Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Türkiye’ye sığınan Suriyelilere çalışma izni verilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın yapmış olduğu son derece detaylı ve önemli bir çalışma, Türkiye’nin hassasiyetlerini de dikkate alan bir çalışma bugün Bakanlar Kurulu’nun bilgisine sunuldu" dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Başbakan Davutoğlu başkanlığında Çankaya Köşkü’nde toplanan Bakanlar Kurulu toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında görüşülen konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu toplantısında Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun kurulması, Ar-Ge Reform Paketi ve Suriyeli sığınmacılara çalışma izni konularının ele alındığını bildirdi. Reform paketinde yer alan önemli konuların gündeme alındığını ve bunlarla ilgili yasal düzenlemelere son şeklinin verilmesi için Bakanlar Kurulu’nda gerekli müzakerelerin yapıldığını vurgulayan Kurtulmuş, söz konusu düzenlemelerin önümüzdeki günlerde TBMM’ne gönderileceğini belirtti. Kurtulmuş, bunlardan ilkinin Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun kurulmasıyla ilgili yasal düzenleme olduğunu açıkladı. Türkiye’de İnsan Hakları Kurumu ile adaletsizlik ve ayrımcılıkla mücadeleyle ilgili başka bir kurumun daha şuanda olduğunu söyleyen Kurtulmuş, bunların birleştirilerek yeni bir kurul haline getirilmesiyle ilgili çok detaylı bir çalışmaya bugün son şeklinin verildiğini belirtti. İnsan hakları ihlallerinin önlenmesinin bu kurulun amaçlarından biri olduğunu açıklayan Kurtulmuş, diğer amaçlarının ise ayrımcılıkla mücadele edilmesi, ayrımcılığın önlenmesi ve ayrımcılığın sonuçlarının giderilmesi ile işkencenin önlenmesi olduğunu bildirdi.
İŞKENCEYE SIFIR TOLERANS
AK Parti hükümetlerinin kuruluşundan bu yana "işkenceye sıfır tolerans" politikasıyla Türkiye’de insan hakları ihlallerinin mümkün olduğunca azaltılabilmesi için hızlı bir perspektifle hareket ettiğini söyleyen Kurtulmuş, "Bu çerçevede Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu çalışmaları, mal ve hizmetlere erişim, sosyal hizmetlere erişim ve istihdam konusunda kamu ve özel sektörün içerisinde karşılaşılabilecek olası insan hakları ihlalleri ve ayrımcılığa karşı düzenleyici bir kurul olarak vazife görecektir. Bu kurul altını çizerek ifade ediyorum bir düzenleyici kuruldur, yoksa bu kurulun amacı yasama, yürütme ve yargıya müdahale ederek onların fonksiyonlarını yerine getirmek değildir, bir mahkeme, bir üst kurul değildir. Bu çerçevede düzenleyici bir kurum olarak yasama, yürütme ve yargının içerisinde mümkün olabilecek olan bu alanlardaki ihlallere karşı düzenleyici bir fonksiyon icra edecektir. Yoksa ikame edici bir rolü yoktur" ifadelerini kullandı.
Yeni kurulacak Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu için Avrupa Birliği (AB) müktesebatından istifade edildiğini belirten Kurtulmuş, bu kurumun AB’nin vize muafiyeti kapsamında Türkiye’den istediği gelişmelerden birisi olduğunu dile getirdi. Kurtulmuş, "Bu anlamda Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu mahiyetinde bütüne sahip olan ve bütüncül bir bakış açısıyla hareket eden bu anlamda insan hakları ihlallerini ve ayrımcılık konularını gündeme getiren bir kurula Türkiye’nin ihtiyacı var. Bu kurumun Türkiye’nin ihtiyaçları çerçevesinde olgunlaştırılması ve inşallah Türkiye’nin bundan sonraki siyasi ve hukuki reformlar alanındaki önemli kurumlarından birisi olmasını temin edeceğiz. Türkiye için hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum" dedi.
BAKANLAR KURULU’NDA İKİNCİ BAŞLIK AR-GE
Bakanlar Kurulu toplantısında Ar-Ge Reform Paketi’yle ilgili düzenlemenin uzun bir süre müzakere edildiğini anlatan Kurtulmuş, şunları söyledi:
"64. Hükümet’in ekonomide de çok önemli faz değişikliği içerisine girdiği aşikardır. Ekonomide sadece geçen hafta Merkez Bankası sunumuyla ilgili ifade ettiğim gibi makro dengeler ve makro ihtiyati tedbirlerle yol alınabilmesi ve Türkiye’nin nitelikli büyümeyi sağlayabilmesi mümkün değildir. Bunun için Türkiye hem nitelikli büyümeyi sağlamak hem nitelikli büyümeyi sürdürmek hem de Türkiye’nin olası bir orta gelir tuzağına düşme riskini ortadan kaldırmak için gerçekten Ar-Ge’de çok önemli, devrim niteliğinde adımlar atmaya ihtiyacı vardır. Bu çerçevede Türkiye 2002’den 2014 yılına kadar Ar- Ge alanında çok önemli gelişmeler kaydetmiş olmakla beraber ne yazık ki sonuç yeterli değildir. 2002’de Türkiye’nin gayri safi yurt içi hasılasının sadece yüzde 0.53’ü Ar-Ge’ye giderken, bu rakam 2014 yılı itibarıyla yüzde 1.03’e çıkmıştır. Yükseliş yüzde 100’den fazladır ama Türkiye için yeterli değildir. 2023 hedefimiz, Türkiye’nin Ar-Ge’ye ayırmış olduğu gayri safi yurt içi hasıla içerisindeki payının yüzde 3 seviyesine çıkmasıdır. İşte bu seviyeye nasıl çıkarız ve 2023’ten sonra bu seviyenin ötesine nasıl geçeriz? Bununla ilgili de çok detaylı bir çalışma ortaya konulmuştur."
Türkiye’de Ar-Ge çalışmalarında özel sektörün önemine dikkat çeken Kurtulmuş, hedeflerinin 2023 yılına gelindiğinde özel sektörün Ar-Ge payının yüzde 67’ye çıkmasını sağlamak olduğunu açıkladı. Numan Kurtulmuş, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ile Ar-Ge Reform Paketi vasıtasıyla biri siyasi ve hukuki alanda, bir diğeri ise ekonomi alanında çok önemli iki reformun bugün Bakanlar Kurulu gündemine alınarak kararlaştırıldığını ve bunlarla ilgili yasal düzenlemelerin önümüzdeki günlerde parlamentoya sevk edileceğini açıkladı.
SURİYELİLERE ÇALIŞMA İZNİ
Bakanlar Kurulu’nda Türkiye’de bulunan Suriyelilerin çalışma izniyle ilgili düzenlemelerin de ele alındığını bildiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Suriye’de iç savaşın başladığı 28 Nisan 2011 tarihinden bu yana düzenli olarak Suriyeli kardeşlerimiz hangi mezhebe, hangi meşrebe, hangi dine, hangi etnik kökene bağlı olursa olsun kendisini hayati risk altında hisseden yaklaşık 2 milyon 411 bin Suriyeli kardeşimiz, o tarihten bu yana Türkiye’ye sığınmacı olarak gelmişlerdir. Bunlara zaman içerisinde 2014 yılında geçici korunma altına alınmalarıyla ilgili yasal düzenlemeler yapılmış, Suriyeli buradaki sığınmacılardan 7 bin 351’ine de çalışma izni verilmiştir. Şimdi daha önceki yasal mevzuat gereği Bakanlar Kurulu yönetmeliği ile Türkiye’ye sığınan Suriyelilere çalışma izni verilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın yapmış olduğu son derece detaylı ve önemli bir çalışma, Türkiye’nin hassasiyetlerini de dikkate alan bir çalışma bugün Bakanlar Kurulu’nun bilgisine sunuldu. Bununla ilgili yasal düzenleme de Bakanlar Kurulu yönetmeliği olarak önümüzdeki günlerde yayınlanacaktır. Öncelikli olarak bu konuyu çok hassas bir konu olduğu için istismar edilmemesini de rica ederek birkaç konunun altını çizmek istiyorum. Öncelikli olarak Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin varlığı aslında bizim milletimizin hamiyetperverliğinin, misafirperverliğinin, ensar ruhunun çok canlı uygulamalarından birisidir. Mülteciler konusunda birkaç yüz bin karşılaştığı zaman ne yapacağını bilemeyen ülkelerin, bizden çok zengin ülkelerin aksine Türkiye bugüne kadar Suriyeli sığınmacılar konusunda gerçekten müşfik bir ev sahibi ve dost, kardeş bir komşu görevini yerine getirmiştir. Suriyeliler konusunda gösterilen hassasiyet dolayısıyla bir kere daha milletimizin tamamına teşekkürümüzü bir borç olarak ifade etmek isteriz. Bu bizim ülkemizin iktisadi gücünün ya da hükümetin sadece siyasi gücünün bir sonucu değil, milletimizin içinde var olan hamiyetperverlik duygusunun açık bir yansımasıdır. Bu süre içerisinde burada bulunan Suriyelilerin çalışma hayatında istismar edilenler yani kayıt dışı çalıştırılanlar, çok kötü şartlarda çalıştırılanlar gibi çok farklı Suriyelilerle ilgili çalışma hayatımızda bazı şikayetlerin olduğunu görüyoruz."
SURİYELİLERE ÇALIŞMA İZNİNE İLİŞKİN DETAYLAR
Suriyelilere verilen çalışma izninin Türk vatandaşlarının istihdamlarını kısıtlayacak bir alan olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, "çok iyi hazırlanmış bir yönetmelik taslağı" olarak tanımladığı düzenlemenin bazı maddelerini paylaştı. Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Öncelikli olarak geçici koruma sağlanan yabancılar, geçici kimlik belgesi düzenleme tarihinden 6 ay sonra çalışma izni için başvurabilecek. Birincisi bu. Bu insanlar Suriyeli buradaki sığınmacılar, Türkiye’nin herhangi bir yerinde çalışma izni değil İçişleri Bakanlığı tarafından kendilerine kimlik belgesi verilen, ikamet ettikleri illerde ancak çalışma hakkına sahip olacaklar. Dolayısıyla bunun altını çizerek ifade etmek istiyorum. Yine Suriyeli bu mülteci kardeşlerimizin çalışmalarını kısıtlayan bir başka alan ise çalıştıkları iş yerindeki toplam çalışan sayısının yüzde 10’unu geçemeyecekler ancak buna bir istisna getiriliyor. Başvuru tarihi itibarıyla geriye dönük olarak 4 haftalık sürede açık bulunan işlerin kapatılmadığı iş yerlerinde, burada yüzde 10 kotasının dışına çıkmak mümkün olacak. Ayrıca geçici tarım işçisi olarak çalışan tarım ve hayvancılık işlerinde uğraşan ya da uğraşacak olan Suriyeli mülteciler için bu kota uygulaması dışında valiliklerin izni aranacak, valiliklerin izinleri çerçevesine çalışmaları sağlanacak. Yani valilik de isterse bu kotaların illerin ihtiyaçlarına göre tarım ve hayvancılıkta uğraşan geçici tarım işçisi Suriyeliler için valilikler bu kotaları esnetebileceklerdir. Yine çok önemli alanlardan birisi burada bulunan Suriyeli sağlık personeli ve özellikle eğitim alanında çalışmaları muhtemel olan Suriyeli eğitimciler için sadece Çalışma Bakanlığı’nın vereceği ya da valilikler kanalıyla verilecek izinler değil aynı zamanda bu izin öncesinde Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) da bu konudaki olurlarına başvurulacak. Onların olurları çerçevesinde bu konu gündeme gelecektir. Dolayısıyla bu çerçevede hem istihdamın kayıt altına alınmış olması hem Türkiye’de bulunan Suriyelilerin içerisinde nitelikli olan Suriyelilerin gerçekten Türkiye’de özellikle çok ciddi şekilde istihdam imkanı bulması ve onların buradaki hayatlarının da koordinasyonunun sağlanması bakımından uzun zamandır konuşulan bu çalışma izninin faydalı olacağı kanaatindeyiz. İyi düzenlenmiş, daha fazla detayını sizlerle önümüzdeki günlerde paylaşırız. Bu çerçevede Türkiye’de iş hayatına katkı sağlayacak, istihdam edilmeleri bakımından katkı sağlayacak bir düzenleme olduğu kanaatindeyiz. Ayrıca burada çalışma izni alan Suriyeli sığınmacılar, çalışma ve sosyal güvenlik mevzuatı bakımından Türk vatandaşlarının sahip oldukları yükümlülüklere de sahip olacaklardır. Bu genel çerçevede üç ana konu bugün Bakanlar Kurulumuzda gündeme gelmiştir."
(İHA)
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Başbakan Davutoğlu başkanlığında Çankaya Köşkü’nde toplanan Bakanlar Kurulu toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında görüşülen konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu toplantısında Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun kurulması, Ar-Ge Reform Paketi ve Suriyeli sığınmacılara çalışma izni konularının ele alındığını bildirdi. Reform paketinde yer alan önemli konuların gündeme alındığını ve bunlarla ilgili yasal düzenlemelere son şeklinin verilmesi için Bakanlar Kurulu’nda gerekli müzakerelerin yapıldığını vurgulayan Kurtulmuş, söz konusu düzenlemelerin önümüzdeki günlerde TBMM’ne gönderileceğini belirtti. Kurtulmuş, bunlardan ilkinin Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun kurulmasıyla ilgili yasal düzenleme olduğunu açıkladı. Türkiye’de İnsan Hakları Kurumu ile adaletsizlik ve ayrımcılıkla mücadeleyle ilgili başka bir kurumun daha şuanda olduğunu söyleyen Kurtulmuş, bunların birleştirilerek yeni bir kurul haline getirilmesiyle ilgili çok detaylı bir çalışmaya bugün son şeklinin verildiğini belirtti. İnsan hakları ihlallerinin önlenmesinin bu kurulun amaçlarından biri olduğunu açıklayan Kurtulmuş, diğer amaçlarının ise ayrımcılıkla mücadele edilmesi, ayrımcılığın önlenmesi ve ayrımcılığın sonuçlarının giderilmesi ile işkencenin önlenmesi olduğunu bildirdi.
İŞKENCEYE SIFIR TOLERANS
AK Parti hükümetlerinin kuruluşundan bu yana "işkenceye sıfır tolerans" politikasıyla Türkiye’de insan hakları ihlallerinin mümkün olduğunca azaltılabilmesi için hızlı bir perspektifle hareket ettiğini söyleyen Kurtulmuş, "Bu çerçevede Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu çalışmaları, mal ve hizmetlere erişim, sosyal hizmetlere erişim ve istihdam konusunda kamu ve özel sektörün içerisinde karşılaşılabilecek olası insan hakları ihlalleri ve ayrımcılığa karşı düzenleyici bir kurul olarak vazife görecektir. Bu kurul altını çizerek ifade ediyorum bir düzenleyici kuruldur, yoksa bu kurulun amacı yasama, yürütme ve yargıya müdahale ederek onların fonksiyonlarını yerine getirmek değildir, bir mahkeme, bir üst kurul değildir. Bu çerçevede düzenleyici bir kurum olarak yasama, yürütme ve yargının içerisinde mümkün olabilecek olan bu alanlardaki ihlallere karşı düzenleyici bir fonksiyon icra edecektir. Yoksa ikame edici bir rolü yoktur" ifadelerini kullandı.
Yeni kurulacak Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu için Avrupa Birliği (AB) müktesebatından istifade edildiğini belirten Kurtulmuş, bu kurumun AB’nin vize muafiyeti kapsamında Türkiye’den istediği gelişmelerden birisi olduğunu dile getirdi. Kurtulmuş, "Bu anlamda Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu mahiyetinde bütüne sahip olan ve bütüncül bir bakış açısıyla hareket eden bu anlamda insan hakları ihlallerini ve ayrımcılık konularını gündeme getiren bir kurula Türkiye’nin ihtiyacı var. Bu kurumun Türkiye’nin ihtiyaçları çerçevesinde olgunlaştırılması ve inşallah Türkiye’nin bundan sonraki siyasi ve hukuki reformlar alanındaki önemli kurumlarından birisi olmasını temin edeceğiz. Türkiye için hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum" dedi.
BAKANLAR KURULU’NDA İKİNCİ BAŞLIK AR-GE
Bakanlar Kurulu toplantısında Ar-Ge Reform Paketi’yle ilgili düzenlemenin uzun bir süre müzakere edildiğini anlatan Kurtulmuş, şunları söyledi:
"64. Hükümet’in ekonomide de çok önemli faz değişikliği içerisine girdiği aşikardır. Ekonomide sadece geçen hafta Merkez Bankası sunumuyla ilgili ifade ettiğim gibi makro dengeler ve makro ihtiyati tedbirlerle yol alınabilmesi ve Türkiye’nin nitelikli büyümeyi sağlayabilmesi mümkün değildir. Bunun için Türkiye hem nitelikli büyümeyi sağlamak hem nitelikli büyümeyi sürdürmek hem de Türkiye’nin olası bir orta gelir tuzağına düşme riskini ortadan kaldırmak için gerçekten Ar-Ge’de çok önemli, devrim niteliğinde adımlar atmaya ihtiyacı vardır. Bu çerçevede Türkiye 2002’den 2014 yılına kadar Ar- Ge alanında çok önemli gelişmeler kaydetmiş olmakla beraber ne yazık ki sonuç yeterli değildir. 2002’de Türkiye’nin gayri safi yurt içi hasılasının sadece yüzde 0.53’ü Ar-Ge’ye giderken, bu rakam 2014 yılı itibarıyla yüzde 1.03’e çıkmıştır. Yükseliş yüzde 100’den fazladır ama Türkiye için yeterli değildir. 2023 hedefimiz, Türkiye’nin Ar-Ge’ye ayırmış olduğu gayri safi yurt içi hasıla içerisindeki payının yüzde 3 seviyesine çıkmasıdır. İşte bu seviyeye nasıl çıkarız ve 2023’ten sonra bu seviyenin ötesine nasıl geçeriz? Bununla ilgili de çok detaylı bir çalışma ortaya konulmuştur."
Türkiye’de Ar-Ge çalışmalarında özel sektörün önemine dikkat çeken Kurtulmuş, hedeflerinin 2023 yılına gelindiğinde özel sektörün Ar-Ge payının yüzde 67’ye çıkmasını sağlamak olduğunu açıkladı. Numan Kurtulmuş, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ile Ar-Ge Reform Paketi vasıtasıyla biri siyasi ve hukuki alanda, bir diğeri ise ekonomi alanında çok önemli iki reformun bugün Bakanlar Kurulu gündemine alınarak kararlaştırıldığını ve bunlarla ilgili yasal düzenlemelerin önümüzdeki günlerde parlamentoya sevk edileceğini açıkladı.
SURİYELİLERE ÇALIŞMA İZNİ
Bakanlar Kurulu’nda Türkiye’de bulunan Suriyelilerin çalışma izniyle ilgili düzenlemelerin de ele alındığını bildiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Suriye’de iç savaşın başladığı 28 Nisan 2011 tarihinden bu yana düzenli olarak Suriyeli kardeşlerimiz hangi mezhebe, hangi meşrebe, hangi dine, hangi etnik kökene bağlı olursa olsun kendisini hayati risk altında hisseden yaklaşık 2 milyon 411 bin Suriyeli kardeşimiz, o tarihten bu yana Türkiye’ye sığınmacı olarak gelmişlerdir. Bunlara zaman içerisinde 2014 yılında geçici korunma altına alınmalarıyla ilgili yasal düzenlemeler yapılmış, Suriyeli buradaki sığınmacılardan 7 bin 351’ine de çalışma izni verilmiştir. Şimdi daha önceki yasal mevzuat gereği Bakanlar Kurulu yönetmeliği ile Türkiye’ye sığınan Suriyelilere çalışma izni verilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın yapmış olduğu son derece detaylı ve önemli bir çalışma, Türkiye’nin hassasiyetlerini de dikkate alan bir çalışma bugün Bakanlar Kurulu’nun bilgisine sunuldu. Bununla ilgili yasal düzenleme de Bakanlar Kurulu yönetmeliği olarak önümüzdeki günlerde yayınlanacaktır. Öncelikli olarak bu konuyu çok hassas bir konu olduğu için istismar edilmemesini de rica ederek birkaç konunun altını çizmek istiyorum. Öncelikli olarak Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin varlığı aslında bizim milletimizin hamiyetperverliğinin, misafirperverliğinin, ensar ruhunun çok canlı uygulamalarından birisidir. Mülteciler konusunda birkaç yüz bin karşılaştığı zaman ne yapacağını bilemeyen ülkelerin, bizden çok zengin ülkelerin aksine Türkiye bugüne kadar Suriyeli sığınmacılar konusunda gerçekten müşfik bir ev sahibi ve dost, kardeş bir komşu görevini yerine getirmiştir. Suriyeliler konusunda gösterilen hassasiyet dolayısıyla bir kere daha milletimizin tamamına teşekkürümüzü bir borç olarak ifade etmek isteriz. Bu bizim ülkemizin iktisadi gücünün ya da hükümetin sadece siyasi gücünün bir sonucu değil, milletimizin içinde var olan hamiyetperverlik duygusunun açık bir yansımasıdır. Bu süre içerisinde burada bulunan Suriyelilerin çalışma hayatında istismar edilenler yani kayıt dışı çalıştırılanlar, çok kötü şartlarda çalıştırılanlar gibi çok farklı Suriyelilerle ilgili çalışma hayatımızda bazı şikayetlerin olduğunu görüyoruz."
SURİYELİLERE ÇALIŞMA İZNİNE İLİŞKİN DETAYLAR
Suriyelilere verilen çalışma izninin Türk vatandaşlarının istihdamlarını kısıtlayacak bir alan olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, "çok iyi hazırlanmış bir yönetmelik taslağı" olarak tanımladığı düzenlemenin bazı maddelerini paylaştı. Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Öncelikli olarak geçici koruma sağlanan yabancılar, geçici kimlik belgesi düzenleme tarihinden 6 ay sonra çalışma izni için başvurabilecek. Birincisi bu. Bu insanlar Suriyeli buradaki sığınmacılar, Türkiye’nin herhangi bir yerinde çalışma izni değil İçişleri Bakanlığı tarafından kendilerine kimlik belgesi verilen, ikamet ettikleri illerde ancak çalışma hakkına sahip olacaklar. Dolayısıyla bunun altını çizerek ifade etmek istiyorum. Yine Suriyeli bu mülteci kardeşlerimizin çalışmalarını kısıtlayan bir başka alan ise çalıştıkları iş yerindeki toplam çalışan sayısının yüzde 10’unu geçemeyecekler ancak buna bir istisna getiriliyor. Başvuru tarihi itibarıyla geriye dönük olarak 4 haftalık sürede açık bulunan işlerin kapatılmadığı iş yerlerinde, burada yüzde 10 kotasının dışına çıkmak mümkün olacak. Ayrıca geçici tarım işçisi olarak çalışan tarım ve hayvancılık işlerinde uğraşan ya da uğraşacak olan Suriyeli mülteciler için bu kota uygulaması dışında valiliklerin izni aranacak, valiliklerin izinleri çerçevesine çalışmaları sağlanacak. Yani valilik de isterse bu kotaların illerin ihtiyaçlarına göre tarım ve hayvancılıkta uğraşan geçici tarım işçisi Suriyeliler için valilikler bu kotaları esnetebileceklerdir. Yine çok önemli alanlardan birisi burada bulunan Suriyeli sağlık personeli ve özellikle eğitim alanında çalışmaları muhtemel olan Suriyeli eğitimciler için sadece Çalışma Bakanlığı’nın vereceği ya da valilikler kanalıyla verilecek izinler değil aynı zamanda bu izin öncesinde Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) da bu konudaki olurlarına başvurulacak. Onların olurları çerçevesinde bu konu gündeme gelecektir. Dolayısıyla bu çerçevede hem istihdamın kayıt altına alınmış olması hem Türkiye’de bulunan Suriyelilerin içerisinde nitelikli olan Suriyelilerin gerçekten Türkiye’de özellikle çok ciddi şekilde istihdam imkanı bulması ve onların buradaki hayatlarının da koordinasyonunun sağlanması bakımından uzun zamandır konuşulan bu çalışma izninin faydalı olacağı kanaatindeyiz. İyi düzenlenmiş, daha fazla detayını sizlerle önümüzdeki günlerde paylaşırız. Bu çerçevede Türkiye’de iş hayatına katkı sağlayacak, istihdam edilmeleri bakımından katkı sağlayacak bir düzenleme olduğu kanaatindeyiz. Ayrıca burada çalışma izni alan Suriyeli sığınmacılar, çalışma ve sosyal güvenlik mevzuatı bakımından Türk vatandaşlarının sahip oldukları yükümlülüklere de sahip olacaklardır. Bu genel çerçevede üç ana konu bugün Bakanlar Kurulumuzda gündeme gelmiştir."
(İHA)