Türkiye gazetesinin 48 yıllık bir geçmişi var. Birilerinin yaptığı gibi çamur atmak, karalamak, iftirada bulunmak, yalan yazmak bu müessesenin tarzı olmadı.
28 Şubatçıların batırıp bitirmek için kâbus gibi çöktüğü yıllarda bile münakaşaya girmemek adına kan kusup ‘kızılcık şerbeti içtim' denildi.
Arkasında necip ve vefakâr okurunun dışında gücü bulunmayan bir gazetenin okyanusta suhuletle ilerlemesi için başka çaresi de yoktu.
Bu ‘pasif direniş' zamanla bizi okuyan okumayan her kesim tarafından benimsendi. Onun için okurumuz kavgalardan hoşlanmaz. Biz de pek hazzetmeyiz.
Ama bu demek değildir ki kavga etmesini bilmeyiz. Sanmasınlar ki işi gücü algı oluşturmak maksadı ile çamur atmak, karalamak, çarpıtmak, hayal mahsulü haberler yazmak olan vazifeli tiplere ağzının payını veremeyiz.
Verdik de nitekim...
İki haftadır kurumumuza ve yönetim kurulu başkanımıza bayat numaralarla saldıran FETÖ Sözcü’sünün gerçek yüzünü ifşa ettik.
Haklarında “FETÖ’ye yardım yapmak” suçundan iddianame hazırlanan Sözcü’nün nasıl FETÖ’nün maymunu hâline geldiğini ispat ettik. Camımıza taş atan Sözcü’nün camdan evini tuzla buz ettik.
Akbayların FETÖ ile irtibatını açık şekilde ortaya döktüğümüz belgeler savcılıkta...
ŞİMDİ SON LAFIMIZI SÖYLÜYORUZ: Söz de karar da adaletin...
Kaynak: Türkiye Gazetesi - IHA
.
dikGAZETE.com