Gündem

'Türk halklarının aynı dili konuşması için önce alfabeyi halletmeliyiz'

İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nadir Devlet, "Bütün Türk halklarının aynı dili konuşması için bence önce alfabeyi halletmemiz gerekiyor" dedi.

'Türk halklarının aynı dili konuşması için önce alfabeyi halletmeliyiz'
27-11-2018 19:27

İSTANBUL - AYŞE BÜŞRA ERKEÇ

İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nadir Devlet, "Bütün Türk halklarının aynı dili konuşması için bence önce alfabeyi halletmemiz gerekiyor." dedi.

AA muhabirine açıklamada bulunan Prof. Dr. Nadir Devlet, insanların anlaşmasının dil ile gerçekleştiğini hatırlatarak, "Bütün Türk halklarının aynı dili konuşması için bence önce alfabeyi halletmemiz gerekiyor. Cazip olan güçlü dildir. Türkiye, ekonomik olarak çok güçlü bir hale gelmeli ki Türkçe çok cazip bir hale gelsin. Dünyanın birçok ülkesinden, mesela Afrika ve Afganistan'dan insanlar eğitime geliyorlar ve çoğu Türkçe öğreniyor. Demek ki Türkçe'nin bir cazibesi var. Neden? Çünkü Türkiye'yi güçlü bir ülke olarak görüyorlar." diye konuştu.

Türkiye'nin daha da güçlü olması ve ekonomik sorunlardan kurtulması gerektiğini belirten Devlet, "Bence bu güç büyüdüğü zaman insanlar da ister istemez, kendiliğinden Türkçe'yi öğreneceklerdir." görüşünü dile getirdi.

"Latin alfabesi çalışmalarına ilk cevap Azerbaycan'dan"

Sovyetler Birliği'nin dağılmasının Türk milletine yepyeni ufuklar açtığını dile getiren Devlet, "Böylece bizim dışımızda da soydaşlarımızın olduğunu fark ettik ve soydaşlarımızla görüşmek istedik. İlk olarak da alfabeyle başlamak istedik, çünkü onların kullandığı alfabe Rus alfabesiydi. Dolayısıyla biz onların yayınlarını, onlar da bizim yayınlarımızı okuyamıyordu." ifadelerini kullandı.

27 yıl önce 1. Milletlerarası Çağdaş Türk Alfabesi Sempozyumu düzenlediklerini kaydeden Nadir Devlet, şöyle devam etti:

"Sempozyumda, 'İlk başta ortak bir alfabe oluşturursak, Türk halklarıyla aramızdaki iletişim daha iyi olur' dedik. O zamanlar Türk halklarının hepsi Sovyetler Birliği'nin içinde, Moskova'ya bağlı birer devletti. Buna rağmen, 1990'da Kazan'a gitmiştim, dolayısıyla oradaki Tatar bilim insanlarıyla da tanışmıştık. 1991 Haziran ayında da UNESCO'nun İpek Yolu projesiyle bütün Orta Asya'yı dolaşmış, oradaki hocaları tespit etmiştik. Bu hocaların hepsini sempozyuma davet ettik. Hemen her Türk boyundan temsilci istedik, geldi. Hatta Gagavuzlar ve Dağıstan gibi yerlerden gelenler olduğu gibi, daha küçük yerlerden de katılanlar olmuştu. Bu buluşmada, 'Bizim 29 harfli Latin alfabemize, siz de 5 harf ekleyin kendinize göre ve bu 34 harfi ortak alfabe yapalım.' dedik. Bu teklif kabul edildi ve yayınlandı. O dönemlerde Türkiye'de çok büyük yankı uyandırmıştı."

Türkiye'deki pek çok kurumun bu projeyi taklit etmeye başladığını ve çeşitli toplantılar yapıldığını aktaran Prof. Dr. Devlet, Latin alfabesiyle ilgili çalışmalara ilk cevabın Azerbaycan'dan geldiğini ve 10 senelik bir programla 2001'de tamamen Latin alfabesine geçtiklerini hatırlattı.

"Kültürel işler için gerekli yatırımlar yapılamıyor"

Bu yıl da 2. Milletlerarası Çağdaş Türk Alfabesi Sempozyumu'nun düzenlendiğini belirten Devlet, "Ortak alfabe konusuna, Orta Asya ve hatta Türk dünyasından nedense pek fazla ilgi yok. Böyle işler para işleri, bütçe ayrılması lazım. Çünkü o insanları davet etmek, yol masrafı ve kalacak yerlerini ayarlamak için para gerekiyor. Sadece küçük kurumların yapacağı işler olmadığı gibi devlet kurumlarımızın bu gibi projelere bütçe ayırması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Dr. Devlet, "Mesela Turgut Özal, Süleyman Demirel gibi adamların heyecanlarının, günümüzde kalmadığını düşünüyorum. Çünkü zamanla gördüler ki bunların hepsi ayrı birer cumhuriyet ve bizim zorlamamızla pek bir şey de olmayacak. Onun için daha ziyade ticari ilişkilere önem veriyoruz, onun için de böyle kültürel işler için gerekli yatırımlar yapılamıyor." dedi.

Ortak alfabe ve iletişimi güçlendirmek için çocuk eğitiminde, dini meselelerde ve sanat konusunda fikir telakkisinde bulunabilmenin önemine işaret eden Prof. Dr. Nadir Devlet, sözlerini şöyle tamamladı:

"Çalışma ve söylemlerin hayali değil, gerçekçi konulara eğilerek yapılması gerekiyor. Sovyetler Birliği döneminde gayet iyi sanatkarlar yetişmişti, dolayısıyla bunlardan yararlanmak lazım ve bu projeleri hayata geçirmek için müsait bir zamanda olduğumuzu düşünüyorum. Mümkün olduğu kadar oralardan devlet adamları buraya gelse, buradan da Türk halklarının yaşadığı yerlere ziyaretler gerçekleşse çok güzel olur. Böylece bazı konuları çözmeye çalışabilirler."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER