Dünya

Türk bilim insanı Beste Özcan, İtalya'da otizmli çocuklara yönelik proje yürütüyor

İtalya'da araştırmalarını sürdüren Dr. Beste Özcan, kendisinin geliştirdiği; otizmli çocukların iletişim kurmasını sağlayan "akıllı oyuncak" projesiyle bu alanda uluslararası çapta tanınıyor.

Türk bilim insanı Beste Özcan, İtalya'da otizmli çocuklara yönelik proje yürütüyor
11-02-2023 20:32
Roma

İtalya'da otizmli çocuklara yönelik bilimsel çalışmasıyla öne çıkan Türk bilim insanı Özcan, Birleşmiş Milletlerin (BM) 2015'te 11 Şubat'ı "Uluslararası Bilimde Kadın ve Kız Çocukları" günü kutlaması vesilesiyle projesinin önemini, faydalarını ve bugüne kadar gördüğü uluslararası ilgiyi AA muhabirine anlattı.

Hacettepe Üniversitesinde iç mimarlık bölümünü bitirdikten sonra İtalya'nın Napoli Üniversitesinde doktorasını tamamlayan Özcan, yaklaşık 8 yıldır İtalyan Ulusal Araştırma Enstitüsü bünyesinde otizmli çocuklar yönelik interaktif iletişimi sağlayacak projesiyle ilgi çekiyor.

Doktora eğitimi boyunca giyilebilir, akıllı ürünleri nasıl yararlı bir şekilde ortaya koyabileceğine kafa yorduğunu anlatan Özcan, "Otizmli çocukların bunlar için uygun bir alan ve gereklilik olduğunu düşündüm." dedi.

Otizmli çocukların bir şekilde iletişim kurmaya ve kendi iç dünyalarından dış dünyaya bağlantı kurmalarına yardım edecek araçlara ihtiyaçları olduğunu vurgulayan Özcan, özellikle terapilerde fayda sağlayacağından yola çıkarak giyilebilir ve akıllı oyuncaklar şeklinde bu ürünleri geliştirdiğini dile getirdi.

Özcan, şöyle devam etti:

"Bu, dünyanın 'ilk giyilebilir akıllı oyuncağı' diyebiliriz. Otizmli çocuklar için tasarlandı ilk önce ama diğer nörolojik rahatsızlıkları olan çocuklar için de kullanılabilir. Herhangi bir rahatsızlığı olmayan bebekler, çocuklar için de kullanılabilir. Yaş aralığı çok küçük çünkü otizmli bireylere, bunun teşhisi 2-3 yaşından sonra konulabildiği için biz ne kadar erken bu terapiye başlarsak o kadar onlar için yararlı olur diye düşündük. Bu şekilde ilerideki yaşlarda daha kolay sosyalleşebilirler, daha kolay topluma entegre olabilirler diye düşündüğümüz için bebeklere yönelik çalışmaya başladık."

1-3 yaş aralığında halihazırda testlerinin devam ettiğini aktaran Özcan, "Testlerde, bu yaş aralığını daha iyi detaylandırmaya çalışıyoruz ama bu oyuncaklar hani yastık ve peluş şeklinde olduğu için daha çok minik bebeklere hitap ediyor. Büyük çocuklar, 4-5-6 yaşından sonra da aslında ilgilenebiliyor ama bir süre sonra hani belki sıkılabilirler, o kadar değişik ve eğlenceli gelmeyebilir onlar için ama minik bebekler için daha uygun olduğunu düşünüyoruz." diye konuştu.

Oyuncakların tasarım fikri nasıl gelişti?

Özcan, oyuncakları tasarlarken bebeklerin ilgisini çekecek bir şey olması gerekliliğinin üzerinde durduğunu vurgulayarak "Onun için hayvan şeklinde tasarlandı ama bir o kadar da çok renkli, çok farklı ve değişik şekilde olmamasına özen gösterdim. Çünkü bir şekilde onları korkutabilir de eğer çok teknolojik bir şeyle gelirsek karşılarına diye. O yüzden onların günlük yaşamlarında en çok gördükleri şeylerden biri yastıktı ve ben de o yüzden yastık olarak düşündüm bunu." ifadelerini kullandı.

Bu oyuncakların esasen terapiye yönelik olduğuna dikkati çeken Özcan, şunları söyledi:

"Bizim amacımız; otizmli bebeklerin terapi sırasında terapistlerle iletişim kurabilmelerini sağlamak. Terapistlere bakmak ya da onlara herhangi bir şey göstermek ya da onların yaptığı hareketleri tekrar etmek ya da yumuşak ve sevgi dolu hareketleri aynı şekilde tekrar edebilmek gibi birtakım sosyal ve iletişim becerilerini geliştirmek için interaktif olarak düşündük onları."

Otizmli bebeklerin iletişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışma

Projelerinin, otizmli bebeklerin terapilerde nasıl kolay iletişime geçebileceğine yönelik bir çalışma olduğuna işaret eden Özcan, şunları kaydetti:

"Bu akıllı oyuncağımız ses verebiliyor, istenilen herhangi bir sesi kaydedilebiliyor. Annesinin sesi olabilir ya da hoşuna giden bir çizgi filmden bir kahramanın da sesi olabilir. Tamamen bebeğe yönelik ve onun ilgisini çekecek, onu motive edecek sesler olabilir. Aynı zamanda ışıklar da istenilen renkte ve istenilen yoğunlukta ayarlanabiliyor. Bu şekilde bir sürü interaktiviteyi bir arada kullanabiliyoruz. Titreşim de verebiliyor, kulaklarından da aynı şekilde titreşim verebiliyor. Yani bebek için çok yumuşak ve böyle yastık şeklinde bir şey.

Onları rahatlatacak, sarılabileceği, uyuyabileceği ve en önemlisi de kendilerini rahat hissedeceği bir şey. Kendini güvende hissedeceği giyilebilir bir oyuncak. Aynı zamanda motive etmeleri için de bir geribildirim veriyoruz. En önemli unsurlardan bir tanesi de bu geribildirimlerin yani bu 'sensorial feedback' dediklerimizin hepsi sadece terapistler tarafından tablet aracılığıyla kontrol edebiliyor. Bunu da yaratmamızdaki en önemli sebeplerden biri de bebekleri terapistlerle iletişim kurmaya yöneltmek. Çünkü bebeğin, bu geri bildirimleri alması için sadece terapiste bakması gerekecek."

Akıllı oyuncak yastıkların terapilerde yardımcı olup olmadığına ilişkin Özcan, "Evet tabii, biz zaten erken teşhiste de kullanmaya başladık. Sapienza Üniversitesi ile zaten araştırmalarımıza ve testlerimize devam ediyoruz." dedi.

Projeye farklı ülkeler ilgi gösteriyor

Projenin tanıtımı için kendisinin pek çok fuar ve konferansa gittiğini, Çin ve Suudi Arabistan’dan da özel davet aldıklarını anlatan Özcan, "Amerika'dan tutun Çin, Japonya, Avrupa'da birçok ülkede ilgi gördük. Fuarlara, konferanslara çok katılıyoruz. Şu an yine Belçika'da bir workshopa gideceğim. Bütün bunları biz elimizden geldiğince yapmaya çalışıyoruz tabii ama Türkiye'den de böyle bir ilginin olması kendi ülkem olduğu için benim için çok önemli olur. Bu bağlamda, Türkiye'den de herhangi bir işbirliği olursa, herhangi bir istek ya da bir ilgi olursa seve seve onlarla iletişim kurabiliriz ya da bize ulaşabilirler." diye konuştu.

Özcan'dan 11 Şubat mesajı

11 Şubat'ın "Uluslararası Bilimde Kadın ve Kız Çocukları Günü" olması dolayısıyla özellikle kız çocuklarına ilişkin mesajı olduğunu belirten Özcan, şu ifadeleri kullandı:

"Hepsine örnek olabilirsem çok mutlu olurum, gerçekten çok sevinirim. Bir Türk olarak, bir bayan olarak Avrupa'ya gelmek ve bir şekilde burada bu hayallerime sıfırdan başlamak gerçekten çok zor oldu ama bir şekilde bizim herhalde kanımızda var; bu cesaret, bu inanç ve bu gözü peklik diyeyim, bir şekilde beni buralara kadar getirebildi. Benim geleceğin Türk bilim kadınlarına en büyük tavsiyem şu olur; kendilerine çok güvensinler, cesur olsunlar ve yaptıkları işi çok severek yapsınlar, yani sevgi katsınlar bu işe. Onun dışında hiçbir şeyden korkmalarına gerek yok, hiçbir engelden korkmalarına gerek yok. Hem kendileri için hem de dünya için bizim bu başarılı Türk kadınlarına çok ihtiyacımız var gerçekten ve biraz daha kendilerini göstermeleri gerekiyor. Eminim çok başarılı projeler yapacaklar ve dünyaya çok büyük katkılarımız olacak."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER