
TBMM Dilekçe Komisyonu bünyesinde kurulan İlköğretim ile Ortaöğretim Kurumlarında Akran Zorbalığının Araştırılması ve Alınabilecek Önlemlerin Belirlenmesi Alt Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Süslü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son dönemde akran zorbalığı vakalarında artış olduğunu söyledi.
"Gençlerin sosyal medyadaki iletişimleri, oynadıkları oyunlar ve bu oyunlardaki sübliminal etkiler ile dijital zorbalık" konularında komisyona gelen başvurularda artış olduğunu belirten Süslü, dünyada dijital zorbalığı önlemek için sosyal medya kullanımına sınırlamalar getirildiğini kaydetti.
Sosyal medya kullanımına bazı ülkelerde 16 yaş sınırı getirilirken, bazı ülkelerde ise 13 yaş sınırının getirildiğini aktaran Süslü, "Asla sosyal medyadan, dijitalizmden uzak tutmak gibi bir yasak değil, ama yaşlarına ve gelişim düzeylerine uygun olarak, doğru zamanda, doğru kanalları kullanabilecekleri bir güvenli internet, bir farkındalık, bir proaktif refleks gösterebilecekleri sensör oluşturulmuş." ifadesini kullandı.
Akran zorbalığı konusunda ebeveynlerde farkındalık oluşturulması gerektiğini vurgulayan Süslü, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mutlaka çocukların bu konuyla ilgili kendilerini koruyabilecekleri bir bilgilendirmenin de olması gerekiyor. Okullarda öğretmenlerin ve rehber psikolojik danışmanlarının bu konuyu önceden tespit etmesi ya da olduğu zaman bununla ilgili olarak çalışmaların yapılması, İçişleri Bakanlığının özellikle tehdit ve zarar verici eylemlerde önlem alabilmesi... Aile Bakanlığımızın bu konuyla ilgili olarak rehabilitasyon çalışmaları, Milli Eğitim Bakanlığımızın 3 ayaklı olarak; ebeveyn, öğretmen ve çocuk çalışmalarını koordine edebilmesi için aslında çok ciddi, hızlı çalışmalar başladı."
Muhalefet partilerinin de bu konuya destek verdiğine dikkati çeken Süslü, "Bizim amacımız aslında 0-13 yaş ya da 0-16 yaşta bir dijital kimlik uygulaması ile güvenli internet ile çocuklarımızı hem akran zorbalığı konusunda eğitmek, farkındalık oluşturmak ve ondan korunma yollarını ortaya koymak. Bunun kanuni düzenlemesi, belli yönetmeliklerle sınırlarını oluşturma konusunda kararlıyız." dedi.
Süslü, vatandaşların gün yüzüne çıkaramadığı taleplerini komisyona iletebildiklerini belirterek, "Raporumuzun büyük bir kısmını yazdık. Bunu bir rapor haline getirdikten sonra Meclis'e sunduğumuzda tüm çocuklarımız adına, ebeveynlerimiz adına, hatta eğitimcilerimiz adına iyi bir sonuca vesile olacağımızı düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Dijital akran zorbalığıyla ilgili dünyada yapılan çalışmalara ilişkin bilgi veren Süslü, "Belli bir saat aralığı dışında girmesine izin verilmemiş. Kendi akranlarının mahremiyetleri, güvenlikleri, ruhsal fiziksel şiddete maruz kalmamaları ile ilgili sınırlar getirmiş. Ne yapmış? Örneğin ya telefonlarını almışlar ya internete girişini engellemişler. Arkadaşının ruh ve beden sağlığını, hayatını riske neden olursa 10 yıla kadar hapis cezası bile oluşturmuşlar. Her ülke kendi kültürel değerleri, dinamikleri ile bunları belirliyor." sözlerini sarf etti.
Komisyon raporunun yayımlanmasının ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile TBMM'deki diğer komisyonlarla bir araya geleceklerini kaydeden Süslü, Türkiye'de bu konuda neler yapılabileceğini görüşeceklerini belirtti.
Süslü, akran zorbalığına uğrayan çocukların, yaşadığı sıkıntıları, öğretmenleri ve ebeveynlerine anlatmakta zorlanabileceğine dikkati çekerek, şu görüşleri paylaştı:
"Bazı eğitim atölyeleriyle, beceri atölyeleriyle belli öğrencileri yetiştirmek istiyoruz. Dernekler, öğrenci formatörü yetiştiriyor ve o öğrenci sınıfta bir sorun olduğu zaman arkadaşına yaklaşabiliyor. Biraz çekingense, biraz içine kapanıksa, biraz motivasyonu düşükse, 'nasılsın, bir sorunun mu var, bir sorun varsa aslında beraber konuşabiliriz' gibi bir farkındalık oluşturabiliyor. Veya bir öğretmen, rehber psikolojik danışmana gitmeden önce gönüllü formatör öğretmenlerle çocuğun bu sürecini fark etmek, bunu rehber hocasına götürmek veya kendi sınıf öğretmeni, kendi ailesiyle bunu konuşarak bu sorunu çözme konusunda hızlı ve daha dikkatli bir süreç alarak, oradaki travmaya girmeden, mağduriyet yaşanmadan olayı çözmek gibi bir şansa sahip oluyor. Biraz koruyucu, önleyici bir çalışma diyebiliriz."
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) komisyona yaptığı sunuma ilişkin bilgi veren Süslü, "Biz, BTK ve RTÜK'e şunu söylemiştik, bazı zararlı uyumlar var, bazı programlar var veya Youtuberlar var. Bu yapımcılara ya da bu insanlara mutlaka bir müeyyide gelmeli. Mümkünse en ideali, ne olduğunu, içeriğini görerek onaylanması veya bu bizim kontrolümüzden çıktı, hemen ilk uygulamada, ilk başvuruda güçlü müeyyidelerle bunların ya durdurulması ya da rehabilite edilmesi yönünde yol almamız gerekiyor." diye konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com