Stres altındaki kişilerde daha sık görülen huzursuz bağırsak sendromu, yaşam kalitesini oldukça düşürüyor. Gastroenteroloji Kliniği’nden Prof. Dr. Melih Karıncaoğlu, stresin huzursuz bağırsak sendromuna zemin hazırladığını söyledi ve tedavisi hakkında önemli bilgiler verdi.
Huzursuz bağırsak sendromunun stresli iş ortamlarında çalışan kişilerde oldukça sık rastlanan kronik bir hastalık olduğunu belirtildi. Gastroenteroloji Kliniği’nden Prof. Dr. Melih Karıncaoğlu, hastalığın yaşam kalitesini düşürdüğünü ifade ederek, "Günümüzün en önemli rahatsızlıklarından birisi İrritabl Bağırsak Sendromu (IBS) denilen gözle görülebilir bir hastalık olmadan fonksiyonel olarak bağırsakların düzensiz çalışmasıdır. Hastalığın temelinde bağırsaklardaki aşırı duyarlılığın artması ile ruhsal durumundan etkilenerek bazı şikâyetleri tetiklemesidir" dedi.
Karıncaoğlu, "Huzursuz bağırsak sendromu basit bir rahatsızlık olarak görülmesine rağmen, yaşam kalitesini bozan ve sağlık harcamalarını yükselten hastalığa dönüşmektedir. Hekimlere başvuracak kadar rahatsızlık çekenlerde anksiyete, somatizasyon, fobi, saldırganlık ve paronoya gibi semptomlar daha fazladır. Yapılan tetkikler, başka bir önemli hastalık olup olmadığının tanısının konulmasında da yardımcı olur" şeklinde konuştu.
TEDAVİDE HASTA-HEKİM İLİŞKİSİ ÖNEMLİ
Huzursuz bağırsak sendromu tedavisi hakkında bilgiler veren Medical Park İzmir Hastanesi Gastroenteroloji Kliniği’nden Prof. Dr. Melih Karıncaoğlu, "Tedavide anahtar nokta eğitim ve güven vermektir. Diyet değişikliği, gerçekçi hedefler konulması, psikolojik tedaviler, antidepresanlar, ağrı tedavisini yönetmek kapsamlı yaklaşım gerektirmektedir. Huzursuz bağırsak sendromu hastalığında hasta hekim ilişkisi yeterli kurulamazsa, daha fazla endişe, şüphe, gereksiz tanı yöntemleri hatta gereksiz ameliyatlara neden olmaktadır. Antidepresan ilaçların yanında davranış tedavisi, psikoterapi, gevşeme egzersizleri faydalı olabilmektedir" şeklinde konuştu.
BEBEKLERDE DE GÖZÜKÜYOR
Baskıcı ebeveynlerin bebeklerinde de huzursuz bağırsak sendromu gözüktüğünü söyleyen Karıncaoğlu, şöyle devam etti:
"Yaşamın ilk dönemlerinde bebeklikte yeme ve dışkılama davranışları kontrol altına alınmaya başlanır. Bu süreçte baskıcı ebeveynlerle birlikte; kabızlık, iştahsızlık, kusma ile daha sık karşılaşırız. Çözümlenmemiş duygusal travmalar, sürekli hastalık durumuna ya da özel günlerden sonra bedensel şikâyetlere neden olabilmektedir. Bu şikâyetlerden en önemlisi sindirim sisteminde ortaya çıkmaktadır. Ülser gibi ağır sorunlar olmasa bile kişisel ağrı eşiğinin düşmesi daha hassas bünyeye sahip kişilerde rahatsızlık nedeni olabilmektedir." irliğin artırılması ve kamu yönetiminin geliştirilmesine katkı sağlama’ fonksiyonuna zarar vermektedir" denildi.
(İHA)