İstanbul
İÜ İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Murat Vural yürütücülüğünde devam eden, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunun (TÜBİTAK) "ARDEB-1001 Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı" kapsamındaki proje ile deprem nedeniyle ortaya çıkabilecek hasarları öngörme ve krize dönüşmeden önüne geçebilme yaklaşımıyla risk iletişim modeli oluşturulması hedefleniyor.
Projenin ekibinde Prof. Dr. Hatun Boztepe Taşkıran, Dr. Öğr. üyeleri Süleyman Türkoğlu, Mehmet Sarı, Taylan Maral, araştırma görevlilerinden Betül Yüncüoğlu, Emre Koparan, Recep Kutluay Keskin, Türkay Türkan Ünlü, bursiyer doktora öğrencileri Mehmet Gülnar, Mahmut Enes Ağca ile Hülya Şahin bulunuyor.
İÜ Rektörlük Binası'nda düzenlenen toplantıda konuşan Prof. Dr. Vural, bir yıl önce başlayan araştırmada, medyada deprem riskinin nasıl temsil edildiğine, sosyal medyada nasıl gündem olduğuna, vatandaşların deprem riskini nasıl algıladıklarına ve sivil toplum kuruluşlarının hazırlıklarına ilişkin birbirinden bağımsız çalışmalar yapıldığını söyledi.
Risk yönetiminde iletişiminin çok daha önemli olduğunu, tüm tarafları kapsayan iletişim modelini ortaya koymak için harekete geçtiklerini belirten Vural, tüm medya kuruluşları, kamu kurumları, deprem konusunda çalışan sivil toplum kuruluşları ile vatandaşların burada baş aktör olduğuna dikkati çekti.
Kamu kurumlarından gelen verilerle araştırmaya devam ettiklerini anlatan Vural, 2019 ile 2020'de İstanbul'da yaşanan depremlerinin yanı sıra İzmir'den de örnekler aldıklarını bildirdi.
Araştırmanın ilgili kurumlardan alınan sıralamaya göre yapıldığını aktaran Vural, en çok izlenen televizyon kanallarını saptamak için Televizyon İzleme Araştırmaları'na (TİAK), en çok dinlenen radyo kanallarını belirlemek için Radyo İzleme Araştırma Kuruluna (RİAK), en çok okunan gazetelerin listesi için Basın İlan Kurumuna ve internet sitelerinin analizi için "SimilarWeb" adlı kuruluşa başvurduklarını dile getirdi.
Prof. Dr. Vural, medyanın depremi ağırlıklı olarak kentsel dönüşüm ve hukuksal konular üzerinden ele aldığını kaydetti.
"Her depremde GSM operatörleri tartışma konusu haline gelmiş"
Gazeteler, radyo ve televizyon haberleri ile internet üzerinden yapılan içerik analizlerine göre afet öncesinde deprem riskine dair vatandaşların ilgisini çekmeye yönelik içeriklerin azınlıkta kaldığını dile getiren Vural, şöyle devam etti:
"Bize gerçek bilginin paylaşıldığı bir ortam gerekiyordu. Bu nedenle de tüm platformlara baktığımızda bir tek Twitter'da bu söz konusu.
Deprem öncesinde gazeteciler, haber kurumları tarafından üretilen içerikler varken depremden sonra akademisyenler öne çıkıyor.
Jeologlar, deprem bilimciler, arama kurtarma uzmanları gibi kişilerin tweetlerinin öne çıktığını gördük. Hemen her depremde GSM operatörleri tartışma konusu haline gelmiş vaziyette.
Yoğun bir şekilde operatörlerin işlevini kaybetmesi tartışılan önemli konu durumunda. Depremden önce atılan 16 tweete karşılık bu konuda deprem sonrası 47 bin içerik paylaşılmış. Hemen bir şikayet oluşturulmuş."
Depremden sonraki süreçte ilgili bakanların ve kamu kurumu yetkililerin içeriklerinin sosyal medyada daha çok paylaşıldığına dikkati çeken Vural, İstanbul'un 39 ilçesinden vatandaşlarla yaptıkları görüşmelerde, risk deyince çoğunluğunun aklına tehlike, kaygı ve korkunun geldiğini gördüklerini belirtti.
İstanbul'da deprem durumunda vatandaşların önemli kısmının sosyal medyadan haber aldığını tespit ettiklerini ifade eden Vural, burada da WhatsApp gruplarının başı çektiğini söyledi.
Vural, "Yapılan araştırmada 'En etkili mesajı kimden alırsanız tavrınız, durumunuz değişir ve önlem alırsınız?' diye sorduğumuzda karşımıza Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çıktı. Sonra da 'Konunun uzmanı akademisyenler benim fikrimi değiştirir, önlem almaya iter' düşüncesi ortaya kondu." diye konuştu.
Vatandaşlar deprem sonrası toplumsal kaostan çekiniyor
İstanbul'da yaşanacak olası bir depremle ilgili vatandaşların kafasında toplumsal kaos olabilir düşüncesinin var olduğuna değinen Vural, "Bunlara özellikle odaklanılması gerekir. Depremde ailesine, çocuklarına ve sevdiklerine ulaşamamak bile insanımız için en büyük korkuyu oluşturuyor." ifadelerini kullandı.
Elde edilen bulgularla, depreme yönelik bir risk iletişim modelinin geliştirilmesi, sosyal medya iletişim stratejisi oluşturulup kamu ve özel sektörle paylaşılması ve bir çalıştayın düzenlenmesi amaçlanan projenin 2024 yılının başında tamamlanması hedefleniyor.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com