Siyaset

S.S. Önder: Demokrasi ne kadar yükselirse silah o kadar minimize olur

HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Demokrasi ile silah bir arada olamaz. İkisinin bir arada olmaması gerçeği birinin yükselmesiyle doğru orantılıdır. Bu ülkede demokrasi ne kadar yükselirse silah o kadar minimize olur ve giderek yok olur” dedi.

S.S. Önder: Demokrasi ne kadar yükselirse silah o kadar minimize olur
15-07-2015 19:02
HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Demokrasi ile silah bir arada olamaz. İkisinin bir arada olmaması gerçeği birinin yükselmesiyle doğru orantılıdır. Bu ülkede demokrasi ne kadar yükselirse silah o kadar minimize olur ve giderek yok olur” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun koalisyon görüşmeleri çerçevesinde HDP’ye yaptığı ziyaret sonrası AK Parti koalisyon heyetini karşılayan HDP Grup Başkanvekilleri İdris Baluken ve Pervin Buldan ile Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder bir basın toplantısı düzenledi. Önder, HDP Genel Merkezi’nde gerçekleşen toplantıda gazetecilerin sorularını da cevapladı.
“DEMOKRASİ İLE SİLAH BİR ARADA OLAMAZ”
Bir gazetecinin Davutoğlu’nun HDP’nin neler yapabileceğini görmeleri gerektiği açıklamasıyla ilgili soruya Önder, “HDP’nin bir araya geliş felsefesi ve seçimlerde aldığı sonuçlar başlı başına tüm soruların bir cevabı niteliğindedir. Sayın başbakan da söyledi, biz de söyledik. Sayın Demirtaş’ın dile getirdiği şekilde söyleyeyim. ‘Demokrasi ile silah bir arada olamaz.’ Bu bizim HDP’nin kabul etmediği bir şeydir ama ikisinin bir arada olamaması gerçeği birinin yükselmesiyle doğru orantılıdır. Bu ülkede demokrasi ne kadar yükselirse silah o kadar minimize olur ve giderek yok olur. Dolayısıyla salt bir meseleyi silah boyutuna indirerek, demokrasi boyutundan ayrı bir şekilde ele almak bu meselenin ağırlık ve ciddiyeti yeterince kavramamak ya da göz ardı etmek demektir. Bu konuda biz çok netiz” karşılığını verdi. “Gelecek bir ay içerisinde Öcalan ile görüşme talebiniz konusunda mevcut hükümetten olumlu yanıt aldınız mı, adaya gidecek misiniz” sorusuna Önder, “Hükümetten bize somut net bir takvim iletilmiş değildir” dedi.
“BİZ BU ÜLKEDE EN ÇOK OY ALAN İKİ SİYASAL PARTİNİN BÜYÜK BİR ANAYASAL ÇOĞUNLUK ZEMİNİYLE CEVAP OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ”
CHP-AKP koalisyonuna işaret ettiği hatırlatılarak, neden HDP’nin hükümetin bir parçası olmadığının sorulması üzerine Önder şunları kaydetti: “Biz bu ülkede en çok oy alan iki siyasal partinin sadece günlük pratik meselelerine değil, ülkenin birçok yapısal meselesine, büyük bir anayasal çoğunluk zeminiyle cevap olabileceğini düşünüyoruz. Onun için öncelediğimiz budur. Bu bir gün bizim önümüze gelirse bir koalisyon seçeneği olarak bunu yetkili kurullarımız ve bütün kurumlarımızla paylaşıp o konuda yeni bir değerlendirme yaparız. Ama şu an bütün ülkenin hayrı için böyle bir geniş mutabakat zemininin elzem olduğunu düşünüyoruz.”
“GELEN SAYIN MİSAFİRLERİMİZİ AĞIRLAYABİLECEĞİMİZ TEK MEKANIMIZDI ORASI, YOKSA İMA SÖZ KONUSU DEĞİL”
İnsanların anlaşamadıkları insanlarla müzakere edeceğini, anlaştıklarıyla sohbet ettiklerini ifade eden Önder, “Bizim heyet üyelerinin tutumuna dair belirlediğimiz görüşler, ileri sürdüğümüz değerlendirmeler bir keyfiliği ifade etmiyor. İlkesel barışı temel alan, barışı temel alan yaklaşımların uzağına düşen tutum açıklama ve şahıslara dönük her zaman değerlendirmelerimiz oldu. Ama herkesin kavraması gereken gerçek şu ki; anlaşamadığınız insanlarla müzakere edersiniz. Gereken ciddiyetiyle bu meseleler o müzakere masasında ele alında. İmralı’daki masa bu büyüklükteki bir masaydı müzakere için yapılmış olan masa ama biz bunu böyle bir ima amacıyla kesinlikle düşünmedik. Sadece bugüne kadar hak ettiğimiz hazine yardımları, faşizan bir tutumla bloke edildiği için büyük imkansızlıklar içerisinde mütevazi bir salonda siyaset yürütmeye çalışıyoruz. Gelen Sayın misafirlerimizi ağırlayabileceğimiz tek mekanımızdı orası. Yoksa ima söz konusu değil. Bizim geleneğimiz imalarla siyaset yapan bir gelenekte değil. Söyleyeceğimizi en doğru, en yalın, en şeffaf haliyle söylemeyi bir ilkesel tutum olarak söylemiş bir geleneğiz” şeklinde konuştu.
“SENİ BAŞKAN YAPTIRMAYACAĞIZ TAM DA BU MASA VE BU SÜREÇ İTİBARSIZLAŞTIRILDIKTAN BİR İKİ GÜN SONRA DİLE GETİRİLMİŞ BİR YAKLAŞIMDIR”
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın silah bırakma çağrısında bulunduğu hatırlatarak, hükümetten gelen “Erdoğan’ı başkan yaptırmayacağız derken aslan kesiliyorsunuz ama silah bırakma noktasında Öcalan’ı İmralı’yı adres gösteriyorsunuz” eleştirileri üzerine Önder, şunları söyledi: “Bu değerlendirmeyi yapan herkes bizim bu sloganımızın ve tutumumuzun kronolojisine baksın. Ne zamanki izleme heyeti konusunda hükümet, devlette İmralı’da bir mutabakat sağladığımızın ertesi günü bizatihi bu liste basına sızdırılarak ertesi gün Sayın Cumhurbaşkanı tarafından bu itibarsızlaştırılınca bizim bir karşı hamle olarak geliştirdiğimiz ve halkta büyük bir karşılık bulan bir yaklaşımımızdı‘Seni başkan yaptırmayacağız.’ Bütün AK Partili yetkililerin sürece emek veren katkı sunan bütün AK Parti’lilerin ve devlet görevlilerinin emeğini savunduk biz orada. Kendileri bu konuda orada çok utangaç davrandılar. Kendi emeklerini savunamadılar. Seni başkan yaptırmayacağız tam da bu masa ve bu süreç itibarsızlaştırıldıktan bir iki gün sonra dile getirilmiş bir yaklaşımdır.” Önder, “Devletin ve iktidarın kendini birkaç kez tekzip etmesi gerekir bu görüşmeleri durdurmak için. Bu görüşmeleri durdurmak barışa tanına şansı çiğnemekle eş anlamlıdır. O yüzden bu süreç mutlaka devam etmelidir ama daha ileri bir adımla ve daha büyük bir ciddiyetle, daha geniş bir toplumsal tabanla Meclisi de dahil ederek ele alınmalıdır” dedi.
“HER MEDENİ İNSAN GİBİ MİSAFİRİMİZİ KAPIYA KADAR UĞURLADIK”
Görüşme sonrası Başbakan Davutoğlu’nu Selahattin Demirtaş’ın uğurlamasının ve görüşmenin uzun sürdüğünün hatırlatılması üzerine Önder, “Medeni insan ilişkisi çıkarabiliriz. Sosyal davranış biçimi, en temel ahlakı tutumlar çıkarabiliriz. Görüşmeye gelince daha uzun sürecekti, aslında ortaya çıkan konuşma başlıkları çok daha geniş bir tartışmaya ihtiyaç olduğunu gösterdi. Sayın Başbakan da arzusunu söyledi. Fakat diploma törenine yetişmek zorunda olduğunu söyledi. Daha sonra bu meseleleri, başlıkları değerlendirmek üzere ayrıldık. Saat tutmadık. Saati erken de bitirmedik. Her medeni insan gibi misafirimizi kapıya kadar uğurladık” dedi.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER