Gündem

'Türk dili ve kültürü geçtiği coğrafyayı besliyor'

TDK Başkanı Prof. Dr. Gülsevin, "Nereden çıktığını bilmediğimiz bu ırmak, bütün Avrasya'yı dolaşıyor. Nasıl ki ırmak dolaştığı yeri beslerse ve etkilenirse, Türk dili ve kültürü de geçtiği coğrafyayı besliyor, etkileniyor" dedi.

'Türk dili ve kültürü geçtiği coğrafyayı besliyor'
02-10-2019 18:12
Erzurum

Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin, bilim, kültür ve dil tarihçilerinin, Türk dilini bir ırmağa benzettiğini belirterek, "Nereden çıktığını bilmediğimiz bu ırmak, bütün Avrasya'yı dolaşıyor. Nasıl ki ırmak dolaştığı yeri beslerse ve etkilenirse, Türk dili ve kültürü de geçtiği coğrafyayı besliyor, etkileniyor." dedi.

Gülsevin, Atatürk Üniversitesince 15 Temmuz Milli İrade Salonu'nda düzenlenen "2019-2020 Oryantasyon Programı" kapsamında öğrencilere "Dilimiz, Kimliğimiz" konulu ders verdi.

Dilin kimlik niteliğinde olduğunu vurgulayan Gülsevin, herkesin bu çerçevede davranması gerektiğini söyledi.

Bilim, kültür ve dil tarihçilerinin Türk dilini ırmağa benzettiklerine dikkati çeken Gülsevin, şöyle devam etti:

"Bu ırmak bir yerden doğuyordur. Bu ırmak size göre Orta Asya, başkalarına göre Anadolu, Balkanlar, Mezopotamya, bir yerden doğmuş ve bütün eski dünyayı dolaşmış. 'Türklerin ana yurdu neresidir?' diye bir soru sorulmamalı. Çünkü böyle bir gerçek yok. Bu bir Avrupalının 18. yüzyılda icat ettiği siyasi bir soru. Kimin en eski yurdunun neresi olduğunu tespit edemiyoruz ama Avrupalı bize vaktinde ana yurt olarak Orta Asya'yı belirledi. Çünkü Orhun Yazıtları oradaydı. Nereden çıktığını bilmediğimiz bu ırmak, bütün Avrasya'yı dolaşıyor. Nasıl ki ırmak dolaştığı yeri beslerse ve etkilenirse, Türk dili ve kültürü de geçtiği coğrafyayı besliyor, etkileniyor."

"Dil bilimi etnik kökene bakmaz"

Gülsevin, TDK'nin kurulduğu 1932'den beri kelime ürettiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

"Dilimize yerleşmiş kelimeleri özleştirelim diyenler olduğu gibi, hala yerleşmiş olanlara dokunmayıp yabancıları özleştirelim diyenler de var. Bugüne kadar böyle gelindi. Biz Türkçeleşelim, Türkleşelim, Türkçüleşelim derken, bütün Türklerle bağımızı kesmişiz. Milletlerin fertleri arasında etnik köken birliği aranmayacağı gibi dillerinde işlek olarak kullandıkları kelimelerde köken ortaklığı aranmaz. Tabii hepimiz Türkçeciyiz, kelimelerin de Türkçe olmasını istiyoruz ama tek anlaşamadığımız nokta, dilde etnik kökene bakıp bakmama tercihi. Dil bilimi etnik kökene bakmaz, o dile mal olmuştur diyor. Ben de öyle düşünüyorum."

"Hızla değişen bilgiyi yakalamalısınız"

Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı da milletin sorumluluğunun öğrencilerin omuzlarında olduğunu anlattı.

Bu sorumluluğun yerine getirilmesi için öğrencilerin bilim ve teknoloji alanında dünyayla yarışacak seviyede güçlenmesi gerektiğini aktaran Çomaklı, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Dünya hızla değişiyor. Teknoloji ve finans dalgaları ile şekillenen yeni bir dünya düzeni içerisindeyiz. Bunu görmemiz ve öğrenme stratejilerimizi ona göre planlamamız gerekiyor. Devletimiz sizler için bütün imkanlarını sunmaktadır. Dünyadaki hızlı ve hacmi çok yüksek değişimlere ayak uydurabilmek için üniversitemizde yeniden tasarlanarak dönüşüm süreci başlamıştır. Temel gayemiz sizlere sunacağımız eğitim hedeflerinin iyi belirlenmesidir. Yeni projeler geliştirilmeli, hızla değişen bilgiyi yakalamalısınız."

Programa, rektör yardımcıları, Türkiye Yazarlar Birliği Erzurum Şube Başkanı Hanifi İspirli, akademik personel ile çok sayıda öğrenci katıldı.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER