermayesi ile destekleyeceğimiz şirketlerin neye ihtiyaç duyduklarına odaklanacağız. İhtiyaç duydukları sermayenin ne kadarını nakit veya değer olarak onlara sağlayabileceğimize karar vereceğiz. Bununla ilgili birtakım şirketlerimiz var şu anda görüştüğümüz. Hatta birini duyurmayı planlıyorduk fakat bir miktar gecikme oldu. Yakında duyacaksınız." diye konuştu.
Doany, hedeflerinde son dönemde görüştükleri 5 şirket bulunduğu bilgisini vererek, şunları ifade etti:
"Hisse yüzdesi ile alakalı esnekliğimiz var. 'Onların finansal ihtiyaçları ne, bunun ne kadarını biz sağlayabiliriz ve bu yüzde kaçlık bir hisseye denk gelir?' konuları üzerinde duruyoruz. İlk şirketlerde hisse payımız muhtemelen yüzde 20-35'ler civarında olacak. Şirkete göre değişmekle birlikte harcayacağımız miktar da 2-3 yıl içerisinde 5-10 milyon lira civarında olacak. Herhangi bir sınırlamamız yok, her şirket kendi şartları içinde değerlendiriliyor olacak. Fikir şu, mümkün olan en yüksek sayıda şirkete destek olmak. Çünkü ancak bu şekilde ekonomiye katkı sağlayabiliriz."
Türk Telekom'un Inova ve Argela üzerinden büyük şirketlerle yapacakları bir takım çalışmalar olduğunu bildiren Doany, burada hisse alımlarının bu iki şirket aracılığı ile gerçekleştirilebileceğini kaydetti.
- "Hisseleri kim alırsa iyi bir karşılığı olsun diye uğraşıyoruz"
Paul Doany, "Türk Telekom ile ilgili satış planı var mı?" sorusu karşısında, Türk Telekom'un hissedarların fikri doğrultusunda değil, işlerin gerektirdiği doğrultuda yatırım yaptığını söyledi.
Özellikle de hissedarın değişmesi gibi bir durum söz konusu ise bazı noktalarda birtakım çıkar çatışmalarının ortaya çıkabileceğini vurgulayan Doany, "Türk Telekom içinde yaşanan bir şey yok. Herhangi bir satış sürecini biz yönetmiyoruz, her şey yolunda gidiyor. Bizim yaptığımız şey, hisseyi her kim alırsa onlara yardım edebilmek adına, öncelikle gelir büyümesi ve marj iyileşmesi sağlayabilecek 5 yıllık bir iş planını ortaya koyabilmektir. Sonuçta hisseleri kim alırsa iyi bir karşılığı olsun diye uğraşıyoruz. Bugün çok zor göründüğünün farkındayım ama hisseleri her kim alırsa alsın çok mutlu olacak." diye konuştu.
Doany, bu sürecin OTAŞ'a kredi veren bankalar tarafından yönetildiğine işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu bankaların yüzde 80'i Türk bankaları olduğu için onların ihtiyaç duyduğu bilgilerin paylaşımı ile ilgili elimizden geldiğince yardımcı oluyoruz. Kredi veren bankaların danışmanları tarafından yapılan son değerlemeye göre, bu kredilerle alakalı onların herhangi bir zarar yazmaması gerekiyor. Şunu söyleyebilirim, bu hisseleri her kim alırsa bir iki yıla kalmadan çok yüksek değerlerle geri dönüş almaya başlayacak. Geri kalanlar bizim işimiz değil. Bu izalosyon iki şekilde çalışıyor; onların da şirketin herhangi bir işine müdahale etmelerine müsaade etmiyoruz."
- "Hem şirketimiz hem ülkemiz hem de borsamız için iyi olacak şeyler yapmak istiyoruz"
Paul Doany, TAMBU programında kod sahibi konumunda bulunduklarını ve daha çok Türk içeriklerle çalıştıklarını belirterek, bunun Türk Telekom'u diğer operatörlerin yaptıklarından farklılaştırdığını kaydetti.
Bu ürünü Argela'nın altına konumlandırdıklarını ve şu anda Türkçe, İngilizce ve Almanca olarak hizmet verdiklerini aktaran Doany, şöyle devam etti:
"Yakında Arapça versiyonu da çıkacak. Geçen hafta bu konuda ilgili toplantı yaptık. Sadece bir uygulama geliştirmekle kalmıyoruz bu uygulama ile ilgili hizmet de sunuyoruz. Argela bugün yaptığı karmaşık işlerin yanında, daha az karmaşık olan Nijerya'da büyük bir proje üzerine de çalışıyor. Orada bir teknolojik komplikasyon yok. Esas komplikasyon ürünün geliştirilmesi kısmıydı. İnnova da bunu yıllardır yapıyor, birçok şirkete ürün satıyor. Biz iştiraklerimizin değerini artırıp nihayetinde onları borsada kote edebilmeye amaçlıyoruz. Aynı durum kurumsal girişim sermaye şirketimiz için de geçerli. Bu şirketlere yatırım yapacağız, bu şirketler büyüyüp niyayetinde de borsaya açılacak. Rolümüzü bu şekilde tanımlıyoruz; hem şirketimiz hem de ülke hem de borsamız için iyi olacak şeyler yapmak istiyoruz."
- "Bir şeyi paylaşmak istiyorsanız, uygulanabilir bir fikir ortaya sürmeniz gerek"
Doany, fiber ortaklık için rekabet ettikleri diğer şirketlerin talebine yönelik gelinen nokta hakkında değerlendirmelerde bulunarak, bu konunun gerçekler ve hukuki durumlar üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Turkcell'in, Telkoder'in, Turksat'ın, Telekom'un ve diğerlerinin alt yapısının bir arada kullanılmasının teoride kulağa iyi gelse de uygulamada pek mümkün bir şey olmadığını anlatan Doany, "Türk Telekom'un imtiyazı var. Bu imtiyaz süresinin sonunda bu altyapı devlete geri dönecek. Turkcell ile Vodafone'un altyapısı ise imtiyazın dışında. Türksat da Türk Telekom'un hatlarını kullanan kablonun sahibi. Bunun sahibi de hükümet. Neyi paylaşacaklar? Bir şeyi paylaşmak istiyorsanız, uygulanabilir bir fikir ortaya sürmeniz gerek." dedi.
Doany, TELKODER üyelerini bir araya getirdiklerini ve her birine kendilerinden ne istediğini sorduklarını aktararak, "Biz onların istediklerini yapmamak için değil yapmak için tüm yolları bulmaya çalışıyoruz. İhtiyaçları doğrultusunda her biri için çözüm bulmaya çalışıyoruz ki bunun içinde paylaşım da var." dedi.
Turkcell ile Vodafone'un durumunun farklı olduğunu vurgulayan Doany, şunları söyledi:
"Onlara kendi tesisleri için kullanabilecekleri çok yüksek oranda indirim içeren toplam teklifler sunduk ve en iyi çözümün ne olduğu ile ilgili benim fikrimi soracak olursanız, yasal olması ve herhangi bir engelin bulunmaması gerek. Aslında 2005 yılında hükümetin planladığı şeye dönmek en iyisi. Oradaki rekabet planı, Türksat'ın kablosu da bir imtiyaz ile özelleştirilip satılacak ve bunlar Telekom'un gözlerine konulacak. Türksat tarafı hiçbir şey ödemeyecek ve eğer birisi alırsa bunun gözle ilgili bedelini ödeyecek. Türk Telekom ile de tesis iş birliği içinde çalışılacak.
Gerçek rekabet yalnızca tesis bazlı, şebeke üzerinden olacak. Turkcell ile Vodafone alıp bizim tüm gözlerimizi alabilirler, bu çok kolay yapılabilecek bir şey. Onlara sorun bunu neden almadığını. Paylaşmaktan bahseden kişilere onların ne kadarlık yatırım yapma niyeti var diye sorun. Satın alın dediğinizde çok pahalı diyorlar. Opsiyonlar bu, ya satın alıp gerçekten bir şey yaparsınız ya da konuşmak istersiniz. Ama ben konuşmayı değil uygulamayı seçiyorum. İş uygulama olduğunda bana söyleyin yarın sabah yaparım."
- "Bazı elektrik dağıtım şirketleri ile anlaşmış durumdayız"
Paul Doany, elektrik dağıtım şirketleri ile iş birliğinin nasıl gerçekleştirileceği ile ilgili soruyu, "Biz bu teklifi tüm elektirik şirketlere yapıyoruz. Her birine kendi bölgeleri üzerinde. Çünkü bu sayaç okuma mantığı üzerine tasarlanmış bir şey. Şu anda baktığınızda birtakım şirketlerle anlaşmış durumdayız, imzalarını attığımızda yakında isimlerini duyuracağız. Toplamda 14 milyon kadar haneyi onlarla birlikte kapsıyor durumda olacağız." şeklinde yanıtladı.
Dağıtım şirketlerinin ekonomik açıdan ciddi sıkıntılarının olduğundan bahseden Doany, onların da maliyetlerini düşürecek şekilde bir takım çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Doany, çok yakında elektrik şirketlerinin ihtiyaçlarına da karşılık gelecek şekilde nesnelerin interneti üzerinden çözümler üzerinde çalışacaklarını belirterek, "Örneğin kendinden elektrik üretimi uygulamayı istiyorlarsa veya bir takım yenilenebilir enerji kullanmak istiyorlarsa... Çünkü şu anda hükümetten satın alıp müşteriye sunar haldeler. Bu uygulamaların faturalanması ile alakalı onlara yardımcı olabiliriz. Sağlık ile alakalı yapacaklarımızı çok rahat tahmin edebilirsiniz. Elektrik sektöründe tahmin etmek ve yapmak çok kolay değil ama adım adım ilerledikçe sizleri de bilgilendireceğiz." dedi.
- "Tüm gelişmekte olan ülkelerde kur riski yaşanıyor"
Doany, 5 yıllık plan kapsamında gerçekleştirmek istedikleri için ne kadarlık bir yatırım yapacaklarının sorulması üzerine, planlarını gelir ve marj büyümesine dayanarak yapacaklarını söyledi.
Türk Telekom'un Capex oranını yüzde 20'lerden yüzde 15'lere çekmeyi hedeflediklerini aktaran Doany, esas önemli kısmın bunun nasıl yapılacağı ve gerçekte neyin paylaşılacağı olduğunu kaydetti.
Doany, hisse fiyatlarındaki yükselişin devam etmesi için FAVÖK marjının ne olması gerektiği sorusunun üzerine, "Halka açık bir şirket olduğumuz için çok fazla yorum yapmayı doğru bulmuyorum ama analistlerin yüzde 25'inin bir yıllık öngörüleri içerisinde hedef fiyatlar 8,5'in üzerinde, hatta ortalama olarak 8,7. Bütün ortalamayı aldığımızda 7,7 gibi bir rakam çıkıyor. Önemli olan onların ne düşündüğü. Biz de düşünüyoruz ama bundan fazlasını söyleyemem." ifadelerini kullandı.
Kurdaki artıştan kaynaklanan riskin nasıl yönetildiğine yönelik de Doany, şunları söyledi:
"Kur riski yabancı kurla borçlanan tüm şirketleri etkiliyor. Yabancı kur ile borçlanmanın daha rekabetçi olması, daha yüksek miktarda borçlanılabilmesi ve uzun vadeli olması gibi avantajları var. Dezavantajları da var. Lira zayıfladığında bunun tekrardan refinanse edilmesi ile alakalı birtakım önlemler alınması gerek. Türkiye de gelişmekte olan pazarlar arasında. Tüm gelişmekte olan ülkelerde kur riski yaşanıyor. Yabancı bir kişi burada borsada hisse alacaksa da bunları düşünüyor.
Bu borç yükünün artmasından dolayı şirketinizin değerini, arz-talep dengesini ve şirketinizin operasyon yönetiminin etkinliğini de etkileyebilir. Bu şirket ne yapacak? Bankalarla yüzde 55 hisse ile ilgili sorun çözülür çözülmez, hükümet kalan hissedarları ve yeni hissedarımızın ihtiyaçları için çözüme adapte olacağız. Hissedarlarımız, hükümet, kamu hissedarları, bir de yüzde 55 belirsizliğimiz var. Bankaların temettüye ihtiyacı var. Temettü ödemeden şirketin değerini artırabilirseniz, kredi yükünüzü de optimize edebilirsiniz."