Istanbul
Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneğinin (TÜRES) başlattığı "Tarladan Mutfağa" adlı kampanyayla üye işletmeler domates, biber, patlıcan ve sarımsak gibi ürünleri aracısız alabiliyor.
TÜRES üyesi işletmeler, "Tarladan Mutfağa Kampanyası" ile artık mutfaklarında kullandıkları ürünlerin birçoğunu doğrudan çiftçiden almaya başladı.
TÜRES Genel Başkanı Ramazan Bingöl, yaptığı açıklamada, dernek olarak hem ülkenin ekonomisine hem de turizmine katkı sağlamak için çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Başlattıkları kampanya hakkında bilgi veren Bingöl, şöyle devam etti:
"Anadolu topraklarında yetişen ürünlerin lezzeti, doğallığı, genetiğinin bozulmaması bakımından dünyanın birçok yerinden iyiyiz. Bunu artık daha iyi değerlendirip, dünyaya tanıtmak için TÜRES olarak bir kampanya başlattık. Yerli ve milli ürünlerimizi büyük şehirlere getirerek hem kendi insanımıza hem de dünyaya ve turistlere tanıtıyoruz.
Birecik patlıcanı, Birecik biberi, Birecik nohutu, Urfa nohutu gibi birçok ürünü getiriyoruz. Şimdi en gözde olan Birecik patlıcanı. Bunu nasıl ve niye yapıyoruz? Diyelim ki Birecik'te 2 lira olan patlıcanı biz 5 liraya alıyoruz ve çiftçiyi destekliyoruz.
Özel olarak seçtiriyoruz, aracı koymuyoruz ve direkt getiriyoruz. Burada bir patlıcan kebabı yapıldığında da katma değeri yüksek oluyor. Bunu yiyen turistler de bayılıyor. Dolayısıyla Anadolu'daki milli ve yerli ürünler katma değerli satıldığında büyük şehirlere göçü de önlemiş oluruz."
"Turizme de katkı sunuyoruz"
Kampanyadan hem çiftçinin, köylünün hem de kendilerinin kazançlı çıktığını dile getiren Bingöl, ayrıca ülkenin tanıtımına katkı sağladıklarını vurguladı.
Pandemi sürecinde çiftçinin zor günler yaşadığını aktaran Bingöl, şunları söyledi:
"Bu ürünleri katma değerli satıyoruz. 2 liralık ürünü, 15-20 liraya, 50 liraya, 100 liraya kadar lüks restoranlarda satabiliyoruz. Bu turistin de aradığı bir şey. Anadolu'nun genetiği bozulmamış ürünlerini getirip bir lezzet sunuyoruz.
Lezzetli ve şifalı olduğu için her şeyi mevsiminde getirmeye devam ediyoruz. Zamanı geldiğinde Malatya'nın kayısısını getiriyoruz, Tokat'ın yaprağını getiriyoruz, İzmir'in üzümünü getiriyoruz, bununla köyden kente geçişi önlüyoruz.
Malum herkes büyük şehre geldiğinde üretecek insan kalmıyor. Diyelim ki Adıyaman'ın Besni üzümü... Dünyada eşi benzeri olmayan bir üzüm. Ama orada hak ettiği değeri bulmazsa insanlar ekmekten vazgeçiyor. Ama biz buraya getirdiğimizde hem çiftçimiz hem üreticimiz hem de biz kazanmış oluyoruz.
Böylece ülkemizin ürünlerine katma değer sağlıyoruz ve dünya mutfağına da sokmuş oluyoruz. Ürünleri tadan turistlerimiz, oraları da merak edip turistik gezilerde de bulunmuş oluyor."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com