Daha çocuk sayılacak yaştan itibaren hayalindeki hiçbir şeyi gerçekleştiremeden hastanelerde adeta çile dolduran Salih Murat, yaşadığı trajikomik kanser tedavisi serüvenini anlatırken, duygu dolu anlar yaşadı.
Salih Murat’ın anlattıklarına göre, onun acı dolu hikayesi 2006 yılında ve henüz 16 yaşındayken başladı. Karnında başlayan ani ağrılarla başvurduğu hastanede “kolon kanseri” teşhisi konularak, onkoloji kliniğinde tedavi gören Salih Murat, bir türlü iyileşemedi.
55 kilodan 26 kiloya kadar düşen gence, ağrıları ve atakları geçmeyince bağırsağında bulunan bir kitlenin yırtılmaya neden olduğu bilgisi verildi. Salih Murat, bunun üzerine birçok kez operasyon geçirse de hiçbir tedaviden olumlu sonuç alınamadı. Talihsiz genç, hastalığına çare bulmak için ailesi tarafından hastane hastane dolaştırıldı.
Yurt içinde birçok hastaneye başvuran, gittiği her hastanede “yapılacak bir şey kalmamış sabahı göremez” denilen genç, onkoloji servislerinde yıllarca adeta çile doldururken, aldığı kemoterapinin ardından saçları döküldü.
“Kemik yığınına dönüştüm”
Tedavisi süresince adeta kemik yığınına dönüştüğünü anlatan Salih Murat, şunları söyledi:
“7 ameliyatın 4’ünde apandisit, birinde safra kesemin alındığı yazıldı. 72 saati geçen ağır ataklarım oluyordu. Ağrı başladığında kendimi evin duvarlarına çarpıyordum. Gittiğimiz doktorlar anneme ve akrabalarıma her şeye hazırlıklı olmaları gerektiğini bile söylemişler. Aşırı kilo kaybını gören hastaneler beni umutsuz vaka olarak görüp almak istemiyorlardı. Artık umudum kesilmişti. Ben de hastanelere gitmek istemez olmuştum. Annem, teyzem ve tüm yakınlarımın benden gizli gizli ağladıklarını biliyordum. Ben iyileşemediğim gibi daha çok acı çekiyordum. Ölümü artık kabullenmiş durumdaydım.”
Prof. Dr. Gümürdülü’nün teşhisi
Son çare olarak Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Anabilim Dalı Profesörlerinden Yüksel Gümürdülü’nün kendilerine tavsiye edildiğini anlatan Salih Murat, şöyle devam etti:
“Teyzem, son bir kez de Yüksel hocamın beni görmesi için ısrar etti. Zorla gittiğim Balcalı Hastanesi’nde de aslında umudum yoktu. Değerli hocamız, önce raporlarını inceledi ve yaptırdığı çeşitli tetkiklerin ardından kanser olmadığımı söyledi.”
Salih Murat, Prof. Dr. Gümürdülü’nün tedavisinin ikinci ayından itibaren hızla düzelmeye ve kilo almaya başladığını belirterek, şöyle konuştu:
"10 yıldır kanser olduğunu bildiğim hastalığımın aslında kanser değil crohn (iltihaplı bağırsak hastalığı) ve FMF hastalığı olduğunu Prof. Dr. Gümürdülü’den öğrendim. Doktorum beni çok sıkı takip etti. Hastanede yatak tedaviye başlandığında 26 kiloydum. Gün gün kaybettiğim umutlarımı, yine gün gün yeniden yeşertmeye başlamıştım. Değerli hocam, her gün bizzat kendisi beni muayene ediyor ve hemşirelere yapmaları gerekenleri anlatıyordu."
Yanlış teşhis yüzünden 10 yılının yaşam mücadelesi vermekle ve ameliyatlarla geçtiğini belirten Salih Murat, tedavi boyunca bıçak altına hiç yatmadığını ve ağrı kesici kullanmadan doğru tedavi yöntemleri sayesinde bir yılda iyileştiğini söyledi.
Şimdi ikinci üniversiteyi okuyor
Hayatına kaldığı yerden devam etmek isteyen Salih Murat, şimdi özel bir şirkette çalışıyor ve ikinci üniversiteyi okuyor.
Doktorunu sürekli ziyaret eden Salih Murat, “Canı veren Allah elbette ancak, değerli hocam hayatımın kurtulmasına vesile oldu. Bazı geceler 10 yıllık hayat mücadelem gözümün önünde canlanıyor. O anda içimden doktoruma mesaj yazmak geliyor. Cep telefonuma sarılıp defalarca teşekkür duygularımı kendisine iletiyorum. Allah ondan razı olsun” diye konuştu.
Tedaviyi gerçekleştiren Prof. Dr. Gümürdülü ise Salih Murat kendisine geldiğinde öyküsünü dinlediğini ve ardından tetkiklerini yaptırdığını belirterek, “Hastamız crohn hastası idi. Zaten hastalığın belirtileri 16 yaşında görülmüş. Bu yaşta ailesel bir geçiş yoksa kanser hastalığı düşünülemezdi” dedi.
Prof. Dr. Gümürdülü, crohn hastalığının, gastrointestinal sistemin (Gastrointestinal Sistem. Vücudun çiğneme, sindirim, emilim ve boşaltım olaylarının gerçekleştiği ağızdan anüse kadar olan bölümü) herhangi bir yerinde oluşabilen iltihabi bir hastalık olduğunu vurguladı.
Crohn hastalığında tedavinin, hastalığın lokalizasyonuna, şiddetine ve komplikasyonların varlığına göre düzenlenmesi gerektiğini vurgulayan Gümürdülü, şöyle devam etti:
“Tedavi, tedaviye alınan cevap, hasta uyumu ve yan etkiler değerlendirilerek her hastaya farklı bir uygulama ve değerlendirmeyle yapılmalıdır. Crohn hastalığında güncel tedavi akut hastalığın tedavisi ve elde edilen düzelmenin sürdürülmesi şeklinde iki basmakta gerçekleştirilir. Hastamız Salih Murat, tedavimize tam olarak 2 ay içinde cevap verdi ve hızla düzelmeye başladı.”
Crohn ve FMF belirtileri
Crohn hastalığının, özellikle yemek zamanlarında daha fazla karın ağrısı ve ishal gibi ülseratif kolitten daha ısrarcı belirtileri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, “Ara sıra dışkıda kan, gevşek, sulu ve sık dışkılama, karın sağ tarafında ağrı, iştah kaybı, kilo kaybı, halsizlik, anüste yaralar, çıbanlar ve fistüller ile ağızda yaralar diğer belirtiler arasında yer alabilmektedir” dedi.
Prof. Dr. Gümürdülü, bu hastalığın her yaşta oluşabildiğini ancak, çoğunlukla 18 ile 35 yaş arasında başladığını kaydetti.
Kısaca FMF olarak adlandırılan ailevi Akdeniz ateşi hastalığının ise karın bölgesinde, akciğerlerde ve eklemlerde nükseden ateş ve ağrılara neden olduğunu ifade eden Gümürdülü, şunları kaydetti:
“FMF hastalığının belirtileri genellikle çocukluk dönemlerinde başlar. Belirtiler nöbetler halinde 1-3 gün arası sürer. Yaygın belirtiler ateş, karın ağrısı, göğüs ağrısı, ağrılı şişkin bilekler, kabızlığı takiben ishal, özellikle diz altında kızarmalar ve kas ağrılarıdır. Hasta nöbetler arası normal hisseder. Belirtilerin ortaya çıkması bazen 1 haftadan bile az olabilir bazen de 1 ayı bulabilir. FMF hastalığı aileden çocuklara geçen bir gen mutasyonu sonucu ortaya çıkar. Gen mutasyonu vücutta iltihapları engellemede aksaklıklara neden olur.”
Hastası Salih Murat'ta crohn ve FMF hastalıklarının aynı anda bulunmasının işi zorlaştırdığını ancak, çözümsüz olmadığını anlatan Prof. Dr. Gümürdülü, sözlerini şöyle tamamladı:
“Hastamızı şimdi rutin aralıklarla kontrol altında tutuyor, bir şikayetinin olup olmadığını soruyoruz. Hastanemizden taburcu olduktan sonra hiçbir sorun yaşamadık. Bundan sonra da yaşamayacağını ümit ediyorum.”
Nuri Pir
Kaynak: IHA
dikGAZETE.com