İstanbul
Kurtulmuş, eski Zeytinburnu Belediye Başkanlık Binası'nda 2015'te başlayan restorasyon çalışmaları sırasında keşfedilen Geç Roma-Erken Bizans dönemine ait mozaik yapısının sergilendiği Kazlıçeşme Sanat'taki "Zeytinburnu Mozaik Müzesi" ile "Fahreddin Paşa Medine Müdafii" sergisi ve Mozaik Kafe Restoran'ın açılış törenine katıldı.
Burada konuşan Kurtulmuş, çok zengin bir ülkede yaşadıklarını vurgulayarak, İstanbul için söylenen "Taşı toprağı altın" sözünün bütün Türkiye için söylenebileceğini dile getirdi.
Ülkenin üzerinden tarihe mal olmuş 24 büyük medeniyetin geçtiğini kaydeden Kurtulmuş, her bölgede bu geçmiş medeniyetlerin izlerini bulmanın mümkün olduğunu söyledi.
Numan Kurtulmuş, İstanbul'da olmanın ise daha farklı bir avantaj olduğunu, şehrin neresinde bir kazı yapılırsa yapılsın tarihi bir yapıyla karşılaşılabileceğini hatırlattı.
Bu kapsamda Zeytinburnu'nda tesadüfen yapılan bir kazı sonucu bulunan mükemmel bir mozaiğin ve lahdin ortaya çıkarılmasının büyük bir şans olduğunu aktaran Kurtulmuş, ülkeye yeni bir müze kazandırıldığını kaydetti.
Kurtulmuş, "Fahreddin Paşa Medine Müdafii" sergisinin de açılışını yaptıklarına işaret ederek, Fahreddin Paşa'yı anlamanın ve yaşadıklarını gözden geçirmenin, bugün Orta Doğu'da ve dünyada neler olup bittiğini anlamak için bir ışık tutacağını ifade etti.
Osmanlı Devleti'nin, imzalanan Mondros Mütarekesi'yle içeriye doğru çekildiğini anımsatan Kurtulmuş, o dönemde bazı bölgelerin, savaşın galibi ülkelere teslim edilmesi sürecinde ise Fahreddin Paşa ve komutasındaki askerlerin birçok zorlukla baş etmeye çalıştığını anlattı.
"Bugün Filistin'le İsrail arasında devam eden bu çatışma tesadüfi bir süreç değildir"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, bugünkü Orta Doğu'da nelerin yaşandığını anlamak için o dönemde yaşananları iyice kavramak zorunda olduklarının altını çizerek, şu görüşleri paylaştı:
"Emperyalistlerin temel meseleleri, insani değerler üzerinden bir dünya inşa etmek değildir. Bütün gittikleri bölgelerin zenginliklerini kuşatmak, almak, çalmak ve kendi kaynakları olarak kullanmaktır. İşte o zamanlar 'Hicaz bölgesinde ne işleri vardı?' sorusunun çok açık bir cevabı vardır. Özellikle sanayi devriminin gerçekleşmesinden sonra dünyanın en büyük enerji kaynaklarının Hicaz bölgesinde olduğunu bildikleri için o bölgede dünyayı asırlar boyunca adalet üzerinde yöneten Osmanlı Cihan Devleti'nin oradan çıkması gerekiyordu. İşte dün etnik çatışmalarla (Thomas Edward) Lawrence'ın kışkırttığı birtakım insanlar üzerinden Osmanlı'ya karşı mücadele verenlerin, bugün de bazı petrol bölgelerinde varlıklarını sürdürmek için PYD'ye, YPG'ye niçin destek verdiklerini çok daha iyi anlıyoruz. İŞİD'i nasıl Orta Doğu'nun başına bela ettiklerini çok iyi anlıyoruz. Nasıl bu bölge halklarının bir ve beraber olarak, bir ümmetin parçası olarak kendisini gören bu halkların etnik ve mezhebi çatışmalarla birkaç on yıllık süre içerisinde düşman hale getirildiklerini gayet iyi anlıyoruz."
Emperyalistlerin, Sykes-Picot Anlaşması'yla bu bölgeyi paramparça ettiklerini hatırlatan Kurtulmuş, "İşte bugün Orta Doğu'da devam eden savaş da bu anlama geliyor ve bu anlamda tabiri caizse ikinci Sykes-Picot olarak hayata geçiriliyor. Amerika'nın Irak'ı işgaliyle başlayan bu süreç tesadüfi bir süreç değildir. Bugün Filistin'le İsrail arasında devam eden bu çatışma tesadüfi bir süreç değildir. Hedefleri, hem bölge halklarını 'böl, parçala, yönet' teziyle inisiyatifsiz hale getirmek hem de bu bölgenin zenginliklerinin tamamını çalıp götürmektir." değerlendirmesinde bulundu.
"Emperyalizmin kültür hırsızlığı yüzünü çok iyi görmüşlerden birisiyim"
Kurtulmuş, iki gün evvel G-20 Parlamento Başkanları Toplantısı için gittiği Hindistan'da, dünyanın yedi büyük harikasından biri olan Tac Mahal'i ziyaret ettiğini belirterek, emperyalizmin yüzünü orada da gördüklerini söyledi.
Tac Mahal'in mermerlerinin içerisine kakılan altın, gümüş, inci ve yakut gibi değerli maden ve taşların, İngilizler tarafından çalınıp İngiltere'ye götürüldüğünü anlatan Kurtulmuş, "Kültür Bakanlığım sırasında yurt dışında birçok müzeyi ziyaret ettiğimde, emperyalizmin kültür hırsızlığı yüzünü de çok iyi görmüşlerden birisiyim. Avrupa'nın başkentlerindeki o koca müzelerde bizden çaldıklarını alıp Türkiye'ye getirseniz müze bomboş kalır. Mesela Bergama Müzesi bunlardan bir tanesidir. Aynı şekilde Schliemann denilen bir kültür casusunun Türkiye'den, Anadolu topraklarından neler götürdüğünü, Troya'yı, Efes'i, nasıl Avrupa'ya kaçırdıklarını hepimiz biliyoruz." ifadesini kullandı.
"Sözümüzü en güçlü, en yüksek perdeden söylemek zorundayız"
Numan Kurtulmuş, Fahreddin Paşa'nın mücadelesinin, dün insanlık adına verilen bir mücadele olduğunu, bugün de Orta Doğu'da, Afrika'da ve Asya'da bütün bu emperyalist projelere "dur" demenin, öncülük yapmanın da milletin vazifesi olduğunu vurguladı.
Her alanda bu bölge halklarını talan eden, sadece varlıklarını, yer altı, yer üstü zenginliklerini değil, geleceklerini de çalarak gidenlerin, yeniden bu bölgelere musallat olduklarını kaydeden Kurtulmuş, Afrika'nın, Asya'nın, Orta Doğu'nun mazlum ve masum halklarının sonuna kadar mücadelesini sürdüreceğini ve bu emperyalist tasalluttan kurtulmayı başaracaklarını dile getirdi.
İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarına işaret eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle şu anda Filistin topraklarında yaşananların, bir insanlık dramı, açık bir insanlık ve savaş suçu olarak tarihe not düşüldüğünü ifade etmek isterim. Bugün Gazze topraklarında 10-15 dakikada bir bomba düşerek onlarca insanı hayattan koparıyor ve bütün insanlık seyrediyor. Kendilerini medeni zannedenlerin, eskilerin tabiriyle 'lalüebkem', ağızlarından bir tek söz çıkmıyor. Söz söyleyenler ise cılız sözlerle sözlerini ifade ediyor. Bu insanlık suçunu ortadan kaldırmak, insanlığın ortak vazifesidir. Sözümüzü en güçlü, en yüksek perdeden söylemek zorundayız. Türkiye olarak başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, hepimiz dört koldan bu çalışmaları yürütüyor, bir an evvel Orta Doğu'da barışın sağlanması ve mazlum, masum Gazze, Filistin halkının sükunete ermesi için gayret sarf ediyoruz. Ancak sözümüzü o kadar kuvvetli o kadar güçlü çıkarmalıyız ki o kadar üst perdeden konuşmalıyız ki bizim sesimiz sadece mazlumların gönlünü hoş edecek şekilde değil, zalimleri de korkutacak güçlü bir şekilde ortaya konulmalıdır."
Kurtulmuş, "Türkiye olarak, bu coğrafyanın en önemli ülkelerinden birisi olan ve bu coğrafyada asırlar boyunca insaflı Batılı tarihçilerin de 'Osmanlı barış düzeni' olarak tanımladıkları barış ve esenlik düzeninin sahipleri olan bir milletin çocukları olarak, bu bölgede Afrika'da, Asya'da, Orta Doğu'da yeniden barışın, insanlığın, selametin, hakkaniyetin, adaletin sağlandığı günlerin kurulması için durmadan, duraksamadan sonuna kadar mücadele edeceğiz. Allah'ın izniyle yapılan her çalışmanın bu istikamette yeni, küresel bir adalet sisteminin kurulmasına katkı sağladığına yürekten inanıyorum." diye konuştu.
Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, konuşmasının ardından Kurtulmuş'a hediye takdim etti.
TBMM Başkanı Kurtulmuş ile protokol üyeleri, daha sonra kurdele keserek, müze, sergi ve restoranın açılışını gerçekleştirdi. Kurtulmuş, müze ve sergiyi ziyareti sırasında eserleri inceleyip bilgi aldı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com