Balıkesirli Matematik Öğretmeni İbrahim Saygılı, süt verimi üzerine yaptığı araştırmalar ile adeta sütün matematiğini hesapladı.
Sütte bulunan yağ, kalsiyum ve fosfat değerlerini hesapladıktan sonra Jersey cinsi ineklerle hayvancılık yapmaya başlayan Saygılı, "Bu inekler ve verdikleri süt diğer ineklerle bir tutuluyor, devletimizin kaliteyi desteklemesi lazım” dedi.
Balıkesir’in kırsal mahallesi Büyükbostancı’da yaşayan matematik öğretmeni İbrahim Saygılı, hobi olarak yarış atları ve Jersey cinsi ineklere karşı büyük ilgi duyduğu için yetiştirmeye başladığını ifade ederek, “Bu ineklerin araştırmasını bir kaç sene yaptıktan sonra Türkiye’ye nadir gelen bir cins inekleri bir firmadan aldık. Neden Jersey derseniz, Avrupa’nın en kaliteli süt ineğidir. Diğer inek cinslerine göre sütünde yüzde 2 gibi bir yağ oranı farkı var. Sütte bulunan protein, kalsiyum ve fosforun diğer ineklerden daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Yurt dışında bu inekler için büyük çalışmalar var fakat Türkiye’de henüz pek yok. Bende hobi amaçla başladım inşallah ileride de genişleteceğiz ve damızlık olarak da piyasaya sürmeye çalışacağız. Normal ineklerde yağ oranı yüzde 3 iken bizim ineklerimizde bu oran yüzde 5,5 6’ya kadar ulaşıyor.Bu manda da ise 6,5 ile 8’e kadar çıkabiliyor. Bizim ineklerimizin yağ oranı normal inekle mandanın hemen hemen ortasında. Yoğurdu daha lezzetli, içimi daha hoş. Fosfor ve kalsiyum olarak da diğer ineklerden yüzde 20 oranında daha fazla. Yoğurt ya da peynir yaparken daha sert ve lezzetli oluyor. Bu cinsin sütü Avrupa’da biraz daha farklı satılıyor. Bizde başladık eşe dosta ikram ediyoruz, inşallah ileride çoğaltıp piyasaya gireceğiz” dedi.
KÖYLÜ İÇİN KALİTE DEĞİL ÇOKLUK ÖNEMLİ
Jersey cinsi ineklerin devlet tarafından normal ineklerle bir tutularak aynı desteklemeleri almasından yakınan İbrahim Saygılı, sütü değerlendirmede sıkıntı yaşadıkların belirterek, “Bazen sütümüzü toptancıya vermemiz gerekiyor. Fakat kalitesine bakılmadan aynı fiyat veriliyor bize. Devletin kaliteyi desteklemesi lazım.Yağ oranına, kuru maddesine proteinine bakarak daha farklı bir fiyat verirse bu tür hayvanlar piyasada çoğalacaktır. Bazıları gelip bizden damızlık istiyor fakat değerlendiremeyeceklerini düşünüyorlar. Önemli olan çokluk. Köylüler için kalite bizim için önemli değil diyor çoğu kimse. Devlet kaliteyi desteklemeli biz kaliteli ürün yapmaya çalışıyoruz. Ancak normal inek sütüyle bize fiyat veriliyor. Biz aynı zamanda tohumlamada da sıkıntı yaşıyoruz. Dişi tohum atmamız lazım çünkü bunlar süt ineği. Erkek yavru bizim için avantajlı değil. Dişi tohum getirilmesine izin bile verilmiyor, piyasada da bulamıyoruz zaten. Avrupa’da Jersey denildiğinde herkes dişi tohum atar. Onlar sürülerini sürekli geliştiriyorlar biz geliştiremiyoruz yavaş kalıyoruz. Köylü arkadaşlarımız gelip baktıklarında önemli olan sütün miktarıdır diyorlar. Sütçüye döküldüğünde kesinlikle kalitesine bakılmıyor, önemli olan çokluk deniliyor isterse su gibi olsun” şeklinde konuştu.
İneklerin barındıkları ağılda güneş enerjisi kullandıklarına dikkat çeken Saygılı, “Sağımlarımızı güneş enerjisi ile yapıyoruz. Yılın yaklaşık 10 ayı bu düzenle sağım yapılabiliyor. 2 ayda jeneratör kullanmak zorunda kalıyoruz. Çevreci bir düzenimiz var. Zaten hayvanlarımızda aynı şekilde. 110 metre kuyumuz var, yüzeysel su kullanmıyoruz hayvanlara zararı olmasın diye. Güneş enerjisi suyumuzu da çekiyor, sağımımızı da yapıyor, tv ve buzdolabımızı da çalıştırıyor.Tesislerin köyden 1 km uzakta yapılması isteniyor fakat alt yapı yok mecburen bu tür şeyler yapmak zorundayız” dedi.
(İHA)
Sütte bulunan yağ, kalsiyum ve fosfat değerlerini hesapladıktan sonra Jersey cinsi ineklerle hayvancılık yapmaya başlayan Saygılı, "Bu inekler ve verdikleri süt diğer ineklerle bir tutuluyor, devletimizin kaliteyi desteklemesi lazım” dedi.
Balıkesir’in kırsal mahallesi Büyükbostancı’da yaşayan matematik öğretmeni İbrahim Saygılı, hobi olarak yarış atları ve Jersey cinsi ineklere karşı büyük ilgi duyduğu için yetiştirmeye başladığını ifade ederek, “Bu ineklerin araştırmasını bir kaç sene yaptıktan sonra Türkiye’ye nadir gelen bir cins inekleri bir firmadan aldık. Neden Jersey derseniz, Avrupa’nın en kaliteli süt ineğidir. Diğer inek cinslerine göre sütünde yüzde 2 gibi bir yağ oranı farkı var. Sütte bulunan protein, kalsiyum ve fosforun diğer ineklerden daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Yurt dışında bu inekler için büyük çalışmalar var fakat Türkiye’de henüz pek yok. Bende hobi amaçla başladım inşallah ileride de genişleteceğiz ve damızlık olarak da piyasaya sürmeye çalışacağız. Normal ineklerde yağ oranı yüzde 3 iken bizim ineklerimizde bu oran yüzde 5,5 6’ya kadar ulaşıyor.Bu manda da ise 6,5 ile 8’e kadar çıkabiliyor. Bizim ineklerimizin yağ oranı normal inekle mandanın hemen hemen ortasında. Yoğurdu daha lezzetli, içimi daha hoş. Fosfor ve kalsiyum olarak da diğer ineklerden yüzde 20 oranında daha fazla. Yoğurt ya da peynir yaparken daha sert ve lezzetli oluyor. Bu cinsin sütü Avrupa’da biraz daha farklı satılıyor. Bizde başladık eşe dosta ikram ediyoruz, inşallah ileride çoğaltıp piyasaya gireceğiz” dedi.
KÖYLÜ İÇİN KALİTE DEĞİL ÇOKLUK ÖNEMLİ
Jersey cinsi ineklerin devlet tarafından normal ineklerle bir tutularak aynı desteklemeleri almasından yakınan İbrahim Saygılı, sütü değerlendirmede sıkıntı yaşadıkların belirterek, “Bazen sütümüzü toptancıya vermemiz gerekiyor. Fakat kalitesine bakılmadan aynı fiyat veriliyor bize. Devletin kaliteyi desteklemesi lazım.Yağ oranına, kuru maddesine proteinine bakarak daha farklı bir fiyat verirse bu tür hayvanlar piyasada çoğalacaktır. Bazıları gelip bizden damızlık istiyor fakat değerlendiremeyeceklerini düşünüyorlar. Önemli olan çokluk. Köylüler için kalite bizim için önemli değil diyor çoğu kimse. Devlet kaliteyi desteklemeli biz kaliteli ürün yapmaya çalışıyoruz. Ancak normal inek sütüyle bize fiyat veriliyor. Biz aynı zamanda tohumlamada da sıkıntı yaşıyoruz. Dişi tohum atmamız lazım çünkü bunlar süt ineği. Erkek yavru bizim için avantajlı değil. Dişi tohum getirilmesine izin bile verilmiyor, piyasada da bulamıyoruz zaten. Avrupa’da Jersey denildiğinde herkes dişi tohum atar. Onlar sürülerini sürekli geliştiriyorlar biz geliştiremiyoruz yavaş kalıyoruz. Köylü arkadaşlarımız gelip baktıklarında önemli olan sütün miktarıdır diyorlar. Sütçüye döküldüğünde kesinlikle kalitesine bakılmıyor, önemli olan çokluk deniliyor isterse su gibi olsun” şeklinde konuştu.
İneklerin barındıkları ağılda güneş enerjisi kullandıklarına dikkat çeken Saygılı, “Sağımlarımızı güneş enerjisi ile yapıyoruz. Yılın yaklaşık 10 ayı bu düzenle sağım yapılabiliyor. 2 ayda jeneratör kullanmak zorunda kalıyoruz. Çevreci bir düzenimiz var. Zaten hayvanlarımızda aynı şekilde. 110 metre kuyumuz var, yüzeysel su kullanmıyoruz hayvanlara zararı olmasın diye. Güneş enerjisi suyumuzu da çekiyor, sağımımızı da yapıyor, tv ve buzdolabımızı da çalıştırıyor.Tesislerin köyden 1 km uzakta yapılması isteniyor fakat alt yapı yok mecburen bu tür şeyler yapmak zorundayız” dedi.
(İHA)