GAZZE (AA) - Hamas ile İran arasında gelecek dönemde yakınlaşma yaşanacağı ve ilişkilerin Suriye krizinden önceki "güçlü" haline döneceği belirtiliyor.
Hamas'ın Resmi Sözcüsü Zuhri: İsrail'in Filistin topraklarını işgalini kabul etmeyeceğiz'İsrail'in direnişi silahsızlandırma talebi kabul edilemez'Hamas içinde anlaşmazlık sinyalleriHamas Sözcüsü Ebu Zuhri: Balfour ile Filistinliler haklarını, vatanlarını kaybettilerHamas’tan Balfour Deklarasyonu için 'fiili özür' talebiFilistinli analistler, İran ile Hamas arasındaki yakınlık ve ilişkinin gelecek dönemde nasıl seyredeceğine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Gazze'de Siyasi Araştırmalar ve Kalkınma Merkezi Başkanı Dr. Velid el-Mudellel, Hamas ile İran arasındaki yakınlaşmaya ilişkin "Suudi Arabistan'ın son dönemde izlediği politikalar, Hamas'ı yeniden İran eksenine itti." dedi.
Hamas'ın mevcut konjonktürde kendisine "destek" bulma arayışında olduğunu belirten Mudellel, "Hamas'ın Suudi Arabistan'ın başını çektiği düşmanlık dalgası karşısında kendisine siyasi, askeri ve mali anlamda destekçiler araması gayet normal." diye konuştu.
Son seçimlerinin ardından Hamas-İran ilişkilerinin tamamen düzeldiğini savunan Mudellel, mevcut bölgesel şartlar altında bir maceraya girmek istemeyen Hamas'ın İran ile ilişkileri iyileştirme kararı aldığını belirterek, şunları söyledi:
"Hamas, İran eksenini kaybetmeye hazır olmadığı için İran dışındaki diğer eksenlerden maddi ve lojistik destek almayacak. Hareket aynı zamanda Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi taraflardan yardım istemekle de ilgilenmiyor."
"Hamas'ın talebi Arap ülkelerinden karşılık bulamıyor"
Gazze'deki siyasi analist ve yazar Mustafa es-Savvaf, Arap rejimlerinin İsrail ile yakınlaşmasının Filistin halkının davasına ve çıkarlarına zarar verdiğini ve İran-Hamas yakınlaşmasına sebep olduğunu belirtti.
Hamas'ın tüm taraflarla ilişkilerinin temelinde Filistin halkının çıkarları ve direnişin yattığını ifade eden Savvaf, "Hamas direnişin desteklenmesini talep ediyor. Bu talep, İran'dan bulduğu karşılığı Arap ülkelerinden bulamıyor." şeklinde konuştu.
Savvaf, Hamas'ın İran ve Hizbullah ile ilişki kurarak, direnişin askeri yeterliliğini geliştirmeye çalıştığını ifade etti.
Gazze'deki El-Umme Üniversitesi Öğretim Görevlisi Adnan Ebu Amir, Hamas'ın, mali veya askeri destek almak amacıyla İran ile güçlü ilişkileri sürdürmenin menfaatine olduğu görüşü taşıdığını söyledi.
Hamas'ın Suudi Arabistan başta olmak üzere Arap ülkeleri tarafından reddedilmesinin ardından İran ile ilişkilerini "bölgesel destek" olarak gördüğünü kaydeden Ebu Amir, "Bölgede yaşanan değişimler ve maruz kaldığı yalnızlık Hamas'ı İran eksenine yakınlaşmaya yöneltti." ifadesini kullandı.
Hamas eski Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal'in siyaset sahnesinden çekilmesinin ardından hareketin Tahran ile ilişkilerine geri döndüğünü söyleyen Ebu Amir, "İki tarafın da bu süreçte hızlı bölgesel değişimlerle karşı karşıya kaldığı açık. Suriye dosyası nedeniyle taraflar arasında son yıllarda yaşanan soğukluğun ardından karşılıklı bir uzlaşı olmuşa benziyor." dedi.
Bölgede bir kutuplaşma yaşandığını ifade eden Ebu Amir, Mısır gibi bazı bölge ülkelerinin Hamas'ın İran ile yakınlaşmasını kabul etmeyeceğini, bunun da hareket açısından başka sorunlar doğuracağını aktardı.
"Hamas, tüm taraflarla ilişkilerini sürdürmeye çalışıyor"Filistinli siyasi analist ve yazar İbrahim Medhun, Suudi Arabistan öncülüğündeki "resmi Arap sisteminin" Hamas'ın söz konusu ülkelerle yakınlaşmasına engel olduğunu kaydederek, bu durumun bölgesel yalnızlıktan kaçınan hareketi, İran ile ittifaka yönelttiğini savundu.
Hamas'ın bir yandan Suudi Arabistan'dan yardım istemezken, diğer yandan da Riyad ile tüm kapıları kapatmaktan yana olmadığına işaret eden Medhun, şunları kaydetti:
"Hamas, tüm taraflarla paralel olarak ilişkilerini sürdürmeye çalışıyor. Herhangi bir ülke veya tarafla çatışmak istemiyor. Hamas etkili bir bölgesel güç olan Suudi Arabistan'ı kaybetmek istemiyor ancak kendilerine silah ve maddi destek verenlerle ittifak içerisinde olmak zorunda."
Medhun, Hamas ile İran arasındaki ilişkinin Suriye devrimi öncesindeki haline dönmesini "stratejik ve nitelikli bir gelişme" olarak değerlendirdi.
Muhabirler: Muhammed Macid - Safiye Karabacak