Başbakan Ahmet Davutoğlu, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde kendisine, terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonlarla ilgili İngilizce soru soran HDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü’ye, "Kendisini Türkçe ifade etmesini tercih ederdim" cevabını verdi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Genel Kurulu’nda HDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün İngilizce olarak sorduğu soruya, “Oy aldığı Türk ve Kürt vatandaşlarına saygı gereğine en azından burada bu özel günde ilk defa alışma dilini Türkçe olarak ilan edilen Avrupa Konseyi’nde Türk Başbakanla Türkçe ifade etmesini tercih ederdim. Eminim kendisine oy verenler de daha memnun olurlardı” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkanı Pedro Agramunt’un davetine icabetle geldiği Strasbourg’da AKPM Genel Kurulu’na hitap etti. Davutoğlu, açıklamasının ardından soruları da yanıtladı. Davutoğlu, HDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün İngilizce olarak sorduğu soruya, “TBMM’yi temsilen Avrupa Konseyi’nde bulunan bir milletvekili olarak sayın Kürkçü’nün her şeyden önce oy aldığı Türk ve Kürt vatandaşlarına saygı gereğine en azından burada bu özel günde ilk defa alışma dilini Türkçe olarak ilan edilen Avrupa Konseyi’nde Türk Başbakanla Türkçe ifade etmesini tercih ederdim. Eminim kendisine oy verenler de daha memnun olurlardı” dedi. Davutoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü: “Devletlerin vatandaşlarına karşı görevleri vardır. İnsanlık tarihi boyunca bir devletin vatandaşlarına iki görevi vardır. Güvenlik ve özgürlüğü sağlamak. Güvenliğini sağlayamadığınız vatandaşa güvenlik veremezsiniz. Ya da özgülükleriniz tehdit ettiğinizde veya özgürlüğünü kısıtladığınızda güvenlik sağlamanız anlamı kalmaz. İnsan onuru bu iki şey üzerine kaimdir. güvenlik sağlayacaksınız, hayatını idame ettirecek ve insani onuruna yakışır bir şekilde yaşayacak. Çağdaş devletlerde ise herkesin Avrupa Konseyi’nin de üzerinde mutabık kaldığı temel mesele kamu düzeni olgusudur. Kamu düzeni olmadığı yerde demokrasi yaşayamaz. Devlet otoritesi demiyorum. Devlet otoritesi dediğinizde devlet ile halk arasında bir ayrım yaparsınız. halbuki ben kamu düzeni diyorum. Şimdi Sayın Kürkçü Cizre’de Silopi’de yaşıyor olsaydı, hani gerilla diyerek kendince meşruiyet kazandırmaya çalıştığı PKK teröristleri, onların kazdıkları çukurların yanlarından geçerek, mayın döşedikleri barikatların arasından geçerek okula gitmek zorunda olan bir çocuğu olsaydı ya da bir yakını bir günde 10 terörist roketin atıldığı Cizre hastanesinde tedavi görüyor olsaydı ya da Kızılay’da otobüs bekleyen sıradan insanların üzerine yürüyen canlı bombanın katlettiği kişilerden birinin akrabası olsaydı PKK’ye gerilla gibi bit tabir değil alçak bir terör örgütü derdi”
“TÜRKİYE’Yİ KİMSE SURİYE’YE DÖNDÜREMEYECEK”
Başbakan Davutoğlu, son seçimde halktan yüzde 49 oy aldığını hatırlatarak, “Halkıma verdiğim söz de şudur: Ülkenin her köşesinde güvenlik olacak Türkiye’nin her vatandaşı özgür olarak. Kim yaparsa yapsın iste DAEŞ ister PKK isterse DHKP-C kim yaparsa yapsın, eğer sokaklara mayın döşerse eğer damgalara keskin nişancılar yerleştirirse, eğer bombalar yüklü arabalarla vatandaşlarım üzerine saldırışa onu durdurmak benim asli görevimdir. Bu mücadele siz isteseniz de istemeseniz de her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kendini güvende hissedene kadar devam edecektir. Eğer çözüm süreci ilan edildiğinde silahlar terk edilseydi, silahlı mücadele bitti siyasi mücadele başladı çağrısının yapıldığı nevruzdan sonra silahlar denildiği gibi terkedilseydi bugün başka şeyler konuşuyor olabilirdik. Ama silahlar terör örgütü terk etmeyecek, terör örgütü mayın döşemeye devam edecek, terör örgütü canlı bombalarla benim vatandaşlarımı katledecek siz dönüp desteğini ve meşruiyetini halktan alan bir başbakan operasyonlar ne zaman bitecek diyeceksiniz. Her vatandaşım güvende ve özgür olana kadar ve kamu düzeni Türkiye’nin her köşesinde ikame edilene kadar bu mücadele sürecek. Ama Türkiye’de her şey konuşulabilir, siz TBMM’de istediğiniz ifade de bulunabiliyorsunuz. Herhangi bir sınırlama geliyor mu size. Sorularınızın gerçek cevabı bu satırların arasındadır. Türkçe dinleyip anlamayı bilseydiniz sorularınızın cevabının bu satırlarda olduğunu bilirdiniz. Türkiye demokratik bir hukuk devletidir, bunun için de mücadelemiz de sürer özgürlükleri de teminat altına alırız. Suriye’de hangi mülteciye sorarsanız sorun Türkiye bayrağı altında kendiniz huzurda hissettiğini bilir. Suriyeli mültecileri siz değil, Suriyeli mültecilere gidenler bilir. Hiçbir Suriyeli mülteci kendini güçsüz hissetmiyor. Al bayrağın altına gelip huzur bulmak için Türkiye’ye geliyorlar. Türkiye’yi kimse Suriye’ye döndüremeyecek. Türkiye kendi demokratik yolunda, çizgisinde devam edecek. Bu terör bitecek ama Türkiye’deki demokratik hukuk devlet, geleceğini ebediyete kadar sürecek” ifadelerini kullandı.
(İHA)
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Genel Kurulu’nda HDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün İngilizce olarak sorduğu soruya, “Oy aldığı Türk ve Kürt vatandaşlarına saygı gereğine en azından burada bu özel günde ilk defa alışma dilini Türkçe olarak ilan edilen Avrupa Konseyi’nde Türk Başbakanla Türkçe ifade etmesini tercih ederdim. Eminim kendisine oy verenler de daha memnun olurlardı” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkanı Pedro Agramunt’un davetine icabetle geldiği Strasbourg’da AKPM Genel Kurulu’na hitap etti. Davutoğlu, açıklamasının ardından soruları da yanıtladı. Davutoğlu, HDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün İngilizce olarak sorduğu soruya, “TBMM’yi temsilen Avrupa Konseyi’nde bulunan bir milletvekili olarak sayın Kürkçü’nün her şeyden önce oy aldığı Türk ve Kürt vatandaşlarına saygı gereğine en azından burada bu özel günde ilk defa alışma dilini Türkçe olarak ilan edilen Avrupa Konseyi’nde Türk Başbakanla Türkçe ifade etmesini tercih ederdim. Eminim kendisine oy verenler de daha memnun olurlardı” dedi. Davutoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü: “Devletlerin vatandaşlarına karşı görevleri vardır. İnsanlık tarihi boyunca bir devletin vatandaşlarına iki görevi vardır. Güvenlik ve özgürlüğü sağlamak. Güvenliğini sağlayamadığınız vatandaşa güvenlik veremezsiniz. Ya da özgülükleriniz tehdit ettiğinizde veya özgürlüğünü kısıtladığınızda güvenlik sağlamanız anlamı kalmaz. İnsan onuru bu iki şey üzerine kaimdir. güvenlik sağlayacaksınız, hayatını idame ettirecek ve insani onuruna yakışır bir şekilde yaşayacak. Çağdaş devletlerde ise herkesin Avrupa Konseyi’nin de üzerinde mutabık kaldığı temel mesele kamu düzeni olgusudur. Kamu düzeni olmadığı yerde demokrasi yaşayamaz. Devlet otoritesi demiyorum. Devlet otoritesi dediğinizde devlet ile halk arasında bir ayrım yaparsınız. halbuki ben kamu düzeni diyorum. Şimdi Sayın Kürkçü Cizre’de Silopi’de yaşıyor olsaydı, hani gerilla diyerek kendince meşruiyet kazandırmaya çalıştığı PKK teröristleri, onların kazdıkları çukurların yanlarından geçerek, mayın döşedikleri barikatların arasından geçerek okula gitmek zorunda olan bir çocuğu olsaydı ya da bir yakını bir günde 10 terörist roketin atıldığı Cizre hastanesinde tedavi görüyor olsaydı ya da Kızılay’da otobüs bekleyen sıradan insanların üzerine yürüyen canlı bombanın katlettiği kişilerden birinin akrabası olsaydı PKK’ye gerilla gibi bit tabir değil alçak bir terör örgütü derdi”
“TÜRKİYE’Yİ KİMSE SURİYE’YE DÖNDÜREMEYECEK”
Başbakan Davutoğlu, son seçimde halktan yüzde 49 oy aldığını hatırlatarak, “Halkıma verdiğim söz de şudur: Ülkenin her köşesinde güvenlik olacak Türkiye’nin her vatandaşı özgür olarak. Kim yaparsa yapsın iste DAEŞ ister PKK isterse DHKP-C kim yaparsa yapsın, eğer sokaklara mayın döşerse eğer damgalara keskin nişancılar yerleştirirse, eğer bombalar yüklü arabalarla vatandaşlarım üzerine saldırışa onu durdurmak benim asli görevimdir. Bu mücadele siz isteseniz de istemeseniz de her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kendini güvende hissedene kadar devam edecektir. Eğer çözüm süreci ilan edildiğinde silahlar terk edilseydi, silahlı mücadele bitti siyasi mücadele başladı çağrısının yapıldığı nevruzdan sonra silahlar denildiği gibi terkedilseydi bugün başka şeyler konuşuyor olabilirdik. Ama silahlar terör örgütü terk etmeyecek, terör örgütü mayın döşemeye devam edecek, terör örgütü canlı bombalarla benim vatandaşlarımı katledecek siz dönüp desteğini ve meşruiyetini halktan alan bir başbakan operasyonlar ne zaman bitecek diyeceksiniz. Her vatandaşım güvende ve özgür olana kadar ve kamu düzeni Türkiye’nin her köşesinde ikame edilene kadar bu mücadele sürecek. Ama Türkiye’de her şey konuşulabilir, siz TBMM’de istediğiniz ifade de bulunabiliyorsunuz. Herhangi bir sınırlama geliyor mu size. Sorularınızın gerçek cevabı bu satırların arasındadır. Türkçe dinleyip anlamayı bilseydiniz sorularınızın cevabının bu satırlarda olduğunu bilirdiniz. Türkiye demokratik bir hukuk devletidir, bunun için de mücadelemiz de sürer özgürlükleri de teminat altına alırız. Suriye’de hangi mülteciye sorarsanız sorun Türkiye bayrağı altında kendiniz huzurda hissettiğini bilir. Suriyeli mültecileri siz değil, Suriyeli mültecilere gidenler bilir. Hiçbir Suriyeli mülteci kendini güçsüz hissetmiyor. Al bayrağın altına gelip huzur bulmak için Türkiye’ye geliyorlar. Türkiye’yi kimse Suriye’ye döndüremeyecek. Türkiye kendi demokratik yolunda, çizgisinde devam edecek. Bu terör bitecek ama Türkiye’deki demokratik hukuk devlet, geleceğini ebediyete kadar sürecek” ifadelerini kullandı.
(İHA)