Sabahın erken saatlerinde konakladıkları otelden araçlarla alınan turistler, Alanya’nın eşsiz manzarası eşliğinde alanında uzman rehberler tarafından bilgilendiriliyor. Yolculuk esnasında su savaşları yaparak serinleyen turistlerin ilk durağı gözleme evi oluyor. Gözleme yerken bağlama dinletisiyle huzur bulan turistlerin sonraki durağı Sapadere mahallesinde su değirmeni, el dokuması atölyesi ve cami turu oldu
SAPADERE KANYONU BÜYÜLÜYOR
Tur güzergahında olan Türkiye’nin en büyük 2. kanyonu olma özelliğine sahip Sapadere Kanyonu ise ziyaretçilerini büyülüyor. Kanyonun serin havası ve soğuk suyu ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatıyor.
Sapadere kanyonunun ardından turcular, Alanya’ya gelelerin görmeden gitmediği güzelliklerinden Dim Çayına hareket etti. Dim Çayının serin sularında yüzen misafirler, Türk mutfağının eşsiz lezzetleri ile enerji depoladı.
Dim Çayı’nda tesis işletmecisi Mustafa Şimşek, her yıl milyonlarca ziyaretçisi bulunan Dim Çayını herkesin görmesi gerektiğini söyledi. Şimşek, “Dim Çayı, Alanya’nın en güzel turistik yerlerinden birisidir. Bu çay üzerinde kurulu tesislerin birini de biz işletiyoruz. Alanya’ya gelen turistlerin yüzde doksanı burayı görmek isterler ve görürler. Buraya gelen turistler sadece burada yemek değil aktivitelerinden de yaralanıyor. Yılda yaklaşık 50 milyon kişi Dim Çayını ziyaret eder. İnsanların rahatlıkla yüzebilecekleri 11-12 derece civarında su sıcaklığı var. İnşalar bu sıcaklarda sudan çıkmak bile istemiyorlar. Alanya’ya gelen bütün misafirlerimizi farklı bir deneyim yaşamları için buraya davet ediyorum” dedi.
DİM MAĞARASI HUZUR VERİYOR
Dim Çayı turunun ardından kafile bu kez görenleri kendine hayran bırakan Dim Mağarasına doğru hareket etti. 350 metre uzunluğundaki Dim Mağarasını ney dinletisi eşliğinde gezen misafirler mağaradan çıkmak istemedi.
Safari Turlarını yöneten rehber Serkan Kızılarslan, “Alanya’mızın güzelliklerini tanıtmak amacıyla safari ailesi olarak Alanya’ya gelen bütün turistlere hitap ediyoruz. Turumuza Alanya’nın panoramik gösterisiyle başlıyoruz onun ardından araba içerisinde su savaşları ile Sapadere Mahallesi’ne devam ediyoruz. Mahalle içerisinde cami ziyareti, köy evi ziyareti eski kilim ipek fabrikası ziyareti, elle su değirmeni ve su gösterileri yapıp orada eşsiz güzelliği olan Sapadere kanyonuna çıkıyoruz. Kanyon Alanya için çok büyük gelecek vaat eden yerlerden ve Türkiye’nin ikinci büyük kanyonudur. Hiç merdivensiz yürüyüş yoluyla bütün müşterilerimizi kanyonun sonuna kadar götürüp yüzme imkanı sağlıyoruz. Su soğukluğu 7 derece buraya giren misafirlerimiz çok mutlu oluyorlar. Kanyondan sonra direkt Dim Çayı’na geliyoruz. Burada yemek ve yüzme molası veriyoruz. Dim mağarası 1998 yılında turizme açılan ve halkın sürekli ilgi duyduğu, asma sarkıtlarla dolu 350 metre derinliğe sahip bir mağaradır. Mağara bronşit ve astım hastalığına iyi geldiği için Türkiye’den olsun yurtdışından olsun. Çok fazla ziyaretçi akınına sahip bir yer. Mağaradan çıktığımız zaman müşterilerimize Alanya’da yetişen tropikal meyvelerden ikram ediyoruz. Ondan sonrada müşterilerimizi otellerine bırakıyoruz.
Sezon içerisinde ortalama 100 binin üzerinde turist ağırlıyoruz. Turlarımız tamamen memnuiyet üzerine kurulmuştur. Bizim için en büyük mutluluk otelinden aldığımız turistlerimizi sağ salim güler yüzlü bir şekilde otellerine teslim etmektir” diye konuştu.
Türkiye’ye Almanya’dan gelen ve Safari Turu’na katılan Wolfgang Strabe, “Tura başladığımızdan beri gayet güzel ve her şey yolunda gidiyor. İlk defa böyle bir tur yaptık. Çok hoşumuza gitti. Gelecek sene tekrar geldiğimizde aynı turu tekrar yapmak isterim” şeklinde konuştu.
Dim Mağarasından çıktıktan sonra ilçede yetişen meyvelerini yanı sıra, taze sıkılmış portakal suyu ve keçiboynuzu pekmezinin tadına bakan misafirler akşam saatlerinde otellerine dönüyor.
Katıldığı tur macerasını değerlendiren Anna Polasa, “Bugün burada olduğum için çok mutluyum. Özellikle insanları çok sıcak. En çok haz aldığım şey yemekleri ve buranın havası çok güzel. Özellikle burada çalışan ekibe çok teşekkür ederim. Ve çok şanslıyım ki bu tura katıldım” dedi.
Bölgeyi ikinci kez ziyaret eden Ukraynalı Marina Poligor ise “Ukrayna’dan Türkiye’ye ikinci gelişimiz. Beklendiğinden daha çok şey gördük. Bir daha bu şehre ve bu tura gelmek istiyoruz” diye konuştu.
(Ahmet Mervan Taş/İHA)