Antalya'nın Korkuteli ilçesinde Anadolu beylikleri döneminde Karamanoğlu Alaaddin Bey tarafından yaptırıldığı değerlendirilen Alaaddin Camisi, aslına uygun yapılan restorasyon çalışmaları sayesinde 700 yıllık tarihin izlerini bünyesinde barındırmaya devam ediyor.
Korkuteli ilçesinde 14. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen Alaaddin Camisi'nde yaklaşık 15 yıldır süren çalışmalarla tarihin izleri koruma altına alındı.
Kazı çalışmalarıyla eserin toprak altında kalan kısımları gün yüzüne çıkarıldı, yıllar içinde tahrip olan cami ve taç kapısı, Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu onaylı, Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğünün projesiyle bilimsel çalışma kapsamında onarıldı.
Minaresini Osmanlı padişahlarından 1. Ahmed'in sadrazamı Murad Paşa'nın yaptırdığı ifade edilen, taç kapısı, mihrabı, süslemeleri ve kabartmalarıyla dikkati çeken cami, geçen yıl martta ibadete açıldı.
Toprak altındaki cami ayağa kaldırıldıAntalya Vakıflar Bölge Müdürü Hüseyin Coşar, AA muhabirine, yaklaşık bir asır önce yangın nedeniyle tavanı düşen caminin, yıllar içinde tamamen tahrip olduğunu, bölge halkının ibadetini aynı alanda yapılan küçük bir mescitte gerçekleştirdiğini söyledi.
Restorasyona başladıklarında caminin içinin bir metre yüksekliğinde toprakla dolu olduğuna değinen Coşar, toprağı kazdıklarını, caminin özgün döşemelerine ulaştıklarını bildirdi.
Coşar, Koruma Kurulu kararıyla yıpranan taç kapıda taşların numaralandırılarak söküldüğünü, düzgün şekilde örüldüğünü aktararak, "Nitelikli taşları korumak için analiz yapıldı, aynı cins taş kullanarak restorasyon tamamlandı. İçinden de çok fazla devşirme taşlarıyla molozlar çıktı. Niteliksiz taşlar ayıklandı, nitelikli taşlar ise özel korumaya alındı. Şu an motif ya da nitelikli taş konusunda herhangi bir kaybımız yok." diye konuştu.
Coşar, yapı içerisinde bulunan devşirme taşların da cami avlusunda sergilendiğini kaydetti.
"Restore yapılmasaydı kapı tamamen yıkılacaktı"Çalışmaların restorasyon ilkeleri ve Koruma Kurulu Kararları doğrultusunda yapıldığını vurgulayan Coşar, restorasyonların yapının ömrünü uzatmak, özgün halini korumak için gerçekleştirildiğine dikkati çekti.
Çalışmaların, uzmanların görüşleriyle ve tamamen bilimsel olarak yapıldığını anlatan Coşar, zaman zaman restore edilen taç kapının taşlarının beyaz olmasına ilişkin eleştirilerle karşılaştıklarını söyledi.
Coşar, taşların restorasyon ilkeleri gereği beyaz görünmek zorunda olduğunu, kullanılan orijinal taşları eskitme yapmadıklarını belirterek, "Bir taşla ilgili günlerce çalışma yapıldı. Camiyle özdeşleşen taç kapı birkaç geleneğin izlerini taşıyor. Bir modelin devamı şeklinde değil de yeni bir sanat denemesi yapılmış. Daha önce rastlanılmayan çok güzel süslemeler var. Mevcut haliyle hepsini koruduk. Biraz daha bekleseydi tamamen yıkılacaktı." ifadelerini kullandı.
Selçuklu mimarisi konusunda araştırmalar yapan Prof. Dr. Cezmi Tuncer'in görüşlerine de başvurduklarını anlatan Coşar, bilimsel çalışmaların sonucunda kapının yaklaşık bir metre yükseldiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com