WASHINGTON - HAKAN ÇOPUR
Beyaz Saray'da ilk 100 gününü tamamlayan ABD Başkanı Donald Trump, "nüfusunun çoğunluğu Müslüman bazı ülke vatandaşlarına seyahat yasağı", "Rusya'nın başkanlık seçimlerine müdahale ettiği iddiaları", "Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn'in istifası", "Meksika sınırına duvar" ve "ana akım Amerikan medyasıyla yaşadığı gerilim" gibi ana başlıklar etrafında tansiyonu yüksek bir dönem geçirdi.
Amerikan siyasi tarihinin en sıra dışı başkanlarından Trump, Oval Ofis'teki ilk 100 gününü yarın doldururken, birçok zor sorunla bu dönemde yüzleşmek zorunda kaldı.
ABD'de 8 Kasım'daki başkanlık seçimini Demokrat rakibi Hillary Clinton karşısında sürpriz bir şekilde kazanarak, ABD'nin 45. Başkanı olan Trump, siyasi kariyeri olmaksızın bu koltuğa oturan ender Amerikan başkanlarından biri olarak tarihe geçti.
Selefi Barack Obama'dan 20 Ocak'ta düzenlenen yemin töreniyle görevi devralan Trump, seçim kampanyası dönemindeki vadettiklerini yerine getirebilmek için başkanlığa oldukça hızlı bir giriş yaptı. Amerikan medyasında Trump'ın ilk 100 günüyle ilgili hemen tüm değerlendirmelerde, yeni Başkan'ın görevine "fazla hızlı giriş yapmasının", başarı ve başarısızlıklarında oldukça etkili olduğu yorumları yapıldı.
Seyahat yasağına güçlü yargı engeli
Seçim kampanyası döneminde "ülkeyi daha güvenli hale getireceği" tezini savunan Trump, görevinin ilk haftasında 27 Ocak’ta, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Suriye, Irak, İran, Yemen, Libya, Sudan ve Somali vatandaşlarına üç ay boyunca ABD'ye giriş yasağı getiren başkanlık kararnamesini imzaladı. Aynı kararnameyle ABD'nin mülteci kabul programı dört aylığına askıya alındı, Suriyeli mültecilerin de ikinci bir talimata kadar ülkeye kabulü tamamen durduruldu.
İki kez durduruldu
Bu kararnameyle ilgili birçok dava açıldı ve Washington eyaleti federal yargıcı James Robart, 3 Şubat'ta kararın yürütmesini ülke genelinde durdurdu. Adalet Bakanlığının temyiz mahkemesine yaptığı başvuru ise reddedildi.
27 Ocak tarihli kararnamenin ardından söz konusu ülke vatandaşlarına verilmiş 60 bin vizeyi iptal eden ABD Dışişleri Bakanlığı, mahkemenin yürütmeyi durdurma kararının ardından vize iptal işlemlerini geri almak zorunda kaldı.
İlk adımında yargıya takılan Trump, 6 Mart'ta görece hafifletilmiş ikinci vize düzenlemesini imzaladı. Irak'ın listeden çıkarıldığı bu düzenlemede diğer altı ülke vatandaşlarına üç ay boyunca yeni vize yasağı öngörüldü, ABD'nin mülteci programı da dört aylığına askıya alındı.
Ancak 16 Mart'ta uygulanmaya başlanacağı açıklanan yeni düzenleme, 15 Mart'ta Hawaii federal yargıcı Derrick Watson tarafından geçici olarak ülke genelinde askıya alındı. Aynı yargıç 30 Mart'ta, ikinci bir mahkeme kararına kadar söz konusu uygulamayı "süresiz" olarak askıya aldığını açıkladı.
Seyahat yasağı düzenlemesini uygulamaya sokamayan Trump yönetiminin, mart ayı ortasında tüm dünyadaki ABD diplomatik misyonlarına, vize başvurularında daha sıkı güvenlik incelemesi yapılması talimatını verdiği ortaya çıktı.
Laptop yasağı
Seyahat yasağında üst üste iki kez yargıya takılan Trump, 21 Mart'ta 8 ülkeden doğrudan uçuşlarda cep telefonundan büyük elektronik cihazları yolcuların yanlarına almalarını yasaklayan bir karara imza attı.
Bu yasağın, bazı Amerikan havayolu şirketlerine rekabet üstünlüğü sağlamak amacıyla alındığı iddialarına tatminkar cevaplar veremeyen Washington yönetimi, uygulamanın ulusal güvenlik gerekçelerine dayandığı tezini savundu.
Bitmeyen Rusya tartışması ve dinleme iddiaları
Başkanlık seçime Rusya'nın siber saldırı yoluyla müdahale ettiği ve Trump lehine bir sonucun ortaya çıkmasına yardım ettiği iddiaları, ABD Başkanı Trump'ın ilk 100 gününde Amerikan kamuoyunun gündeminden hiç düşmedi.
Seçimlere müdahale iddialarıyla ilgili Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ve Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi ayrı ayrı soruşturma başlattı. FBI soruşturması görece gizli yürürken, İstihbarat Komitesindeki soruşturma, komite başkanı Cumhuriyetçi Devin Nunes'un Trump yönetimine yakınlığı nedeniyle medyada tartışma konusu oldu.
Hala devam eden soruşturmalardan ne gibi sonuçlar çıkacağı ve bunların Trump yönetiminin nasıl etkileyeceği, Amerikan kamuoyunun en çok merak ettiği konular arasında yer alıyor.
Trump, "tesadüfen" dinlenmiş
Rusya soruşturması kapsamında istihbarat birimleri tarafından dinlenen bazı isimlerin yanı sıra Trump'ın telefonlarının da seçimlerden sonra "tesadüfen" dinlendiğinin ortaya çıkması, Beyaz Saray'ı alarma geçirdi.
İstihbarat Komitesi Başkanı Nunes, başkan seçildikten sonraki süreçte Trump'ın ve yakın ekibindeki bazı kişilerin konuşmalarının istihbarat birimlerinin dinlemelerine "takıldığını" açıkladı. Konuyla ilgili olarak Beyaz Saray'a giderek komite üyelerinden önce Trump'a bilgi aktaran Nunes, Demokratlar tarafından adeta "linç" edildi.
Önceki Başkan Barack Obama tarafından dinlettirildiğini iddia eden ve bu iddiasını birkaç kez ısrarla dile getiren Trump ise bu yeni bilgiyle "haklılığının ispatlanmış" ve "kendisinin aklanmış olduğunu" ifade etti.
İlk patlak Flynn'in istifası
Trump'ın en yakınındaki isimlerden eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn'in "Washington'da Rus Büyükelçi ile görüşmesi" kapsamında başlayan tartışmaların büyümesi ve bu konuda Başkan Yardımcısı Mike Pence'i yanıltması, ilk ayında Trump yönetimine pahalıya mal oldu.
ABD Başkanı Trump'ın isteği üzerine 13 Şubat'ta istifa ettiği bildirilen Flynn, ülke tarihinde görevinden en kısa sürede ayrılan ulusal güvenlik danışmanlarından biri oldu. Ulusal güvenlik danışmanlığı koltuğuna Flynn'in istifasından sonra Korgeneral H.R. McMaster oturdu.
Bannon, Ulusal Güvenlik Konseyinden uzaklaştırıldı
Flynn krizi ile uğraşan Trump, ocak ayında Ulusal Güvenlik Konseyine (NSC) kattığı Başstratejisti Stephen Bannon'ın konseydeki görevine "yeni yapılanma" gerekçesiyle 5 Nisan'da son verildi. Beyaz Saray'da başstratejist olarak görevine devam eden Bannon, aşırı sağcı görüşleriyle kamuoyunda tartışılan biri isim olarak biliniyor.
Aynı yapılanma çerçevesinde Ulusal İstihbarat Direktörü (DNI) Dan Coats ile ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, konseyin düzenli katılımcıları arasına yeniden döndü.
Meksika sınırına duvar
Oval Ofis'teki ilk haftasında Meksika sınırına duvar örülmesini öngören bir başkanlık kararnamesine de imza atan Trump, kampanya döneminden bu yana tartışmalara neden olan vaadini yerine getirmek için ilk somut adımı atmış oldu.
Ancak Meksika yönetimi ile duvarın finansmanı konusunda ciddi anlaşmazlıklar yaşayan Trump, 15 milyar doları bulması beklenen duvarın maliyetinin Meksika tarafından karşılanacağını dile getirdi. Meksika yönetimi bunu kesinlikle kabul etmeyeceğini açıklarken, Trump finansman noktasında Kongre ile "orta yolu" bulma arayışına girdi.
Medya ile sular durulmuyor
Başkanlık için yarışacağını ilk açıkladığında medyanın hiç şans vermediği Trump'ın, ana akım Amerikan medyasının "favorisi" konumundaki Hillary Clinton'ı yenilgiye uğratarak başkanlık koltuğuna oturması, Washington'da soğuk rüzgarlar esmesine neden oldu.
Birçok konudaki icraat ve açıklamaları medyada ciddi şekilde eleştirilen Trump, konuşmalarında ve Twitter'daki hesabı üzerinden isim vererek bu medya kuruluşlarını karşısına alınca kavganın boyutu daha da büyüdü.
Özellikle Rusya ve Flynn konularını gündemden düşürmeyen, medyayla sorunlu ilişkisi devam eden Trump, yerleşik medya düzeniyle "yüzleşmeye" devam edecek gibi gözüküyor.
Muhabir: Hakan Çopur
dikGAZETE.com