İstanbul
Kütahya'nın Tavşanlı ilçesine bağlı Tepecik köyünde 2 Aralık 1954'te dünyaya gelen, ilkokulu bitirdikten sonra bir süre çobanlık yapan ödüllü yönetmen ve senarist Ahmet Uluçay, inşaat işçiliği, kamyon şoförlüğü, hamallık ve tavukçuluk gibi çeşitli işlerde çalıştı.
Uluçay, köylerine gelen gezici bir film ekibi sayesinde sinemayla tanıştı, 12 yaşındayken arkadaşı İsmail Mutlu ile bir sinema makinesi yaptı. Topladığı kopuk film parçalarıyla köy halkına küçük gösterimler yapan Uluçay, arkadaşları İsmail Mutlu ve Şerif Akarsu ile "Tepecik Köyü Arkadaş Sinema Grubu"nu kurdu.
Köyde yaşayan yönetmen
Usta yönetmen, sinemanın yanı sıra edebiyatla da ilgilendi. Tavşanlı'daki yerel bir gazetede yazarlık da yapan yönetmen Uluçay, 1978'de sadece tek sayı basılan bir edebiyat dergisi çıkardı. Uluçay, ömrünün son zamanlarına kadar yaşamını sürdürdüğü Tepecik köyünde, "Şair Ahmet" olarak anıldı.
Sinema dünyasında "köylü yönetmen" olarak tanınan Uluçay, kendisini "Ben köylü yönetmen değilim, köyde yaşayan bir yönetmenim." diyerek tanıttı.
Filmlerini zor şartlar altında çeken yönetmen Uluçay, yaptığı çeşitli işlerde iflas ettikten sonra sinemada başarıyı yakaladı.
Ahmet Uluçay, ilk kısa filmi "Optik Düşler"i 1993'te aldığı eski bir kamerayla çekti. Daha sonra "Koltuk Değneklerinden Kanat Yapmak", "Bizim Köyün Orta Yeri Sinema", "Minyatür Kosmos'da Rüya", "İnci Deniz Dibinde", "Epilectic Film", "Uzun Metrajın Resmi", "Exorcise" ve "Kaza" adlı filmlere imza atan Uluçay, eserleriyle birçok önemli ödüle layık görüldü.
"Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak"
İlk uzun metrajlı filmini 2002'de çeken ünlü yönetmen, "Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak" filmiyle İstanbul Uluslararası Film Festivali'nde En İyi Film Ödülü, San Sebastian Uluslararası Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü, Sinema Yazarları Derneği Türk Sineması Ödülleri'nde En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Senaryo Ödülü, 7. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde En İyi Film ve En İyi Kurgu Ödülü, Karadeniz Film Festivali'nde ise En İyi Yönetmen ve En İyi İlk Film Ödüllerinin sahibi oldu.
İzleyiciyle 26 Kasım 2004'te buluşan film, sinema dili, doğal anlatım tekniği ve amatör oyuncuların başarısıyla Türkiye'de ve dünyada ilgiyle karşılandı.
Başrollerinde İsmail Hakkı Taslak, Kadir Kaymaz ve Boncuk Yılmaz'ın oynadığı, bir köyden kasabaya çıraklık için giden iki gencin sinema tutkusunu anlatan filmin aldığı ödül sayısı kırkı buldu.
Sinema bilgesi: Ahmet Uluçay
Yazar Mustafa Özçelik "Mücerret"te yayınlanan bir yazısında Uluçay hakkında şu ifadeleri kullanmıştı:
"Ahmet Uluçay, bir sinema bilgesi… 55 yıllık hayatında çocukluk düşlerinden hiç ayrılmadan hayallerinin peşinde koşan, imkansızı adeta mümkün kılan, böylece hiçbir sinema eğitimi almadan, dahası kendi ilk filmine kadar hiçbir film seti görmeden, kabuğunu çatlatarak 'Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmayı başarmış bir insan. Bu, Şeyh Galib'in 'Ateş denizinden mumdan gemiyle geçmek' olayından farksız bir durum demektir. Hüsn-ü aşk mesnevisinde aşk, nasıl ki güzelliğe kavuşmak için mücadele vermişse Uluçay da aşkı olan sinema için aynısını yapmış biridir. Bu yüzden sinema tarihimizde ikinci bir örneğini göstermek neredeyse imkansızdır."
Yönetmen Murat Pay da 1990 sonrası Türk sinemasında sıklıkla görülmeye başlanan taşraya dönüş hikayelerinde Uluçay'ın etkisinin büyük olduğunu aktararak, şu bilgileri vermişti:
"Kentli sinemacının taşrası, kentten taşraya kaçış şeklinde tezahür ederken Uluçay'ın taşrası çok ayrı bir yerde duruyor. Taşraya taşradan bakan bir göz onunki. Konu ve içeriğinin özgünlüğü itibarıyla olduğu kadar, film yapma şekliyle de benzersiz. O dönemin ve günümüzün önemli isimlerinin filmlerine dikkatli bakıldığında Uluçay etkileri görülecektir. Uluçay'ın da günlüklerinde sık sık tekrarladığı ifadeyle 'Arı bal yapacağı çiçeği iyi bilir.' Pelikülle hayatı aynılaştıran bakışıdır, şüphesiz çevresindeki yönetmenlerin de ondan bu denli etkilenmesine sebep olan. Ancak tüm bunlara rağmen beklediği maddi desteği göremeyen Uluçay, ümitsizliğe düştüğü anlarda güncesine sığınıyor; 'Yıllardır hiç tren geçmeyen bir istasyonda, gelmeyecek yolcuları beklemek.' olarak betimliyor içerisinde bulunduğu hali. Zaman zaman sistemin dışarı attığı haliyle 'Modern dünyaya göz yumuyorsak, teknolojiye karşı lunaparkta gezen çocukların şaşkınlığı yoksa yüzümüzde, bu bizim erdemimizdir belki.' diye teselli buluyor. Nihayetinde öyküsünü çekemeyeceği korkusuna kapıldığında da Yakup'a sığınarak, 'Çekemezsek öyle sımsıcak kalır yüreğimizde, bir sen bilirsin bir de ben.' demiştir."
Uluçay, 2007'de başladığı "Bozkırda Deniz Kabuğu" filmine sağlık sorunları nedeniyle devam etme imkanı bulamadı.
Beyin tümörü teşhisiyle kaldırıldığı hastanede tedavi görürken zatürreye yakalanan iki çocuk babası Uluçay, 30 Kasım 2009'da, 55 yaşındayken vefat etti.
Uluçay, "Bozkırda Deniz Kabuğu", "Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak", "Exorcise", "Uzun Metrajın Resmi", "Epileptic", "İnci Deniz Dibinde", "Minyatür Kosmos'da Rüya", "Bizim Köyün Orta Yeri", "Optik Düşler", "Koltuk Değneklerinden Kanat Yapmak" gibi filmlere imza attı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com