Evlilik dolayısıyla gittiği Belçika'da mekanik üzerine çalışırken saatçilikle tanışan ve bu mesleği öğrenen, bir yıl önce de Bursa'ya yerleşip atölye açan saat ustası, tamir edilemeyen antika saatleri ve kule saatlerini çalışır hale getiriyor.
Yurt dışında çalıştığı iş yerinde, büyük saat firmaları ve saat tamircileri için parçalar imal eden Fatih Serhat Yurtdakal, ustasından ve aldığı çeşitli eğitimlerle öğrendiği sanatını severek sürdürüyor.
Türkiye'ye döndükten sonra ülkenin dört bir yanındaki saat tutkunları tarafından tanınır hale gelen Yurtdakal, Bursa'daki atölyesinde koleksiyonerlerin bugüne kadar yaptırmak isteyip yaptıramadığı antika saatleri, bazı şehirlerde tamir edilemeyen kule saatlerini, eksik ya da bozulmuş parçalarını da üreterek onarıyor.
Yurtdakal, birkaç kuşağa zamanı göstermiş, en genci bir asrı devirmiş antika değerindeki saatlerden gelecek "tik tak" sesi için bazen aylar süren bir tamirat gerçekleştiriyor.
Tarihi saatlere yeniden hayat verdiği hikayesini AA muhabirine anlatan Yurtdakal, Sivas'ta doğup büyüdüğünü, askere gidip geldikten sonra 2003'te evlilik dolayısıyla Belçika'ya yerleştiğini söyledi.
Sivas'ta dedesi ve babasının da mesleği olan mekanik işiyle uğraştığını, her türlü makine imalat ve tamiratı üzerine çalıştığını belirten Yurtdakal, "O zamandan mekaniğe bir tutkum vardı. Yurt dışına gittiğimde de ustamla, saatle, saatçilikle tanıştım." dedi.
Belçika'da büyük saat firmaları ve tamirciler için parça üreterek saatlerle tanıştığını dile getiren Yurtdakal, şöyle devam etti:
"Hem saat parçası hem saat tamiri yapmaya başladım. Böylelikle serüven başladı. Ustam, benimle aynı işte çalışan ustabaşımdı. Aynı zamanda hobi olarak kendi atölyesi vardı ve saat yapıyordu. Çok kıymetli, deneyimli, saatçi bir aileden gelen biriydi. Halen görüşüyoruz. Saatçiliği bana sevdirdi ve öğretmeye çalıştı. Bugüne kadar edindiği tecrübeleri hızlı bir şekilde bana aktardı. Onun benim üzerimde emeği çok. Hem usta çırak hem arkadaş ilişkimiz vardı. Ülkemizde saatçilik maalesef saklana saklana, gizlene gizlene kaybolmuş bir meslek. Ustam bildiği her şeyi gizlemeden öğreterek, bu tutkuyu bana bulaştıran kişi oldu."
Yurtdakal, o dönemden beri meslekten kopamadığını, saatin içinde bir gizem barındırdığını ve insanda bir tutku oluşturduğunu anlattı.
Kule saatlerine "hayata dönüş operasyonu"Çalışırken bir yandan da saatçiliği öğrenmek için gece kurslarına gittiğini söyleyen Yurtdakal, yeni saatler görmek, mesleğin ustalarıyla tanışmak için de Avrupa'da birçok ülkeyi dolaştığını belirtti.
Ustasından kilise ve kule saatlerini yapımını da öğrendiğini, kule saatlerinin tamirini "hayata dönüş operasyonu" olarak nitelendirdiğini dile getiren Yurtdakal, şunları kaydetti:
"Geldiğimden beri kule saatleriyle uğraşıyorum. Bugüne kadar yapılamamış, atıl durumda kalmış saatler beni buluyor. Çeşitli illerde ve ilçelerdeki kule saatlerinin tamirlerini yaptım. Bazı tamiratlarla halen uğraşıyorum. Bazı koleksiyonerlerin bugüne kadar yaptırmak isteyip de yaptıramadığı saatler geliyor. Dışarıdan gelen işlerden kendi projemi geliştirmeye henüz vakit bulamadım. Bu konuda tek olmamın bir dezavantajı var, yetişmekte zorlanıyorum. Yaptığım saatlerin tamamı ilginç, döneminde ustalarının ilginç tarzlarda, ilginç materyallerle yapmış olduğu saatler. En genci bir asrı devirmiş saatler. Bu yüzden her saate farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyorum."
Saat tamirinde gerekli parçaları imal edebildiğine dikkati çeken Yurtdakal, bunun önemli bir avantaj olduğunu vurguladı.
Bu işin incelik ve sabır gerektirdiğine işaret eden Yurtdakal, "Önce yapacağım saatlerle konuşuyorum. Daha önce ne gibi müdahaleler yapılmış, hangi ustaların elinden geçmiş, doğru mu hatalı mı yapılmış, bunların tespitini yaptıktan sonra eksikse eksik parçasını ustasının yaptığı yöntemlerle, ustasına tabi olarak yeniden yapmaya çalışıyorum. Ona ustasının verdiği özeni vermeye çalışıyorum. Yapıp topladıktan sonra o 'tik tak' sesini duyunca o gün benim en mutlu günüm oluyor." diye konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com