İstanbul
Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisi nedeniyle daha çok evde vakit geçirilen bu süreçte can sıkıntısı, yapacak bir şey bulamama, problemleri nasıl çözeceğini bilememe, dürtüleri kontrol etmekte zorlanmak gibi durumların oyun, teknoloji, alışveriş ve benzeri birçok türü bulunan davranışsal bağımlılık riskini artırdığını ifade etti.
Kovid-19 pandemisinin bağımlılıklar üzerindeki etkilerine ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Mücahit Öztürk, stresin arttığı dönemlerde bağımlılık yapan maddelerin kullanım sıklığında, özellikle de sigara tüketiminde artış yaşansa da Kovid-19 pandemisinin sağlıklı yaşamın ve bağışıklık sistemini güçlendirmenin önemini ortaya koyduğunu, bunun da zararlı alışkanlıkları bırakmak için motivasyon oluşturduğunu söyledi.
Yeşilay'ın pandemi sürecinde "Sigarayı bırakmanın tam zamanı" ve "O nefes sana lazım olacak" başlıklı kampanyalar yürüttüğünden bahseden Öztürk, bu çalışmalarda tütün bağımlılığının bağışıklık sistemini zayıflatarak tedaviyi güçleştirdiğinin, sigara içenlerin daha çok Kovid-19 riski altında olduğunun, dumanın akciğerde öksürük refleksini bloke edip virüs ve bakterilerin solunum yolları ile akciğerde tutunmasını kolaylaştırdığının vurgulandığını anlattı.
Prof. Dr. Mücahit Öztürk ayrıca bu dönemde yaptıkları "Sigara Kullanım Alışkanlıkları ve Bırakma Eğilimi Araştırması"nın Kovid-19 salgınının sigarayı bırakma düşüncesini artırdığını, son 6 ayda sigarayı bırakan her 10 kişiden birinde salgının etkili olduğunu, her 4 kullanıcıdan 1'inin sigarayı azalttığını ortaya koyduğunu aktardı.
Kovid-19 tedbirleri kapsamında kısıtlamaların artırıldığı bu günlerde Yeşilay'ın bağımlılıklarla mücadele noktasında üzerine düşeni yapmaya devam edeceğini vurgulayan Öztürk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tütün ürünlerinin kullanılmaması yönünde yaptığı çağrının da çok değerli olduğunu dile getirdi.
"Ailece etkinlikler yapmak kaygıyı azaltacaktır"
Prof. Dr. Öztürk, daha çok evde zaman geçirilen bu süreçte teknolojik aletlerin kullanım sürelerinin artmasıyla oyun, alışveriş gibi davranışsal bağımlılıkların da tehlike arz etmeye başladığını belirterek, şunları kaydetti:
"Uzun süre evden çıkamama sonucunda bireyler sıkılma, iş yapamama ya da bir şeyleri arkadaşlarıyla paylaşamama nedeniyle problemler yaşayabiliyorlar. Bu durumda da farklı maddelere ya da davranışlara yönelerek kaygılarını ve can sıkıntılarını bu şekilde çözme eğiliminde olabiliyorlar.
Önerim; bu süreci bir fırsat görerek avantaja çevirmeleridir. Aile bireyleri ortak etkinlik yaparak belki uzun süredir özlemini çektikleri bir birliktelik de oluşturabilirler."
Okulların tatil olmadığını, derslerin devam ettiğini, bu nedenle ailelerin çocuklarının derslerini takip etmeleri ve sorumluluklarını yerine getirip getirmediklerini gözlemlemeleri gerektiğini aktaran Öztürk, şöyle devam etti:
"Ebeveynler, işlerini evlerinden sürdürüyorlarsa kendi sorumluluklarını planlamalı, iş yaşam dengesine de özellikle dikkat etmeliler. Günün belli saatlerinde ailece etkinlikler yapmak, paylaşımlarda bulunmak hem kaygıyı azaltacak hem de daha keyifli vakit geçirmelerini sağlayacaktır.
Sohbet etmek, birlikte oyun oynamak, film seyretmek, ortak bir kitap okumak, küçük yarışmalar yapmak, anılar anlatmak, var olan hobileri devam ettirmek ya da yeni hobiler oluşturmak bunun birkaç örneği.
Çocukların mutfakta ve diğer ev işlerinde anne ve babaya yardımcı olmaları da bir etkinlik olarak keyifli hale getirilebilir. Kısacası günlük yaşam becerilerini kazanmalarını sağlayabilecek birçok faaliyet birlikte yapılabilir."
"İnternet kullanımında anne babaların iyi örnek olması gerekiyor"
Prof. Dr. Öztürk, ailelerin sahip olduğu her tür bağımlı davranış örüntüsünün, çocuklar tarafından kopyalandığını, bu nedenle çocukların evde kaldığı bu dönemde ailelerin davranışlarına her zamankinden daha çok özen göstermesi gerektiğini anlattı.
Uzaktan eğitimin yaygınlaşmasıyla çocukların teknolojik cihazlarla geçirdikleri sürenin olağan dışı seviyede arttığından bahseden Öztürk, bu konuda ebeveynlere şu tavsiyelerde bulundu:
"Çocukların ekran başında geçirdikleri süre ve ilgilendikleri içeriklerin kontrol edilmesi büyük önem taşıyor. İnterneti yararlı şekilde kullanmaları sağlanmalı çünkü bu nesil görerek ve duyarak daha iyi öğreniyor, bu öğrenme de daha kalıcı oluyor.
Erken yaşta sağlıklı yaşamı öğrettiğimizde bu kalıcılık yaşam boyu devam ediyor ve bir yaşam şekline dönüşüyor.
Çocuklar internet kullanımını ilk olarak ailelerinden görüp öğrendikleri için annelerin ve babaların bu konuda da iyi birer örnek olmaları gerekiyor.
Çocukların teknolojinin doğru kullanımı hakkında bilinçlendirilmesi önemli ancak ilgilerini çekecek sanat ve spor faaliyetleri de hayatlarına kazandırmalı, gençler diğer yeteneklerini geliştirmeleri konusunda teşvik edilmeli."
Farklı ilgi alanlarına yönelerek ekrandan uzak kalmanın yolları aranmalı
Prof. Dr. Mücahit Öztürk oyun, teknoloji, alışveriş gibi birçok türü bulunan davranışsal bağımlılıklarda kişinin bir madde olmadan belirli bir davranışı gerçekleştirerek beynindeki ödül-haz mekanizmasını aktive ettiğini ve zaman içinde bağımlılığının geliştiğini anlattı.
"Pandemi nedeniyle daha çok evde vakit geçirilen bu süreçte can sıkıntısı, yapacak bir şey bulamama, problemleri nasıl çözeceğini bilememe, dürtüleri kontrol etmekte zorlanma gibi durumlar davranışsal bağımlılık riskini artırıyor" diyen Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Davranışsal bağımlılığın birçok belirtisi var. En çok bilinen belirtileri arasında ise davranışı sürekli yapma ihtiyacı, davranışa planlanandan daha uzun süre ve sık devam etmek, zamanın çoğunu davranışla meşgul olarak geçirmek, davranışı kontrol etme, bırakma ya da azaltma konusunda başarısız girişimler, iş, aile ve akademik başarıda olumsuz sonuçlar, aynı etkiyi alabilmek için davranışın sıklığını ve miktarını artırmak, davranış yapılmadığında gergin, huzursuz, sıkıntılı hissetmek yer alıyor.
İnternet kullanımı, alışveriş ya da oyun oynama davranışı sosyal ve ekonomik alanlardaki işlevselliği bozmaya başladıysa kişinin mutlaka uzman desteği alması gerekiyor. Ayrıca bireylerin evde hareket etmeleri, farklı ilgi alanlarına yönelerek ekrandan uzak kalmanın yollarını aramaları ve kaygılarıyla başa çıkamadıklarında destek almaları, bağımlılıklardan korunmaları açısından önem taşıyor.
Bu dönemde, teknolojik alet kullanımı sınırlanmalı, çeşitli hobiler edinilmeli. Telefonda geçirilen süreyi ölçmek için kullanılan uygulamalar da faydalı olacaktır."
Prof. Dr. Öztürk, davranışsal bağımlılıklarda, hareketsiz yaşamı tercih eden, arkadaş edinme ve iletişim kurma becerileri az olan, aile üyeleriyle sağlıklı iletişimi olmayan, hayatında kaliteli vakit geçirebileceği aktiviteler bulunmayan, sosyal ilişkilerinde kendini ifade etmekte güçlük yaşayanların daha fazla risk altında olduğuna dikkati çekti.
Davranışsal bağımlılıklar için YEDAM, psikolojik ve sosyal destek sağlıyor
Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk, Yeşilay Danışmanlık Merkezinde (YEDAM), bağımlı ve yakınlarına ücretsiz psikolojik danışmanlık ve rehabilitasyon desteği sunduklarını aktardı.
Davranışsal bağımlılıklar için de çalışmalar yürüttüklerini, bu çalışmaların danışanlara sağlanan psikolojik ve sosyal destekle birlikte ilerlediğini anlatan Öztürk, gerekli görülen durumlarda, özellikle eşlik eden bir psikopatoloji varsa danışanın ilaç desteği için yönlendirildiğini, böylece üç ayaklı ve kapsamlı bir süreç yürütüldüğünü ifade etti.
Pandemi sürecinde de çalışmalarını sürdüren YEDAM'ın bugüne kadar 260 bini aşkın çağrı aldığını, bu aramaların 19 bininin tütün, 8 bininin alkol, 16 bininin madde, 3 bininin kumar ve 682'sinin teknoloji bağımlılıkları için yapıldığını aktaran Öztürk, sigarayı bırakmak maksadıyla gelen çağrılarda da 9 kat artış yaşandığını dile getirdi.
Prof. Dr. Mücahit Öztürk, bağımlılıklarından kurtulmak isteyen herkese yardımcı olmaya hazır olduklarının altını çizerek, destek almak isteyenlerin 444 79 75 numaralı YEDAM Danışma Hattına başvurabileceklerini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com