Her söylediği ile gönüllerde taht kuran...
Zât-ı Muhterem... Evliyânın ve Enbiyanın nurundan neş'et, dervişânın zikrinden meded, cühelânın dilinden el-amân ile muhibbânına yol göstermenin ötesinde, Müslüman halkın da duygularına tercüman olan...
Allah-ü Zül Celal, Risalet Penâh Efendimiz, Ehli Beyt-i Mustafa ile âli Ashab'a, tahir ve tayyibâna muhabbeti artırmak için sarfettiği gayret ortada olan Ömer Tuğrul İnançer Hazretleri'ne karşı yine galiz bir "küçük kampanya" başlatıldı...
-
Gezi güruhunun ortalıkta olduğu günler için, (Daha önce başka bir vesile ile -RTÜK Başkanı Davut Dursun'un o günlerdeki tavrı- için burada) yazdıklarımızı aynen alalım şimdi: ...sırf anneliğin başından sonuna dek, ne kadar mübarek bir hadise olduğunu vurgulamak ve hem anneler hem de karnında taşıdığı “armağan” ile anne olmaya hazırlananları yüceltmek (ve Ramazan ayına denk gelen o TV konuşmasında öyle de yaptığı ve bazılarının göbek deliğini bile açıp, sanki tam da ortalıkta doğuracakmış edasıyla cadde ve sokaklarda fink atmasının hoş olmadığını vurgulamak) için söylediği; “Hamilesin diye devlet bile sana çalıştığın halde izin veriyor; ne işin var o ‘HAL’de sokaklarda; (dışarı çıkman çok da gerekli değilse) evinde otur!..” mealindeki sözünü, dönemin çapulcu taifesi, sloganlarla, göbek gösterileri “tivit” ve kaldırım yazılarıyla alaya almıştı...
O günlerdeki kışkırtıcı yayınlarıyla dikkat çeken "odatv" adlı internet sitesi, bir gazetede yer alan "Tuğrul İnançer söyleşisi"ni görür görmez yine üzerine atladı.
Pazar HABERTURK'ünde yer alan söyleşi, daha gazete ortalığa çıkmadan o sitenin manşetleri arasına girmişti bile...
- Başlıktaki, "or....luk"la siteye "müşteri" çekmeye, TIK almaya çalıştıklarını gösterirken ne türden bir "çalgı" ile hareket ettiklerini bir kerre daha sergilediler.
Daha düne kadar demediklerini bırakmadıkları "Fethullah cemaati" ile bugünlerde aynı çukurda dans edip, (Sanki, "tecavüzcüsüne aşık olma" psikolojisi ile) onlara paralel sözcülük yapmaları da cabası...
"Parallellerin 'Oda'cısı" da oldular ya!.. Artık "Bunun adı or....luktur" diye ne yaparlarsa yapsınlar!..
Pazar sabahı, daha yayınlandığı gazete ortaya çıkmadan (14.12.2014 04:48'de) Paralel Oda'da yayınlanan o söyleşi Haberturk 1. sayfasında da MOR zemin rengiyle sunuldu...
Önce "Bunun adı or....luktur"un altına Paralel Oda'cıların döşedikleri spot cümlesine bir bakalım, sonra Muhterem İnançer'e sorulan sorulara ve halkın genelinin hislerine de tercüman olarak onun söylediklerine... (Hanımlar da kışkırtıcı ara başlıklar ve yönlendirmelere kanmadan, verilen cevapları iyi düşünüp tartarak okumalı söylenenleri!..)
İŞTE, paralellerin Odacı'sının, "haber"e dair spotu ve devamı...
- Son dönemde çok tartışılan çıkışlarıyla gündeme gelen ilahiyatçı Tuğrul İnançer Habertürk'ten Kübra Par'a konuştu.
- "Hamile kadınların sokakta gezmesi doğru değil", "Çalışan kadın yuvasını dağıtıyor" gibi sözleri büyük tartışmalara sebep olan İnançer, geçen hafta da Meclis'te yaptığı konuşmada Atatürk inkılapları için kullandığı"köpekleştirme" tabiri ile tartışılmıştı.
- "Köpekleşme" tartışmalarına yanıt veren İnançer, "Lafı millet k.çından anladı, hiç umurumda değil!" ifadelerini kullanırken, yine çok tartışılacak çıkışlarda bulundu.
- "Hamileler sokağa çıkmasın" tartışmalarına da değinen İnançer, konuyu daha da ileri götürerek "'Reklam etmesinler, kapalı giyinsinler' dedim. 'Hem evlenmem hem hamile kalırım' diyenler var. Hürriyetmiş! Or...luğun adının hürriyet olduğu dünyaya tükürürüm. Bunun adı or....luktur. Amerika'da eşcinsellerin evlenmesi de serbest. İçine tüküreyim öyle ileriliğin ben! Bu ilerilikse ben gericiyim. Aileye saygı yok, mahremiyete saygı yok. Bunun adı da hürriyet, öyle mi? Hadi ya?" şeklinde konuştu.
- İşte İnançer'in röportajından öne çıkanlar:
- Geçen hafta Atatürk inkılaplarından söz ederken 'köpekleştirme' lafını kullanmışsınız. Ne demek istediniz?
- Her zamanki gibi yanlış anlaşıldım. Ben eğitim kelimesine karşıyım. Sivil hayatta eğitim olmaz, maarif olur. Fikir, düşünce, tefekkür gibi şeyleri tarif edebilecek kadar bilgi sahibi olmak ve onların içinden zamana zemine uygununu kullanma yetisini verebilmektir maarif. Bize verilense "Benim dediğim doğrudur, senin dediğin yanlıştır"... Bu sirkteki köpek terbiyesine benzer. Meclis'te bunu söyledim. Lafı millet k.çından anladı, hiç umurumda değil! K.çından anlamasın, aklından anlasın!
- Cemil Çiçek de size tepki gösterdi...
- O beni dinlemedi. Kendisine öyle söylendiyse Cemil Bey haklıdır ama bir hukukçu olarak bu adam böyle söyledi mi diye inceleseydi daha doğru olurdu.
Cumhuriyet dönemi inkılaplarına başka ne eleştiriniz var?
Sana ne? Okuyucuya ne? Şahsi düşüncelerim kimseyi alakadar etmez.
"ERKEK YAKININDAKİ KADINLARI ÇALIŞTIRMAYACAK"
-"Kadın kadın gibi, erkek erkek gibi yaşar" demiştiniz. Kastınız nedir?
-Yaratılış farkından kaynaklanan mükellefiyetler farklıdır. Evli kadının nafaka mükellefiyeti yoktur. Yavrunun da nafakası babaya aittir. Anne "Ben bu çocuğu emzirmiyorum" dese, baba zorlayamaz. Yani hanım evde muhterem bir yerde tutulur. Hz. Peygamber, cennetin kadınların ayağının altında olduğunu söyler. Bu kadar muhterem olan kadının mecbur kalarak çalıştırılması ayıptır. Erkek yakınındaki kadınları çalıştırmayacak. Onun bütün ihtiyacını temin edecek. Ya kadın çalışmak istiyorsa? Mecbur kalırsa çalışmalı. Mesela efendimizin zevcelerinden Zeynep validemiz yün örüp pazarda sattırıyormuş. Oradan kazandığı parayı sadaka olarak dağıtıyormuş. Bunda bir mâni yok.
-"Çalışan kadın yuvasını dağıtıyor. Kocasına muhtaç değil ama elin adamının hizmetinde olmayı haysiyetine uygun buluyor" demişsiniz.
-E nefis...
-Nasıl yani?
-Açık değil mi, nesini açayım ya? Boşanma davalarında çalışan kadının oranı çok yüksek. Mutlu kadın neden çalışsın? Herifte kabahat de ondan! Evlenirken nefsine göre evleniyor. Kız tarafı masraf listesi veriyor. Kavgalar "ben'likten çıkıyor.
"EVLENMEDEN HAMİLE KALMAK O....LUKTUR"
-Ramazan programında hamile kadınlarla ilgili sözleriniz çok tepki çekti. Hamilelerin gözükmesinde sakınca mı var?
-Ben o programda edepsizliğin ayyuka çıktığını, hanımların belli zamanlarda kullandıkları bazı gereçlerin, kanatlısının kanatsızının reklamının yapıldığını söylediğimde o şirketin reklam müdürü olan zat aleyhimde kampanya başlattı. Ben hâlâ bunun edepsizlik olduğunu söylüyorum. Ayıptır, gösterilmez. Hamilelik mahrem bir şeydir. Özeldir. Ayrıca nazar değer. "Erkekler arabasıyla alsın, akşamüstü dolaştırsın. O kızcağız sokağa çıkmasın, nazara gelmesin" dedim. "Hamileler sokağa çıkmasın" demedim. "Reklam etmesinler, kapalı giyinsinler" dedim. "Hem evlenmem hem hamile kalırım" diyenler var. Hürriyetmiş! Or...luğun adının hürriyet olduğu dünyaya tükürürüm. Bunun adı or....luktur. Amerika'da eşcinsellerin evlenmesi de serbest. İçine tüküreyim öyle ileriliğin ben! Bu ilerilikse ben gericiyim. Aileye saygı yok, mahremiyete saygı yok. Bunun adı da hürriyet, öyle mi? Hadi ya?
- O zaman erkek gözüne odaklı yaşayalım, hamileler dışarı çıkmasın!
Hayda! Yok, sen bu sabit fikirlilikle beni anlayamazsın! Hamile kalırsan anne olmayan kızların sana kıskançlıkla bakacağını düşünmüyor musun? Bebek yapmak için tüpçülere giden, gayret eden zavallıcıkların sana gıpta etmeleri, seni kıskanmaları mümkün değil mi? Niye böyle doğru düşünmüyorsun? Niye erkekten bakıyorsun?
"HIRSIZ DİYORLAR"
Sövmek başka şey, tenkit etmek başka şey. Kendimize ait hiçbir bozukluğu düzeltmeden sadece sövüyoruz. "Sayın bilmem kim hırsızdır" diyorlar. Yalancısın. Adam hırsızsa sayın değildir, sayınsa hırsız değildir. Anladın mı sloganların bir b.ka yaramadığını
"CUMHURBAŞKANI'NA ALTINDAN SARAY YAPTIRSAM DOYMAM!
-Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili tartışmalara ne diyorsunuz?
-Ben bir vatandaş olarak Antalya'da o binadan daha büyük bir otelde kaldım. Bu memleketin Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'ına, Diyanet İşleri Başkanı'na altından saray yaptırsam doymam. Recep Bey'in babasının malı değil o, milletin malı. Ne olacaktı ya? İngiltere Kraliçesi Buckingham Sarayı'nda oturuyor, hata değil de benimki mi oturmayacak? Bırakın bu alçakgönüllülük namı altında zelilliği, zilleti! Türk milleti izzet sahibidir! İzzet de böyle belli olur.
-3 bakanla ilgili yolsuzluk tartışmasına nasıl bakıyorsunuz?
-Ben günlük siyasetin dışındayım, üstündeyim. Bunlar havanda su dövmektir. "
"ANLADIN MI BAKIŞIMDAN"
-Osmanlıca tartışmasına ne diyorsunuz?
-Cahilliğe talip bir toplum haline geldik. Bilginin fazlası niye zarar versin? Latin alfabesine geçilmesi hata mıydı? (Sinirlice bakıyor, çay kaşığını bardağın içine koyuyor). Anladın mı cevabı bakışımdan? Yeter bu kadar!
"LAİKLİK İSLAM İÇİN DOĞRU DEĞİLDİR"
-Laikliğe nasıl bakıyorsunuz?
-İnsanın hayatına inancı ve aklı yön verir. Eğer bu inanç doğru bir inançsa akıldan üstündür. Eğer batıl bir inançsa akıldan geridir. Reform denen hareket, batıl olan bir dini arkaya atıp aklı öne koymaktır. Bunun paralelinde bizim reformistlerin anladığı büyük bir salaklıktır. Hak olan dini arkaya atıp aklı öne koymak olmaz. Dolayısıyla laiklik batıl dinler için güzel bir şeydir ama İslam için doğru değildir. Devlet idaresine dini kaidelerin karışmıyor olması laftan ibarettir. Din ve dünya ayrı değildir. Hz. Peygamber "Dünyası için ahiretini terk eden bizden değildir" diyor. Ama İslam hukukun bütün hükümlerini şu anki kanunlarımıza göre yaşayabilirsin. Bugünkü devlet sistemi içinde Allah'ın emrine uygun davranmak pekâlâ mümkündür.
.
Odatv. tarafından aktarılan Habertürk'ten alıntı bu Kübra Par söyleşisi, yine içerik ve söylenenlere bakılmadan bazı "büyük" gazete siteleri de dahil, internet siteleri ve başka (a)sosyal mecralarda da "değerlendirildi"
Yukarıda, Tuğrul Efendi Hazretleri'nin söyledikleri arasında punto büyütme ve "siyahlaştırma" yoluyla yapılan vurgular bize aittir. Orospuluk ve bir boka benzememenin aşikare çıktığı bir ortamda, bunları noktalayıp yazmak da ayrı bir bahis konusu.
-dikGAZETE.com-