TBMM
Tezkere üzerinde Saadet Partisi adına söz alan Bursa Milletvekili Cemalettin Kani Torun, Türkiye'nin Libya'da meşru hükümete verdiği desteğin anlamlı olduğunu söyledi.
Torun, "Türkiye'nin meşru hükümete verdiği destek Libya'da yeniden bir diktatörlük inşa etmeye çalışanların gücünü kırmış, etkilerini zayıflatmıştır. Libya'nın birliğinin, meşru hükümetin ayakta kalmasının, inşa edilecek demokratik ve anayasal bir sistemin gerçek manada savunucusu Türkiye olmuştur." dedi.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, Libya'nın, 2014 seçimlerinin ardından siyaseten ikiye bölündüğünü belirtti.
Trablus'ta bulunan Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere Türkiye ve uluslararası kurumlarca meşru kabul edildiğini hatırlatan Dervişoğlu, "Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti, Türkiye'ye savaş ilan eden ve Doğu Akdeniz'de Yunanistan, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri ve Mısır tarafından desteklenen General Hafter tarafından mağlup edilirse Türkiye Doğu Akdeniz'deki son avantajlı pozisyonunu da kaybetmiş olacaktır. Mısır açısından bakıldığında Doğu Akdeniz'de Türkiye ile muhtemel bir iş birliği, Yunanistan'la iş birliğinden deniz yetki alanları genişliği bakımından çok daha karlıdır. O halde Türkiye, Mısır ile ilişkilerini hızla normalleştirmeli ve Yunanistan'a karşı Doğu Akdeniz'de derhal bir iş birliğine girmeli." diye konuştu.
Dervişoğlu, İYİ Parti olarak tezkereye destek vereceklerini söyledi.
"Tezkerenin uzatılmasını destekliyoruz"
MHP Erzurum Milletvekili Kamil Aydın da Libya tezkeresinin iç savaşın, vahşetin, zulmün, sömürünün bitmesine, barışın teminine vesile olan bir sürecin başlangıcını oluşturduğunu söyledi. Aydın, tezkerenin bir yandan Hafter gruplarının bir yandan Wagner grubunun ortaya koyduğu şiddet, kan, gözyaşı ve göç vahşetinin bir anda sükuta ermesine vesile olduğunu kaydetti.
Aydın, "İşte bu vesileye tanıklık etmemizin nedeni, aldığı üstün görevi, uluslararası hukuka uygun şekilde, büyük bir ciddiyetle ifa eden TSK'nın başarılarıdır. Böyle bir necip milletin evlatları olarak, MHP grubu adına, tezkerenin uzatılmasını destekliyor, barışın teminatı olan Mehmetçik'imizin bu görevi ifasında üstün başarı sağlamasını temenni ediyorum." dedi.
HEDEP İzmir Milletvekili İbrahim Akın, söz konusu tezkerenin bir savaş tezkeresi olduğunu, Libya'da iç savaşı derinleştiren bir tezkere olduğunu iddia etti.
AK Parti'nin Libya'daki Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne asker göndermek için çalıştığını savunan Akın, Libya'daki hükümetin halktan onay alması gerektiğini savundu. Akın, "Ulusal Mutabakat Hükümeti halk tarafından onaylanmış bir hükümet değil. Meşruiyetini kaybetmiş bir hükümettir." ifadelerini kullandı.
"Türk Ordusu, cephede Wagner gibi gayri meşru yapıların muhatabı yapılamaz"
CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan, bu ülkede daha fazla çocuğun babasız kalmasını, bu süreçte yeni şehitler vermek istemediklerini söyledi.
Tan, şöyle konuştu:
"Bu ulusun bir tek askerinin canı, şu veya bu ülkeden almayı planladığınız 5 milyar dolar kredi için feda edilemez. Kimse şanlı Türk askerini başka ülkelerde paralı asker gibi konuşlandıramaz, bu ordunun onurunu çiğneyemez. Türk Ordusu, cephede Wagner gibi gayri meşru yapıların muhatabı yapılamaz."
Tan, bu bağlamda tezkereye "hayır" oyu vereceklerini söyledi.
"Türkiye, Doğu Akdeniz'de, Kuzey Afrika'da oyun değiştirici bir işe imza attı"
AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Şahin ise Libya konusundaki ilk tezkerenin 2020'de kabul edildiğini, 21 Haziran 2022'den itibaren ise 18 ay uzatıldığını hatırlattı.
Libya'daki Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Türkiye arasında deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutabakat muhtırası ile güvenlik ve askeri iş birliği mutabakat muhtırasının imzalandığını aktaran Şahin, siyasi türbülansın yoğun olduğu yerlerde tribünde oturarak ulusal çıkarların korunamayacağını vurguladı.
Şahin, hem masada hem de sahada olunması gerektiğinin altını çizerek, "Davet edildiğiniz masada size yer ayrılmamışsa bilin ki yeriniz menüdedir. Menüde olmamak için masada, masada olmak için de sahada olmak gerekir. Türkiye'nin yıllardır yaptığı da budur." dedi.
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de dışlanmak, Antalya sahillerine hapsedilmek, Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon yataklarından uzak tutulmak, bir Avrupa ülkesinin üniversitesine hazırlatılan haritaya mahkum edilmek istendiğini anlatan Şahin, bu nedenlerle tezkereye "evet" dediklerini ifade etti.
"Türkiye, Akdeniz'le ilgilenmesin" diye terör örgütlerinin desteklendiğinin altını çizen Şahin, üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'nin münhasır ekonomik bölgesi olmasın yaklaşımıyla hareket edildiğini kaydetti.
AK Parti'li Şahin, Türkiye'nin Akdeniz'den ve Kuzey Afrika'dan dışlanması istendiğini, Akdeniz’de Türkiye karşıtı ve Türkiye’nin içinde olmadığı oluşumlar, yapılar ve forumlar oluşturulmaya çalışıldığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Türkiye içeriden ve dışarıdan karşı çıkışlara rağmen Libya'daki Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Doğu Akdeniz'de, Kuzey Afrika'da oyun değiştirici bir işe imza attı. Deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusundaki mutabakat muhtırası, güvenlik ve askeri iş birliği anlaşması Akdeniz'de Türkiye aleyhine oynanan oyunun bozulduğu yerdir."
"Bir savaş tezkeresi değil"
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de Türkiye karşıtı oluşumları akamete uğrattığına işaret eden Şahin, Doğu Akdeniz'deki hakları korumak için Türkiye'nin, ne gerekiyorsa onu yapmaktan geri durmayacağını dosta da düşmana da gösterdiğini belirtti.
Mehmet Şahin, Mavi Vatan'dan asla taviz verilmeyeceğini belirterek, "Sağlam bir irade koymak her babayiğidin harcı değildir. Sağlam irade Tayyip Erdoğan'dadır, Devlet Bahçeli'dedir. Birilerinin dediği gibi bu, bir savaş tezkeresi değil. Türkiye, sadece Libya konusunda değil, hiçbir zaman savaş tezkeresiyle uğraşmaz. Türkler, barış tezkeresiyle uğraşır. Libya'da hem bölgede barışın ve istikrarın sağlanması için bu tezkere çıkarılmıştır." diye konuştu.
Görüşmelerin ardından TSK'nın Libya'daki görev süresinin 2 Ocak 2024 tarihinden itibaren 24 ay uzatılmasına yönelik Cumhurbaşkanlığı tezkeresi, kabul edildi.
Bu arada, Tezkerenin kabul edilmesinin ardından söz isteyen HEDEP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Batman Valisi ve Belediye Başkan Vekili Ekrem Canalp'in bir açıklama yaptığını belirterek, "Bir kere, oturduğun koltuğu bil. O, halkın koltuğu. Batman Belediye Başkanı değilsin, eş başkanı hiç değilsin. Batman Belediyesi eş başkanlarını Batman halkı seçti ve siz orada işgalcisiniz, gasp ettiniz orayı." dedi.
Bunun üzerine söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, bazı belediyelerde "terör" suçları nedeniyle görevlendirmeler yapıldığını hatırlattı.
Belediyelerdeki görevlendirmeler sayesinde kamu kaynaklarının güvenceye alındığını, belediyelerin kaynaklarının terör örgütünün finansmanı yerine yerel hizmetlerde kullanıldığını ifade eden Akbaşoğlu, "Görevlendirme yapılan belediyelerin başkan vekilleri, bölge halkının özlemini çektiği hizmetleri sunmak, terör örgütünü destekleyen belediye başkanlarının yarattığı tahribatı ortadan kaldırmak, vatandaşların sorunlarını çözmek için büyük özveriyle çalışmaktadırlar. Suyu akmayan il, ilçe ve beldeler suya kavuşmuş, çöp dağları ortadan kaldırılmıştır." diye konuştu.
Daha sonra Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ, birleşime ara verdi. Bozdağ, aranın ardından komisyonun yerini almaması üzerine birleşimi 5 Aralık Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere kapattı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com