ANKARA (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
"Yerel seçim kampanyanız nasıl geçiyor?" sorusunun yöneltildiği Soylu, çalışmaların çok yoğun geçtiğini, kendisini İzmir ve Diyarbakır'daki ilginin çok etkilediğini söyledi.
Bütün yapılanların ve atılan adımların her birinin karşılığını Diyarbakır'da görme fırsatı bulduğunu belirten Soylu, bu seçimin en çok ilgilendirdiği bakanlığın İçişleri Bakanlığı olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin üç temel paradigmanın, "siyasal istikrar, ekonomik istikrar ve güvenlik istikrarı" olduğunu dile getiren Soylu, bunun da milli iradeye bağlı olduğunun altını çizdi.
"Allah muhafaza, eğer Türkiye 31 Mart akşamı hükümetin ve Cumhur İttifakı'nın zayıflığıyla çıkarsa, kaymakamlar, valiler Doğu ve Güneydoğu'da 6 yaşındaki çocuklara maskara olur." diyen Soylu, şöyle konuştu:
"6 yaşındaki masum çocukların eline taşları verirler ve orada devletin huzur, asayiş, güvenlik ve kardeşlik sağlayan elindeki o imkanını tamamen zelil ederler. Bu o kadar açık ve nettir. Bu en çok bizi ilgilendiriyor. Çünkü özellikle 15 Temmuz'dan sonra Türkiye'deki güvenlik, asayiş, huzur, terörle ve uyuşturucuyla mücadele, aynı zamanda trafik, tefecilik, organize suç çeteleriyle mücadelede siyasal istikrarın sağladığı güçlü adımlar söz konusu."
Siyasal istikrarın, Türkiye'nin güvenliği açısından önemli olduğunun altını çizen Soylu, "Siyasal istikrar olmazsa öbür taraftan güvenlik istikrarını sağlayamazsınız." dedi.
"4,5 yıl bir daha Türkiye'de seçim yok"
Antalya'da 2016'da 6 milyon 400 bin olan turist sayısının 2017'de 10 milyona, 2018'de ise 13 milyon 600 bine çıktığını aktaran Soylu, 2019'da 16 milyon turist beklendiğini dile getirdi.
Turist sayısındaki bu artışta huzur ve güvenliğin önemine işaret eden Soylu, şunları söyledi:
"Bütün bunları birbiri ardına peşi sıra sağlayamazsanız ve bu zinciri bir bütün haline getiremezseniz, bu zincirin halkaları her taraftan kopar. Eğer Türkiye'de yatırım yapılacaksa bu güvenliğe, huzura ve insanların kafasının rahat olmasına bağlı. Uluslararası doğrudan yatırımcı gelecekse, bunun temeli Türkiye'de kendini güvende hissetmesine bağlı. Yatırım yapılabilir bir ortamın tesis edilmesine bağlı. Özellikle 31 Mart seçiminin önemi şudur: 4,5 yıl bir daha Türkiye'de seçim yok. Ben, 1969 doğumluyum. 50 yıldır bugüne kadar 4,5 yıl seçimin olmadığı hiçbir dönem olmadı Türkiye'de. Buna darbeleri söyleyebilirsiniz, buna erken seçimleri, referandumları söyleyebilirsiniz. Bütün bu seçimlerin de hangi sebeplerle oluştuğu apaçık ortadadır."
Süleyman Soylu, Türkiye'nin özellikle 6-7 yıldır çok ciddi bir saldırıyla karşı karşıya olduğuna dikkati çekerek, "Hepimiz yaşıyoruz bunu. Gezi'den başlayan, Irak'ın kuzeyinde bir devlet kurulmasına kadar, Afrin'de terör örgütünün özellikle ABD tarafından bir şekilde desteklenmesine, Türkiye'ye kimisi darbe, kimisi dolaylı sıkıştırma, kimisi hareket kabiliyetini daraltma, kimisi Avrupa'da ve dünyada Türkiye'yi yalnızlaştırmaya çalışma ve Türkiye'ye hakaret etme gibi bütün projelerle son 6-7 yıldan beri uğraşıyoruz." diye konuştu.
"Bunları söylemek zorundayız"
Türkiye'nin bütün bu saldırılara karşı önemli direnç testleri ortaya koyduğunu, bu süreçte sistemini değiştirdiğini anlatan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi önümüzde 4,5 yıl var. Eğer biz bu 4,5 yılı çok iyi kullanırsak... Ne olur, 31 Mart'ta zayıf çıkarsak, içerisinde HDP'nin de PKK'nın talimatlarının da bulunduğu ittifak, Türkiye'ye 4,5 yılı zehir, zindan eder. Bu kadar açık ve net. Biz, bunları söylemek zorundayız. Çünkü belki bu meselenin en çok ilgilendirdiği alan iç güvenliktir. Yani bizim sorumlu olduğumuz alandır. Bunu bugüne kadar eğer yönetebiliyorsak, eğer terörden asayişe kadar adımlar atabiliyorsak bunun anlamı siyasal istikrardır, elde ettiğimiz güç ve milletin verdiği destektir. Ama öbür türlü bu ittifak karşısında bir zafiyet yaşandığı andan itibaren Doğu ve Güneydoğu'da valiler ve kaymakamları sokağa çıkarmazlar."
"Seçim sonuçlarından ne bekliyorsunuz? Umutlu musunuz?" sorusu üzerine Soylu, "Seçim sandıkta belli olur. Bizim yapacağımız ancak yaptığımız gözlemler, içinde bulunduğumuz olaylar üzerinden tahmin edebilmektir." dedi.
"Cumhur İttifakı yüzde 50'nin üzerinde oy alır"
Halka temas ettiğinde, sokaklar, caddeler ve balkonların siyasetin fotoğrafını verdiğini belirten Soylu, Türkiye'nin gittiği her yerinde sokakların, caddelerin ve balkonların muhteşem olduğunu dile getirdi.
"Vatandaşın sıkıntısı var mı? Elbette ki herkesin sıkıntısı var. Büyüyen ülkelerin böyle kendine ait trendleri söz konusu olur. Bir de bu kadar saldırılara karşı kendini muhafaza etmek isteyen bir ülke." ifadesini kullanan Soylu, herkesin geleceğe ve 31 Mart seçimlerinden sonrasına ilişkin, "Evet, bunu yine Tayyip Erdoğan ve AK Parti yapar, Cumhur İttifakı'nın gücüyle çok daha iyi yapılır" şeklinde bir beklenti olduğuna dikkati çekti.
Vatandaşların "Bugüne kadar yapılanları görüyoruz ve her şeyin farkındayız" şeklinde bir değerlendirmesinin söz konusu olduğunu işaret eden Soylu, milletin zorla meydana gelmediğini, zorla dükkanından çıkıp el sallamadığını, zorla "siz, merak etmeyin devam edin" gibi bir anlayışı ortaya koymadığını vurguladı.
Bu seçimlerde Cumhur İttifakı'nın yüzde 50'nin üzerinde oy alacağını belirten İçişleri Bakanı Soylu, buna gelecek 4,5 yıl için Türkiye'nin ihtiyacının olduğunu, bunun için milletin ferasetinin bulunduğunu söyledi.
İçişleri Bakanı Soylu, Bizim yaptığımız tespitlerde, Millet İttifakı'na HDP her yönüyle destek veriyor." diye konuştu.
Bakan Soylu, "94 belediye başkanı teröre karıştığı için alındı. Teröre karışmayan 2-3 belediye başkanı var, onları almadık mesela, müdahale etmedik. Onları dışladılar zaten. HDP, zillet ittifakı içerisindeki bütün partilere 299 aday, belediye meclis üyesi ve il genel meclisi üyesi vermiş" ifadelerini kullandı.
Seçimlerde, HDP'nin "Batıda AK Parti ve MHP'ye kaybettireceğiz" diyerek Millet İttifakı'na destek stratejisi ortaya koyduğu, bazı büyükşehirlerde de aday çıkarmadığı anımsatılarak, bunun seçim sonuçlarını nasıl etkileyeceğinin sorulması üzerine Soylu, yaptıkları tespitlerde "şer cephesi" ve "zillet" dedikleri bu ittifaka HDP'nin her yönüyle destek verdiğini söyledi.
Soylu, HDP'nin şu anda "zillet ittifakı" içerisindeki bütün partilere 299 aday ve belediye-il genel meclis üyesi verdiğini belirtti.
Bunun kendi tespit edebildikleri rakam olduğunu yineleyen Soylu, "Bunun muhakkak daha fazlası vardır. Bunların 27'si sadece HDP'ye kayıtlı, CHP'den ve diğer ittifak partilerinin listesinde de var. Onun dışında birbiri lehine çekilmeler var. Bunlar sadece oraya kayıtlı olup da oradan aday olanlar." diye konuştu.
Öte yandan Ardahan'dan Adıyaman'a, Beyoğlu'na, Zeytinburnu'na, İzmir'e, İstanbul'a, Ankara, Adana'ya kadar olan yerlerde de bulunduğuna işaret eden Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu şurada bizi üzüyor, o zaman bu soruyu kendime soruyorum; 'Sayın Cumhurbaşkanımız bize niye bu konuda kararlı olacaksınız' deyip de biz 94 teröre destek olan belediyeyi görevden aldık. Bunun geçen seçimden farkı şudur, 24 Haziran'da HDP'yi, Meclise taşıyan CHP ve Kılıçdaroğlu'dur. Bunu sorumluluğu bu dünyada da öteki dünyada da onlardadır.
Ama bunun farkı şu; beraber icraya gelmek istiyorlar. Yani dün Cizre Belediyesinde, Erciş Belediyesinde, Sur Belediyesinde yaşadığımızı bugün İzmir'den Buca'ya kadar, dün Buca'da olduğum için söylüyorum, İstanbul'dan hangi belediye kazanacaksa Ankara'ya kadar bütün belediyelerde artık PKK'nın bir temsilcisi, Kandil'den haber götüreni ve irade ortaya koyanı olacak. Bu 'PKK'ya bir tünel açmak' demektir, o zaman biz terörle mücadeleyi ne için yapıyoruz, bu soruyu kendimize sorarız."
"Taşıyıcı annelik yapıyor diyorum"
Bakan Soylu, bu pozisyonla karşılaşmaları durumunda ne yapacaklarının sorulması üzerine, şu değerlendirmede bulundu:
"Biz ilk önce bunu milletimize şikayet ederiz. Milletimiz bu kararı verecek. Bütün bunlar işin hukuki boyutu. İşin diğer boyutları elbette ki bu 94 belediye hangi saikle alınmışsa... 94 belediye başkanı teröre karıştığı için alındı. Teröre karışmayan 2-3 belediye başkanı var, onları almadık mesela, müdahale etmedik. Onları dışladılar zaten. Bir de böyle bir durum söz konusu. Ama buna yönelik olarak burada eğer, burası hukuk devleti, terörle iltisakı varsa.... Adam, bizim terörden aldığımız, terör davası yürüyen kişileri belediye başkan adayı yapmış. Bu ne demektir? 'Ben devlete karşı itirazımı ortaya koyuyorum' diyor.
Burada bunu sadece devlet görmüyor ki bir de millet var. Bu vergi kimin vergisi? Bu para kimin parası? Bu çocuklar, kimin çocukları? Dağa götürdükleri çocuklar, kimin çocukları? Bütün bu soruların tamamını, bütün bu problemlerin ve günahların tamamını CHP kendi üzerine, zillet ittifakı kendi üzerine alıyor. Ben de 'Taşıyıcı annelik yapıyor' diyorum zaten. Biz Aybüke öğretmene, Necmettin öğretmene, Bedirhan'a ne söyleyeceğiz? 6 aylık kundaktaki çocuklara ne söyleyeceğiz? 'Kılıçdaroğlu Efendi, bunu böyle mi gördü diyeceğiz?"
"Zillet ittifakının ilk maddesini gördünüz"
Birilerinin "Amerika talimat verecekmiş, PYD, Türkiye'ye saldırmayacakmış?" şeklinde ifadelerinin bulunduğuna değinen Soylu, "Zillet ittifakının ilk maddesini gördünüz. PYD/PKK anlaşmasının nasıl olduğunu, işin içerisinde kimlerin olduğunu. Kendileri söylüyorlar, biz söylemiyoruz." diye konuştu.
Bakan Soylu, bugün aslında AK Parti-MHP'nin içerisinde bulunduğu Cumhur İttifakı'nın da temelinde bir arada bulunma anlayışının bu olduğuna değindi.
Bu kadar saldırıya daha geniş bir set kurulması gerektiğine dikkati çeken Soylu, şu ifadeleri kullandı:
"Beka dememizin sebebi de odur. Birileri 'Türkiye'de beka problemi yok' diyor. Görelim bakalım. 15 Temmuz'dan bir gün önce Türkiye'de beka problemi var mıydı, yok muydu? 6-7 Ekim olaylarından 3 gün önce Türkiye'de beka problemi var mıydı yok muydu? Öyle takım elbise giyip, kravat takıp, iyi laflar konuşup memleketle ilgili, güya her şeyi biliyormuş havasıyla, söz irade etmek o kadar kolay bir iş değil.
15 Temmuz'dan bugüne kadar 3 yıl dolacak. 2,5 yıl önceden bahsediyoruz. Bu ülkede etrafımızda Suriye gibi bir mesele varken, Irak, Lübnan, Libya, Tunus, Sudan bütün bu meseleler varken, herkes Kafkaslarda pay sahibiyken, bu kadar enerjide geçiş güzergahı üstünlüğü bizdeyken 'Türkiye'de beka meselesi yoktur' demeyi, ben neyle bağdaştırdıklarını düşünemiyorum. Bana da anlatsalar ben de rahatlasam."
"Kamyonla silah taşıyın' demiş. Biz onu tutalım mı?"
31 Mart'ta yapılacak seçimlere katılan HDP adayları arasında "terörist" suçlamasıyla haklarında soruşturma yürütülen isimlerin de yer aldığı anımsatılarak, "Bu terörle iltisakı yüzünden kendilerine dava açılan veya fezleke hazırlanan HDP'li belediye başkan adaylarının, hukuken aday olmalarının önüne geçecek bir süreç işletilemez miydi?" sorusuna Soylu, şu yanıtı verdi:
"Görevden alma bir tedbirdir. Eğer siz iş işten geçmeden, müdahale etmek demektir. O İçişleri Bakanlığının hakkıdır. Devlet, yasalar, kanunlar İçişleri Bakanlığına böyle bir hak vermiş, bizatihi bakanın kendisine böyle bir hak vermiştir. Bir terör örgütüne yardım ve yataklık yaptı dedikten sonra zaten hukuken görevden alınacaktır ve gereği de yerine getirilecektir. İçeri atılan adamın herhalde belediyeyi yönetecek hali yok."
"Tedbiri uygulamak zorundayım"
Görevden almaların keyfi yapılmadığına işaret eden Soylu, Teftiş Kurulunca mahkemeye sunulan belgelerin bütün değerlendirmelerinin ardından bu kararın alındığını hatırlattı.
Süleyman Soylu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Belediye Başkanı talimat vermiş, 'Kamyonla silah taşıyın' demiş. Biz onu tutalım mı? Onun mahkemesinin sonucu 2-3 yıl sonra belli olacak, 3 yıl orada belediye başkanlığı mı yapacak? Ben bu tedbiri uygulamak durumundayım. Neye uygulamak durumundayım? Terörle iltisaklı olan, bu sadece PKK terörü değil FETÖ terörü, DHKP-C terörü bütün bunlarla ilgili. Onun dışında başka meseleler için de, örneğin yolsuzluk yapmış, böyle aldığımız belediye başkanları var. Kendi partimizden de çeşitli sebeplerle aldığımız belediye başkanları var, her partiden de aldığımız belediye başkanları var, açığa aldığımız."
"Kayyum memnuniyeti yüzde 60-65'in üzerinde"
Bu tedbir mekanizmasını uygulamak zorunda olduklarına vurgu yapan Soylu, "Aksi takdirde vatandaş nereden bilsin, vatandaş gördüğüne oy verir. Diyecek ki 'bu adam budur'. Onun hırlı mı hırsız mı olduğunu, düzgün bir adam olup olmadığını, bir dosyasının olup olmadığını bana bırakıyor. Doğu ve Güneydoğu'da da PKK ile ilgili ona hizmet edebilecek bir adam varsa ve bu aynı şekilde mahkemelere sirayet etmiş değerlendirmeler varsa, biz orada bu adımı atmak durumundayız. Eğer atmazsak yanlış yapmış oluruz, bu çok net." şeklinde konuştu.
Soylu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kayyum memnuniyetinin 94 yerde yüzde 60-65'in üzerinde bulunduğunu bildirdi.
Normal belediyelerde bu kadar memnuniyet oranının olmadığının altını çizen Soylu, "Kayyum' memnuniyeti nedir?' diye bir sorun bakalım. HDP, PKK'ya on günlerdir kayyumlarla ilgili tezvirat ortaya koyuyor. Tek bir diş sökemezsin çünkü bunlar hizmet yaptılar." dedi.
Kayyumların 7,5 milyar liralık yatırım yaptıklarını vurgulayan Soylu, Diyarbakır'da yapılan yenilikleri anlattı.
Ağrı Belediyesi ve Valiliği ortak dünyanın en önemli spor markalarından birisinin üretim merkezini şehre getirdiğini dile getiren Soylu, şunları kaydetti:
"Neden? Huzur var. PKK belediyesi olsun da getirsin bakalım getirir mi? Toplam 5-6 bin kişi çalışacak. Ayrıca son 6-7 aydır açtığı tesislerle beraber şu anda bin kişi, 2-3 ay sonra da onu 3 bine tamamlayacak. Buralarda 10 bin kadın çalışacak. Bu önemli bir şey, huzurla beraber sağlanıyor."
"Seçim güvenliği için tüm tedbirler alındı"
Seçim güvenliğinin nasıl sağlanacağına ilişkin alınan önlemler hakkında da bilgi veren Soylu, tüm tedbirlerin alındığını vurguladı. Soylu, 19-26 Ocak arası yaklaşık 7 günde bütün bölgelerde tüm güvenlik birimleriyle yoğun toplantılar gerçekleştirildiğini belirtti. Soylu, geçen seçimde yaşanılan eksiklikleri, aksaklıkları, yapılan iyi uygulamaları tamamının masaya yatırdıklarını söyledi.
Bu toplantılardan iyi netice aldıklarını ifade eden Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2014 yerel seçimleriyle bugüne kadar olan kıyaslama itibarıyla şöyle bir değerlendirme yapabilirim; 2014-2019 seçimlerinde şu ana kadar olan olaylarda, sahaya iyi bastığımız için mesela önce muhtar olayları ciddi şekilde arttı. Neredeyse yüzde 60'a geliyordu. Yayınlar yaptık, anonslar yaptık. Bunun yanlış olduğunu, bu mücadelenin centilmence geçmesi gerekli olduğunu ve birden durdu. Oran gittikçe aşağıya gelmeye başladı. 2019 seçimlerinde 2014 yerel seçimlerine göre olaylardaki azalma yüzde 88,1. Siyasi etkinliklere 2014 seçimlerinde 1 Ocak'la 6 Mart arası 3 milyon 671 bin katılım olmuş, şu anda 4 milyon 780 bin. Yani çok daha fazla insan mitinglere gidiyor, siyasal etkinliklere katılıyor ve müdahale oranımız da yüzde 2,6'dan yüzde 0,5'e düşmüş. Mümkün olduğu ölçüler içerisinde seçim olayı 2014'te 581 tane olmuş, bu dönem 237'ye düşmüş."
Bunun çok daha düşük olmasını arzu ettiklerinin altını çizen Soylu, bütün vali, kaymakamların, emniyet müdürleri ve jandarma komutanlarının her birinin seçim güvenliğinin sağlanmasını şu anda temel bir mesele olarak ortaya koyduklarını vurguladı. Soylu, "Şu anda seçim güvenliği açısından 3'e ayırdık, seçim öncesi, seçim günü, sayım ve sayım sonrası. Bu 3 temel nitelik üzerinden yürütüyoruz." bilgisini verdi.
Süleyman Soylu, şu anda seçim öncesi okullardaki, oy sayım yerlerindeki, seçim kurulundaki kameraların, ışıklandırmaların, jeneratörlerin, Milli Eğitim Bakanlığından Enerji Bakanlığına kadar bütün bakanlıklara ilgi kurulduğunu söyledi. Soylu, "Geçen yıllara yönelik yüzde 88'in üzerinde olaylarda azalma var ve inşallah bu azalma aynı ölçekte devam edecek." ifadelerini kullandı.
"Doğu ve Güneydoğu'nun makus talihi yenildi artık"
"Kayyum atanan belediyelerde nasıl değişimler yaşandı? Kayyumların birçok seçim bölgesinde belediye başkanı adayı gösterilmesi, bu isimlerin başarılarının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir mi?" şeklindeki soruya Soylu, "Kayyumlardan şu anda kadar bizim Diyarbakır Belediye Başkan adayımız, Hakkari Belediye Başkan adayımız kayyum ve aynı zamanda Şanlıurfa'da Halfeti'de ilçe belediye başkan adayımız kayyum. İkisi kaymakam biri vali yardımcısıydı, üçü de kayyum onun dışındakiler yerel adaylar." diye konuştu.
İçişleri Bakanı Soylu, toplam 7,5 milyar liralık yatırım yapıldığını anımsatarak, bir taraftan gençlik, bir taraftan kadın merkezlerinin yapıldığını, diğer taraftan ise spor salonları yapıldığını, ayrıca şehrin ekonomik alt yapısının cazip hale getirilebilmesi için adımlar atıldığını söyledi.
Soylu, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz, bugün oralara gidiyor değiliz ki. Ağrı'nın Cumhuriyet Caddesi var, defalarca gittik. Ağrı'ya gittiğimde çok kokuyordu, bildiğiniz çöp, üstüne üstlük onun da belediye başkanıydı, gitmiyordu ki, Ağrı'nın belediye başkanıydı. Orayı kim yönetiyordu, dağın atadığı kayyum yönetiyordu. Kime hesap veriyordu? Kandil'e hesap veriyordu. Kimseye hesap verdiği yoktu, Ağrı'nın vatandaşına, Diyarbakır'ın vatandaşına hesap verdiği yoktu. Ahmet Türk'ü 18-19 yaşındaki bir çocuk idare ediyordu, genç idare ediyordu. PKK'nın atadığı adam sigarasını yaktırıyor, kendisine hürmet ettiriyor, sonra da böyle karakterli insanlar olarak dolaşıyorlar. Birileri itibar ediyorlar. Aslında onlara itibar edenlere de itibar etmemek lazım, çok net söylüyorum.
Bütün bunları görüyorsunuz, adam PKK'nın oradaki taşeron sürükleyicisi, 'iyi adamdır'. Neresi iyi adam, 'iyi'nin ölçüsü nedir? Nasıl böyle bir şey söz konusu olabilir? Onu, oradan aldık görevden. Yaptığı teröre destek sebebiyle biz onu aldık, terör örgütünün oradaki maşası oldu diye onu aldık. Şimdi, tekrar onu Mardin'de aday koyuyorlar. Hatta terör örgütü onun orada yaptığı yolsuzluklar nedeniyle kendisini de bir çok defa sözde onların öz eleştirisini aldı. Mardinliler iyi bilirler yaptıkları işleri. Onun için kayyumlar, önemli bir şeyi gerçekleştirdiler. Şunu söyleyebiliriz; bizim çocukluğumuzda evlerimizde Doğu ve Güneydoğu'nun makus talihini yenmeyeceği söylenirdi. Böyle bir şey söz konusu değil. Bunu Tayyip Erdoğan ile AK Parti hükümetleri bu sözü ortadan kaldırdı. Doğu ve Güneydoğu'nun makus talihi yenildi artık."
Doğu ve Güneydoğu illerinde havalimanlarının, üniversitelerin olduğunu, okul ve öğretmelerin bulunduğunu, hastanelerin yer aldığını, mezralara kadar uzanan yolların olduğunu vurgulayan Soylu, kendisinin mesleği gereği batı ve doğuda birçok ile gittiğini söyledi. Soylu, "Kıyas edin, ya doğudaki bir milim üsttedir ya batıdaki bir milim üsttedir. Türkiye'nin 780 bin kilometre karesinde mahrumiyet diye bir şey kalmış değildir, bu kadar açık ve net." dedi.
"Doğu ve Güneydoğu'daki asayiş olaylarımız önemli oranda azaldı"
Hatta bazı batı illerinde mahrumiyetin çok daha fazla olabildiğine dikkati çeken Soylu, sözlerine şöyle devam etti:
"Özellikle bu kayyumla neler yapılabileceği çok açık ve net ortadadır. Diyarbakır'ın resimlerine bakar mısınız? Dünyada böyle caddeler yok. Sıcak asfaltlarından, parklara her şey.
Öbür tarafta Mardin Büyükşehir Belediyesi'nin yaptıkları var. Bin 970 kilometre sıcak asfalt, otobüsler, gençlik ve kadın kültür merkezleri, içme suları. Yıllarca farelerin içinde bulunduğu Ağrı'nın Tutak ilçesinde bir depodan insanlar su içiyorlardı. Beytüşşebap'ta kahverengi su içiyorlardı. Ben buradan söylüyorum, desinler ki 'hayır'. Doğu ve Güneydoğu'ya öyle bir el uzatıldı ki kayyum vesilesiyle hem terörün şah damarı kesildi hem de oranın imar ve inşası önemli ölçüde gerçekleştirildi. Doğu ve Güneydoğu'daki asayiş olaylarımız önemli oranda azaldı."
Vatandaşın, bu huzurdan yüzde 100 memnun olduğunu ifade eden Soylu, Ergani'ye gittiklerini ve orada 6 bin kişi olduğunu ve Diyarbakır'da yapılan açılışta ise 25 bin kişinin bulunduğunu dile getirdi.
Terör örgütü PKK'nın Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kayyumların yaptığı hizmetlerin kaynağının Avrupa Birliğinden geldiğine dair propaganda yaptığının anımsatılması üzerine, Soylu, bunun halkta karşılık bulmadığını vurguladı.
Ağrı'daki altyapı çalışmalarından örnekler gösteren Soylu, bütün bunları devletin yaptığına dikkati çekti. Soylu, önceki belediyeleri kast ederek, "Bunlar lambalarını takamazlar." ifadesini kullandı.
Bakan Soylu, Ağrı'da ilkokul, ortaokul ve liselerde eğitim alan 186 bin çocuktan 70 binine kodlama eğitimi verildiğini, anaokullarının tamamında kodlama eğitimlerinin başladığını bildirdi. Soylu, "Bu ne demektir? Bu bir felsefe. Bir felsefe ortaya koyuyor Türkiye; 'artık bu çocukların dağa gönderilmesine müsaade etmeyeceğim. Bu çocuğu yarınlara hazırlayacağım. Hemşire, doktor, bilgisayar, uzay mühendisi olarak bu çocukları yarınlara hazırlayacağım' diyor." açıklamasını yaptı.
Bu kapsamda yürütülen çalışmaların fotoğraflarını gösteren Soylu, çocukların bilgisayar üzerinden akıllı şehirler tasarladıklarını, çocuk oyunları yaptıklarını ve anne babalarının da bundan çok memnun olduğunu anlattı.
Benzer şekilde Şırnak'ın Cizre, Siirt'in Eruh ilçelerini de örnek gösteren Soylu, "Kimse kusura bakmasın. Şu andaki Eruh, Trabzon'un Hayrat ilçesinden üç gömlek daha ilerdedir." dedi.
Devletin de milletin de bölgede elinden gelen bütün kucaklayıcılığı ortaya koymaya çalıştığının altını çizen Soylu, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli'ye, "Kürdistan'da biz kazanacağız' diyen sözde, o adam ne söylüyor? Ömründe ne yapmış bugüne kadar, ideolojiden, kardeş kavgasından, kan akıtmaktan. Aklımızla oynuyorlar." tepkisini gösterdi.
"40 yıllık mücadelesine CHP ve zillet ittifakını da ortak ediyor"
İçişleri Bakanı Soylu, "Her seçim öncesi HDP'nin özellikle Kürt kimlik siyaseti üzerinden bir propaganda yürüttüğünü görüyoruz. Burada da yine benzer bir durum var, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Halk bu kimlik siyasetine teveccüh ediyor mu?" şeklindeki soruya, "Onu zaten Pervin Buldan Hanımefendi zat-ı alileri söylüyorlar; '40 yıldır yürüttüğümüz bu mücadeleyi 31 Mart'ta taçlandıracağız. Batıda da doğuda da taçlandıracağız' diyor. Yani 40 yıllık mücadelesine CHP ve zillet ittifakını da ortak ediyor." yanıtını verdi.
Diyarbakır'ın tarihte 35 farklı medeniyete ev sahipliği yaptığını, bu medeniyetin bir ağırlığının olduğunun altını çizen Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ömründe öldürmekten, 14 yaşındaki kız çocuklarını taciz etmekten, sapık ilişkiye girmekten başka bir şey bilmeyen PKK ne medeniyet oluşturabilir. Biz büyük bir medeniyetin çocuklarıyız. Diyarbakır'da, Cizre'de de öyle. Cizre'nin tarihi bizim için memleketimiz, çocuklarımız için önemli bir müktesebattır. Onlar burada bir etnik kimlik siyaseti üzerinden 'kendimize oy vereceğiz' diyor, kendimiz kimiz? Niye CHP'li, İYİ Partili, Saadet Partili 'kendimize oy vereceğiz' demiyor da HDP 'kendimize vereceğiz' diyor ve o çanağın içerisine hep beraber giriyorlar. Kendimiz ne demektir?"
Bunun vatandaşlarda, sahadaki karşılığının sorulması üzerine Soylu, şunları söyledi:
"Özellikle bazı dönemlerde ideolojik bir katılık yakalamışlar ama biz, yeni nesile, gelecek çocuklarımıza bu anlatıyoruz ve başarılı oluyoruz. Meseleyi gören esnafından okumuş yazmış insanına, çiftçisinden ilkokul mezununa kadar her birey, sağduyusuyla meseleyi görenler bunların özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ciddi bir olumsuzluk oluşturduğunu, mağduriyet yaşattığını, yoksulluk oluşturduğunu çok net bir şekilde görüyorlar."
Bunun sonucunu da 31 Mart'ta göreceklerini belirten Soylu, şunları kaydetti:
"Mustafa Karasu işte Kandil'den talimat veriyor, 'Bizim mutabık olduğumuz sol siyasettir. Türkiye'nin her tarafında sol siyasetle beraber, kimse bunun karşısında itiraz etmesin, CHP bugün bizim partnerimizdir ve biz bu partnerler beraber bu işi yürüteceğiz' diyor. Buna ne denilebilir? Ankara Büyükşehir Belediyesini, İstanbul Büyükşehir Belediyesini PKK'ya bulaştırmaya çalışmak. Ondan sonra da 'İçişleri Bakanı konuşmasın' diyorlar, niye konuşmayacağım. Bu ülkenin güvenliği, huzuru nasıl sağlanacak? Bir güvenlik meselesine doğru akıyor bu iş. Oradan arabayı alacaklar, geçecekler İstanbul Büyükşehir Belediyesinin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin arabasıyla Allah bilir ne taşıyacaklar, ne yapacaklar? Ben bunu bundan sonra nasıl takip edebilme kabiliyetine sahip olabilirim? Kim bizden ne bekleyebilir?"
"Bu bir akıl, vicdan tutulmasıdır"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "YPG Türk askerine mi saldıracak?" şeklindeki ifadeleri anımsatılarak, terör örgütleri PKK/KCK-PYD/YPG'nin bağına ilişkin soruya karşılık, Soylu, elindeki dosyayı göstererek bunun PKK/KCK-PYD/YPG bağlantısıyla ilgili olduğunu anlattı.
Soylu, "PYD'nin de PKK'nın da sözde lideri Apo'dur. Kandil yönetir PYD'yi de PKK'yı da. Kimlerin olduğu, ortaya koyduğu, hangi eylemleri yaptıkları bu dosya bir özeti. Bu, bunun iki, üç katı kadar büyük bir külliyat. Oradaki aktörlerin ne işe yaradığı, hangi işlerin içerisinde bulundukları, nasıl yönettikleri. Sabri Ok'tan Muzaffer Ayata'ya, Muhammed Tahir'den diğer tarafta Ferhat Abdi Şahin denilen Suriye'deki silahlı organizasyonun başındaki adama kadar. Bunlar nereden peydah oldu, bunlar PKK'dan peydah oldular." ifadesini kullandı.
Ellerinde çok önemli belgelerin bulunduğunu vurgulayan Soylu, şunları kaydetti:
"Kılıçdaroğlu'nun aklı bu işe yetmez ki. Sezgin Tanrıkulu ve PKK sevicilerinin dışında sorar mı bir tane vicdanlı bir adamına, 'bu nedir' diye sorar mı? Kaç defa PKK-PYD işiyle ilgilenmiş, bağlantısını ortaya koyabilmiş. Bunların hangi saldırıları yaptıklarını. Yüzlerce eylem var PYD'nin Türkiye'ye yapmış olduğu, PKK/PYD bağlantısının olduğu. Orada özellikle PYD'de komutanlık yapıp da PKK'da yetişme olan insanların itirafları var. Biz Kemal Kılıçdaroğlu'na göre Ferhat Abdi Şahin'den, Muzaffer Ayata'dan daha tehlikeli adamlarız, onlar daha makbul adamlar. Kimse kusura bakmasın, lafı ölünce mi söyleyeceğiz? Bunu da kabul edenlere hayırlı uğurlu olsun.
Ben Sabri Ok'tan Murat Karayılan'dan daha tehlikeli bir adamım onlar için. Eğer öyleyse yapılacak bir şey yok, biz de mücadelemizi ona göre yapıyoruz zaten. Bu bir akıl, vicdan tutulmasıdır. Bu tam anlamıyla siyaset hırsının, memleket geleceğiyle ilgili bütün meseleleri mağlup etmesi, dumura uğratması demektir. Cumhuriyet Halk Partisi, bundan sonraki yıllarda Kılıçdaroğlu'nun yönettiği ve PKK'yla ilintisinin en üst noktaya çıktığı bu dönemi, kendi tarihleri içerisinde bir kara dönem, kabus dönem olarak nitelendirecektir. Gelecekte CHP'liler Kılıçdaroğlu döneminden bahsetmeyecekler, 'Bu bizim için ayıplı bir dönem' diyecekler."
"Şu anda yurt içinde 700'ün altında terörist var"
Soylu, çözülme sürecindeki PKK'nın ne durumda olduğu yönündeki soruya, "Bakın yurt içi terörist, şu an da 755 diyorlar ama o 755'in bir bölümü yurt dışında. Şu anda yurt içinde 700'ün altında terörist var. İçeri giriş de çok az. Ocak'tan bu yana 12 kişi girmiş. Sınırlarda ciddi tedbirler alınıyor." yanıtını verdi.
İçişleri Bakanlığı olarak sınır yönetimini gerçekleştirdikleri alanlarda Kara Kuvvetleri Komutanlığının da nöbetçi tuttuğunu belirten Soylu, koordinasyonu İçişleri Bakanlığının sağladığını söyledi.
"Sınıra modern sistemler kurduk"
Türkiye'nin güney sınırına dünyanın en modern sistemlerinden birini kurduğunu ifade eden Soylu, "Direkler, sensörler, kameralar... Dünyanın en modern sistemlerinden birisini kurduk. Kurmaya devam ediyoruz. Duvarlar direkler, sensörler, karakollara bağlı illere bağlı merkezden de takip ediliyor. Her yerden takip edilebiliyor." diye konuştu.
Bakan Soylu, bu süreçte İran'la da önemli bir iş birliği yaptıklarına değinerek, "639 Kasrı Şirin Anlaşması'ndan bu yana bizim İran'la sınır problemimiz vardı. Buradan onlara teşekkür ediyorum. Bizim duvar çekmemiz konusunda hiçbir problem çıkarmadılar. Ki İran bu konularda katı bir yapıya sahiptir. Hiçbir problem çıkarmadılar. Uzlaşarak... Bu zaten sınır duvarı değil güvenlik duvarı. Bazen biz onların yerine girdik. Bazen biraz geriye aldık. Sınır taşlarımız belli ama orada her zaman bir sınır mücadelesi var, şu an 'tık-tık' gidiyoruz. Geçen İranlılar geldiler, değerlendirmeler yaptık. İnşallah birlikte operasyon yapacağız. İlk kez söylüyorum. İran'la PKK'ya yönelik inşallah birlikte operasyon yapacağız. Çok uzun zamandır Türk devletinin tezidir birlikte operasyon yapmak." ifadelerini kullandı.
İran ile karşılıklı istihbari olarak değerlendirmelerin de olduğunu vurgulayan Soylu, birçok noktada iyi adımların atıldığını kaydetti.
"Ocak ayından bu yana 53 terörist teslim oldu"
Terörle mücadelede gelinen noktayı da değerlendiren Süleyman Soylu, şu bilgileri verdi:
"Teslim olanların sayısı 2016 yılında 466, 2017'de 417, 2018 yılında 383 ve 2019 yılında da 53, bu iki aylık rakam. Bu bize niye lazım. Burada bir de iknalar var. Tüm bunların yanında 49 ikna olmuş, 135 ikna olmuş 165 ve 31 ikna olmuş. İkna ne demek? Şu anda bin teröristin ailesiyle güvenlik kuvvetlerimiz iletişim kurdular. 'Çağırın adalete teslim olsun' diye. Aile üzerinden iknanın önemi şu, terör örgütüne katılan bizim ikna ettiğimizden daha az sayıda. Hem psikolojik ve fiziki üstünlüğümüz var. Fiziki üstünlüğümüzü olağanüstü şekilde artırarak devam ettiriyoruz. Bunun bilimi var. Arkadaşlar bu konuda olağanüstü çalışmalar yapıyorlar. Uygulamada ikna süreçleri. Özel ekipler yetiştirdik."
Soylu, ilgili tarafların kullanması için ikna konusunda bir kitap hazırladıklarını ve bunun tarihte bir ilk olduğuna dikkati çekerek, bu kitabın özel ekiplerle beraber hazırlandığını, sürecin tek tek anlatıldığına değindi.
"PKK'ya geri gidenlerin sayısı sadece 5"
Terör örgütünden teslim olup, uzun vadede PKK'ya geri dönenlerin sayısının sadece 5 olduğuna işaret eden Soylu, bunun önemli bir rakam olduğunu, teslim olanların kalıcı olarak örgütten ayrıldığını dile getirdi. Soylu, söz konusu rakamın binde bir bile olmadığının altını çizdi.
İkna sonrasındaki süreci de anlatan Soylu, "Teslim olanlar kendi dosyalarına göre adaletle karşı karşıya kalıyorlar. Adalet onların teslim olduklarını biliyor. Dosya öyle gidiyor çünkü. Onun üzerinden muhakkak bir ceza yatıyorlar. Çıktıktan sonra da rehabilitasyon aynı şekilde devam ediyor." dedi.
"Dün bir kız teslim oldu görseniz içiniz parçalanır"
İçişleri Bakanı Soylu, dün bir terör örgütü mensubu kızın yanında 1-1,5 yaşında çocuğuyla güvenlik güçlerine teslim olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bir şey söyleyeyim içiniz parçalanır. Kızın ve çocuğun resmini gördüm. Tecavüz etmiş, dövmüş, oradan kaçmış. 8 Mart'ta PKK'lılar sokağa çıkarlar. En son gelen fotoğraf 14-15 yaşında kız çocukları. Lanet olsun, bunlar Türk değil sınırımızın dışında Suriyeli. PKK 14-15 yaşındaki çocuklara musallat olmuş. Bu ahlaksız örgüte destek olan, buna ev sahipliği yapmaya çalışanlara ne diyeceğiz? Memleket sadece bizim memleketimiz değil. Kimse kusura bakmasın. Burada 82 milyon insan yaşıyor. Hepimizin memleketi."
Karayılan'a ''2018 sözde şehitler kataloğunu'' açıkla çağrısı
Terör örgütünün her yıl sözde şehitler kataloğu çıkardığını hatırlatan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sizin vasıtanızla buradan bir çağrıda bulunayım Murat Karayılan'a. Her yıl sözde şehitler kataloğu çıkarıyor. 2018 yılında da çıkarsın. Neden çıkarmadılar? Terör örgütü, tarihinin en zor dönemini yaşıyor. En son üç gün önce bir kadın yöneticisinin konuşması var. Bir telsiz konuşması. İçinden çıkılamayacak bir durum olduğu tespitleri ve değerlendirmeleri söz konusu. İlk kez böyle yakaladık. Çok zor durumdayızın da ötesinde..."
Hangi teröristin nerede olduğu, yurt dışında nerede olduğunu çok net ortaya koyan icmal tuttuklarını vurgulayan Soylu, sözlerine şöyle devam etti:
"Bakın 1984-2007 arasında 52 bin 25 kişi katılmış. 2018'te 236'a düşmüş. Çözüm sürecinde saldırı derken onu anlatmaya çalışıyorum. Yapılan kış operasyonları yüzde 80 tamamlandı. Ona da bir metot getirdik kış-ilkbahar-yaz-sonbahar operasyonlarının hedeflerini belirliyoruz. Şöyle bir iş yapıldı, kapasite geliştirdiler. 1984 yılından bu yana terör örgütünün gezdiği yollar dahil olmak üzere patikalar, sığınaklar ve barınaklar gerçek haritalar üzerine işlendi. Sadece biz değil meteorolojinin de ciddi yardımı oluyor. Allah razı olsun. Biz sadece Ağrı'daki ısı durumunu bilmiyoruz, Doğubeyazıt'ın bir dağındaki hava durumunu da bize veriyor."
Bakan Soylu, terör örgütü DHKP-C'nin Türkiye komitesinde yer alan isimlerin nerede olduğunun detaylı bir listesinin de hazırlandığını kaydederek, "Bunun daha da ötesi var. Onu da bekleyin." ifadelerini kullandı.
"Güvenli şehirler için metruk binaları yıkıyoruz"
Güvenli şehirlerin oluşturulması için metruk binaların yıkılması ve uyuşturucu madde ile mücadele konusunda son durumun ne olduğu sorusu üzerine Bakan Soylu, "Bunun bir felsefesi var. Uyuşturucu kullananların yüzde 42'si evde kullanıyor. Yüzde 24'ü metruk binalarda kullanıyor. Yüzde 9 parklarda kullanıyor. Ben evine girip 'kullanıyor musun kullanmıyor musun' diye bakamam. İhbar olursa girip bakabilirim. Metruk bina toplam 50 bindi. Detaylı araştırdık, 63 bin 611 metruk bina tespit ettik. Bugüne kadar 38 bin 592'sini yıktık. 3 bin 971'in hepsi yıkılmıyor, bazıları kültür varlıkları. Toplam 21 bin 48 bina var. Arkadaşlarımız ciddi şekilde bina yıkıyorlar." cevabını verdi.
Seçimlerden sonra da yine genel ahlaka ve genel asayişe yönelik bir sorun olması halinde metruk binaların tekrar yıkılacağını ifade eden Soylu, "Biz yıkarız. İtiraz için mahkeme kararı alır. 'Benim mahallemde uyuşturucu içiyorlar, buradan geçerken korkuyorum' dediği andan itibaren bizimkiler bunu yıkar. Gelir dozeri dayar yıkar. Sahibi 'Benim binamı niye yıktınız' diye mahkeme açar. Biz kanunen cebelleşiriz. Biz adamı mağdur etmiyoruz ki mağdur olanları mağduriyetten kurtarıyoruz." diye konuştu.
"Başka ülkelerde terörle uğraşanların peşinde"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Eyüp Sultan'da yaptığı "PKK'yı destekleyenlerin gelip Antalya'da tatil yapamayacağı" sözlerine de şöyle açıklık getirdi:
"Dünyanın bütün ülkeleri kendi vatandaşı olup da başka ülkelerde terörle uğraşanların peşindedir. Körfez de Almanya da Suudi Arabistan da bunun peşinde. Sürekli birbirimize destek oluruz. Geçen gün Almanya'da PKK bir gösteri yaptı. 'Kahrolsun Türkiye Kürdistan'a özgürlük' diye. Bu bizim kanunlarımıza göre suç. Bu benim vatandaşım. Devlet kayıt altına almak zorunda. Fransa'da Türkiye'de kendine karşı olanı takip edecek de ben bunu takip etmeyecek miyim? Almanya'daki Fransa'daki takip edecek de ben etmeyecek miyim? FETÖ'nün Amerikan yapılanması. Ben bunu takip etmeyecek miyim yani?
Alabama'dan Arkansas'a kadar. Kaliforniya'dan Kolorado'ya kadar. Connecticut'tan Kolombiya'ya kadar. Hepsi yukarıdan aşağıya. 800 milyon dolar sadece 'charter school'lardan gelir elde ediyor. Bu, FETÖ'ye Amerika'nın sağladığı gelirdir. 200 milyon dolar da izin verdiği için bağış toplama kabiliyeti var. Bu bizim tespit ettiklerimiz 1 milyar dolar. Hem Arizona'da ve hem Nevada'da askeri üslerde 'charter school'lar var. Asker çocuklarını gönderiyorlar oraya. Şimdi ben bilmeyecek miyim bunları? Orada palazlanacak gelecek benim Türkiye'mde huzurumu bozacak. Ben devletim bunu bilmek zorundayım. Bu bilgileri hukuka bildiriyoruz.
Cumhuriyet Başsavcılıklarımıza o da yurt dışından içeri geldiği zaman 'gel bakalım kardeşim ne yapıyorsun' diyor. Öbür türlüsü tezvirat. PKK, DHKP-C Fransa'da Almanya'da. Bunlar geldiğinde benim sistemimin harekete geçmesi. Bütün dünyada böyle. O zaman niye DEAŞ'lıları istiyorlar? Bize gönderin diyorlar?"
Suçlulara karşı uluslararası networkün sağlanmaması halinde sorun çıkacağını belirten Soylu, geçtiğimiz günlerde Avrupa Parlamentosunun önünde terör örgütü PKK'lıların yaptığı eylemi hatırlattı. Soylu, şu değerlendirmede bulundu:
"Benim demem lazım ki bu adamlar tehlikeli kardeşim. Ben ona da bilgi veriyorum. Teröre şurada katkı sağlıyor. Özellikle Kıbrıs'ta Avrupa üzerinden PKK örgütleri ve dernekleri orada PKK menşeli birtakım öğrencileri yetiştiriyorlar ve para veriyorlar. Ben bunu bilmek durumundayım. Avrupa'nın birtakım ülkelerinde yapıyorlar. Bilmek ve tedbirimizi almak zorundayız. Memleketimizin bize verdiği emaneti sorumluluğu almak durumundayız."
Bakan Soylu, bu sözlerinin Avrupa'dan Türkiye'ye turist olarak geleceklerle alakası olmadığını söyledi.
"Yerel seçim kampanyanız nasıl geçiyor?" sorusunun yöneltildiği Soylu, çalışmaların çok yoğun geçtiğini, kendisini İzmir ve Diyarbakır'daki ilginin çok etkilediğini söyledi.
Bütün yapılanların ve atılan adımların her birinin karşılığını Diyarbakır'da görme fırsatı bulduğunu belirten Soylu, bu seçimin en çok ilgilendirdiği bakanlığın İçişleri Bakanlığı olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin üç temel paradigmanın, "siyasal istikrar, ekonomik istikrar ve güvenlik istikrarı" olduğunu dile getiren Soylu, bunun da milli iradeye bağlı olduğunun altını çizdi.
"Allah muhafaza, eğer Türkiye 31 Mart akşamı hükümetin ve Cumhur İttifakı'nın zayıflığıyla çıkarsa, kaymakamlar, valiler Doğu ve Güneydoğu'da 6 yaşındaki çocuklara maskara olur." diyen Soylu, şöyle konuştu:
"6 yaşındaki masum çocukların eline taşları verirler ve orada devletin huzur, asayiş, güvenlik ve kardeşlik sağlayan elindeki o imkanını tamamen zelil ederler. Bu o kadar açık ve nettir. Bu en çok bizi ilgilendiriyor. Çünkü özellikle 15 Temmuz'dan sonra Türkiye'deki güvenlik, asayiş, huzur, terörle ve uyuşturucuyla mücadele, aynı zamanda trafik, tefecilik, organize suç çeteleriyle mücadelede siyasal istikrarın sağladığı güçlü adımlar söz konusu."
Siyasal istikrarın, Türkiye'nin güvenliği açısından önemli olduğunun altını çizen Soylu, "Siyasal istikrar olmazsa öbür taraftan güvenlik istikrarını sağlayamazsınız." dedi.
"4,5 yıl bir daha Türkiye'de seçim yok"
Antalya'da 2016'da 6 milyon 400 bin olan turist sayısının 2017'de 10 milyona, 2018'de ise 13 milyon 600 bine çıktığını aktaran Soylu, 2019'da 16 milyon turist beklendiğini dile getirdi.
Turist sayısındaki bu artışta huzur ve güvenliğin önemine işaret eden Soylu, şunları söyledi:
"Bütün bunları birbiri ardına peşi sıra sağlayamazsanız ve bu zinciri bir bütün haline getiremezseniz, bu zincirin halkaları her taraftan kopar. Eğer Türkiye'de yatırım yapılacaksa bu güvenliğe, huzura ve insanların kafasının rahat olmasına bağlı. Uluslararası doğrudan yatırımcı gelecekse, bunun temeli Türkiye'de kendini güvende hissetmesine bağlı. Yatırım yapılabilir bir ortamın tesis edilmesine bağlı. Özellikle 31 Mart seçiminin önemi şudur: 4,5 yıl bir daha Türkiye'de seçim yok. Ben, 1969 doğumluyum. 50 yıldır bugüne kadar 4,5 yıl seçimin olmadığı hiçbir dönem olmadı Türkiye'de. Buna darbeleri söyleyebilirsiniz, buna erken seçimleri, referandumları söyleyebilirsiniz. Bütün bu seçimlerin de hangi sebeplerle oluştuğu apaçık ortadadır."
Süleyman Soylu, Türkiye'nin özellikle 6-7 yıldır çok ciddi bir saldırıyla karşı karşıya olduğuna dikkati çekerek, "Hepimiz yaşıyoruz bunu. Gezi'den başlayan, Irak'ın kuzeyinde bir devlet kurulmasına kadar, Afrin'de terör örgütünün özellikle ABD tarafından bir şekilde desteklenmesine, Türkiye'ye kimisi darbe, kimisi dolaylı sıkıştırma, kimisi hareket kabiliyetini daraltma, kimisi Avrupa'da ve dünyada Türkiye'yi yalnızlaştırmaya çalışma ve Türkiye'ye hakaret etme gibi bütün projelerle son 6-7 yıldan beri uğraşıyoruz." diye konuştu.
"Bunları söylemek zorundayız"
Türkiye'nin bütün bu saldırılara karşı önemli direnç testleri ortaya koyduğunu, bu süreçte sistemini değiştirdiğini anlatan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi önümüzde 4,5 yıl var. Eğer biz bu 4,5 yılı çok iyi kullanırsak... Ne olur, 31 Mart'ta zayıf çıkarsak, içerisinde HDP'nin de PKK'nın talimatlarının da bulunduğu ittifak, Türkiye'ye 4,5 yılı zehir, zindan eder. Bu kadar açık ve net. Biz, bunları söylemek zorundayız. Çünkü belki bu meselenin en çok ilgilendirdiği alan iç güvenliktir. Yani bizim sorumlu olduğumuz alandır. Bunu bugüne kadar eğer yönetebiliyorsak, eğer terörden asayişe kadar adımlar atabiliyorsak bunun anlamı siyasal istikrardır, elde ettiğimiz güç ve milletin verdiği destektir. Ama öbür türlü bu ittifak karşısında bir zafiyet yaşandığı andan itibaren Doğu ve Güneydoğu'da valiler ve kaymakamları sokağa çıkarmazlar."
"Seçim sonuçlarından ne bekliyorsunuz? Umutlu musunuz?" sorusu üzerine Soylu, "Seçim sandıkta belli olur. Bizim yapacağımız ancak yaptığımız gözlemler, içinde bulunduğumuz olaylar üzerinden tahmin edebilmektir." dedi.
"Cumhur İttifakı yüzde 50'nin üzerinde oy alır"
Halka temas ettiğinde, sokaklar, caddeler ve balkonların siyasetin fotoğrafını verdiğini belirten Soylu, Türkiye'nin gittiği her yerinde sokakların, caddelerin ve balkonların muhteşem olduğunu dile getirdi.
"Vatandaşın sıkıntısı var mı? Elbette ki herkesin sıkıntısı var. Büyüyen ülkelerin böyle kendine ait trendleri söz konusu olur. Bir de bu kadar saldırılara karşı kendini muhafaza etmek isteyen bir ülke." ifadesini kullanan Soylu, herkesin geleceğe ve 31 Mart seçimlerinden sonrasına ilişkin, "Evet, bunu yine Tayyip Erdoğan ve AK Parti yapar, Cumhur İttifakı'nın gücüyle çok daha iyi yapılır" şeklinde bir beklenti olduğuna dikkati çekti.
Vatandaşların "Bugüne kadar yapılanları görüyoruz ve her şeyin farkındayız" şeklinde bir değerlendirmesinin söz konusu olduğunu işaret eden Soylu, milletin zorla meydana gelmediğini, zorla dükkanından çıkıp el sallamadığını, zorla "siz, merak etmeyin devam edin" gibi bir anlayışı ortaya koymadığını vurguladı.
Bu seçimlerde Cumhur İttifakı'nın yüzde 50'nin üzerinde oy alacağını belirten İçişleri Bakanı Soylu, buna gelecek 4,5 yıl için Türkiye'nin ihtiyacının olduğunu, bunun için milletin ferasetinin bulunduğunu söyledi.
İçişleri Bakanı Soylu, Bizim yaptığımız tespitlerde, Millet İttifakı'na HDP her yönüyle destek veriyor." diye konuştu.
Bakan Soylu, "94 belediye başkanı teröre karıştığı için alındı. Teröre karışmayan 2-3 belediye başkanı var, onları almadık mesela, müdahale etmedik. Onları dışladılar zaten. HDP, zillet ittifakı içerisindeki bütün partilere 299 aday, belediye meclis üyesi ve il genel meclisi üyesi vermiş" ifadelerini kullandı.
Seçimlerde, HDP'nin "Batıda AK Parti ve MHP'ye kaybettireceğiz" diyerek Millet İttifakı'na destek stratejisi ortaya koyduğu, bazı büyükşehirlerde de aday çıkarmadığı anımsatılarak, bunun seçim sonuçlarını nasıl etkileyeceğinin sorulması üzerine Soylu, yaptıkları tespitlerde "şer cephesi" ve "zillet" dedikleri bu ittifaka HDP'nin her yönüyle destek verdiğini söyledi.
Soylu, HDP'nin şu anda "zillet ittifakı" içerisindeki bütün partilere 299 aday ve belediye-il genel meclis üyesi verdiğini belirtti.
Bunun kendi tespit edebildikleri rakam olduğunu yineleyen Soylu, "Bunun muhakkak daha fazlası vardır. Bunların 27'si sadece HDP'ye kayıtlı, CHP'den ve diğer ittifak partilerinin listesinde de var. Onun dışında birbiri lehine çekilmeler var. Bunlar sadece oraya kayıtlı olup da oradan aday olanlar." diye konuştu.
Öte yandan Ardahan'dan Adıyaman'a, Beyoğlu'na, Zeytinburnu'na, İzmir'e, İstanbul'a, Ankara, Adana'ya kadar olan yerlerde de bulunduğuna işaret eden Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu şurada bizi üzüyor, o zaman bu soruyu kendime soruyorum; 'Sayın Cumhurbaşkanımız bize niye bu konuda kararlı olacaksınız' deyip de biz 94 teröre destek olan belediyeyi görevden aldık. Bunun geçen seçimden farkı şudur, 24 Haziran'da HDP'yi, Meclise taşıyan CHP ve Kılıçdaroğlu'dur. Bunu sorumluluğu bu dünyada da öteki dünyada da onlardadır.
Ama bunun farkı şu; beraber icraya gelmek istiyorlar. Yani dün Cizre Belediyesinde, Erciş Belediyesinde, Sur Belediyesinde yaşadığımızı bugün İzmir'den Buca'ya kadar, dün Buca'da olduğum için söylüyorum, İstanbul'dan hangi belediye kazanacaksa Ankara'ya kadar bütün belediyelerde artık PKK'nın bir temsilcisi, Kandil'den haber götüreni ve irade ortaya koyanı olacak. Bu 'PKK'ya bir tünel açmak' demektir, o zaman biz terörle mücadeleyi ne için yapıyoruz, bu soruyu kendimize sorarız."
"Taşıyıcı annelik yapıyor diyorum"
Bakan Soylu, bu pozisyonla karşılaşmaları durumunda ne yapacaklarının sorulması üzerine, şu değerlendirmede bulundu:
"Biz ilk önce bunu milletimize şikayet ederiz. Milletimiz bu kararı verecek. Bütün bunlar işin hukuki boyutu. İşin diğer boyutları elbette ki bu 94 belediye hangi saikle alınmışsa... 94 belediye başkanı teröre karıştığı için alındı. Teröre karışmayan 2-3 belediye başkanı var, onları almadık mesela, müdahale etmedik. Onları dışladılar zaten. Bir de böyle bir durum söz konusu. Ama buna yönelik olarak burada eğer, burası hukuk devleti, terörle iltisakı varsa.... Adam, bizim terörden aldığımız, terör davası yürüyen kişileri belediye başkan adayı yapmış. Bu ne demektir? 'Ben devlete karşı itirazımı ortaya koyuyorum' diyor.
Burada bunu sadece devlet görmüyor ki bir de millet var. Bu vergi kimin vergisi? Bu para kimin parası? Bu çocuklar, kimin çocukları? Dağa götürdükleri çocuklar, kimin çocukları? Bütün bu soruların tamamını, bütün bu problemlerin ve günahların tamamını CHP kendi üzerine, zillet ittifakı kendi üzerine alıyor. Ben de 'Taşıyıcı annelik yapıyor' diyorum zaten. Biz Aybüke öğretmene, Necmettin öğretmene, Bedirhan'a ne söyleyeceğiz? 6 aylık kundaktaki çocuklara ne söyleyeceğiz? 'Kılıçdaroğlu Efendi, bunu böyle mi gördü diyeceğiz?"
"Zillet ittifakının ilk maddesini gördünüz"
Birilerinin "Amerika talimat verecekmiş, PYD, Türkiye'ye saldırmayacakmış?" şeklinde ifadelerinin bulunduğuna değinen Soylu, "Zillet ittifakının ilk maddesini gördünüz. PYD/PKK anlaşmasının nasıl olduğunu, işin içerisinde kimlerin olduğunu. Kendileri söylüyorlar, biz söylemiyoruz." diye konuştu.
Bakan Soylu, bugün aslında AK Parti-MHP'nin içerisinde bulunduğu Cumhur İttifakı'nın da temelinde bir arada bulunma anlayışının bu olduğuna değindi.
Bu kadar saldırıya daha geniş bir set kurulması gerektiğine dikkati çeken Soylu, şu ifadeleri kullandı:
"Beka dememizin sebebi de odur. Birileri 'Türkiye'de beka problemi yok' diyor. Görelim bakalım. 15 Temmuz'dan bir gün önce Türkiye'de beka problemi var mıydı, yok muydu? 6-7 Ekim olaylarından 3 gün önce Türkiye'de beka problemi var mıydı yok muydu? Öyle takım elbise giyip, kravat takıp, iyi laflar konuşup memleketle ilgili, güya her şeyi biliyormuş havasıyla, söz irade etmek o kadar kolay bir iş değil.
15 Temmuz'dan bugüne kadar 3 yıl dolacak. 2,5 yıl önceden bahsediyoruz. Bu ülkede etrafımızda Suriye gibi bir mesele varken, Irak, Lübnan, Libya, Tunus, Sudan bütün bu meseleler varken, herkes Kafkaslarda pay sahibiyken, bu kadar enerjide geçiş güzergahı üstünlüğü bizdeyken 'Türkiye'de beka meselesi yoktur' demeyi, ben neyle bağdaştırdıklarını düşünemiyorum. Bana da anlatsalar ben de rahatlasam."
"Kamyonla silah taşıyın' demiş. Biz onu tutalım mı?"
31 Mart'ta yapılacak seçimlere katılan HDP adayları arasında "terörist" suçlamasıyla haklarında soruşturma yürütülen isimlerin de yer aldığı anımsatılarak, "Bu terörle iltisakı yüzünden kendilerine dava açılan veya fezleke hazırlanan HDP'li belediye başkan adaylarının, hukuken aday olmalarının önüne geçecek bir süreç işletilemez miydi?" sorusuna Soylu, şu yanıtı verdi:
"Görevden alma bir tedbirdir. Eğer siz iş işten geçmeden, müdahale etmek demektir. O İçişleri Bakanlığının hakkıdır. Devlet, yasalar, kanunlar İçişleri Bakanlığına böyle bir hak vermiş, bizatihi bakanın kendisine böyle bir hak vermiştir. Bir terör örgütüne yardım ve yataklık yaptı dedikten sonra zaten hukuken görevden alınacaktır ve gereği de yerine getirilecektir. İçeri atılan adamın herhalde belediyeyi yönetecek hali yok."
"Tedbiri uygulamak zorundayım"
Görevden almaların keyfi yapılmadığına işaret eden Soylu, Teftiş Kurulunca mahkemeye sunulan belgelerin bütün değerlendirmelerinin ardından bu kararın alındığını hatırlattı.
Süleyman Soylu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Belediye Başkanı talimat vermiş, 'Kamyonla silah taşıyın' demiş. Biz onu tutalım mı? Onun mahkemesinin sonucu 2-3 yıl sonra belli olacak, 3 yıl orada belediye başkanlığı mı yapacak? Ben bu tedbiri uygulamak durumundayım. Neye uygulamak durumundayım? Terörle iltisaklı olan, bu sadece PKK terörü değil FETÖ terörü, DHKP-C terörü bütün bunlarla ilgili. Onun dışında başka meseleler için de, örneğin yolsuzluk yapmış, böyle aldığımız belediye başkanları var. Kendi partimizden de çeşitli sebeplerle aldığımız belediye başkanları var, her partiden de aldığımız belediye başkanları var, açığa aldığımız."
"Kayyum memnuniyeti yüzde 60-65'in üzerinde"
Bu tedbir mekanizmasını uygulamak zorunda olduklarına vurgu yapan Soylu, "Aksi takdirde vatandaş nereden bilsin, vatandaş gördüğüne oy verir. Diyecek ki 'bu adam budur'. Onun hırlı mı hırsız mı olduğunu, düzgün bir adam olup olmadığını, bir dosyasının olup olmadığını bana bırakıyor. Doğu ve Güneydoğu'da da PKK ile ilgili ona hizmet edebilecek bir adam varsa ve bu aynı şekilde mahkemelere sirayet etmiş değerlendirmeler varsa, biz orada bu adımı atmak durumundayız. Eğer atmazsak yanlış yapmış oluruz, bu çok net." şeklinde konuştu.
Soylu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kayyum memnuniyetinin 94 yerde yüzde 60-65'in üzerinde bulunduğunu bildirdi.
Normal belediyelerde bu kadar memnuniyet oranının olmadığının altını çizen Soylu, "Kayyum' memnuniyeti nedir?' diye bir sorun bakalım. HDP, PKK'ya on günlerdir kayyumlarla ilgili tezvirat ortaya koyuyor. Tek bir diş sökemezsin çünkü bunlar hizmet yaptılar." dedi.
Kayyumların 7,5 milyar liralık yatırım yaptıklarını vurgulayan Soylu, Diyarbakır'da yapılan yenilikleri anlattı.
Ağrı Belediyesi ve Valiliği ortak dünyanın en önemli spor markalarından birisinin üretim merkezini şehre getirdiğini dile getiren Soylu, şunları kaydetti:
"Neden? Huzur var. PKK belediyesi olsun da getirsin bakalım getirir mi? Toplam 5-6 bin kişi çalışacak. Ayrıca son 6-7 aydır açtığı tesislerle beraber şu anda bin kişi, 2-3 ay sonra da onu 3 bine tamamlayacak. Buralarda 10 bin kadın çalışacak. Bu önemli bir şey, huzurla beraber sağlanıyor."
"Seçim güvenliği için tüm tedbirler alındı"
Seçim güvenliğinin nasıl sağlanacağına ilişkin alınan önlemler hakkında da bilgi veren Soylu, tüm tedbirlerin alındığını vurguladı. Soylu, 19-26 Ocak arası yaklaşık 7 günde bütün bölgelerde tüm güvenlik birimleriyle yoğun toplantılar gerçekleştirildiğini belirtti. Soylu, geçen seçimde yaşanılan eksiklikleri, aksaklıkları, yapılan iyi uygulamaları tamamının masaya yatırdıklarını söyledi.
Bu toplantılardan iyi netice aldıklarını ifade eden Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2014 yerel seçimleriyle bugüne kadar olan kıyaslama itibarıyla şöyle bir değerlendirme yapabilirim; 2014-2019 seçimlerinde şu ana kadar olan olaylarda, sahaya iyi bastığımız için mesela önce muhtar olayları ciddi şekilde arttı. Neredeyse yüzde 60'a geliyordu. Yayınlar yaptık, anonslar yaptık. Bunun yanlış olduğunu, bu mücadelenin centilmence geçmesi gerekli olduğunu ve birden durdu. Oran gittikçe aşağıya gelmeye başladı. 2019 seçimlerinde 2014 yerel seçimlerine göre olaylardaki azalma yüzde 88,1. Siyasi etkinliklere 2014 seçimlerinde 1 Ocak'la 6 Mart arası 3 milyon 671 bin katılım olmuş, şu anda 4 milyon 780 bin. Yani çok daha fazla insan mitinglere gidiyor, siyasal etkinliklere katılıyor ve müdahale oranımız da yüzde 2,6'dan yüzde 0,5'e düşmüş. Mümkün olduğu ölçüler içerisinde seçim olayı 2014'te 581 tane olmuş, bu dönem 237'ye düşmüş."
Bunun çok daha düşük olmasını arzu ettiklerinin altını çizen Soylu, bütün vali, kaymakamların, emniyet müdürleri ve jandarma komutanlarının her birinin seçim güvenliğinin sağlanmasını şu anda temel bir mesele olarak ortaya koyduklarını vurguladı. Soylu, "Şu anda seçim güvenliği açısından 3'e ayırdık, seçim öncesi, seçim günü, sayım ve sayım sonrası. Bu 3 temel nitelik üzerinden yürütüyoruz." bilgisini verdi.
Süleyman Soylu, şu anda seçim öncesi okullardaki, oy sayım yerlerindeki, seçim kurulundaki kameraların, ışıklandırmaların, jeneratörlerin, Milli Eğitim Bakanlığından Enerji Bakanlığına kadar bütün bakanlıklara ilgi kurulduğunu söyledi. Soylu, "Geçen yıllara yönelik yüzde 88'in üzerinde olaylarda azalma var ve inşallah bu azalma aynı ölçekte devam edecek." ifadelerini kullandı.
"Doğu ve Güneydoğu'nun makus talihi yenildi artık"
"Kayyum atanan belediyelerde nasıl değişimler yaşandı? Kayyumların birçok seçim bölgesinde belediye başkanı adayı gösterilmesi, bu isimlerin başarılarının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir mi?" şeklindeki soruya Soylu, "Kayyumlardan şu anda kadar bizim Diyarbakır Belediye Başkan adayımız, Hakkari Belediye Başkan adayımız kayyum ve aynı zamanda Şanlıurfa'da Halfeti'de ilçe belediye başkan adayımız kayyum. İkisi kaymakam biri vali yardımcısıydı, üçü de kayyum onun dışındakiler yerel adaylar." diye konuştu.
İçişleri Bakanı Soylu, toplam 7,5 milyar liralık yatırım yapıldığını anımsatarak, bir taraftan gençlik, bir taraftan kadın merkezlerinin yapıldığını, diğer taraftan ise spor salonları yapıldığını, ayrıca şehrin ekonomik alt yapısının cazip hale getirilebilmesi için adımlar atıldığını söyledi.
Soylu, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz, bugün oralara gidiyor değiliz ki. Ağrı'nın Cumhuriyet Caddesi var, defalarca gittik. Ağrı'ya gittiğimde çok kokuyordu, bildiğiniz çöp, üstüne üstlük onun da belediye başkanıydı, gitmiyordu ki, Ağrı'nın belediye başkanıydı. Orayı kim yönetiyordu, dağın atadığı kayyum yönetiyordu. Kime hesap veriyordu? Kandil'e hesap veriyordu. Kimseye hesap verdiği yoktu, Ağrı'nın vatandaşına, Diyarbakır'ın vatandaşına hesap verdiği yoktu. Ahmet Türk'ü 18-19 yaşındaki bir çocuk idare ediyordu, genç idare ediyordu. PKK'nın atadığı adam sigarasını yaktırıyor, kendisine hürmet ettiriyor, sonra da böyle karakterli insanlar olarak dolaşıyorlar. Birileri itibar ediyorlar. Aslında onlara itibar edenlere de itibar etmemek lazım, çok net söylüyorum.
Bütün bunları görüyorsunuz, adam PKK'nın oradaki taşeron sürükleyicisi, 'iyi adamdır'. Neresi iyi adam, 'iyi'nin ölçüsü nedir? Nasıl böyle bir şey söz konusu olabilir? Onu, oradan aldık görevden. Yaptığı teröre destek sebebiyle biz onu aldık, terör örgütünün oradaki maşası oldu diye onu aldık. Şimdi, tekrar onu Mardin'de aday koyuyorlar. Hatta terör örgütü onun orada yaptığı yolsuzluklar nedeniyle kendisini de bir çok defa sözde onların öz eleştirisini aldı. Mardinliler iyi bilirler yaptıkları işleri. Onun için kayyumlar, önemli bir şeyi gerçekleştirdiler. Şunu söyleyebiliriz; bizim çocukluğumuzda evlerimizde Doğu ve Güneydoğu'nun makus talihini yenmeyeceği söylenirdi. Böyle bir şey söz konusu değil. Bunu Tayyip Erdoğan ile AK Parti hükümetleri bu sözü ortadan kaldırdı. Doğu ve Güneydoğu'nun makus talihi yenildi artık."
Doğu ve Güneydoğu illerinde havalimanlarının, üniversitelerin olduğunu, okul ve öğretmelerin bulunduğunu, hastanelerin yer aldığını, mezralara kadar uzanan yolların olduğunu vurgulayan Soylu, kendisinin mesleği gereği batı ve doğuda birçok ile gittiğini söyledi. Soylu, "Kıyas edin, ya doğudaki bir milim üsttedir ya batıdaki bir milim üsttedir. Türkiye'nin 780 bin kilometre karesinde mahrumiyet diye bir şey kalmış değildir, bu kadar açık ve net." dedi.
"Doğu ve Güneydoğu'daki asayiş olaylarımız önemli oranda azaldı"
Hatta bazı batı illerinde mahrumiyetin çok daha fazla olabildiğine dikkati çeken Soylu, sözlerine şöyle devam etti:
"Özellikle bu kayyumla neler yapılabileceği çok açık ve net ortadadır. Diyarbakır'ın resimlerine bakar mısınız? Dünyada böyle caddeler yok. Sıcak asfaltlarından, parklara her şey.
Öbür tarafta Mardin Büyükşehir Belediyesi'nin yaptıkları var. Bin 970 kilometre sıcak asfalt, otobüsler, gençlik ve kadın kültür merkezleri, içme suları. Yıllarca farelerin içinde bulunduğu Ağrı'nın Tutak ilçesinde bir depodan insanlar su içiyorlardı. Beytüşşebap'ta kahverengi su içiyorlardı. Ben buradan söylüyorum, desinler ki 'hayır'. Doğu ve Güneydoğu'ya öyle bir el uzatıldı ki kayyum vesilesiyle hem terörün şah damarı kesildi hem de oranın imar ve inşası önemli ölçüde gerçekleştirildi. Doğu ve Güneydoğu'daki asayiş olaylarımız önemli oranda azaldı."
Vatandaşın, bu huzurdan yüzde 100 memnun olduğunu ifade eden Soylu, Ergani'ye gittiklerini ve orada 6 bin kişi olduğunu ve Diyarbakır'da yapılan açılışta ise 25 bin kişinin bulunduğunu dile getirdi.
Terör örgütü PKK'nın Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kayyumların yaptığı hizmetlerin kaynağının Avrupa Birliğinden geldiğine dair propaganda yaptığının anımsatılması üzerine, Soylu, bunun halkta karşılık bulmadığını vurguladı.
Ağrı'daki altyapı çalışmalarından örnekler gösteren Soylu, bütün bunları devletin yaptığına dikkati çekti. Soylu, önceki belediyeleri kast ederek, "Bunlar lambalarını takamazlar." ifadesini kullandı.
Bakan Soylu, Ağrı'da ilkokul, ortaokul ve liselerde eğitim alan 186 bin çocuktan 70 binine kodlama eğitimi verildiğini, anaokullarının tamamında kodlama eğitimlerinin başladığını bildirdi. Soylu, "Bu ne demektir? Bu bir felsefe. Bir felsefe ortaya koyuyor Türkiye; 'artık bu çocukların dağa gönderilmesine müsaade etmeyeceğim. Bu çocuğu yarınlara hazırlayacağım. Hemşire, doktor, bilgisayar, uzay mühendisi olarak bu çocukları yarınlara hazırlayacağım' diyor." açıklamasını yaptı.
Bu kapsamda yürütülen çalışmaların fotoğraflarını gösteren Soylu, çocukların bilgisayar üzerinden akıllı şehirler tasarladıklarını, çocuk oyunları yaptıklarını ve anne babalarının da bundan çok memnun olduğunu anlattı.
Benzer şekilde Şırnak'ın Cizre, Siirt'in Eruh ilçelerini de örnek gösteren Soylu, "Kimse kusura bakmasın. Şu andaki Eruh, Trabzon'un Hayrat ilçesinden üç gömlek daha ilerdedir." dedi.
Devletin de milletin de bölgede elinden gelen bütün kucaklayıcılığı ortaya koymaya çalıştığının altını çizen Soylu, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli'ye, "Kürdistan'da biz kazanacağız' diyen sözde, o adam ne söylüyor? Ömründe ne yapmış bugüne kadar, ideolojiden, kardeş kavgasından, kan akıtmaktan. Aklımızla oynuyorlar." tepkisini gösterdi.
"40 yıllık mücadelesine CHP ve zillet ittifakını da ortak ediyor"
İçişleri Bakanı Soylu, "Her seçim öncesi HDP'nin özellikle Kürt kimlik siyaseti üzerinden bir propaganda yürüttüğünü görüyoruz. Burada da yine benzer bir durum var, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Halk bu kimlik siyasetine teveccüh ediyor mu?" şeklindeki soruya, "Onu zaten Pervin Buldan Hanımefendi zat-ı alileri söylüyorlar; '40 yıldır yürüttüğümüz bu mücadeleyi 31 Mart'ta taçlandıracağız. Batıda da doğuda da taçlandıracağız' diyor. Yani 40 yıllık mücadelesine CHP ve zillet ittifakını da ortak ediyor." yanıtını verdi.
Diyarbakır'ın tarihte 35 farklı medeniyete ev sahipliği yaptığını, bu medeniyetin bir ağırlığının olduğunun altını çizen Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ömründe öldürmekten, 14 yaşındaki kız çocuklarını taciz etmekten, sapık ilişkiye girmekten başka bir şey bilmeyen PKK ne medeniyet oluşturabilir. Biz büyük bir medeniyetin çocuklarıyız. Diyarbakır'da, Cizre'de de öyle. Cizre'nin tarihi bizim için memleketimiz, çocuklarımız için önemli bir müktesebattır. Onlar burada bir etnik kimlik siyaseti üzerinden 'kendimize oy vereceğiz' diyor, kendimiz kimiz? Niye CHP'li, İYİ Partili, Saadet Partili 'kendimize oy vereceğiz' demiyor da HDP 'kendimize vereceğiz' diyor ve o çanağın içerisine hep beraber giriyorlar. Kendimiz ne demektir?"
Bunun vatandaşlarda, sahadaki karşılığının sorulması üzerine Soylu, şunları söyledi:
"Özellikle bazı dönemlerde ideolojik bir katılık yakalamışlar ama biz, yeni nesile, gelecek çocuklarımıza bu anlatıyoruz ve başarılı oluyoruz. Meseleyi gören esnafından okumuş yazmış insanına, çiftçisinden ilkokul mezununa kadar her birey, sağduyusuyla meseleyi görenler bunların özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ciddi bir olumsuzluk oluşturduğunu, mağduriyet yaşattığını, yoksulluk oluşturduğunu çok net bir şekilde görüyorlar."
Bunun sonucunu da 31 Mart'ta göreceklerini belirten Soylu, şunları kaydetti:
"Mustafa Karasu işte Kandil'den talimat veriyor, 'Bizim mutabık olduğumuz sol siyasettir. Türkiye'nin her tarafında sol siyasetle beraber, kimse bunun karşısında itiraz etmesin, CHP bugün bizim partnerimizdir ve biz bu partnerler beraber bu işi yürüteceğiz' diyor. Buna ne denilebilir? Ankara Büyükşehir Belediyesini, İstanbul Büyükşehir Belediyesini PKK'ya bulaştırmaya çalışmak. Ondan sonra da 'İçişleri Bakanı konuşmasın' diyorlar, niye konuşmayacağım. Bu ülkenin güvenliği, huzuru nasıl sağlanacak? Bir güvenlik meselesine doğru akıyor bu iş. Oradan arabayı alacaklar, geçecekler İstanbul Büyükşehir Belediyesinin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin arabasıyla Allah bilir ne taşıyacaklar, ne yapacaklar? Ben bunu bundan sonra nasıl takip edebilme kabiliyetine sahip olabilirim? Kim bizden ne bekleyebilir?"
"Bu bir akıl, vicdan tutulmasıdır"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "YPG Türk askerine mi saldıracak?" şeklindeki ifadeleri anımsatılarak, terör örgütleri PKK/KCK-PYD/YPG'nin bağına ilişkin soruya karşılık, Soylu, elindeki dosyayı göstererek bunun PKK/KCK-PYD/YPG bağlantısıyla ilgili olduğunu anlattı.
Soylu, "PYD'nin de PKK'nın da sözde lideri Apo'dur. Kandil yönetir PYD'yi de PKK'yı da. Kimlerin olduğu, ortaya koyduğu, hangi eylemleri yaptıkları bu dosya bir özeti. Bu, bunun iki, üç katı kadar büyük bir külliyat. Oradaki aktörlerin ne işe yaradığı, hangi işlerin içerisinde bulundukları, nasıl yönettikleri. Sabri Ok'tan Muzaffer Ayata'ya, Muhammed Tahir'den diğer tarafta Ferhat Abdi Şahin denilen Suriye'deki silahlı organizasyonun başındaki adama kadar. Bunlar nereden peydah oldu, bunlar PKK'dan peydah oldular." ifadesini kullandı.
Ellerinde çok önemli belgelerin bulunduğunu vurgulayan Soylu, şunları kaydetti:
"Kılıçdaroğlu'nun aklı bu işe yetmez ki. Sezgin Tanrıkulu ve PKK sevicilerinin dışında sorar mı bir tane vicdanlı bir adamına, 'bu nedir' diye sorar mı? Kaç defa PKK-PYD işiyle ilgilenmiş, bağlantısını ortaya koyabilmiş. Bunların hangi saldırıları yaptıklarını. Yüzlerce eylem var PYD'nin Türkiye'ye yapmış olduğu, PKK/PYD bağlantısının olduğu. Orada özellikle PYD'de komutanlık yapıp da PKK'da yetişme olan insanların itirafları var. Biz Kemal Kılıçdaroğlu'na göre Ferhat Abdi Şahin'den, Muzaffer Ayata'dan daha tehlikeli adamlarız, onlar daha makbul adamlar. Kimse kusura bakmasın, lafı ölünce mi söyleyeceğiz? Bunu da kabul edenlere hayırlı uğurlu olsun.
Ben Sabri Ok'tan Murat Karayılan'dan daha tehlikeli bir adamım onlar için. Eğer öyleyse yapılacak bir şey yok, biz de mücadelemizi ona göre yapıyoruz zaten. Bu bir akıl, vicdan tutulmasıdır. Bu tam anlamıyla siyaset hırsının, memleket geleceğiyle ilgili bütün meseleleri mağlup etmesi, dumura uğratması demektir. Cumhuriyet Halk Partisi, bundan sonraki yıllarda Kılıçdaroğlu'nun yönettiği ve PKK'yla ilintisinin en üst noktaya çıktığı bu dönemi, kendi tarihleri içerisinde bir kara dönem, kabus dönem olarak nitelendirecektir. Gelecekte CHP'liler Kılıçdaroğlu döneminden bahsetmeyecekler, 'Bu bizim için ayıplı bir dönem' diyecekler."
"Şu anda yurt içinde 700'ün altında terörist var"
Soylu, çözülme sürecindeki PKK'nın ne durumda olduğu yönündeki soruya, "Bakın yurt içi terörist, şu an da 755 diyorlar ama o 755'in bir bölümü yurt dışında. Şu anda yurt içinde 700'ün altında terörist var. İçeri giriş de çok az. Ocak'tan bu yana 12 kişi girmiş. Sınırlarda ciddi tedbirler alınıyor." yanıtını verdi.
İçişleri Bakanlığı olarak sınır yönetimini gerçekleştirdikleri alanlarda Kara Kuvvetleri Komutanlığının da nöbetçi tuttuğunu belirten Soylu, koordinasyonu İçişleri Bakanlığının sağladığını söyledi.
"Sınıra modern sistemler kurduk"
Türkiye'nin güney sınırına dünyanın en modern sistemlerinden birini kurduğunu ifade eden Soylu, "Direkler, sensörler, kameralar... Dünyanın en modern sistemlerinden birisini kurduk. Kurmaya devam ediyoruz. Duvarlar direkler, sensörler, karakollara bağlı illere bağlı merkezden de takip ediliyor. Her yerden takip edilebiliyor." diye konuştu.
Bakan Soylu, bu süreçte İran'la da önemli bir iş birliği yaptıklarına değinerek, "639 Kasrı Şirin Anlaşması'ndan bu yana bizim İran'la sınır problemimiz vardı. Buradan onlara teşekkür ediyorum. Bizim duvar çekmemiz konusunda hiçbir problem çıkarmadılar. Ki İran bu konularda katı bir yapıya sahiptir. Hiçbir problem çıkarmadılar. Uzlaşarak... Bu zaten sınır duvarı değil güvenlik duvarı. Bazen biz onların yerine girdik. Bazen biraz geriye aldık. Sınır taşlarımız belli ama orada her zaman bir sınır mücadelesi var, şu an 'tık-tık' gidiyoruz. Geçen İranlılar geldiler, değerlendirmeler yaptık. İnşallah birlikte operasyon yapacağız. İlk kez söylüyorum. İran'la PKK'ya yönelik inşallah birlikte operasyon yapacağız. Çok uzun zamandır Türk devletinin tezidir birlikte operasyon yapmak." ifadelerini kullandı.
İran ile karşılıklı istihbari olarak değerlendirmelerin de olduğunu vurgulayan Soylu, birçok noktada iyi adımların atıldığını kaydetti.
"Ocak ayından bu yana 53 terörist teslim oldu"
Terörle mücadelede gelinen noktayı da değerlendiren Süleyman Soylu, şu bilgileri verdi:
"Teslim olanların sayısı 2016 yılında 466, 2017'de 417, 2018 yılında 383 ve 2019 yılında da 53, bu iki aylık rakam. Bu bize niye lazım. Burada bir de iknalar var. Tüm bunların yanında 49 ikna olmuş, 135 ikna olmuş 165 ve 31 ikna olmuş. İkna ne demek? Şu anda bin teröristin ailesiyle güvenlik kuvvetlerimiz iletişim kurdular. 'Çağırın adalete teslim olsun' diye. Aile üzerinden iknanın önemi şu, terör örgütüne katılan bizim ikna ettiğimizden daha az sayıda. Hem psikolojik ve fiziki üstünlüğümüz var. Fiziki üstünlüğümüzü olağanüstü şekilde artırarak devam ettiriyoruz. Bunun bilimi var. Arkadaşlar bu konuda olağanüstü çalışmalar yapıyorlar. Uygulamada ikna süreçleri. Özel ekipler yetiştirdik."
Soylu, ilgili tarafların kullanması için ikna konusunda bir kitap hazırladıklarını ve bunun tarihte bir ilk olduğuna dikkati çekerek, bu kitabın özel ekiplerle beraber hazırlandığını, sürecin tek tek anlatıldığına değindi.
"PKK'ya geri gidenlerin sayısı sadece 5"
Terör örgütünden teslim olup, uzun vadede PKK'ya geri dönenlerin sayısının sadece 5 olduğuna işaret eden Soylu, bunun önemli bir rakam olduğunu, teslim olanların kalıcı olarak örgütten ayrıldığını dile getirdi. Soylu, söz konusu rakamın binde bir bile olmadığının altını çizdi.
İkna sonrasındaki süreci de anlatan Soylu, "Teslim olanlar kendi dosyalarına göre adaletle karşı karşıya kalıyorlar. Adalet onların teslim olduklarını biliyor. Dosya öyle gidiyor çünkü. Onun üzerinden muhakkak bir ceza yatıyorlar. Çıktıktan sonra da rehabilitasyon aynı şekilde devam ediyor." dedi.
"Dün bir kız teslim oldu görseniz içiniz parçalanır"
İçişleri Bakanı Soylu, dün bir terör örgütü mensubu kızın yanında 1-1,5 yaşında çocuğuyla güvenlik güçlerine teslim olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bir şey söyleyeyim içiniz parçalanır. Kızın ve çocuğun resmini gördüm. Tecavüz etmiş, dövmüş, oradan kaçmış. 8 Mart'ta PKK'lılar sokağa çıkarlar. En son gelen fotoğraf 14-15 yaşında kız çocukları. Lanet olsun, bunlar Türk değil sınırımızın dışında Suriyeli. PKK 14-15 yaşındaki çocuklara musallat olmuş. Bu ahlaksız örgüte destek olan, buna ev sahipliği yapmaya çalışanlara ne diyeceğiz? Memleket sadece bizim memleketimiz değil. Kimse kusura bakmasın. Burada 82 milyon insan yaşıyor. Hepimizin memleketi."
Karayılan'a ''2018 sözde şehitler kataloğunu'' açıkla çağrısı
Terör örgütünün her yıl sözde şehitler kataloğu çıkardığını hatırlatan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sizin vasıtanızla buradan bir çağrıda bulunayım Murat Karayılan'a. Her yıl sözde şehitler kataloğu çıkarıyor. 2018 yılında da çıkarsın. Neden çıkarmadılar? Terör örgütü, tarihinin en zor dönemini yaşıyor. En son üç gün önce bir kadın yöneticisinin konuşması var. Bir telsiz konuşması. İçinden çıkılamayacak bir durum olduğu tespitleri ve değerlendirmeleri söz konusu. İlk kez böyle yakaladık. Çok zor durumdayızın da ötesinde..."
Hangi teröristin nerede olduğu, yurt dışında nerede olduğunu çok net ortaya koyan icmal tuttuklarını vurgulayan Soylu, sözlerine şöyle devam etti:
"Bakın 1984-2007 arasında 52 bin 25 kişi katılmış. 2018'te 236'a düşmüş. Çözüm sürecinde saldırı derken onu anlatmaya çalışıyorum. Yapılan kış operasyonları yüzde 80 tamamlandı. Ona da bir metot getirdik kış-ilkbahar-yaz-sonbahar operasyonlarının hedeflerini belirliyoruz. Şöyle bir iş yapıldı, kapasite geliştirdiler. 1984 yılından bu yana terör örgütünün gezdiği yollar dahil olmak üzere patikalar, sığınaklar ve barınaklar gerçek haritalar üzerine işlendi. Sadece biz değil meteorolojinin de ciddi yardımı oluyor. Allah razı olsun. Biz sadece Ağrı'daki ısı durumunu bilmiyoruz, Doğubeyazıt'ın bir dağındaki hava durumunu da bize veriyor."
Bakan Soylu, terör örgütü DHKP-C'nin Türkiye komitesinde yer alan isimlerin nerede olduğunun detaylı bir listesinin de hazırlandığını kaydederek, "Bunun daha da ötesi var. Onu da bekleyin." ifadelerini kullandı.
"Güvenli şehirler için metruk binaları yıkıyoruz"
Güvenli şehirlerin oluşturulması için metruk binaların yıkılması ve uyuşturucu madde ile mücadele konusunda son durumun ne olduğu sorusu üzerine Bakan Soylu, "Bunun bir felsefesi var. Uyuşturucu kullananların yüzde 42'si evde kullanıyor. Yüzde 24'ü metruk binalarda kullanıyor. Yüzde 9 parklarda kullanıyor. Ben evine girip 'kullanıyor musun kullanmıyor musun' diye bakamam. İhbar olursa girip bakabilirim. Metruk bina toplam 50 bindi. Detaylı araştırdık, 63 bin 611 metruk bina tespit ettik. Bugüne kadar 38 bin 592'sini yıktık. 3 bin 971'in hepsi yıkılmıyor, bazıları kültür varlıkları. Toplam 21 bin 48 bina var. Arkadaşlarımız ciddi şekilde bina yıkıyorlar." cevabını verdi.
Seçimlerden sonra da yine genel ahlaka ve genel asayişe yönelik bir sorun olması halinde metruk binaların tekrar yıkılacağını ifade eden Soylu, "Biz yıkarız. İtiraz için mahkeme kararı alır. 'Benim mahallemde uyuşturucu içiyorlar, buradan geçerken korkuyorum' dediği andan itibaren bizimkiler bunu yıkar. Gelir dozeri dayar yıkar. Sahibi 'Benim binamı niye yıktınız' diye mahkeme açar. Biz kanunen cebelleşiriz. Biz adamı mağdur etmiyoruz ki mağdur olanları mağduriyetten kurtarıyoruz." diye konuştu.
"Başka ülkelerde terörle uğraşanların peşinde"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Eyüp Sultan'da yaptığı "PKK'yı destekleyenlerin gelip Antalya'da tatil yapamayacağı" sözlerine de şöyle açıklık getirdi:
"Dünyanın bütün ülkeleri kendi vatandaşı olup da başka ülkelerde terörle uğraşanların peşindedir. Körfez de Almanya da Suudi Arabistan da bunun peşinde. Sürekli birbirimize destek oluruz. Geçen gün Almanya'da PKK bir gösteri yaptı. 'Kahrolsun Türkiye Kürdistan'a özgürlük' diye. Bu bizim kanunlarımıza göre suç. Bu benim vatandaşım. Devlet kayıt altına almak zorunda. Fransa'da Türkiye'de kendine karşı olanı takip edecek de ben bunu takip etmeyecek miyim? Almanya'daki Fransa'daki takip edecek de ben etmeyecek miyim? FETÖ'nün Amerikan yapılanması. Ben bunu takip etmeyecek miyim yani?
Alabama'dan Arkansas'a kadar. Kaliforniya'dan Kolorado'ya kadar. Connecticut'tan Kolombiya'ya kadar. Hepsi yukarıdan aşağıya. 800 milyon dolar sadece 'charter school'lardan gelir elde ediyor. Bu, FETÖ'ye Amerika'nın sağladığı gelirdir. 200 milyon dolar da izin verdiği için bağış toplama kabiliyeti var. Bu bizim tespit ettiklerimiz 1 milyar dolar. Hem Arizona'da ve hem Nevada'da askeri üslerde 'charter school'lar var. Asker çocuklarını gönderiyorlar oraya. Şimdi ben bilmeyecek miyim bunları? Orada palazlanacak gelecek benim Türkiye'mde huzurumu bozacak. Ben devletim bunu bilmek zorundayım. Bu bilgileri hukuka bildiriyoruz.
Cumhuriyet Başsavcılıklarımıza o da yurt dışından içeri geldiği zaman 'gel bakalım kardeşim ne yapıyorsun' diyor. Öbür türlüsü tezvirat. PKK, DHKP-C Fransa'da Almanya'da. Bunlar geldiğinde benim sistemimin harekete geçmesi. Bütün dünyada böyle. O zaman niye DEAŞ'lıları istiyorlar? Bize gönderin diyorlar?"
Suçlulara karşı uluslararası networkün sağlanmaması halinde sorun çıkacağını belirten Soylu, geçtiğimiz günlerde Avrupa Parlamentosunun önünde terör örgütü PKK'lıların yaptığı eylemi hatırlattı. Soylu, şu değerlendirmede bulundu:
"Benim demem lazım ki bu adamlar tehlikeli kardeşim. Ben ona da bilgi veriyorum. Teröre şurada katkı sağlıyor. Özellikle Kıbrıs'ta Avrupa üzerinden PKK örgütleri ve dernekleri orada PKK menşeli birtakım öğrencileri yetiştiriyorlar ve para veriyorlar. Ben bunu bilmek durumundayım. Avrupa'nın birtakım ülkelerinde yapıyorlar. Bilmek ve tedbirimizi almak zorundayız. Memleketimizin bize verdiği emaneti sorumluluğu almak durumundayız."
Bakan Soylu, bu sözlerinin Avrupa'dan Türkiye'ye turist olarak geleceklerle alakası olmadığını söyledi.