İstanbul
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, sanayi sektörünün ihtiyaç duyduğu kaliteli ham maddenin, fiyat dalgalanmalarından korunarak temin edilmesininin yolunun sözleşmeli üretimden geçtiğini belirterek, "Siz değerli sanayicilerimizden sözleşmeli üretimin yaygınlaştırılması ile ilgili desteklerinizi istirham ediyorum." dedi.
Bakan Yumaklı, "Vizyoner Bir Bakışla Tarım ile Sanayi Arasındaki Entegrasyonu Artırarak; Tarımsal Sanayinin, Ekonomimize Daha Etkili ve Verimli Katkı Yapmasını Değerlendirmek" ana gündemiyle düzenlenen İstanbul Sanayi Odası (İSO) mayıs ayı meclis toplantısında bir konuşma yaptı.
Tarım ve sanayi sektörlerinin bir bütünün parçaları gibi olduğunu belirten Yumaklı, et ve tırnak gibi olan bu iki sektörün entegrasyonunu önemsediklerini söyledi.
Sanayi sektörünün de katkı ve destekleriyle tarımının son 22 yılda geldiği noktayı anlatan Yumaklı, çiftçiyi üretime teşvik etmek için 1,6 trilyon lira tarımsal destek verdiklerini belirtti.
Yumaklı, tarım dışına çıkan arazi miktarını önemli ölçüde azalttıklarını, 93 milyon dekarlık alana sahip 440 tarımsal ovayı koruma altına aldıklarını ifade ederek, organik tarım ve iyi tarım uygulamalarını yaygınlaştırdıklarını dile getirdi.
Tarım ve sanayi entegrasyonunu güçlendirmek için kırsal kalkınma yatırımlarına ayrı bir önem verdiklerini aktaran Yumaklı, bu kapsamda 93 bin projeye 95 milyar lira hibe ödemesi yaptıklarını bildirdi.
Yumaklı, tarım girişimcilerinin genç ve kadınlardan oluşması durumunda onlara pozitif ayrımcılık yaptıklarını belirterek, tarımda kadın ve gençlerin üretimin içerisinde kalma motivasyonun düşük olduğunu ifade etti.
Yumaklı, yaptıkları çalışmalarla, 85 milyon nüfusun ve 60 milyona yaklaşan turistin gıda ihtiyacını sorunsuz karşıladıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Ayrıca 2023 yılında 212 ülke ve bölgeye 2 bin 200 çeşit ürün ihraç ederek, ülkemize 31 milyar dolarlık katkı sağladık. Ülkemiz, 69,2 milyar dolar tarımsal hasılayla Avrupa'da birinci, dünyada ise ilk 10 ülke arasında. Bütün bu başarılarda, tarım ve sanayi sektörlerinin birbirine sağladığı girdi tedarikinin büyük etkisi var. Ayrıca gıda arz güvenliğimizin teminatı olan kırsalımızın kalkınmasında, sanayi sektörünün katkıları yadsınamaz. Bu başarıların baş mimarları olan çiftçilerimize ve bu başarıya verdikleri destek için sanayicilerimize şükranlarımı sunuyorum."
"Yeni normale göre, ülke kaynaklarımızı daha etkin kullanmamız lazım"
İbrahim Yumaklı, son 10 yılda salgından savaşlara, afetlerden iklim değişikliği ve nüfus artışına kadar birçok risk faktörü ile karşı karşıya kalındığını belirterek, bu faktörleri "yeni normal" olarak tanımladıklarını ve çalışmaları bu kapsamda değerlendirdiklerini bildirdi.
Yumaklı, "Yeni normal tüm dünyada maliyetleri artırıyor, tüketim artışlarına sebep oluyor, lojistikle maliyetleri yükseltiyor, tarım ve gıdada tekelleşmeye neden oluyor, gıda milliyetçiliğini ortaya çıkarıyor, göçlere sebep oluyor, tarım arazilerinin de günden güne daha çok azalmasına neden oluyor." değerlendirmesinde bulundu.
Nüfus artış projeksiyonlarına göre 2050 yılında bu günden yüzde 70 daha fazla gıdaya ihtiyaç duyulacağını aktaran Yumaklı, "Bu gıdayı üretmek için yüzde 55 daha fazla suya gereksinim duyacağız. Bunun için de güçlü bir tarım ve güçlü bir sanayi sektörüne daha çok ihtiyacımız var. Yeni normale göre, ülke kaynaklarımızı daha etkin kullanmamız lazım. Bölgemizdeki rekabet gücümüzü artırmamız gerekiyor. Bu nedenle teknoloji ve bilimle daha az kaynakla daha çok üretim yapmanın yollarını bugün, daha çok aramalıyız. Biz de yeni politikalar oluşturarak kendimizi yeni normale hazırlıyoruz." diye konuştu.
Bu kapsamda son 1 yılda devrim niteliğinde düzenlemeler yaptıklarını vurgulayan Yumaklı, şöyle devam etti:
"Bu düzenlemelerle, sürdürülebilirlik, verimlilik, kalite, kayıtlılık ve sektöre yatırım çerçevesinde sektöre yön vereceğiz. Bu düzenlemeler, suya göre tarımın yapılması, planlı tarımsal üretime geçilmesi, işlenmeyen arazilerin üretime kazandırılması, tarımsal üretim yapılan tüm alanların kayıt altına alınması, sözleşmeli üretimin yaygınlaştırılmasıdır. Politikalarımızın tamamı devletimizin ana politikalarına entegredir. İlerleyen yıllarda eğer arz güvenliğiyle ilgili sıkıntı yaşamak istemiyorsak ve arz güvenliği garanti altına almak istiyorsak, bu bahsetmiş olduğumuz hususları hızlı bir şekilde çalışmalıyız. İnşallah, yeni üretim yılında, planlı üretime geçmiş olacağız. Özellikle hayvansal üretim ve su ürünleriyle ilgili olanı 1 Ocak'tan itibaren başlatmış olduk."
"Sanayiciden beklentimiz sözleşmeli üretimin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması"
Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı, sözleşmeli üretimin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına önem verdiklerini belirterek, "Sözleşmeli üretim yaptırmıyorsanız, oluşacak her türlü etkiye açık bir üretim varsa ve sanayicinin üretiminde boşluk oluşuyorsa burada ne üretim planlamasından bahsedebiliriz ne de hedeflerimize ulaşabiliriz." dedi.
Sanayi sektörünün ihtiyaç duyduğu kaliteli ham maddenin, fiyat dalgalanmalarından korunarak temin edilmesinin yolunun sözleşmeli üretimden geçtiğini vurgulayan Yumaklı, şunları kaydetti:
"Diğer taraftan da çiftçimiz gelir garantili üretim yapıyor. Bu sayede tarımsal üretim yapılırken, optimum girdi ile maksimum verim sağlamış oluyoruz. Sözleşmeli üretimi yaygınlaştırmak için bu kapsamda üretim yapan çiftçilerimize kullandıkları tarımsal kredilerde yüzde 15 ilave faiz indirimi sağlıyoruz. Böylece gerekli diğer koşulları da sağlayan üreticilerimiz çok ciddi oranda bir faiz indirimine erişebiliyor. O yüzden ben siz değerli sanayicilerimizden sözleşmeli üretimin yaygınlaştırılması ile ilgili desteklerinizi istirham ediyorum."
"Su ve sulama alanına 2,4 trilyon lira kaynak aktararak 10 binden fazla projeye imza attık"
Yumaklı, iklim değişikliğinin en fazla etkilediği alanların başında gelen su kaynaklarının yeterliliğini ve sürdürülebilirliğini göz önünde bulundurarak tarımsal ve endüstriyel üretimi bir bütün olarak planlaması gerektiğini vurguladı.
Sınırlı olan tatlı su kaynaklarının büyük bir kısmının tarımsal üretim ve tarıma dayalı imalat sanayi için kullanıldığını aktaran Yumaklı, su kullanım oranlarının esasında tarım ve sanayi sektörlerinin birbirleriyle yakından ilişkili olduğunu ortaya koyduğuna dikkati çekti.
Türkiye'nin mevcut durumu itibarıyla su stresi altında olduğunu, alışkanlıkların değiştirilmediği takdirde 6 yıl sonra "su fakiri" bir ülke konumuna düşebileceğini ifade eden Yumaklı, bu kapsamda suyu depolamak adına, su ve sulama alanına 2,4 trilyon lira kaynak aktararak 10 binden fazla projeye imza atıldığını belirtti.
Yumaklı, Su Verimliliği Seferberliği çalışmalarının sürdüğünü belirterek, bu kapsamda, kentsel, tarımsal, endüstriyel ve bireysel su verimliliği için hedefler doğrultusunda öncelikli eylemleri geliştirdiklerini söyledi.
Sanayicilerle işbirliği içerisinde su verimliliği tedbirlerinin uygulanmasıyla, sanayide yüzde 50’ye varan oranlarda su kazanımı sağlanmasını hedeflediklerini bildiren Yumaklı, endüstriyel su kullanımında "suda sıfır kayıp" ilkesiyle "sıfır deşarj" ilkesinin döngüsel su kullanımını ve atık su geri kazanımını yaygınlaştıracağını vurguladı.
Geri kazanılan atık suların uygun alanlarda kullanılmasını sağlayarak, su temin maliyetlerini azaltırken, endüstriyel atık sulardan kaynaklı çevresel kirliliğinin de önlenebileceğini ifade eden Yumaklı, İSO tarafından hazırlanan Su Raporu'nun bu süreçte önemli bir adım olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com