Gündem

'Türk dilini korumak için bir süzgeç, filtre uygulanmalı'

TDK Başkanı Prof. Dr. Kaçalin, "Türk iktisadını korumak için gümrük uygulanması gibi Türk dilini korumak için de bir süzgeç, filtre uygulanmalı" dedi.

'Türk dilini korumak için bir süzgeç, filtre uygulanmalı'
25-09-2017 15:07

ANKARA - BURCU ÇALIK

Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sinan Kaçalin, "Türk iktisadını korumak için gümrük uygulanması gibi Türk dilini korumak için de bir süzgeç, filtre uygulanmalı. Her şey serbest olamaz. Kullanan için o an kolay gelir ama kullananın bile şikayet edeceği bir döneme girilebilir." dedi.

Kaçalin, AA muhabirine, 26 Eylül Dil Bayramı dolayısıyla, sosyal medya ve günlük hayatta özellikle Türkçenin kullanımı ve bu konuda yapılan hatalara yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Gençlerin dilin gelişimini takip etmesi gerektiğini vurgulayan Kaçalin, Türkçeyi doğru kullanamamanın sebeplerinden birinin geçmişte yapılan yanlış tercümeler olduğunu ifade etti.

Bunların altında kendi kültürünü tanımamanın da yattığına dikkati çeken Kaçalin, dilde yapılan yanlışların geniş bir yelpazede, farklı alanlardaki hataların dile de yansıması olarak ele alınması gerektiğini söyledi.

"Her şey serbest olamaz"

Kaçalin, Avrupa'da Türkçe "döner kebap", "yoğurt" gibi kelimelerin kullanıldığına işaret ederek, benzer şekilde Türkçeye de yabancı kökenli sözcüklerin girebildiğini belirtti.

Kaçalin, "Nasıl ki ilk kültürden Avrupa dillerine Türkçe bu kelimeler geçmişse, ilk düşünenin malı olarak üretilip Türkçeye giren kelimelere karşı durmak biraz kolay olmaz. Yani 'Niye bu kelimenin yabancısını kullanıyorlar?' demektense 'Niye bu eşyayı üretmiyorlar?' diye hesap sormak lazım. O eşya üretilirse o kelime de ürer. İşi yarısından değil temelinden almak lazım." değerlendirmesinde bulundu.

Kelimelerin de eşyaların sesli tarafı olduğunu dile getiren Kaçalin, "Türk iktisadını korumak için gümrük uygulanması gibi Türk dilini korumak için de bir süzgeç, filtre uygulanmalı. Her şey serbest olamaz. Kullanan için o an kolay gelir ama kullananın bile şikayet edeceği bir döneme girilebilir." dedi.

"Yabancılaşmaya pencerelerimizi açmamak lazım"

Kaçalin, toplumda yabancı kökenli sözcüklerin kullanımının psikolojik yönlerinin bulunduğunu ve bu konuya ancak uzmanların açıklık getirebileceğini vurgulayarak, "Bu işin her türlü mücadelesini TDK yapsın" demenin doğru olmadığını vurguladı.

Kaçalin, sokak, dükkan adlarındaki yabancı kelimelerin "Yabancı olan kalitelidir, güven veriyor" algısıyla ya da yanlış olduğunu bile bile esprili bir dil yaratmak amacıyla kullanılabildiğini aktardı. Buna olumlu bakılmaması gerektiğini söyleyen Kaçalin, yanlış kullanımları belediyelerin takip etmesi gerektiğini ifade etti.

Belediyelerle daha önce bu konuda görüştüklerini belirten Kaçalin, yabancı isimlerle açılacak iş yerlerine ruhsat verilmemesi ya da bu tip iş yerlerinden daha fazla vergi alınması gibi önerilerin gündeme geldiğini aktardı.

Görüşmelerde kendilerine bu tarz uygulamaların kolay olmadığının iletildiğini aktaran Kaçalin, "Sonuçta 'O olmuyor, bu yapılmıyor' deyip bütün yabancılaşmaya pencerelerimizi açmamak lazım. 'Nasıl olur'unu ilgilisi düşünmeli. Biz 'Bir kelimenin Türkçesi, doğrusu nedir?' ile ilgilenebiliriz. O kelimenin ikame edilmesi, yerleştirilmesi ayrı bir güç veya ihtisas alanıdır." değerlendirmesinde bulundu.

"Dil uzmanı istihdam edilsin" önerisi

TDK Başkanı Kaçalin, radyo, televizyon, gazete, büyük yayınevi ve belediye gibi kurumlarda bir "dil uzmanı" istihdam edilmesi önerisinde bulunarak, böylelikle TDK olarak yapılan dil yanlışları konusunda uyarabilecekleri muhataplarının da oluşacağına dikkati çekti.

Kaçalin, "Bizim şu an muhatabımız yok. Ben kimi arayacağım? Diyelim ki başkan yardımcısını arıyorsunuz, 'Ben idari işlerle uğraşanım' diyor. Öbürünü arıyorsunuz, 'Benim görev tanımımda personel var, bunlar yok' diyor. Böylelikle bir iş aksaklığı veyahut işten kaçma izahıyla karşılaşıyoruz. Bir dil uzmanının istihdam edilebilmesi bir çözümdür. Biz de yaptığımız takiplerde muhatabımızı bulur, onunla bilgi alışverişi yaparız." diye konuştu.

"Ben bu acıyı hala unutmuş değilim"

Bazı kurum ve kuruluş isimleriyle ilgili yanlış kullanıma da dikkati çeken Kaçalin, şunları söyledi:

"İsim verirsek adres gösterme olur ama '... Belediye başkanlığı' diyorlar. 'Belediye başkanlığı' diye bir şey yoktur, 'belediyesi' vardır. Şimdi almış gidiyor, 'Belediye başkanlığı' diyorlar. Yok ki böyle bir şey. Bu tabii nereden başladı, bankalardan. Öğretmenler Bankası, Ticaret Bankası, Ziraat Bankası, İş Bankası gibi banka adları vardı. Bunlar oldu şimdi Vakıfbank, Adabank gibi. Belki 20 sene önceden bu başladı ve dilciler 'Bu (-sı) eki nasıl atılır?' dediler ama o dönemden beri 'Biz atarız, işte attık' ile devam ediyor. Ben bu acıyı hala unutmuş değilim, oradaki '-sı'lar eklenmeli. Çünkü Türkçe değil. Türkiye topraklarında yaşıyorsunuz, Türk insanının parasını devridaim ettiriyorsunuz, adınızı Türkçe koymuyorsunuz."

Kaçalin, güç odakları arasında medya, para, siyasetin bulunduğunu ama ilmin bir güç odağı olmadığını dile getirerek, "Yani çok güzel alay edilebiliyorsunuz. 'Bu böyle değil' diyerek bir bilgiyi aktardığınızda 'Sana sormadık ki', 'Nereden biliyorsun, şimdiye kadar hiç duymamıştık' diyorlar. Üçüncüsü de alay edip, hakaret edip sizi gönderiyorlar. Yani ilim bir güç odağı değil." diye konuştu.

Kaçalin, TDK olarak hali hazırda sadece bilgi trafiğini ve güncelliğini sağladıklarını vurgulayarak, buna karşılık kurumdan beklentinin çok fazla olduğuna işaret etti. Kaçalin, TDK'nin çok saygı gören bir kurum olmakla beraber mevzuat bağlamında yeterince güçlü olamadığını dile getirdi.

TDK'den "mobil uygulama" çalışması

TDK'nin gelecek süreçte "mobil uygulama" ile de hizmet vermeye başlayacağını belirten Kaçalin, "Bunun tabii idari düzenleme ve bir de teknik düzenleme tarafı var. Uğraşıyoruz. Akıllı telefonlara, tahtalara, bilgisayarlara yerleştirilebilen sözlüklerimizle ilgileniyoruz. Bu olacak." ifadesini kullandı.

Aynı zamanda "Alo Dil Hattı" kurulmasına yönelik bir düşüncesinin de bulunduğunu söyleyen Kaçalin, "Alo Dil Hattı'nı 24 saat, üç vardiyalı çalışan istihdam edeceksiniz. O çalışanın tabii bilgisi yeterli olacak. Bize değişik zamanlarda çeşitli sorular gelebiliyor. Biz bunu uzmanlarımıza veriyoruz. Fakat böyle olmamalı. Bir kişi daimi olarak soruları cevaplamalı." sözlerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde 2017'nin Türk Dili Yılı ilan edildiğini ve kendisinin de mayısta düzenlenen 8. Uluslararası Türk Dili Kurultayı'nın açılış ve ödül törenine katıldığını anımsatan Kaçalin, bunu, tarihte Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra ikinci kez dile bu kadar ehemmiyet verilmesi olarak gördüğünü dile getirdi.

Kaçalin, 26 Eylül Dil Bayramı dolayısıyla bu yıl Amasya'da etkinlikler düzenleyeceklerini bildirdi.

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER