İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Florya Kampüsü’nde yapılan çalıştaya, birçok akademisyen, araştırmacı gazeteci, sosyolog ve konusunda uzman kişiler katıldı. İçinde bulunulan toplumun kültür yapısının bilimsel verilere dayalı olarak araştırılıp incelenmesi amaçlayan TARMER, bu kez de yeni medyanın en etkili araçlarından biri olan sosyal medya zemininde yaşanan etik sorunlar masaya yatırılarak, ‘sosyal medyadaki üslûp sorunu’, ‘mevcut bir sosyal medya etiğinin olup olmadığı’, ‘sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen manipülasyonlar ve sergilenen algı yönetimi gibi konuları irdeledi.
Gün boyu süren etkinlikte ilk oturumda ‘Sosyal Medya Etiği Nedir? Nasıl Hayata Geçirilmelidir?’ sorularından yola çıkılarak mevcut durum ve ideal arasındaki farklılığında net bir durum tespiti yapılırken, ikinci oturumda da ‘Sosyal Medyada Dil ve Üslûp Sorunları’ konuşuldu. Üçüncü oturumda ise bu mevcut tablonun toplumsal/kitlesel manipülasyona kapı açan boyutu analiz edildi ve ‘Sosyal Medya Üzerinden Algı Yönetim’ başlığı altında, gündeme yönelik somut örnekler incelendi.
“Sosyal medya, etiksel anlamda birçok sorun üretiyor”
Başbakanlık Başdanışmanı, Sosyolog ve TARMER Daimi Danışma Kurulu Üyesi Necdet Subaşı sosyal medyanın etik çerçevede birçok sorun ürettiğine değinerek, “Sosyal medya çok uzun bir geçmişi olan oldukça da etkileyici bir mecra. Dolayısıyla bu konunun en başta etik alan olmak üzere pek çok konuda sorun ürettiğini biliyoruz. İAÜ de bir sorumluluk üstlenerek toplumsal yapıyı güçlü bir şekilde etkileyen konulardan birisi olarak sosyal medyayı toplumsal açıdan araştırma gereği duydu. Bugün burada da sosyal medya değişik boyutlarda ve toplumsal yapı üzerinden ele alınıyor. Hem de bunun gündelik hayatımızda ortaya çıkardığı sorunlar, özellikle ahlaki ve etik sorunlar tartışıldı” dedi.
“İletişim ciddi bir iştir”
Sosyal medyanın iletişim araçları içinde çok önemli bir yeri olduğuna dikkat çeken Gazeteci - Yazar Ali Saydam ise “İletişim ciddi bir iştir. Sosyal medya da iletişimin içinde olduğu için ciddiye alınması gereken bir konu. Sosyal medya ne yazık ki sınırsız ve sorumsuz bir alan gibi algılanmakta. Sınırsız ve sorumsuzluğun söz konusu olduğu yerlerde de her zaman sorun olur ve de yanlış yönlendirmeler, her türlü manipülasyon ve açıklık söz konusu olabilir. Buradaki etik kavramı da iki koldan ele alınmalıdır. Bir tanesi yasal düzenlemeler, diğeri de insanların bu alanda belli bir iletişim bilincine sahip olması. Umuyorum ki bu çalıştay ikisini de ele alıp buna hizmet edecektir” şeklinde konuştu.
“Yalan yanlış bilgiler kamuoyuna sunuluyor”
İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın da, “Çağımız bilişim ve bilgi çağı. Artık her mecrada bilgiye çok rahat ulaşılabiliyor. Fakat bilgiye ulaşılırken ulaşılan bilgi değil de o ulaşılan bilginin başına ve sonuna bir takım ilaveler yapmak suretiyle hatta asılsız bilgileri kullanmak suretiyle yaygın bir halde bunun kamuoyuna dağıtıldığını görüyoruz. Bu paylaşım araçlarından önemli bir tanesi de sosyal medyadır. İnsanlar artık birtakım etik ve ahlaki değerlere bağlı kalmaksızın, kamuoyunda farklı bir algı oluşturmak için çoğu zaman aslı astarı olmayan veya bilgiyi tamamen farklılaştırarak veya bilginin rengini değiştirerek kamuoyu yönlendirilmeye çalışılıyor. Bu da çoğu zaman o bilginin merkezinde oturan insanı mağdur duruma düşürmekte, onun özeline ve mahremiyetine müdahale edilmekte ve gerçekten onunla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir takım olaylarla ilişkilendirilerek o insanın kamu nezdinde itibarının düşmesine ve zarar görmesine neden olmaktadır. Tabi ki de sosyal medya ve iletişim araçları kullanılmalı. Ancak hangi şartlarda hangi etik, ahlaki, kültürel değerler içerisinde bunun kullanılması gerektiği artık günümüzde yüksek sesle tartışıyor hale geldi” diye konuştu.
“Sosyal medyada herkesi kuşatacak bir etik kavramı yok”
GENAR Başkanı ve Araştırmacı İhsan Aktaş da sosyal medyada herkesi kuşatacak etik bir kavramın olmadığına dikkat çekerek, “Kişilerin günlük hayattaki kendilerine biçmiş oldukları etik çerçeve neyse sosyal medya da bunun yansıması var. Fakat bunun dışında sosyal medyanın başka problemleri var. Doğrudan kendi kimliği ile sosyal medyada var olanlar ne kadar çizgi dışında olsalar da belli bir çerçevede kendilerine etik ortam oluşturabiliyorlar. Fakat isimsiz olan bazı kullanımlar var ki orada etik değerin artık e’sine bile rastlanamıyor. Toplum hayatında belki kişilerin söyleyemeyeceği ve ifade edemeyeceği ne kadar şey varsa yazıya dökebiliyorlar. Bu yüzden sosyal medyada bir başıboşluk var. Hukuki altyapısı bile tam tamamlanmadı. Sosyal medyada bazı tavırlar, düşünceler veya saygısızlıklar daha yeni yeni mahkeme konusu olmaya başladı. Öncelikli olarak bir hukuki çerçevenin netleşmesi lazım. Yani sosyal medyadaki tavırların günlük hayattakilerle hukuk karşısında aynı olması lazım” dedi.
“Sosyal medya bir kaosun içinde”
Son olarak da Uluslararası Sosyal Medya Derneği Başkanı Said Ercan değerlendirmelerde bulunarak, ”Günümüzde sosyal medya bir kaosun içerisinde. İyi tarafları da var kötü tarafları da var. Zamanla iyileşeceğini düşünüyorum. Fakat gençlerimiz bu sosyal medyadaki bilgi kirliliğini ve yanlış bilgi bombardımanının etkisini altında kalıyor. Ülkemizin ve dünyanın geleceği için bu çok tehlikeli bir şey. Etiği kaybettiğiniz zaman her şeyi kaybediyorsunuz. Zaten sosyal medyaya baktığımızda bir sürü karalama, iftira, yalan haber, siber saldırı ve tacizleri görüyoruz. Çocuklarımızı bu ortamın içine atmış durumdayız. Onlara bu şekilde nasıl güzel bir gelecek nasıl kurabiliriz” ifadelerini kullandı.
dikGAZETE.com