Askerde, 2012 yılında şüpheli şekilde hayatını kaybeden Uysal Doğan’ın kanlı kıyafetlerinin bir torba içerisinde ailesine 3 yıl sonra gönderilmesi anne ve babasını yasa boğdu
Gözü yaşlı anne Gülizar Doğan, “Bizi çağırdılar gittik elimize bir torba verdiler. Torbayı görünce yıkıldım. İki buçuk yılda yaram kabuk tutmuş tam alışmak üzereyken o gün acım tazelendi” dedi.
12 Eylül 2012 de vatani görevini yaptığı Muş Hasköy’de şüpheli şekilde hayatını kaybeden Er Uysal Doğan’ın ailesi aradan geçen 3 yılın ardından yeni bir acı daha yaşadı. 10 Nisan Cuma günü Antalya Adliyesi’nde bir emanetleri olduğunu ve teslim almaları gerektiği bilgisini alan aile adliyeye gitti. Emanet bölümünde 8’inci Kolordu Komutanlığı Elazığ Askeri Savcılığı’ndan gelen bir torbayı gören aile yeni bir şok yaşadı.
KANLI ELBİSELERİ GÖNDERDİLER
Torbayı teslim alan aile eve gelip torbayı açtığında askerde hayatını kaybeden çocukları Uysal Doğan’ın elbiseleriyle karşılaştı. Hayatını kaybettiği gün üzerinde bulunan iç çamaşırları, yünlü içlik, eşofman, atlet, cep telefonu, not defteri gibi 10 parçayı torbadan çıkaran aile, bazı kıyafetlerin kanlı ve ölen Uysal Doğan’ın üzerinden çıkarmak için kesilmiş olduğunu fark etti.
Oğlunun ölümünün ardından geçen iki buçuk yıl sonra hiçbir talebi olmadığı halde kıyafetlerin kanlı bir şekilde gönderilmesine tepki gösteren baba Rıza Doğan, şöyle konuştu:
“Oğlumun intihar ettiğine inanmıyorum. Bu konuyla ilgili defalarca görüştük ancak sonuç alamadık. Sonuç alamadığımız gibi bir de oğlumun kanlı elbiseleri iki buçuk yıl sonra bize gönderildi. Neden gönderdiler bunu bilmiyoruz. Bu bir hakaret ve aileleri ikinci defa yıkmaktır. Kimseye böyle bir uygulama yapılmamış ama bize gönderildi. Bunu gönderenlere ilişkin dava açmaya hazırlanıyorum. Acımızı tekrarladılar. Ben elbiseleri istemedim ama gönderdiler. Torbanın içerisinde, hayatını kaybettiği sırada üzerinde bulunan elbiseleri var”
YARAM KABUK TUTMUŞTU
Er Uysal Doğan’ın annesi Gülizar Doğan ise yaşadıklarını gözyaşları içerisinde anlattı. Adliyeye gittiklerinde torbayı görünce durumu tahmin edip yıkıldığını anlatan anne Doğan, şunları kaydetti:
“Bizi çağırdılar gittik ve bir torba verdiler elimize. Torbayı görünce yıkıldım. İki buçuk yılda yaram kabuk tutmuş tam alışmak üzereyken o gün acım tazelendi. Eşim açmamızı istemedi. Ama ben içerisinde oğlumdan bana bir şey olacağı düşüncesiyle açtım. İçerisinde hep kanlı yırtık elbiseleri vardı. Neden bunu bize yaptılar. Benim oğlum bunu hak etmemişti. Ciğer acısını Allah onlara da göstersin. Oğluma söz verdim. Bu işin sonuna kadar takipçisi olacağım. Ben bu kıyafetleri yıkamadan saklayacağım. Ben ölünce benimle birlikte defnetsinler ancak o zaman acım diner”
“KANLI ELBİSELERİN GÖNDERİLMESİ SUÇTUR”
Ailenin üye olduğu Şüpheli Ölümler ve Mağdurları Derneği Avukatı Ahmet Çelik de, yaşanan durumu değerlendirdi. Aileye yapılanın bir suç niteliği taşıdığını belirten Çelik, “Bir çok aile bunun şüpheli bir ölüm olmadığını ve cinayet olduğunu söylüyor. Haklılar. Bu durum cinayettir. Aileye bu kıyafetlerin gönderilmesi aslında bir suç niteliği taşır. Yargı yolları tükenmemiştir. Ailenin müracaat etmesi gereken mahkemeler varken. Bu kıyafetlerin aileye talebi olmadan gönderilmesi ve aileye manevi ızdırap çektirilmesi suç kapsamındadır. Devletin tazminat sorumluluğunu gerektirir” dedi.
Doğan ailesi, oğulları Uysal Doğan’ın ölümüne ilişkin askeri mahkeme tarafından 9 Şubat 2015 tarihinde takipsizlik kararı verilmesi üzerine bireysel olarak Anayasaya Mahkemesi’ne başvurmaya hazırlanıyor.