Shirak
Mıgırtçyan, AA muhabirine, değirmenci olan dedelerinin 1828’de Muş’tan Gümrü’ye geldiğini, kendisinin ise 1959’da burada doğduğunu anlattı.
Eski Sovyetler Birliği döneminde tekstil işiyle uğraştığını; sadece Ermenistan’a değil, Sovyetler Birliği'nin her yerine üretim yapan bir iş adamı olduğunu anlatan Mıgırtçyan, “Bizim şirketimiz Ermenistan’da ve Ermenistan dışında faaliyet gösterdiği zamanlarda çok para kazandık.” dedi.
Mıgırtçyan'ın işleri, Sovyetlerin dağılmasına varacak sürecin başlamasıyla değişti.
Ülkede yaşanan gelişmeler neticesinde Sovyet rublesi değerini kaybetmeye başlarken dönemin zenginlerinden Mıgırtçyan, elinde eriyen parasının değerini korumak için farklı yatırım arayışlarına girdi.
Mıgırtçyan'ın, her geçen gün parası daha fazla değer kaybederken daha hızlı bir şekilde yatırım yapması gerekiyordu.
Tiflis Güzel Sanatlar Akademisinde okuyan Mıgırtçyan, resme ilgisinin de etkisiyle çareyi sanat eseri almakta buldu.
Bugün elinde resim, pankart, afiş ve cam eşya gibi parçalardan oluşan 11 bin sanat eseri bulunduran Mıgırtçyan, bu eserlerini 1991’den beri Ermenistan’ın Türkiye sınırındaki Gümrü kentinde açtığı Style Grafik Müzesi'nde sergiliyor.
Müzede sadece Mıgırtçyan'ın sahip olduğu eserlere değil, çağdaş Ermeni sanatçıların eserleri de farklı başlıklar altında açılan sergilerde gösteriliyor.
Sosyalist realizm akımının önemli eserleri sergileniyor
Mıgırtçyan, çoğunluğu Ermeni sanatçıların elinden çıkan eserlerin yer aldığı koleksiyonu satmak istemediğini ve sadece sergilemek istediğini belirterek “Burası Moskova’dan Yakın Doğu'ya kadar tek grafik müzesidir. Burada genelde Ermeni ressamların yaptığı grafik eserler toplanıyor. Vurguyu Ermeni grafikleri üzerine yapıyoruz.” diye konuştu.
Koleksiyonda yaklaşık 1200 resim bulunduğunu kaydeden Mıgırtçyan, bunların bu zamana kadar 14 farklı ülkede de sergilendiğini söyledi.
Mıgırtçyan, bahar aylarında yeni sergi çalışmaları yaptıklarını ifade etti.
Müzenin ikinci katında ise Sosyalist realizm akımının önemli Ermeni sanatçılarının resimleri sergileniyor.
Mıgırtçyan, çoğunlukla Ermenistan içinden ziyaretçilerin geldiği müzeye Türk grupların da geldiğini belirterek Ermenistan-Türkiye sınırının yeniden açılmasını da istiyor.
“Kapalı sınırın hiçbir zaman bir ülkeye faydası olmadı”
Gümrü tren istasyonu yakınında oturduğu için gençliğinde Türkiye’den gelen trenleri hatırladığını anlatan Mıgırtçyan, “Benim akrabalarım Moskova’dan Türkiye vizesi alarak 3 hafta Türkiye’de gezdi. Yani gayet kolaydı. Tabii bürokratik sıkıntılar da vardı ama genelde sınır serbestti. Şimdi sınırın açılmasına gelince, 21. asır insanı olarak, uluslararası ticareti de iyi bilen biri olarak kapalı sınırın hiçbir zaman bir ülkeye faydası olmadı.” ifadelerini kullandı.
Mıgırtçyan, açık sınırlar ve diplomatik ilişkilerin tüm ülkeler için gerekli olduğunu da belirterek “(Sınır açılırsa) İstanbul’la özellikle büyük ticari anlaşmalar olur. Ben çok gördüm, İstanbul’dan Ermeniler trenle mallar getirip burada satıyorlardı. Burada enteresan bir şey daha var. Sovyetler zamanında gıda olmayan tüm Ermeni ürünleri Türkiye’de çok popülerdi. Buradan kocaman kolilerle çorap vesaire Türkiye’ye götürülüyordu.” dedi.
Bugün Türkiye’nin tekstil merkezlerinden biri olduğunu söyleyen Mıgırtçyan, geçmişte ise Ermenistan tekstil ürünlerinin ulaşılabilir ve ucuz olması nedeniyle tercih edilirken sınırın kapanmasıyla işlerin de sona erdiğini belirtti.
Mıgırtçyan, geçmişte yapılan Erivan-İstanbul uçuşlarına da defalarca bindiğini anlatarak “Kapalı sınır hiçbir zaman ülkeye fayda getirmiyor. Gelişmek için sınırların açık olması çok önemli ve elzem." değerlendirmesini yaptı.
Ermenistan’da eğitimin de kaliteli olduğunu vurgulayan Mıgırtçyan, ülkedeki konservatuvar, güzel sanatlar ve tıp eğitimini örnek gösterdi.
“Sınırlar açılınca kaz yemeği yemek için trene binip Kars’a gideceğim”
Mıgırtçyan, sınırın açık olduğu dönemde cuma günleri Gümrü’ye gelen Türklerin pazar gününe kadar burada kaldıklarını hatırlatarak, şunları söyledi:
“Ermenilerle Türkler bir ekmeği paylaştıkları zaman ilişkilerine de farklı bir enerji verebilir. Birbirlerini lanetlemek ve vurmak gibi şeyler artık olmaz. Bizim için dostluk ilişkilerinin olması iyidir. Dostluk olmasa da en azından ekonomik ilişkileri geliştirmek mümkün olabilir.”
Mıgırtçyan, Türkiye’yle ilgili bir hayalini de “Sınırlar açılınca Kars’ta 40-50 yaşlarında restoran sahibi bir kadın var. Türkiye’de ve Avrupa’da, Kars’taki o kaz yemeği çok meşhur. Trene binip o kaz yemeğini yemek için oraya gideceğim.” sözleriyle anlattı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com