Ankara
TİHEK'ten yapılan açıklamada, son olarak İsveç'te Irak'ın Stockholm Büyükelçiliği önünde Kur'an-ı Kerim'i hedef alan saldırının gerçekleştiği anımsatıldı.
"Müslümanlara deÄŸerleri ve kutsal kitapları Kur'an-ı Kerim üzerinden ayrımcı tutumlar sergilemek din temelli ayrımcılığın tipik bir görünümüdür." ifadesini yer verilen açıklamada, hükûmetlerin din özgürlüğünü destekleme, istisnasız bütün inanç sahiplerinin hoÅŸgörüsüzlük, ayrımcılık korkusu taşımadan toplumda yaÅŸayabilmesi ve geliÅŸebilmesini güvence altına alma görevlerinin bulunduÄŸuna iÅŸaret edildi.
İslam karşıtlığının uzun süredir nefret suçları bağlamında varlığını sürdürdüğü vurgulanan açıklamada, Türkiye'nin uluslararası mecrada İslam karşıtlığı ve İslam'a yönelik hoşgörüsüzlükle mücadelede etkin rol oynaması sonucu, 2022'de, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunca "15 Mart Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü" olarak kabul edildiği belirtildi.
BM İnsan Hakları Konseyince de 12 Temmuz'da Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırıların "dini nefret" olarak nitelendirildiği aktarılan açıklamada, "Bu saldırıların son bulması ancak uluslararası toplumun tüm aktörleri tarafından benimsenecek bir karşı duruş ile mümkün olabilecektir." değerlendirmesine yer verildi.
TİHEK'ten 46 ulusal insan hakları kurumuna mektup
Açıklamada ayrıca, Avrupa Ulusal İnsan Hakları Kurumları Ağı'nın (ENNHRI) aktif bir üyesi olan TİHEK'in, son olarak dün gerçekleşen eylem üzerine ENNHRI üyesi 46 ulusal insan hakları kurumuna bir mektup gönderdiği belirtildi.
Mektupta, "bu ve bu türden süreklilik arz eden eylemlerin şiddetle kınandığı" aktarılan açıklamada, "Din, etnik köken veya ırk temelli nefretin, ayrımcılığa ve düşmanlığa kışkırtma şeklini alacak biçimde savunulmasının temel insan hakları ilkeleriyle bağdaşmadığı bir kez daha hatırlatılmıştır." ifadesi kullanıldı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com